Baykar CTO’su Selçuk Bayraktar, Türkiye’nin savunma teknolojileri konusundaki gelişimini CNN Türk ekranlarında anlattı. Muhabere teknolojileri alanında ihracatçı tarafa geçildiğini açıklayan Bayraktar, uçan otomobil projesi Cezeri’ye ilişkin de detayları anlattı. Bayraktar, İHA ve SİHA’ların uçaklardan çok daha karmaşık yapılara sahip olduğunu ve bir SİHA’da 100’e yakın bilgisayar bulunduğunu belirtti.
Türkiye’nin savunma sanayinde attığı adımlar dünyada büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Özellikle insansız hava araçları ile yapılan muharebelerde üstün başarı sağlayan İHA ve SİHA’lar büyük beğeni topluyor. En son Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan savaşta İHA ve SİHA’ların büyük payı bulunuyordu.
Baykar CTO’su Selçuk Bayraktar SİHA’ların başarılarına ilişkin CNN Türk ekranlarında özel açıklamalarda bulundu. Bayraktar, insansız hava araçlarında 100’e yakın bilgisayar bulunduğunu, sıradan uçaklara nazaran çok daha karmaşık yapılarının bulunduğunu belirtti.
SİHA konusunda Türkiye’nin bir marka olduğunu belirten Bayraktar sadece havada değil karada da birçok yeni gelişmenin yaşandığını belirtti.
Uçan otomobil olan Cezeri’ye ilişkin çalışmaların devam ettiğini söyleyen Bayraktar “Başta tabii sportif maksatla kullanılır Cezeri diye düşünüyorum. Sonrasında da herhalde 10-15 yılı bulabilir trafikte görmeye başlamamız. 2025 hedefi verenler var, 2023 hedefi verenler var. İşte New York’ta Manhattan’dan havalimanına taksi servisi vereceğim diyenler var 2025’e kadar. Herkes yarışıyor, biz de yarışıyoruz. Bu iş de böyle açıkçası. Sadece yarışanlar bu alanda otun kurucular olacak. Biz de yarışıyoruz, her gün bilgimize yenisini katarak adım adım bu hedefe doğru ilerliyoruz” dedi.
SAVAŞIN GÖKYÜZÜNDEKİ KAHRAMANI OLDU. DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ. TÜRK SİHA’LARI ARTIK GÖKYÜZÜNE HAKİM…. BAŞARISI DİLLERE DESTAN…TÜRK SİHA’LARI KARABAĞ’DA SAVAŞIN SEYRİNİ AZERBAYCAN LEHİNE NASIL DEĞİŞTİRDİ?
Selçuk Bayraktar: Muharebe 44 gün sürdü. 44 gün boyunca filolar halinde Bayraktar TB-2 SİHA’larımız keşif, gözetleme o temel görevi zaten bunun yanında keşif ve gözetlenen unsurları işte hava savunma sistemlerini ki hava savunma sistemleri hava gücünü etkisiz hale getirmek için kurulu çok gelişmiş sistemler, bunları etkisiz hale getirdi. Bunun yanında tankları bunun yanında zırhlı araçları tabii çok yoğun bir obüs ve top bataryalarından bahsedebiliriz kara hava harekatında. Onların etkisiz hale getirilmesinde kullanıldı. Filolar halinde gece gündüz 7/24 aralıksız her türlü meteoroloji koşulunda görev yaptı.
BAŞARISIYLA TÜM DÜNYANIN GÜNDEMİNE GELEN TÜRK SİHA’LARI NASIL ÇALIŞIYOR?
Selçuk Bayraktar: Konuştuğumuz insansız hava araçları aslında robot uçaklar. Yani içinde bayraktar TB-2’nin 40’a yakın bilgisayar var. Yine akıncı insansız hava aracımızda 100’e yakın bilgisayar var. Bunların hepsi yazılımlarla çalışıyor ve bu yazılımları, donanımları, elektronikleri biz geliştiriyoruz. Muhabere sahasında büyük bir kuvvet çarpanı oluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bunları hem yoğun kullanımı hem de bilgi birikimiyle yıllar içinde oluşmuş dünyada tabii en ileri düzeyde kullanan belki de tek yani muharebe sahasında bu kadar yoğun kullanan tek ordu diyebilirim. Bunun yanında da bu kadar etkin kullanan dünya liderliğine oturmuştur diyebilirim.
Karabağ harekatında da benzer bir durum vardı. Çok gelişmiş elektronik harp sistemlerine karşı SİHA’larımız etkilenmeden görev yapmak durumundaydı. Allaha şükür harekat çok kısa sürede başarıyla tamamlanmış oldu ve içimizde kanayan o yara bir anlamda kapanmış oldu diyebilirim.
ARTIK TÜRKİYE SİHA’LARDA DÜNYA MARKASI… BAYRAKTAR SİHA’LARIN ÖZELLİKLERİ NELER?
Selçuk Bayraktar: Tabii bu bir yarış ülkemiz bu alanda dünya markası olmayı başardı. Bayraktar TB-2 SİHA’lar dünyada hem uluslararası basında hem uzman savunma yayınlarında kendi sınıfında dünyanın en iyi SİHA’sı olarak nitelendiriliyor ki SİHA dediğimizde aslında robotik bir uçaktan bahsediyoruz. Yani konvansiyonel bir uçaktan da değil, bu sınıftaki bu boyuttaki uçağı düşünecek olsanız ondan çok daha karmaşık teknolojilerle donatılmış dijital bir makineden bahsediyoruz. Sürekli inovasyon, sürekli geliştirme, sürekli ilerleme gerekiyor ve hiç bitmiyor. Siz bir şey yapıyorsunuz hemen karşılığında başka bir şey geliyor veya dünyanın başka bir tarafından başka bir yenilik çıkıyor. Burada sürekli yenilemeniz gerekiyor.
Bunun yanında biz akıncı insansız hava aracını geliştiriyoruz. İşte Bayraktar Mini İHA’dan, arkamda gözüken Bayraktar Mini İHA’dan başlıyor 2005 yılında serüvenimiz. Ondan sonra adım adım büyüyen, işte 650 kiloluk Bayraktar TB-2 40 bilgisayardan oluşuyor, Bayraktar Mini İHA’da 1 bilgisayar vardı. Bunda 40 tane ayrı bilgisayar var, Akıncı da 100’e yakın bilgisayar var, bunların hepsini biz tasarlıyoruz. Bütün elektroniklerini, bütün yazılımlarını, bütün aerodinamik aksamını biz tasarlıyoruz.
Tabii akıncı ilk uçuşunu 2019’da yaptı, 2019’un aralık ayında. O günden bu yana da biz hem prototiplerine hem de teslim edilmek üzere olan hava araçlarını yaptık. Şu anda seri üretimde, şu anda 9. Hava aracı üretiliyor yani prototipler dahil olmak üzere. Yaklaşık bin sortiden fazla eğitim uçuşu gerçekleştirdi. Güvenlik güçlerimize eğitim uçuşlarını yaptı. Bu ayın sonunda da inşallah hem kursiyerlerimizin mezuniyet töreni olacak yani güvenlik güçlerimiz kursiyer olarak bu eğitime katılıyorlar hem de teslimat törenini yapmayı planlıyoruz. Özellikle muharebe sahasında havacılıktaki en büyük kuvvet çarpanı ve paradigma dönüşümü burada yaşanıyor.
Bunun akıncıdan sonra tabii arada gelecekteki hedefimiz olarak Cezeri uçan arabayı bütün bu otonomi teknolojilerinin birleştiği yer olarak bir hayal olarak yani yarının yarışı diyebileceğim Cezeri’ye çalışıyoruz. Akıncı’dan hemen sonra da yaklaşık yakın zamanda başladığımız tabii 10 yıldır hayaldi bu insansız savaş uçağı, dünyanın asıl gittiği yer de bu açıkçası. Yani 5. Nesil savaş uçaklarının bir anlamda sonunu getirdiği yani bir sonraki adımı olan savaş uçakları. Dünya halihazırda birkaç ülke bu teknolojiye çalışıyor.
SADECE HAVADA DEĞİL KARADA DA, İNSANSIZ TEKNOLOJİLER REVAÇTA…. REKABET ÜST SEVİYEDE…
Sadece havacılık alanında değil diğer alanlarda da yine insansız kara araçları, insansız deniz araçlarına doğru gittiğini görüyoruz. Hatta ülkemizde de bu alanda çalışan firmalar var, başarılı ürünleri de var. İnşallah biz muharebenin bir anlamda boyut değiştirdiği, makas değiştirdiği dönüm noktasında ülkemiz şu anda hava araçlarında yani insansız hava araçlarında öncü durumda. Diğer alanlarda da bu gelişimin sürükleyici gücü olacaktır diye inanıyoruz. Bir kere ülkemiz 2000’li yılların başından itibaren insansız hava araçlarını kullanıyordu ama biz bunları yurt dışından alıyorduk. Ve tabii ki insansız hava aracı olarak müttefiklerimiz bize bunları vermelerine rağmen silahlı insansız hava aracını istediğinizde terörle mücadele kapsamında vermiyorlardı. Hatta bir noktadan sonra lojistiğini de kestiler. İyi ki kestiler o ambargolar sayesinde ülkemiz işte en ufağından başlayarak kendi milli SİHA’larına sahip oldu. Bunun gibi ambargolar yıllardır var. Yani farklı farklı alt sistemlerle alakalı var ve her birinin açıkçası verilmemesi ülkemizin o alanının gelişmesine, o alanda bir yenilik yapmasına, o alandaki eksiğini kapatmasına sebep oluyor. Bu anlamda iyi ki vermemişler diyebiliyorum.
“BAZI UZMANLAR SİHA’LARIN ARTIK KAÇ ÜLKEYE SATILDIĞINI BİZ BİLE BİLMİYORUZ DİYORLAR”
İşte bugün dünyaya damgasını vurabilecek çok yüksek teknolojili ürünleri havacılıktaki en gelişmiş ülkelere dahi sattığımızı görebiliyoruz. Yani bunları dışarıdan yeri geldiğinde işte alamadığınız ürünleri belki bugün milli SİHA’larımızın 5-10 katına mal edeceğimiz ürünleri ki parasını verdiğiniz halde alamadığınız ürünleri artık siz en gelişmiş havacılık ülkelerine, işte Ukrayna’ya, Polonya’ya yakın zamanda ve bunun yanında Katar’a, bunun yanında Azerbaycan’a ve tabii ismi sözleşme aşamasında olan şu anda tabii çok meşhur olduğundan 10’a yakın ülke var diyebilirim ve gelişmiş ülkeler, havacılıkta çok ileri ülkeler. Bunlara böylesine yüksek teknoloji bir ürünü ihraç eder hale geliyorsunuz ve elbette bu ürünleri geliştirmenize, bu teknolojileri geliştirmenizin ayrı bir ekonomik destek oluyor diyebilirim.
“YENİ DÖNEME UYUM, İNOVASYON, ARGE İHRACATA BÜYÜK KATKI DA VERİYOR”
Baykar’ın bütün gelirlerinin çok büyük bir kısmı açıkçası ihracattan geliyor. Bütün bu teknolojik bilgi birikimini, bilgiyi oluşturmayı da en önemli hususta insan kaynağı. Yani burada biz bin 500 kişilik gencecik bir ekipten bahsediyoruz. Bunun 900’ü mühendis. Biz genelde kendi içimizde yetiştiriyoruz insan kaynağımızı. Yani çok geniş bir stajyer grubu Baykar’da staj görüyor ve genelde stajyer arkadaşlarımız burada bu uçakları işte düşünün ki uçuş kontrol bilgisayarından, yapay zeka bilgisayarlarına, bunun yanında aerodinamik bir kanatçıktan, işte fren balatasına kadar yani binlerce parçayı tasarlayan, sistemi tasarlayan mühendisler olarak çalışıyorlar. Bu yaşadığımız çağda en önemli husus insan ve fikir ve o fikri hayata geçiren takımlar. Dolayısıyla biz bayraktar tb2 tümüyle tasarımları Türk mühendislerine ait olan, Türk markası olan ve yüksek teknoloji olan bir ürünü bu sayede geliştiriyoruz. Yani aynı insanlar belki yabancı firmalarda bakım mühendisi, satış elemanı olarak görev alacakken bu değişim söz konusu. Biz yaparız, yaptık mı en iyisini yaparız, bakış açısı, bizim mühendisimiz, bizim insanımız gayret etti mi, azmetti mi, ahlaktan, etikten ayrılmadı mı tabii azami gayreti göstereceğiz.
“İNSANSIZ TEKNOLOJİLER ARTIK HAYATIN HER ALANINA GİRMEK ÜZERE… GELECEK BU TEKNOLOJİLERDE”
Geleceğin yarışına da çalışıyorsak tamam bitmiş konularda belki yarışamaya bilirsiniz dünyanın gelişmiş ülkeleriyle ama geleceğin yarışlarında buna bir engel yok. Yeter ki hedefiniz net olsun, inancınız tam olsun, düsturunuz doğru olsun dünyanın en iyisini yapabilirsiniz. Yani şimdi bayraktar mini İHA’yı yapmakla akıncıyı yapmak arasında çok büyük bir fark yok aslında. Onu 10-15-20 kişilik bir ekip yapıyordu, bunu da 500 kişilik. Şu anda bin 500 kişi Baykar, bin 500 kişilik bir ekip yapıyor. Yani bizim insanımız mı yok. Yeter ki inanalım, yeter ki gayret gösterelim ve elbette akıllı olacağız. Yani bitmiş bir konuda, tümüyle kapanmış bir pazarda değil ama yeni doğan alanda başarılı olabilirsiniz.
“TÜRKİYE PARADİGMA DEĞİŞİMİNİ BAŞARMAK ÜZERE… SAVUNMADA ARTIK ALAN DEĞİL SATAN ÜLKE KONUMUNDA…”
Sadece paradigma değişimiyle bile, bakış açısı değişimiyle bile ülkemiz savunma sanayinde ki savunma sanayi yüksek teknolojinin bütün dünyada lokomotifidir. Bütün dünyada böyle olmuştur özellikle havacılık, uzay çalışmaları yine yani kullandığımız büyük teknolojiler savunma sanayinden doğmuştur. Bilgisayardan, telekomünikasyona, akıllı telefonlara, internetten GPS’e bütün büyük teknolojilerin hepsinin kökü savunma sanayi araştırmalarında yatıyor. Bu teknolojinin savunma sanayindeki gelişmenin aynısının bir anlamda diğer tüm sivil alanlara yayılması gerekiyor.
“SALGIN KRİZİNDE DE TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİDEKİ YATIRIMLARININ ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI”
İşte bakın bu pandemide bir örneği bunun solunum cihazlarıyla yaşandı. Çok kısa sürede ülkemizin bu alanda belki batıya göre çok daha az imkanı olmasına, birikimi olmasına rağmen bakış açısı farkıyla biz 4 kurum bir araya gelerek sanayi bakanlığımız ve sağlık bakanlığımız liderliğinde Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Aselsan, Arçelik, Baykar, Biyosis ufak firma bir araya gelerek çok kısa bir sürede dünyada çok büyük şirket bunu yaparım dedi sonra yurt dışından getirdiler. Çok kısa sürede seri imalata hazır hale geldi.
“VE TÜM DÜNYANIN KONUŞTUĞU UÇAN ARABA PROJESİ… DÜNYA ARTIK UÇAN ARABALARI KONUŞUYOR… UÇAKLARDAN ARTIK UÇAN ARABALARA GEÇİŞ DÖNEMİ”
Tabii Cezeri bir hayal bugün dünyada da bu hayali paylaşan büyük, orta ve küçük birçok girişim var. Biliyorsunuz bugünden çalışanlar 10 sene sonrasının teknolojisiyle yarının oyun kurucuları oluyorlar. Yani bir şansınız olacaksa oyun kurucu olarak bugünden çalışmaya başlamanız gerekiyor o teknolojiye. Cezeri devam ediyor. Yani bizim bütün yaptığımız insansız hava aracı projelerinde açıkçası biz yüksek düzey otonomi üzerinde çalışıyoruz ve hepsi bir anlamda aslında Cezeri’yi uçurabilmek için yapılıyor. Yani hepsinde elde ettiğimiz birikim yani akıncının her saatinde elde ettiğimiz birikim, Akıncı’ya her bir teknolojik yenilikte ilave ettiğimiz bir otonomi seviyesi Cezeri’nin uçabilmesi için. Yani uçan arabamızın uçabilmesi için bir anlamda. Çünkü bu çok daha karmaşık ve sofistike bir teknoloji, her yönüyle öyle. Yani sistemi açısından bakacak olursanız öyle, batarya teknoloji açısından bakacak olursanız öyle. Hem çok emniyetli hem de çok akıllı olması gerekiyor bu aracın. Havacılığı herkesin kullanımına sunabilmek aslında bir anlamda ve büyük bir kolaylık. Dolayısıyla buna çalışıyor dünya devleri, biz de 2 senedir çalışıyoruz. İlk uçuşunu yaptık hatta dünyada büyük ilgi gördü.
“ARTIK YAKIN GELECEKTE ŞEHİRLERDE UÇAN ARABALARIN GÖKYÜZÜNDE OLMASI OLASI… TÜRKİYE DE O DÖNEME CEZERİ PROJESİYLE HAZIRLANIYOR”
Yani aslında çok gelişmiş bir şey yapmasanız bile herkesi heyecanlandıran bir konu. Çünkü hepimizin hayaliydi açıkçası şöyle bir, bir anlamda uçan teleferiğe benzetiyorum veya uçan ATV diyebiliriz. Kırda bayırda şununla uçtuğunuzu düşünün serbest bir şekilde. İşte bilgisayar birçok şeyi sizin için hallediyor, sadece joystickle yönetiyorsunuz. Bu inanılmaz bir keyif. Başta tabii sportif maksatla kullanılır Cezeri diye düşünüyorum. Sonrasında da herhalde 10-15 yılı bulabilir trafikte görmeye başlamamız. 2025 hedefi verenler var, 2023 hedefi verenler var. İşte New York’ta Manhattan’dan havalimanına taksi servisi vereceğim diyenler var 2025’e kadar. Herkes yarışıyor, biz de yarışıyoruz. Bu iş de böyle açıkçası. Sadece yarışanlar bu alanda otun kurucular olacak. Biz de yarışıyoruz, her gün bilgimize yenisini katarak adım adım bu hedefe doğru ilerliyoruz.
HÜRRİYET 22.08.2021