Sosyal girişim kurucularının, yöneticilerinin ya da liderlerinin yüzde 55’inin kadın olduğunu belirten Açık Açık ve Adım Adım kurucusu Itır Erhart, Geleceği sistematik dönüşüm hedefleyen sosyal girişimciler, onların ürettiği adil ürün ve hizmetler şekillendirecek” diyor.
Yıl 2012. Ashoka’nın galasındayım. Ashoka, 1980’de Amerika’da kurulan ve dünyanın ilk sosyal girişimcilik platformu. Türkiye’nin de aralarında olduğu 92 ülkede ofisi var. Benim hayatımda çok önemli bir yeri olduğunu söylemem lazım. O yılın fellowlarının açıklandığı galada ben de seçilen iki ismi; Tülin Akın’ı ve Bedriye Hülya’yı alkışlıyorum.
Tülin’in tarım ve digitalleşme, Bedriye’nin kadın ve spor alanındaki girişimlerinin hikayesini, bir kez daha, hayranlıkla dinliyorum. Ancak bana o akşam “ Itır, sosyal girişimcilik nedir? “ diye sorulsaydı, büyük ihtimalle “Sosyal faydası olan, iyi işler” diyebilirdim en fazla. Sanırım yol arkadaşım Renay Onur’un cevabı da çok farklı olmazdı.
Renay ve ben sosyal girişimciliğin ne olduğu konusundaki bilgimizin sınırları ile, yaklaşık bir yıl sonra başlayan, kendi adaylık sürecimiz sırasında da yüzleştik. Ashoka Türkiye Eş Direktörü Zeynep Meydanoğlu’na “ama biz sosyal girişimci değiliz ki…” demiştik ilk buluşmamızda. Onların bizi “aslında” sosyal girişimci olduğumuza ikna etmesi gerekmişti.
Aradan epey zaman geçti. Biz 2014 yılında fellow olduk. Hemen ardından kurucuları arasında yer aldığımız ikinci sosyal girişim “Açık Açık” için çalışmaya başladık. 2016 yılında Açık Açık kuruldu. Sonrasında, Ashoka Yönetim Kurulu Üyesi olmamla birlikte adaylık sürecindeki çok sayıda sosyal girişimciyi tanıma, onlarla çalışma fırsatım oldu. Sonra İmece kuruldu. İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülleri verilmeye başladı. Sürdürülebilir Gelecek Proje ve Fikir Yarışması’nın lansmanı yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte FikrimİZ Sosyal Girişimcilik Programı hayata geçirildi. Tüm bu süreçlerden, yol arkadaşlarımdan ve paydaşları arasında yer aldığımız, British Council’ın Küresel Sosyal Girişim Programı kapsamında yayımlanan ‘Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu’ araştırmasından öğrendiklerimi, ve bunların 8 Mart ile ilişkisini anlatmak istiyorum şimdi size.
Sürdürülebilir çözümlere odaklanan çılgın insanlar
Sosyal girişimler kuruluş amaçları toplumsal ve ekolojik fayda olan, toplumsal sorunların kök nedenlerine inerek sistem değişimi yaratmayı hedefleyen; etkilerini sürdürülebilir kılmak için iş modelleri, ürün ve hizmetler geliştiren kuruluşlar olarak tanımlanıyor. Sosyal girişimciler ise bu kuruluşların mimarları; sistematik bir dönüşüm yaratabileceğine inanan, bunun için harekete geçen, ticari faaliyetleri yoluyla elde ettikleri geliri (tüm masraflar çıktıktan, yani maaşlar, kiralar, vergiler vs. ödendikten sonra) sosyal etkilerini artırmak için harcayan, “çılgın” insanlardır bence. Nihai hedefleri ele aldıkları sorunun sürdürülebilir bir biçimde çözülmesi ve kendilerine bir daha ihtiyaç kalmaması için iş modeli geliştiren insanlar. Açık Açık örneği üzerinden düşünecek olursak, amaç tüm sivil toplum kuruluşlarının şeffaf ve hesap verebilir olması; bağışçılar ve STK’lar arasında güven ilişkisinin inşa edilmesi. Bu sistematik dönüşüm sağlandıktan sonra Açık Açık’ı kapatıp, büyük ihtimalle yeni bir sosyal sorunu çözmek için kafa yormaya başlayacağız. Yani kurduğumuz yapı değil, bulduğumuz çözüm sürdürülebilir oluyor.
Türkiye’de 9 bin sosyal girişimci var
Gelelim rakamlara, Türkiye’de yaklaşık 9 bin sosyal girişim var. Çoğu 2015 ’ten sonra kurulmuş. Sosyal girişim kurucularının, yöneticilerinin ya da liderlerinin yüzde 55’i kadın. Geleneksel işletmelerde ise bu oran yüzde 18,9.
Şimdi hep birlikte düşünelim: gezegenin çok büyük sorunları var; yoksulluk, iklim krizi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitim ve sağlık… Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları tüm bu sorunları ve yapılması gerekenleri net bir biçimde ortaya koydu. Devletlerde, yerel yönetimlerde, özel sektörde, akademide, bireylerde, istediğimiz hızda olmasa da, farkındalık ve bilinç gelişiyor. Bir başka deyişle, artık adil ürünleri satın almaya, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamış kurumlarla çalışmaya, gezegenin ve insanların iyi olma halini önceliklendiren şirketlerin ürettiği hizmetlere öncelik vermeye başladık.
Gelecek sistematik dönüşüm hedefleyen sosyal girişimcilerin, onların ürettiği adil ürün ve hizmetlerin. Yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin de yakalandığı, kapsayıcı sosyal girişimcilik ekosisteminin.
ÖNE ÇIKAN SOSYAL GİRİŞİMCİ 10 KADIN
Bedriye Hülya (b-fit)
Elif Atmaca (Toyi)
Tülin Akın (TABİT)
Duygu Vatan (Joon)
Gözde Şekercioğlu (Önemsiyoruz)
Mine Ekinci (KODA)
Huriye Göncüoğlu (Kadın Balıkçılar Derneği)
Serra Titiz (Gelecek Daha Net & Mikado)
Ayşe Sabuncu (Impact Hub İstanbul)
Işınsu Kaya (Mumo)
DÜNYA 10.03.2021