Koronavirüs salgını döneminde insanların evden çalışabildiğinin çok net bir şekilde ortaya çıktığına dikkat çeken Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, “Bir zamanlar bizim kafamızda şu vardı: Evet Avrupa’nın bizim gençlerimize ihtiyacı var ama bizi almıyorlar. Oysa şimdi fark ettik ki, oraya gitmemize gerek yok. Buradan, evimizden bağlanarak Avrupa’ya, dünyaya teknoloji ihraç edebiliriz. Genç işsizliğin çözümü burada” dedi. Altay, “Burada bir gencimiz sabah kalkar, yürüyüşünü yapar, kahvesini içer, öğlen 14.00’te oturur, gece 00.00’a kadar New York’ta bir şirket için yazılım ihraç edebilir” diye konuştu.
Türkiye’nin gelişmesinin teknoloji yatırımları ile mümkün olduğunu belirten Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, koronavirüs salgını ile birlikte dünyada lojistik sektörünün sınıfta kaldığını ve bu durumun her ülkenin minimum düzeyde kendi yazılım ve donanımını üretmesi gerektiğini gösterdiğini söyledi. Altay, pandemi süresinde teknoloji sektöründe yaşanan son gelişmeleri ve Netaş’ın faaliyetlerini bir grup gazetecinin katılımıyla düzenlenen online toplantıda değerlendirdi.
Türkiye’nin genç işsizliğinin önünü yazılım ihracatı ile kesebileceğinin altını çizen Altay, “Türkiye’nin yüzde 50’sinden fazlası 30’lu yaşlarda. Avrupa için bulunmaz bir nimetiz. Avrupa’da yaş ortalamaları 45’e çıktı. Krizde şunu gördük; insanlar evden çalışabiliyorlar. Bir zamanlar bizim kafamızda şu vardı. Evet Avrupa’nın bizim gençlerimize ihtiyacı var ama bizi almıyorlar. Oysa şimdi fark ettik ki, oraya gitmemize gerek yok. Buradan, evimizden bağlanarak Avrupa’ya teknoloji ihraç edebiliriz. Genç işsizliğin çözümü burada” dedi.
Bu konuda, Avrupalı şirketlerin teknoloji yatırımlarını Türkiye kaydırmaya cesaret etmelerini sağlamak için birtakım çalışmalar yapılması gerektiğine değinen Altay, “Yapılan bir araştırmaya göre; pandemi sırasında küçüklü büyüklü şirketlerimizin yüzde 90’ı evden çalışmaya geçebilmiş. Ve bu şirketlerin yüzde 60’ının artık tam zamanlı işe dönmeyeceğini gördük. Demek ki Türkiye’nin altyapısı bunu karşılıyor, belirli bir taban var” diye konuştu.
Habertürk’ten Necdet Çalışkan’ın haberine göre 1967 yılında kurulan Netaş’ta 1981 yılında çalışmaya başlayan ve 2004 yılından bu yana CEO’luk görevinde bulunan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, koronavirüs salgını ile birlikte artam yazılım fırsatları, Netaş’ın hikayesi, 5G, Ar-Ge ve teknoloji yatırımları alanında şu konulara dikkat çekti:
– Artık arazi, arsa değerlenmesi bitti, bundan sonra teknoloji yatırımları artar. Bu dönemde herkes oturduğu evi ve ofisin büyüklüğünü sorguluyor. Amerika’da da herkes şunu sorguluyor. Neden Silikon Vadisi’nde pahalı evlerde oturan maliyeti yüksek insanlara yazılım yaptırıyoruz. Amerika’nın daha orta kesimlerinde de bunu yapmak mümkün. Çünkü evden çalışıyor herkes. Bu bizim için neden mümkün olmasın. Burada bir gencimiz sabah kalkar, yürüyüşünü yapar, kahvesini içer, öğlen 14.00’te oturur, gece 00.00’a kadar New York’ta bir şirket için yazılım ihraç eder. Biz 1 milyar dolarlık yazılım ihraç ettik bugüne kadar. Buradan yaptık, buradan çalıştık. Bu mümkün. Ben o yüzden hükümetimizin 1 milyon yazılımcı girişimine inanıyorum.
‘BİR MASA İLE GELDİLER… SONRA ÇEKİP GİTTİLER…’
– 1981’de Netaş’ta işe başladığımdan beri şuna inandım; biz ülke sınırları içinde üretmeliyiz. Ülke dışından da belirli şeyleri getirmeliyiz ama bunu bir denge içinde tutmalıyız. 1990’lara kadar bu dengeyi iyi sağlıyorduk. Daha sonra yabancı teknolojiye kayıp, imalat sanayisini kenara attık. Halbuki çok iyi bir ivme yakalamıştık.
– 1990’larda Netaş’ın kapısından çıkan ürünlerin yerlilik oranı yüzde 68 dolayında idi. Sonra şöyle bir ekol başladı: Bir masa bir sandalye ile gelen yatırımcılar, Türkiye’ye ürünlerini sattılar. Sonra da çekip gittiler.
– Global şirketlerin yatırım şartıyla buraya gelmesi lazım. Bir masa bir sandalye ile geldiğinde ürününü satıp gidecek. Ama Nortel bir yatırımla geldi ve teknolojisini bize emanet etti. Bunu şu anda ZTE ile de yaşıyoruz. ZTE, 101 milyon dolar para yatırarak geldi Türkiye’ye. Henüz 3 yılımızı bitirdik ama ZTE ile biz yeni bir Nortel hikayesi yaratacağımıza inanıyorum. Bugüne kadar yerlileştirme çalışmalarımızla ülkemize 4 milyar dolar tasarruf sağladık. Şimdi bu katkımızı ZTE’nin ürünlerini yerlileştirerek artıracağız.
– Netaş’ta 2 bin 400 üzerinde Türk mühendis var, yani bir Türk şirketi aslında. 3 kere ana hissedarı değişen bir şirket olsa da elde edilen mühendislik gücü ve teknolojiler her zaman Türkiye’de kalıyor.
– 40 yıldır Netaş’ta çalışıyorum. Türkiye’ye çok şey verdi bu şirket. Netaş gibi bir değer kolay çıkmıyor. Kökleri var. Şimdi bir şirket kursanız 2070 yılında ancak Netaş olur.
‘KRİTERLERİ GEVŞETTİK, TECRÜBEYİ, İNGİLİZCEYİ KALDIRDIK’
– 2007 yılında aslında yerinde Ar-Ge kavramı Nortel’in Mükemmeliyet Merkezi’ni Türkiye’ye getirirken oluşturuldu… Nortel, 28 merkezini kapatıp Türkiye’ye geldi. 100 kişilik mühendis kadrosu 1000’e çıktı. Ama işe alım yaparken bizim bir eğrimiz var, o eğri içinde mühendis almamız lazımdı. 2-3 ay geçti, bana Nortel’den telefonlar gelmeye başladı. ‘Siz yeterince mühendis almıyorsunuz, programın çok gerisinde kaldınız’ dediler. İK’daki arkadaşları çağırdım, ‘Hızlanın, programın gerisinde kaldık’ dedim. Dediler ki, ‘Aradığımız özellikte mühendis bulamıyoruz, elimizdeki CV’ler bunlar.’ ‘Şu bizim ilanlara bakmak istiyorum’ dedim. İTÜ, Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi belli başlı üniversite mezunu, iyi derecede İngilizce bilen, askerliğini yapmış 3 yıl tecrübeli mühendisler aranıyor. Dedim ki; ‘Okul sınırını kaldırın, İngilizce’yi de kaldırın, biz burada öğretiriz, askerlik durumunu da kaldırın.’ ‘Tecrübeyi kaldırmayalım ama’ dediler. Fakat ben ‘Onu da kaldırın. Bizde tecrübe almayacaklar de nerede alacaklar’ dedim. Türkiye’nin her yerinden arkadaşlar gelmeye başladı. Netaş’ın tamamını eğitim yeri yaptık, İTÜ’den, Boğaziçi’nden hocalarımız geldi, İngilizce için dersler verdik. Müthiş bir eğitim başladı. Ve o eğitimin sonunda hiç yazılımı bilmeyen, Türkiye’nin her yerindeki üniversitelerden gelen pırıl pırıl gençler Nortel’in hayran olduğu gençler oldular ve biz ödüller ala ala 1000 kişiye çıktık. Bu başarı aslında o çocukların içinde var, yeter ki onları eğitelim ve sahaya sürelim.
‘ALIYORUZ, EĞİTİYORUZ SONRA UÇUP GİDİYORLAR’
– Bir de acı anılarım oldu. Biz alıyoruz, eğitiyoruz, çalışmaya başlıyorlar. Fakat bir anda Netaş’tan ayrılmalar başlıyordu. Çünkü alıyorsunuz, eğitiyorsunuz, daha verim alamadan uçup gidiyorlar. Böyle bir arkadaşımızın ayrılma mülakatına baktım, sebep olarak maaş demiş. Oysa gireli 6 ay olmuş. Çağırdım, dedim ki, ‘Ne oldu?’, ‘Şu firmadan teklif aldım’ dedi. Bu sefer sordum; ‘Altı ay önce bu firmaya başvurmuş muydun?’, ‘Tecrübem olmadığı için almadılar. Şimdi ise şu kadar maaşla alıyorlar’ dedi. Meğer o şirket, bırakmış; Netaş’ta eğitim alsın, ve bize gelsin diye planlamış.
– Gençlerin sirkülasyonuna karşı değilim. Bu iyi bir şey. Onlardan istediğim bir tek şey var; Netaş’ta belli seviyeye gelip, işini yapıp üstüne değerini ekleyip öyle diğer şirketlerde basamakları çıksınlar. Gençler hızlı hareket ediyor. O süreyi tutturamayanlar başarılı olamıyor. Ayrılsalar da Netaşlı’dır onlar benim için, hepsini takip ederim.
– Türkiye’de şirketlerin kendi içlerinde eğitime önem vermeleri lazım. Bizim en önem verdiğimiz şey eğitim. Eğitimi kendi içimizde yapıyoruz. 2 yılda 1000 kişiye çıktık. Hepsini de deneyimsiz aldık ve eğittik. Hepsi de canavar gibi yazılımcı oldu. Değerini bilirsek Türkiye’yi uçurabilecek gençlerimiz var. Türkiye’nin yazılım gücü çok yüksek.
‘ÖNÜMÜZDEKİ YILLARIN EN DEĞERLİ İŞİ…’
– Türkiye’de çok zor sistem entegratörü olmak. Çünkü bir değer yaratmanız lazım ve bunu da az parayla, sert bir rekabetin içinde ve teknolojiyi çok arka plana iterek yaparsanız yeşermesi zor oluyor. Biz yurtdışında bu işi yapıyoruz. Bakıyorum, ihale dokümanlarında teknoloji yüzde 30, fiyat yüzde 70. Bizde öyle bir şey yok, fiyat yüzde 100. Teknoloji nasıl olsa arkadan gelir. Ama sistem entegratörlüğü önümüzdeki yılların en değerli işi. Çünkü yazılımı, donanımı, bilgiyi bir araya getirip çok optimum bir çözüm vermek zorundasınız.
‘YERLİ 5G İÇİN HAZIRIZ’
– 2007 yılında Türkiye’de 2G varken biz 4G’ye odaklandık. Nortel’in 4G laboratuvarının bir kısmını Netaş’a getirdik. O teknolojiyi almaya başladık. 2009 yılında 5 milyon dolar yatırım yaptık, 2011 yılında da bunu devletimizin önüne çıkardık. Devletimiz de bizi çok destekledi ve ULAK konsorsiyumu oluşturuldu. Şimdi 4G’ye baz istasyonu olarak başladık.
– O zaman benim yaptığım araştırmada gördüm ki her operatör, yıllık yatırımının yüzde 25 ile 35’ini baz istasyonlarına ayırıyordu. Siz doğru dürüst bir baz istasyonu yaparsanız, aslında yerlilikte yüzde 30 baremini yakalarsınız, üzerine koyduklarınızla da yüzde 50’ye gidersiniz. Bu, altı çizilmesi gereken çok önemli bir konu.
‘YAPAMAZ DEDİLER, ŞİMDİ TIKIR TIKIR ÇALIŞIYOR’
– 2014 – 2015’e kadar 4G dedim. 4G teknolojisi 3G’den çok ayrılmış bir teknolojidir. Çok büyük bir zıplamadır. Ve 4G ile 5G arasındaki mesafe de dardır aslında. 4G’den 5G’ye de belirli bir şekilde geçebilirsiniz. Ama bunu şöyle düşünmek lazım. Türkiye’nin ihtiyacı olduğu 5G’ye geçebilirsiniz. Şu anda 4G’nin verdikleri de çok yeterli. 4G ve 5G arasındaki geçişin belirli zamanda makul olacağını, ULAK’ın çok doğru bir hamle olduğunu, bu hamlenin de devamlı olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu anda sahada diğer yabancı baz istasyonları ile rekabet ediyoruz ve onlarla aynı performansta gittiğini de görüyoruz. Daha ciddi yatırımlarla ULAK 1000’den 10 bine de çıkar. Buradan 4.5, 4.6, 4.7’ye doğru gidilir. Başka tedarikçilerin 2014-15 yılında ‘Bunu yapamazlar, nereden çıkarıyorlar bunları’ dediklerini de gördük. Ama bugün yapıldı ve tıkır tıkır çalışıyor.
– 5G ile birlikte müthiş uygulamalar hayatımıza girecek. Ülkemize müthiş bir açılım getireceğine inanıyorum, ancak bunun da zamanı gelince olacağının altını çizmek istiyorum. Altyapının hazır olması lazım, toprağın altına yatırım yapılması gerekiyor. Burada yanlış anlaşılma olmaması adına altını çizmek isterim ki; Türkiye’de oldukça iyi bir altyapı var. Bunu pandemi döneminde çok net gördük. Ancak daha da iyileşmesi gerekiyor.
– 5G’nin nimetlerinden faydalanacak yeni yazılımlar geliştirilmesi lazım. 5G teknolojisini ülke yararına kullanılacak diğer teknolojilerle uyumlu duruma getirmek gerekiyor. Uygulama yazılımları ve cihazları geliştirerek gerçek 5G’nin gücünü ortaya çıkarabilirsiniz. Bunu yapmadığımızda harikulade akıllı bir telefonu sırf şahane fotoğraf çekiyor diye para verip almış olursunuz. Halbuki o telefonun ne marifetleri var.
İTÜ’DEN FAHRİ DOKTORA ÜNVANI ALDI
İTÜ Elektronik ve Haberleşme Bölümü Mezunu olan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay’a Perşembe günü İTÜ Senatosu tarafından Türkiye’nin elektronik ve bilgi teknolojilerine yapmış olduğu katkılara ithafen “fahri doktor” unvanı da verildi.
HABER TÜRK 05.07.2020