Geleceğin Dünyasını Şekillendirecek 10 Teknolojik Trend

0

MIT Technology Review, her sene o yılın öne çıkan 10 teknolojisini derlediği 10 Breakthrough Technologies başlıklı bir liste hazırlıyor. Bu sene yayımlanan listedeki teknolojileri, sizin için özetledim ve yorumladım. MIT Technology Review’a göre, geleceğin dünyasını şekillendirecek 10 teknolojik trend şöyle:

1. Ultra Kişiselleştirilmiş Tıp

Boston Çocuk Hastanesi’nde tedavi gören 8 yaşındaki Mila Makovec, oldukça özel bir çocuk. Sadece, milyarda bir görülen ölümcül Batten Hastalığı ile dünyaya geldiği için değil; aynı zamanda kişiye özel ilaç geliştirilen ilk insan olduğu için.

Tıpta klasik bir tabir vardır: “Hastalık yoktur, hasta vardır.”

Bu sözün aksine, tıpta bu zamana kadar hastadan ziyade hastalık odaklı tedavi yöntemleri kullanıldı. Bunun da bilimsel açıdan gayet geçerli sebepleri vardı. Her hastanın genetik haritasının çıkartılması ve tedavinin kişiselleştirilmesi hem zor hem de oldukça maliyetliydi. Fakat gelecekte durum bundan farklı olabilir. Genetik teknolojisindeki ilerlemeler, artık -tıpkı Mila’nın olduğu gibi- hastanın DNA’sına özgü ilaç üretimini mümkün kılıyor. Kişiye özgü ilaç üretiminde maliyetin düşmesiyle, genetik hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığa tedavi yaklaşımı kökünden değişebilir.

2. Dijital Paralar

2.5 milyar kullanıcıya sahip olan Facebook, eğer bir ülke olsaydı, 1.3 milyar nüfusla dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’i bile arkasında bırakarak dünyanın en kalabalık ülkesi olurdu. 2.5 milyar nüfusa sahip bir ülke olsaydınız, kendi para biriminizi yaratarak global ekonomide kilit bir role sahip olmak istemez miydiniz? Geçtiğimiz Haziran ayında, Facebook, site içerisindeki ödeme ve alışverişlerde Libra adını verdiği kendi dijital para birimini kullanacağını duyurdu –  fakat, bundan sonrasında, işler hiç de umduğu gibi gitmedi. Cambridge Analytica skandalıyla birlikte güvenilirlik açısından ciddi itibar kaybı yaşayan Facebook’un finansal alana girmesi, kamuoyunda peşi sıra itirazların yükselmesine sebep oldu. Bunun üzerine, Facebook Libra projesini geçici olarak rafa kaldırdı. Fakat, Facebook’un finans sektörüne göz kırpması bile bazı ülkelerin ekonomi politikalarını etkilemeye yetti. Facebook’un Libra’yı tanıtmasının ardından Çin Hükümeti de kendi dijital para birimini yaratmak için harekete geçti. Dijital paralar, gerek ülkeler gerek şirketler arasında gelecek yıllarda yaşanacak ticari savaşların önemli bir parçası olacak gibi duruyor.

3. Kuantum Teknolojisi ile Güvenli İnternet

Hollanda’nın Lahey ile Delft şehirleri arasında yeni bir internet ağı kuruluyor. Bu internet ağı, sıradan bir internet ağı değil. Uzmanlara göre, bu ağ sayesinde herhangi bir siber güvenlik endişesi yaşamadan bilgiyi bir uçtan diğerine taşımak mümkün olacak. Delft Teknoloji Üniversitesi’nden Stephanie Wehner ve ekibi, bu özel ağı tasarlarken kuantum teknolojisinden yararlandı. Siber saldırıların giderek daha büyük bir sorun haline geldiği dijital dünyada, kuantum teknolojisi tabanlı Hacklenemez İnternet siber güvenlik problemini kökten yok edebilir mi? Umarım eder. Zira Cybersecurity Ventures’ın raporuna göre; 2021 yılında siber saldırıların dünya ekonomisine toplam 6 trilyon dolardan fazla hasar vermesi bekleniyor. Bu korkunç bir rakam. Şöyle ifade edeyim: Eğer siber suç endüstrisi tek çatı altında birleşseydi, sadece 1 yıllık geliriyle dünyanın en değerli şirketi Amazon’u 8 kere satın alabilirdi. Bu durum, gelecekte dünya ekonomisinin ve insanlığın selameti için güvenli internet altyapılarının ne denli kritik öneme sahip olduğunu göstermeye yetiyor bence.

4. Yaşlanma Önleyici İlaçlar

Bir gün biz aciz kullar da Ajda Pekkan gibi yaşlılığa meydan okuyabilecek miyiz?

Teknolojiyi doğru şekilde kullanırsak, neden olmasın…

Senolitikler olarak adlandırılan ilaç grubu, yaşlanan hücreleri ve bu hücrelerin metabolizma üzerindeki toksik etkilerini yok ederek yaşlanma sürecini yavaşlatmayı vadediyor.  ABD merkezli biyoteknoloji girişimi Unity Biotechnology, geçtiğimiz Haziran ayında yaşlanmayı durduran senolitik türevi yeni nesil bir ilacı insanlar üzerinde test ettiğini ve pozitif sonuçlar aldığını duyurdu. Senolitik türevi ilaçlar, bir tür ölümsüzlük iksiri değil. Sadece, yaşlılıkla birlikte kalp hastalıkları, demans (bunama) ya da kanser gibi sorunların ortaya çıkmasını engelleyerek kişiye daha kaliteli bir yaşam ihtimali sunuyor.

5. Yapay Zeka Destekli Molekül Keşifleri

Bir ilaç şirketiyseniz ve yeni bir ilaç geliştirme niyetindeyseniz, hem uzun süre beklemeye hem de bunun için kesenin ağzını açmaya hazır olmalısınız. Paylaşılan verilere göre; yeni bir ilacın (laboratuvardan hastalara ulaşması için gerekli olan) ticarileştirme süreci, günümüzde ortalama 2.5 milyar dolarlık bir bütçe gerektiriyor. Bu ağır maddi yükü taşımak istemeyen pek çok ilaç şirketi, Ar-Ge departmanlarını küçültme ya da kapatma yoluna gidiyor. İlaç keşfini bu denli maliyetli hale getiren faktörlerden bir tanesi, tedavi için en uygun ilaç molekülünün belirlenme sürecinin oldukça uzun sürmesi. Fakat son yıllarda, ilaç ar-ge’sinde kullanılan yapay zeka uygulamaları, bu süreyi oldukça kısaltıyor. Hong Kong merkezli Insilico Medicine ve Toronto Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, işe yarama şansı olan molekülleri bilgisayar ortamında sentezleyerek yüksek ümit vadeden yeni ilaçlar yaratmayı başardı. Yapay zeka teknolojisinin eczacılık alanında kullanımı, bu zamana kadar tedavi araştırmaları için kaynak aktarılamamış pek çok hastalığın tedavisinin keşfedilmesine imkan tanıyabilir.

6. İnternet Uyduları

Nesnelerin interneti çağında, sistemlerin kesintisiz çalışması için internet bağlantısının kusursuz şekilde hizmet vermesi lazım. Tesla Motors ve SpaceX’in kurucusu olan Elon Musk, bu ideal doğrultusunda geçtiğimiz Ocak ayında oldukça ses getiren bir projeye (Starlink) imza atarak uzaya internet uyduları göndermiş ve tüm dünyaya yüksek hızda ve ucuz internet bağlantısı sunmanın kapısını aralamıştı. İnternet uyduları, yeryüzündeki cihazlarla bağlantı kurarak herhangi bir karasal altyapı gerekmeksizin cihazların internet ihtiyacını karşılayabiliyor. Tek seferde yörüngeye 60 internet uydusu gönderebilen SpaceX, gelecekte yörüngeye 40.000’den fazla uydu göndererek uzayda bir uydu kolonisi kurmayı hedefliyor. Projenin insanlığa sağlayacağı yararların yanında, bir kesim bilim insanı tarafından da ağır şekilde eleştirildiğini de belirteyim. Uzmanlar, fırlatılan uyduların astronomi araştırmalarını olumsuz yönde etkilemesinden korkuyorlar. Daha da kötüsü, uzaya gönderilen bu uydular çarpışarak devasa bir uzay enkazının oluşmasına sebebiyet verebilir ve bu enkazlar dünya yörüngesine  gönderilen tüm uydu, teleskop ya da araştırma araçlarının çalışmasına engel olabilir.

7. Kuantum Üstünlüğü

Google’dan bilim insanları, geçtiğimiz Ekim ayında yayımladıkları yeni bir makale ile kuantum üstünlüğüne ulaştıklarını ilan etti. Kuantum üstünlüğü, bir kuantum bilgisayarın klasik bilgisayarların yapmasının mümkün olmadığı bir işlemi başardığı ana deniyor. 53 kübite (kuantum hesaplama temel birimi) sahip Google bilgisayarı, Bilim insanlarının tahminlerine göre, dünyanın güçlü bilgisayarının 10.000 yıldan daha uzun sürede tamamlayabileceği bir hesaplama yaptı. Uzmanlara göre, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içerisinde, kuantum bilgisayarlar bugüne kadar klasik bilgisayarların çözemediği problemleri çözmeye başlayarak pek çok üstün teknolojik keşfin kapısını aralayacak.

8. Mini Yapay Zeka

Gün boyu içli dışlı olduğumuz sosyal medya platformlarından tutun, telefon galerimizdeki fotoğrafların kategorilendirilmesine kadar her yerde yapay zeka algoritmaları kullanılıyor. Dijital cihazlarımızda yapay zekadan yararlanmak için cihazlarımızın içinde kuvvetli yapay zeka çipleri ya da devasa veriyi depolayacak bir alan bulunması gerekmiyor. Bulut bilişim sayesinde, dijital cihazlarımızı binlerce kilometre uzakta bulunan bir ana bilgisayara bağlanarak, cihazımızın o ana bilgisayarın yaptığı her şeyi yapabilmesini sağlayabiliyoruz.  Fakat bu durum, yapay zekanın nimetlerinden kolay bir şekilde yararlanmasını sağladığı gibi (veri istiflemeden ötürü oluşan) çevre kirliliği bazı güvenlik risklerini de beraberinde getiriyor. Son dönemde ortaya çıkan “Mini Yapay Zeka” adlı teknolojik trend, her dijital cihazın fiziki olarak yapay zeka donanımı taşıyabileceğini -ve bu sayede cihazların çalışmak için buluta bağlanmak zorunda kalmayacağını- iddia ediyor. Tabii ki, Mini Yapay Zeka’nın da oldukça tartışmalı tarafları var. Her bir cihaz, ayrı bir yapay zeka algoritması kullanırsa bu algoritmaları standardize etmek ve denetlemek imkansız hale gelebilir. Bu, özellikle bilgi güvenliği açısından tam bir kaos ortamı yaşanması demek. Mini Yapay Zeka konusu ve potansiyel yarar & zararları üzerinde; araştırmacılar, mühendisler ve politika yapıcıların birlikte çalışmaları gerekiyor.

9. Diferansiyel Gizlilik

Ülkeler ve şirketler, kullanıcılarından topladıkları kişisel verileri güvenli şekilde muhafaza etmekte zorlanıyor. Kimi zaman, şirketin kişisel verileri bilinçli şekilde ihlal etmeye yönelik bir teşebbüsü olmasa bile dışarıdan uğradığı bir siber saldırı sonucu mahrem kullanıcı verilerini suçlulara kaptırabiliyor. Verileri korumanın giderek zorlaştığı çağımızda, diferansiyel gizlilik adı verilen bir teknik sayesinde kullanıcı verileri anonimliği korunarak toplanabiliyor, kullanılabiliyor ve paylaşılabiliyor. Diferansiyel Gizlilik, hazlihazırda Facebook ve Apple gibi şirketler tarafından kullanılıyor. Eğer teknik güvenilirliğini ispatlayabilirse, Kanada ve İngiltere hükümetleri de vatandaşlarının kişisel verilerini diferansiyel gizlilik yöntemi uygulayarak kayıt altına alacak.

10. Yeni Nesil İklim Simülasyonu

Bilim insanlarının geliştirdiği yeni bir simülasyon, iklim krizinin yakın ve uzak dönemdeki etkilerini yüksek doğruluk oranıyla yansıtabiliyor. İklim krizinin dünyamız üzerinde yarattığı değişimi net bir şekilde görmemizi sağlayan simülasyon, aynı zamanda yaratılan sanal dünya üzerinde pek çok deneyin gerçekleştirilmesine imkan tanıyor. Geliştirilen bu yeni nesil iklim simülasyonu sayesinde, ilk defa iklim değişikliğinin etkileri yüksek istatistiksel kesinlik ile açıklanmış oldu. Araştırmacılar, küresel ısınmanın daha şiddetli hale geleceği önümüzdeki yıllara yönelik doğru tedbirler almamıza yardımcı olması için simülasyon ortamı üzerinde çalışmalar yürütmeye devam ediyor.

Kaynak: 10 Breakthrough Technologies

http://www.sertacdoganay.com/ 03.03.2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here