Umut Genç ismini ülkemizde ve yurtdışında e-otonom araç sektörü çok yakından tanıyor. Bizim de bu ismi ve kurucusu olduğu uluslararası şirketi Eatron’u şimdiden bir kenara not etmemiz gerek. Umut Genç için Türkiye’nin Elon Musk’ı diyebiliriz. Yani sadece işine sahip ve rahat olmak yerine risk almayı seçen bir teknik uzman değil, aynı zamanda yönünü iyi tayin edebilen vizyoner bir yönetici. Amacı, Tesla‘nın kurucusu Elon Musk ile aynı: mekanik otomotiv endüstrisini yazılıma, daha doğrusu yapay zeka merkezli elektrikli ve otonom bir donanıma dönüştürme devrimine imza atmak.
Eğer TOGG‘un liderliğinde üretilecek milli otomobilimizden sonra Türkiye’den elektrikli, 4 seviye otonom araç yazılımı yapan yerli özel bir şirket çıkacaksa, onun Eatron olması olasılığı çok yüksek. Umut Genç, elektronik kontrollü hareket eden mekanik araç otomobilin önce elektriğe ardından da otonoma dönüşme çabasına 20 yılı aşkındır uygulayıcı olarak tanıklık ediyor. Bu nedenle e-otonom araçlara geçiş sürecini bize en iyi anlatabilecek Türk isimlerden Umut Genç, bu süreçte deneyimin neden önemli olduğunu ve kendi hikayesini anlattı.
“Bizim misyonumuz özellikle makine öğrenme yöntemini de kullanarak akıllı yazılımları üretime dahil etmek. Bu çok önemli. Çünkü akıllı yazılımı herkes yapar. 5 tane zeki arkadaşınızı toplayın, bir şeyler yaparsınız. Ama bu EKÜ (Elektronik Kontrol Ünitesi) yazılımları sertifikasyondan, güvenlik testlerinden geçirilip gerçekten bu şu an bizim aldığımız arabaların içine koyabilmek ekstra bir sürü yetenek ve uzmanlık istiyor. Mesela bizim kullandığımız bir V çevrimi var. Yazılım geliştirmenin süreci V çevriminde. V çevrimini iyi bir şekilde bileceksiniz. Bu ortalama 30 aylık, genelde 30-36 aylık süreç. Bunu yaparken ISO26262 olarak bilinen fonksiyonel güvenlik diye bir standart var. O da 36 aylık bir süreç. Sonra Autosar (Automotive open system architecture- otomotiv açık sistem mimarisi) kurallarına göre yazılım yapmanız lazım. Bunların hepsini yaptıktan sonra işte bu NCAP testleri (yeni araçların çarpışma ve güvenlik testleri standartı), bir diğer sürü güvenlik testleri bunların sağlamasını yapmanız gerek. Çok meşakkatli bir iş akıllı yazılımı otomotiv ürüne dönüştürmek. Bunu klasik bir bilgisayar mühendisi bilmez. Büyük verici arkadaşlar bilmez. Çünkü bunlar okulda öğretilmez. Bunu düzgün bir sanayinin içinde yıllarca yapa yapa öğrenirsiniz. Bu niye önemli? Bunu yapmazsanız yazılım güvenli değil. Bunları yapamazsanız bu bir ürün olmaz, demo olarak kalır. Gerçekten güçlü ürünlerin varsa, seri üretime, akıllı yazılımları satabilirseniz çok sağlam ve çok karlı bir iş modeli var. Biz de bu modeli oluşturmak için 2 yıldır uğraşıyoruz” diyen Umut Genç, ABD’de demodan bile para kazanıldığını, ancak Eatron‘un ilk hedef pazar olarak dinamiğinin merkezinde gerçek bir ürün geliştirme kültürü olan Avrupa’nın olduğunu söylüyor.
Yazılım şirketlerinin demo yaparak kendilerini gösterdiğini, daha sonra otomotiv firmalarıyla evlilikler yaptığını belirten Genç, elektronik markalarından yazılım şirketlerine geniş kapsamıyla bu yeni sektörün oyuncularının e-otonom araç piyasasında yer almaya çalıştığına işaret ederek şöyle konuşuyor: “Katma değerli olan her şey yazılıma kayacak arabada. Herkes o pazara girmek istiyor. Elektronikçilerin ve yazılımcıların en kolay giriş yerleri HMI’lar (human-machine interface, insan-makine arayüzünü oluşturan cihaz ve yazılım) ve kokpitler. Çünkü orada biraz önce bahsettiğim bu dolu standartlar o kadar yok. Yani ADAS‘ın (Advanced driver-assistance systems, ileri sürücü destek sistemleri) içine girmek zor. Ama bu HMI’lara Kokpit’lere girmek kolay. Mesela Sony, Vision isimli pek çok partnerle geliştirdiği e-aracıyla ‘Ben tüketici teknolojimi otomotive uyarlıyorum. Bunun için gerekirse de araba yaparım, ben Sony’yim demek istiyor. Yazılım ve elektroniğin güçlenmesiyle tabi otomotive herkes girmek istiyor. Amazon, Apple, Google bunlar güçlü firmalar ve çok paraları var. Bu durum en çok otomotivcileri zorluyor.”
Yazılımın araca daha çok dahil olmasıyla otomotiv firmalarını nasıl bir süreç bekliyor? Umut Genç‘in tahminleri şu yönde: “İlk aşamada evlilikler ya da evlilikler olmasa da sevgililikler bekliyoruz. Mesela BMW ve Daimler yılların rakipleri otonom araç teknolojisini beraber yapalım dediler. Otomotiv sektörü bir sürü dünya devinin geldiğini gördü. Bu süreçte bazı oyuncular elenecek, özellikle tek durmaya çalışanlar daha çok risk alıyor. Çin’den 1-2 güçlü oyuncu gelecek. Tahminimce küçük oyuncular ya güçlerini birleştirecek ya da birileri tarafından satın alınacak ama büyük oyuncu sayısı genelde azalacak diye düşünüyorum. Tesla gibi yeni bir oyuncu var. Tesla‘ya Çin’den rakipler var. Bunu dinozorların gidip yeni türlerin gelişi gibi düşünebiliriz. Araç satışları düşecek, gençler araba almayacak gibi bir görüş var ben bu görüşlerin doğruluğu konusunda emin olamıyorum. Bu tahminler Avrupa Amerika için olan tahminler, bir de görüyorsunuz ki bu uzmanların hepsi batıda yaşayan insanlar. Çin, Hindistan gibi ülkeler bence 20-30 sene daha araba almak isteyecek. Bu büyük yıkım, Eatron gibi 16 kişilik bir ekibin dünya pazarında batarya yönetimi yazılımı ve seviye 2 otonom sürüş yazılımı satabilmesine de neden oluyor.”
Eatron kurucusu Umut Genç: “10-15 yıl içinde arabanın içindeki bütün katma değer yazılım ve elektronikten gelecek. 2030 ile 2035 arasında çok ciddi değişimi o arada göreceğimizi düşünüyorum, normal gündelik arabalarda bile görmeye başlayacağız”.
Fosil yakıt ağırlıklı otomotiv markalarının kaynaklarını batarya sistemleri ve otonom teknolojiler geliştirmek gibi çok maliyetli Ar-Ge’lere harcayacağı öngörüsünde bulunan Genç, “Ama büyük ölçekli firmalar için, mesela 100 bin 200 bin kişi çalıştıran bir firma varsa ve çalışanların yüzde 80’i daha mekanik işlerden gelen uzmanlarsa bu dönüşümü 5 yıl 10 yıl içinde yapmak çok zor. Yine de değişmeye çalışanlar var, mesela Volkswagen biz yazılım şirketi olacağız dedi. Bu çok büyük bir iddia. Öte yandan bizim gibi start-up’larsa daha rahat, esnek ve çabuk hareket edebiliyor” diyor.
İstanbul ofisi İTÜ ARI Teknokent’te bulunan Eatron kurucusu Umut Genç, “Uluslararası yeni bir yatırım alacağız, sonra 2021’de yeni bir yatırımımız daha var. Planlar iyi çalışırsa Türkiye için güzel bir örnek olmayı hedefliyoruz” diyor.
Türkiye’nin e-otonom araç sektöründeki yeri ne olur?
“Bizim sanayide yönümüz yazılım ve elektroniğe doğru. Burada iyi olduğumuz alanlar var. Savunma sanayi gibi… Milli e-otonom aracımız da dinamo etkisi yaratır bence. TOGG bizim gibi start-uplara demo yaptırıyor, iddialı bir duruşu ve bütçesi var. Gidip CEO’suyla bile görüşebiliyoruz. Yerli araç ekosistemimiz kesinlikle iyi. Ama bu ortamı biz start-upların da iyi kullanması lazım. TOGG ile beraber sisteme hızlıca girmemiz lazım ki, onlar koşarken biz de yanlarında koşup bu ortamdan faydalanalım.
Yurtdışında inanılmaz yetenekli çocuklarımız var ve o yüzden ben geleceğe olumlu bakıyorum. Bizim gençlere imkân vermemiz lazım, ufak tefek burslar sağlamamız lazım. Bu çocukların yurtdışında kalma derdi yok ülkede iyi bir fırsat olsa değerlendirirler. Bizim yetişmiş insan sorunumuz yok, sermaye sorunumuz var.”
20 yılı aşkın deneyimi var
Bir İstanbullu olarak ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği‘nde okuduktan sonra yüksek lisans burslu olarak için Manchester Üniversitesi‘ne giden Umut Genç, Avrupa Birliği’nden (AB) “Bir yabancıya karşılık 3 AB vatandaşına burs verilebildiği için” doktora bursu alamamış. Ancak onun parlak duruşuna kayıtsız kalmayan Cambridge Üniversitesi’nden Ford İngiltere sponsorluğunda araba elektroniği yazılımları alanında burs alan Genç, otomotiv sektörüne girmiş. Almanların elektronik ve mekatronik kontrol sistemleri üzerinde uzman mühendislik şirketi dSPACE’in İngiltere ofisinde çalışan Genç, ardından Avusturyalı mühendislik firması AVL İngiltere ofisine geçiş yapmış. AVL Türkiye’nin ilk ekibini kurmakla görevlendirilen Umut Genç, AVL‘den ayrılarak kendi deyimiyle “şampiyonlar ligine, yani uluslararası arenaya” çıkmak için 2018’de Eatron‘u kurmuş.
Kaynak: TurkeyAI Şule Güner 18.05.2020