Türk’ün uzayla imtihanı

0

Halil Kayıkçı ilk Türk astronotu olmak için gün sayıyor. İTÜ Uzay Mühendisliği öğrencisi Kayıkçı iki milyon kişi arasından seçildi… NASA’da bir dizi eğitimden geçen ve önümüzdeki yıl uzaya gidecek olan Kayıkçı “Türklerin uzaya gitmesinin espri haline gelmesine çok bozuluyorum. Bu şakalarla çocukların hayal kurmalarını engelliyoruz” diyor

 

Bundan on yıl önce lise hayatı parlak geçen bir öğrencinin üniversitede Uzay Mühendisliği bölümünü kazanması evde sevinç değil, kederl karşılanırdı. Astronot yetiştirdiği sanılan, ismi havalı içeriği meçhul o bölüm bitince ne iş yapılacağı kaygı uyandırırdı. Ne yanılgı! Bugün İTÜ Uzay Mühendisliği Bölümü’nde okuyan bir öğrenci önümüzdeki yıl uzaya gidecek ilk Türk olarak adını tarihe yazdıracak. Halil Kayıkçı çetrefilli yollardan geçerek, binlerce kişi arasından sıyrıldı ve uzay yolculuğu yapacak 23 şanslı kişi arasına girdi. Her ne kadar uzaydaki herhangi bir yere ayak basmasa da, yaptığı bu yolculukla astronot olacak. Uzaya turistik ziyaretler bir süredir zaten yapılıyordu. Ama ülkemizden henüz tek bir kişi bile bu yolculuğa çıkmamıştı. Halil Kayıkçı ilk olacak! Bir saatlik bir yolculukla 100 km yukarıdan dünyayı 15 dakika boyunca izleyecek. Ve bu yolculuk için tek kuruş para ödemeyecek! Gelin hikayenin gerisini ondan dinleyelim:

– Bir çekilişle kazandınız uzay yolculuğunu… Sonrasında nasıl gelişti olaylar?


– Çekilişten ziyade bir yarış söz konusuydu. Dünya genelinden iki milyon başvuru olmuştu. 21 kişi Türkiye‘den bu ön elemeyi geçmiştik. Bizi fiziksel muayeneye aldılar. Ardından Bir mülakattan geçtik, “Sizi neden uzaya götürelim?” diye sordular. “Benim çocukluk hayalimdi, zaten uzay mühendisliği okuyorum, isterseniz götürmeyin ben kendim birkaç sene sonra giderim” dedim. Hangi araçla gideceğimizi bilip bilmediğimizi sordular. Üç kişi kaldık bu elemeden sonra ve NASA’ya gittik.

– NASA’da nasıl bir yerde kaldınız ve nasıl eğitimler aldınız?


– Aralık ayında gitmiştik, Florida’ya gittiğimiz için “Ohhh sıcak rahat rahat geçer günler” diye düşündüm montumu bile almadım. Astronot olacağız bizi kötü yerde ağırlamazlar diye düşünüyordum ki, NASA’nın bahçesinde çadırlara yerleştirdiler bizi. Askeri kamp hayatı! Hayatımda hiç bu kadar üşümemiştim, bu kadar kötü yatakta yatmamıştım (gülüyor). Sabah beşte kalkıyorduk! Ve görevin ne olduğunu bilmeden yola çıkıyorduk. Bu arada etrafımızda jüri üyeleri dolu, yatakhanede bile gözetleniyoruz. Arkadaşlarımızla ilişkilerimize, moralimize, motivasyonumuza bakıyorlardı. Mesela bir sabah kalktık yine beşte, otobüslere bindik, uçak kullanmak için bir alana geldik. Hayatımda hiç uçak kullanmamış biri olarak o testi geçmem gerekiyordu. Yükseldik, pilot bana “Sen kullansana” dedi. Bu bir testti ve kullanmam gerekiyordu. Sağ yap, sol yap derken baktım uçağı kullanıyorum, ters döndük uçakla, epey aksiyonlu bir gündü o yaşadığım. Uçak hızla aşağı inip yukarı çıkıyor ve bu sırada vücut ağırlığınız altı katına çıkıyor. Kolunuzu kaldıramayacak hale geliyorsunuz.

– Başka neler yaşadınız?


– Yer çekimsiz ortam deneyi vardı. Uçakla yaptık bu deneyimi, uçak dalga hareketi yaparak inerken içindeki kişi 30 saniye boyunca yer çekimsiz ortamı tecrübe edebiliyor. Yedi sekiz dakika yer çekimsiz ortamda kaldım. Önce Mars’ın yerçekimsiz ortamını tecrübe ettik. Tek elimle şınav çekebiliyordum, ayın yer çekimi ortamında parmağımla şınav çekebiliyordum.

– Kolay mı yerçekimsiz ortamda olmak?


– Hiç değil. Benim yanımda olan arkadaş sürekli ayaklarını çırptı ve ben yaralanıyordum. Biri üzerime düştü. Maket roket yapımı aşaması vardı. Bu benim için en kolayıydı çünkü okulda tecrübe etmiştim. Yazılı sınavlardan geçtim, matematik, fizik vs gibi… Uzayla ilgili olanları seçmekti amaçları.

– Yolculuğunuz nasıl olacak?


– Adadan uçak gibi kalkacağız. Roketlerle sesin dört katı hızla yükseleceğiz, saniyede bin kilometre hızdan söz ediyorum… Bir saatte uzaya gideceğim yani. Aşağı inerken bir anda atmosfere inerken büyük bir kuvvetle karşılaşacağız, kendimizi 320 kilo gibi hissedeceğiz, yani koltuğumuza gömüleceğiz. Bu güce dayanmak çok önemli. Buna dayanamazsanız uzay aracının kontrolünü kaybedersiniz.

– Uzaya böyle yapılan ilk gezi değil bu… Ama uzayda ilk Türk olacaksınız…


– NASA’da 100 km sınırı uzay kabul ediliyor ve o yüksekliğe çıkan herkes astronot olarak anılıyor. Biz de astronot olacağız. Biz 103 km yukarı çıkacağız, orada duracağız ve dünyayı küre şeklinde göreceğiz, 15 dakika kadar orada kalıp döneceğiz.

“FALIMIZA BAKAR MISIN?” DİYORLAR!

– Yıllar önce sizin okuduğunuz bölümü kazanınca “Ne olacaksın ki?” denirdi…

– İnsanların hayallerine engel koyuyorlardı. Türkiye’deki komedyenler bile “Aaa uzay mühendisi mi olacaksın, zıpla ancak gidersin uzaya” gibi espriler yaptı yıllarca. Bunlar gülünecek değil, üzülünecek şeyler. Beş yaşındaki bir çocuğun hayali uzaya gitmekse, Türkiye’nin en ünlü komedyenlerinden biri böyle bir espri yapıyorsa o çocuk o hayali bırakır.

– Uzayla ilişkili bir bölümde okumak hayat felsefenizi etkiledi mi?


– Dünya üzerindeki kum tanesi kadar gezegen ve yıldız olduğunu düşünürseniz, inanılmaz derecede küçük bir yerdeyiz ve o küçük dünyanın içinde küçük insanlarız… Bence insanların hedefleri hayatlarında mutlu olmak ve sevdiklerini yapmak olmalı.

– Bu yolculuk sizi korkutmuyor mu, sonuçta tehlikeli… 


– İstanbul’da yaşamak çok daha tehlikeli. Zaten uzay ölmek isteyeceğim bir yer olur.

– Uzaya çıktığınızda, 15 dakika dünyaya uzaktan bakacaksınız. Neler düşüneceksiniz acaba? 


– Felsefik açıdan düşünmek için bundan daha iyi bir yer hayal edemiyorum. Ne kadar küçük olduğumuzu düşünürüm sanırım. Çocukluk hayalime kavuştuğum için, ülkemi, okulumu temsil ettiğim için onurlu ve gururlu olurum.


SABAH  22.05.2016

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here