Dünyada hızla artan elektrikli araç üretimiyle birlikte batarya pazarının büyüklüğü 5 yıl içinde 150 milyar doları geçecek. 2030 yılında 40 milyonun üzerinde yeni elektrikli aracın satılması, yollardaki elektrikli araç sayısının 143 milyonu bulması bekliyor. Yollardaki araç sayısı içinde elektrikli oranı %7.5’a ulaşacak.
2016 yılında, global satışlar içinde elektrikli araç satışları sadece %1 seviyesindeydi. Genel toplam içindeki oranı ise yüzde 0.02’ydi. 2020 yılına geldiğimizde, dünyada 92 milyon motorlu araç satıldığını görüyoruz. Artık, bunların yaklaşık 4.6 milyonu elektrikli araçlardan oluşuyor. Yollardaki elektrikli araçların toplam sayısı 8.5 milyona yaklaştı ve 2.3 milyon elektrikli oto ile Çin pazarda liderliğini elinde bulunduruyor. Batarya pazarı 50 milyar doları geçti.
Norveç’te satılan 2 araçtan birisi artık elektrikli. Avrupa Birliği 2030 itibariyle fosil yakıtlı otomobil kullanımı sonlandırmayı düşünüyor. Elektrikli otomobil satışları bir önceki yıla göre, Çin’de %67, ABD’de %35, Avrupa’da %44 arttı. Norveç’te 2019 yılında yeni satılan toplam araçlar içinde elektrikli araçların oranı %56’ya, İrlanda’da %25.5’e, Hollanda’da %15’ulaştı. Önde gelen Avrupalı otomobil üreticileri yaptırdıkları piyasa araştırmalarında, mevcut araç sahiplerinin neredeyse %50’sinin araç yenilerken öncelikle elektrikli tercih etme eğiliminde olduğunu gördüler. Şu anda tek engel, fosil yakıtlı araçlara göre, fiyatların hala pahalı kalması. Fakat, özellikle batarya tarafındaki gelişmelerle bu maliyetler hızla makul seviyelere doğru geliyor.
Bir elektrikli aracın maliyetinin yaklaşık %30’u batarya maliyetinden oluşuyor
Bir elektrikli otomobilin tercih edilmesini etkileyen temel parametreler şunlardır:
1- Maliyeti,
2- Garantili pil ömrü (pil devir sayısı),
3- Bir şarj ile ne kadar gidebildiği,
4- Ne kadar sürede tam şarj olabildiği (Hızlı şarj süresi),
5- Şarj istasyonlarının yaygınlığı ve erişilebilirliği,
6- Tüketiciye şarj maliyetleri,
7- Diğer konular (estetik, hızlanma, konfor, otonom sürüş vb.)
Parametrelere dikkat ederseniz, çoğu doğrudan pil ve pil teknolojileri ile ilgilidir. Bir elektrikli aracın tercih edilirliğini doğrudan pil teknolojileri belirler. Pil konusunda dünyada müthiş bir yarış başlıyor. Her ne kadar bu yarışta Tesla ve Panasonic, ABD’de Florida’da inşa ettikleri ve devreye aldıkları 5 milyar dolarlık pil fabrikaları Gigafactory’le liderliği üstlenmiş gibi gözükseler de, Çinli CATL, BYD, LG Chem, Samsung gibi global aktörler hızla pozisyon almaktadırlar.
Pil üretiminde stratejik madenler: Lityum ve kobalt
Şarj edilebilir pillerin içinde, yüksek enerji depolayabilen madenler tercih edilir. Bunların önde gelenleri lityum, kobalt, kurşun ve magnezyumdur. Günümüzde bilgisayarlar, cep telefonları ve elektrikli otomobiller başta olmak üzere şarj edilebilir bataryalarda en çok tercih edilen lityumdur. Küresel lityum rezervlerinin %66’sı tuzlu su rezervuarları içinde yer almaktadır. Dünyanın en büyük lityum tuz havzası 3.000 kilometrekare büyüklüğü ile Şili’nin kuzeyinde yer alan Salar de Atacama bölgesindedir. Dünyada en çok Lityum rezervi 9 milyon ton ile Güney Amerika ülkesi Bolivya’dadır. Onu 8 milyon ton rezerv ile Şili ve Arjantin takip etmektedir. Dünya lityum rezervinin yüzde 57,5’i Güney Amerika’dadır. Avustralya ve Çin de rezerv sahibi ülkeler arasındadır. Lityumun, bir bataryada içinde elektrik depolayabilmesi için ikinci bir element ile birlikte kullanılması gerekir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda en yüksek verim lityum-Kobalt eşleşmesinde görülmüştür. Dünya genelinde üretilen toplam 140 bin ton kobaltın %70’ni tek başına üreten Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), 2019 yılı verilerine göre kobalt üretiminde dünyada ilk sıradadır. Bu ülkenin madenleri, tamamen Fransız devleti ve şirketlerinin kontrolündedir. Elektrikli araçlar ve akıllı telefonlar başta olmak üzere birçok teknolojik ürününün bataryalarında, yaygın olarak kullanılan kobaltın fiyatı yıllar içinde hızla artmıştır.
Türkiye, sahip olduğu Bor gücüyle, pil üzerinde global tedarikçi pozisyonuna gelebilir
Türkiye’de yıllardır “Bor” hakkında şehir efsaneleri dolaşır. Dünyadaki en muhteşem maden olduğu, Türkiye için petrolden bile çok önemli bir zenginliğe işaret ettiği söylenir. Söylenir ama, cam sanayisindeki kısıtlı kullanımı, son günlerce deterjan olarak kullanılmaya çalışılmasının ötesinde, bugüne kadar katma değerli bir ürünün stratejik parçası haline dönüştürülememiştir. Kim bilir, belki de batarya teknolojilerinde “Bor türevlerinin” kullanımına ilişkin yapılacak araştırmalar, Bor’u dünyada stratejik maden konumuna getirebilir. Dünya bor rezervinin %73.4’ü Türkiye’dedir. Bor madeni, geleceğin batarya teknolojilerinde Kobaltın yerine, lityumu tamamlayıcı olarak düşünülmesi gereken bir madendir. Bor mineralleri doğada 150’nin üzerinde farklı formlarda bulunabiliyor ve bulunduğu yer itibariyle lityumla benzerlikler gösteriyor. Çoğunlukla lityum gibi tuzlu havzalarda; kalsiyum, sodyum ve magnezyum elementleri ile hidrat bileşikleri halinde bulunuyor. Bor’un tek başına değil, ama karıştırılarak lityumun kapasitesini dört kat artırdığı bilimsel olarak ispatlandı. Bor ile güçlendirilmiş lityum-iyon bataryaların kapasiteleri, klasik bataryalara göre birkaç kat fazla olabilir. Türkiye’nin, Bor’u deterjan üretmenin çok ötesinde katma değeri yüksek alanlarda işleyerek kullanmayı düşünmesi, geleceğin lityum-iyon bataryalarında lityum ile birlikte kullanmanın yollarını araştırması hayatidir. Türkiye, sahip olduğu Bor gücüyle, pil üzerinde global tedarikçi pozisyonuna gelebilir.
Türkiye, Bor türevlerinden yılda 50 milyar doların üzerinde para kazanabilir
Türkiye için fırsat yine kapıda. Bor ile yeni yeşil bataryaların üretilebilmesinde, teknolojik olarak inisiyatif alabilecek mi? Bunu hep birlikte göreceğiz. Bor madeninin türevlerinden olan bir ton borik asitin uluslararası fiyatı, 600 ile 1.000 dolar arasındadır. Bir ton kobaltın fiyatı ise 35 bin doların üzerinde. Dünya bor ürünleri tüketimi 2019 itibariyle 3,71 milyon ton seviyesinde. Bu çok düşük bir miktar. Türkiye’deki bor rezervinin 1 milyar ton seviyesinde olduğu dikkate alındığında, tüketimi arttırmayı teşvik etmek öncelikle ülke olarak bizim sorumluluğumuzda. Bor, dünyada ağırlıkla %48 seviyede Borosilikat olarak cam üretiminde kullanılıyor. Pil teknolojilerinde kullanmak, çığır açıcı bir çıkış yolu olabilir. Lityum pillere entegre olabilecek bileşikler geliştirilebilirse, Türkiye Lityum tabanlı şarj edilebilir piller için kullanılacak bor türevlerinden yılda 50 milyar doların üzerinde para kazanabilir.
Dünyada elektrikli araç şarj ünitesi sayısı 8.5 milyonu geçti
2020 Kasım itibariyle dünyada 8,5 milyonun üzerinde elektrikli araç şarj ünitesi var. 2018’de bu sayı 5.2 milyon üniteydi. Pazar, hızla büyüyor. Şarj ünitelerinin yaklaşık 7 milyonu, aracı satın alanlara verilen, ev-tipi yavaş şarj cihazları (8-12 saatte şarj edebilen). Dünyada 30 dakikada %80 seviyesinde hızlı şarj edebilen şarj istasyonu sayısı ise 600 bini buldu. Bunların %86’sı Çin’de bulunuyor. Elektrikli araç için batarya maliyeti çok önemlidir. Bir elektrikli aracın maliyetinin yaklaşık %30’u batarya ve birleşik sistem maliyetlerinden oluşuyor. Bu o kadar önemli bir oran ki, batarya maliyetinin düşmesi, elektrikli aracın maliyetini doğrudan etkiliyor. Batarya teknolojisi aynı zamanda aracın menzilini de etkiliyor.
5. Pil Teknolojileri Çalıştayı, 8 Aralık 2020 tarihinde
ASPİLSAN Enerji’nin ev sahipliğinde yapılacak, 5.Pil Teknolojileri Çalıştayı, 8 Aralık 2020 tarihinde, ASPİLSAN Enerji YouTube kanalında düzenleniyor. Türkiye’nin ilk Lityum-İyon Pil Hücresi Üretim Tesisi yatırımındaki gelişmelerin ele alınacağı etkinlikte, ülkemizin dışa bağımlılığını azaltacak yerli ve milli pil hücresi üzerine bilgilendirici paneller gerçekleşecek. 2030 yılında toplam araç satışları içinde elektrikli araç satışlarının %30’ları bulacağı ve batarya pazarının ise 400 milyar doların üzerinde büyüyeceği düşünülüyor. Benzer batarya sistemlerinin başka alanlarda da hızla tercih edilmeye başlaması mümkün ve batarya pazarının yakın gelecekte katlanarak büyüyebileceğine işaret ediliyor.
DÜNYA Dr. Akın ARSLAN 08.12.2020