Nuri Demirağ gerçeği…

0

Bugün Türkiye’nin öncü iş adamı, gönlünü havacılığa vermiş, hayalleri bugünün bile ötesinde olan Nuri Demirağ’ın ölümünün 62’nci yıl dönümü… Bir Türkiye gerçeği olan Nuri Demirağ’ın ise soyada Atatürk tarafından inşa ettiği demiryollarına atfen verilmiştir. Kazandığı servetini ise ülkesi için harcamıştır. Belki de şansızlığı, Türkiye’de yaşamasıdır…

1935 yılında Türk Tayyare Cemiyetinin ( T.Ta.C.)  6. Büyük Kongresi yapılır. Kongrenin ikinci günü 25 Mayıs’ta cemiyetin adı Türk Hava Kurumu olarak değiştirilir. Dönemin Başbakanı İsmet İNÖNÜ gelirlerin azalmasını önlemek ve daha da artırmak için “Hava Tehlikesini Bilenler” adı altında bir kampanya başlatılmasına öncülük eder. Başlatılan kampanya çok çabuk etkisini gösterir. Halkın yoğun katılımının yanı sıra ülke iş adamları da yardım yapabilmek için adeta yarışırlar.

A.Naci DEMİRAĞ THK’na 120.000 TL. (Yüz yirmibin ) bağışlayarak üç uçak alınmasını sağlar. 25 Eylül 1935 tarihinde İstanbul Yeşilköy de yapılan ad konma merasimi ile alınan uçaklar Türk Hava Kuvvetlerine devredilir. O günlerde bu tören çok konuşulur ve basında geniş yer alır.

BİZE DÜŞEN UÇAK FABRİKASI KURMAKTIR

Demirağ kardeşlerden büyüğü olan Nuri DEMİRAĞ’ a kardeşinin yaptığı yardımdan söz edilip, siz ne düşünüyorsunuz denilince, Nuri Bey “ Ülkemin uçağa ihtiyacı varsa 3-5 uçak alarak bunu geçiştiremeyiz. Bize düşen, gerekli olan uçak fabrikasını kurmaktır.” diye yanıt verir.

Nuri DEMİRAĞ sözünde durarak 17 Eylül 1936 yılında İstanbul Beşiktaş’ta iskelenin hemen arkasında, daha sonra fabrikaya dönüştüreceği uçak atölyesini kurmaya başlar. THK bu girişimden çok etkilenerek Nuri bey’in desteklenmesini kararlaştırır. Yönetim kurulunun aldığı kararla Nuri Demirağ’la çok detaylı bir sözleşme imzalanır.

PROTOKOL İMZALANIR

THK, Nuri Bey ile 10 adet eğitim uçağı ve 60 adet planör yapımı için 22 Ocak 1937’de protokol imzalar. N.Demirağ bu protokolden güç alarak yatırımlarını hızla genişletir ve 10 Şubat 1937’de Beşiktaş’taki atölyeyi uçak fabrikası olarak resmen açar.  

Ciddi bir sorumluluğun altına imza atan Nuri Demirağ, Fabrikasında başmühendis olarak Selahattin Reşit ALAN ile çalışmaya başlar. Bilindiği üzere Selahattin Alan 1928 yılında T.Ta.C. tarafından Fransa’da uçak mühendisi olarak yetiştirilmiş, daha sonra Eskişehir Askeri Tayyare Fabrikası olarak adlandırılan yerde ilk yerli tip askeri uçağı imal etmiştir. İmal edilen ilk tip MMV-1 olarak adlandırılmıştır.(Milli Müdafa Vekâleti – 1) 

Nuri Demirağ’ın S.Alan’ı desteklemesinin ve onunla çalışmayı istemesinin en büyük nedeni yerli imal ve yerli tip uçağın havacılığımıza kazandırılmasıydı. Nitekim öyle de oldu. S.Alan’ın MMV-1 uçağının bazı değişikliklerle yeni tip uçağa dönüştürülmesi uzun sürmedi. Ortaya Nuri Demirağ’ın baş harflerinden ve yapım yılından esinlenilerek Nu-D 36 uçağı çıktı. Zaman zaman ALAN-2 uçağı da denilmiştir.

İNÖNÜ’DE TALİHSİZ KAZA

13 Temmuz 1938 yılında Selahattin Reşit ALAN kendi yaptığı uçakla Eskişehir’e uçarak gitmek ister. Bilindiği üzere S.Alan Uçak Mühendisliği eğitimi aldığı Fransa’da Moran Tayyare Okulunda Pilotluk eğitimi de almıştır. S.Alan aynı zamanda pilottur. Ancak mühendislik çalışmaları nedeniyle pilotluğunu yeterince geliştiremediği düşünülebilir. Eskişehir’e uçarak gitmek istemesi yapımı bitirilen uçaklardan birisinin THK yetkililerine göstermektir.

O ana kadar her şey güzel gitmektedir. Ancak beklenmedik bir şey olur. Pilotaj hatası da denilen bir sebepten Nu-D 36 uçağı Eskişehir İnönü meydanına inerken kırım geçirir. Maalesef S.Alan bu kazada hayatını kaybeder.

Mühendis ve pilot Selahattin Reşit ALAN’ın ölümü havacılık camiasını şok etmiştir. Meydana inişte kısa kalıp, toprak pistin kenarındaki su engeline çarparak kırım yapılmış olmasının kesinlik kazanmasına rağmen, bazı yetkililerin doğal olarak uçakların yeterliliklerinin test edilmesini istemelerine neden olmuştur. Gerçekte kaza olmasa bile gerekli testlerin yapılabilmesi için İnönü’ye gelen uçak zaten bir test ten geçecektir.

MÜSTEŞARLIĞIN RAPORU

THK testlerin yapılabilmesi için Hava Müsteşarlığından yardım ister. Hava Müsteşarlığı hazırladığı raporu THK yetkililerine verdiğinde durum hiçte iç açıcı değildir. Bu rapora dayanarak THK 1 Mart 1939 tarihinde N.Demirağ’a uçakların kabulünün mümkün olmadığını bildirir.

Bu arada 13 Ocak 1939 da THK nun yeni Genel Başkanı Şükrü KOÇAK olmuştur. Koçak ve Yönetim Kurulu üyeleri Hava Müsteşarlığının ( Hava Kuvvetleri) verdiği raporu esas kabul etmişlerdir. Zira havacılık konusunda tek otorite müsteşarlıktır.

İlk şoku atlatan Nuri Demirağ, 6 Mart 1939 tarihinde THK tarafından kabul edilmeyeceği bildirilen uçakların, anlaşma hükümlerinde belirtildiği üzere gerekli tadilatların yapıldığını ve yine anlaşma maddelerinden biri olan testlerin İstanbul’da yapılması gerekliliğini THK’ya yazı ile iletir. 

TEMİNATA EL KONULUR

Yapılan resmi başvuruyu değerlendiren THK aynı gerekçeyi göstererek 24 Mart 1939 tarihli belgeyi hazırlar. Bu belge de 14.000 TL  teminatın da THK ya gelir olarak kaydedildiği belirtilir. Bu arada unutmadan, Nuri Demirağ’ın ürettiği planörlerin THK tesliminde herhangi bir sorun olmaz. THK uzun yıllar bu planörleri eğitimlerinde kullanır. 

Nuri Demirağ bu kez de, Hava Müsteşarlığına kendisi müracaat ederek, gerekli düzenlemelerden geçen uçakların testlerinin yapılmasını ister. 25 Eylül 1939 tarihinde tüm testlerden geçen uçaklar Müsteşarlıkça onaylanır. Bu onay ruhsatname ve uçuş izni anlamını da taşımaktadır.

Ancak bu gelişmeler Nu-D 36 uçaklarının satışının gerçekleşmesine yetmez. Nuri Demirağ bütün olanları Başbakan İsmet İnönü’ye ilki 29 Kasım 1938, ikincisi 26 Ağustos 1940 tarihinde yazdığı detaylı mektuplarında anlatır. Yardım ister, ancak gerekli ilgiyi göremez. Bu sefer en azından THK tarafından el konulan 14.000 TL.(Ondörtbin)  teminat bedelini 16 Mayıs 1941 tarihinde geri ister. Sonuç alamaz.

BUGÜNKÜ ATATÜRK HAVALİMANI’NIN ARAZİSİ

Haklı olduğuna inanan N.Demirağ son çare olarak hukuksal işlemlere başlar.  17 Temmuz 1941 tarihinde Safraköy (Yeşilköy) ile bitişik olan Elmaspaşa çiftliğini satın alarak bakım, onarım hangarları ve uçuş pistinin açılışını yapar. Amacı kendi üretimi uçaklar ile bir Gök Okulu kurmaktır.

Bu okulda ilk olarak oğlu Galip Demirağ ve beraberinde Osman Doğan,  İbrahim Uras, Mustafa Turman, Sabri Mağara, İhsan Anıl, Mustafa Öngün, Hüseyin Danacı, Hacim Kamoy (Aselsan Kurucu başkanı), Mehmet Kum (Sonrasında damadı olacaktır) pilot olarak yetişir.

Demirağ ayrıca Bursa da özel olarak imal ettirdiği ipeklerden paraşütler yaptırır. O yıllarda birkaç kez kullanılabilen paraşütler yıpranmaktaydı. Oysa Nuri Bey in imal ettiği paraşütler 22-23 kez kullanılmasına karşın hala sağlamlığını koruyabiliyordu.

OKULA AMERİKAN İLGİSİ

Nuri Demirağ Gök Okulu ilk mezunlarını 23 Ağustos 1942 yılında yapılan muhteşem bir törenle verdi. Demirağ’ın bu başarıları Türkiye de olduğu kadar dünyada da ilgi çekmekteydi. Amerikan Büyükelçisi ve eşi ailece Demirağların yakın dostu olmuştur. Çok geçmeden 8 Ekim 1943 te Amerikalı Prof. Brown, Washington Notre Dame Üniversitesi Havacılık Başkanı olarak Nuri Demirağ tesislerini gezmeye gelir ve şu açıklamayı yapar: “Bilhassa Nu-D Gök Okulundan bahsetmek isterim. Bizimde böyle okullarımız olmasaydı, 2. Dünya Savaşında başarılı olamazdık.”

24 Kasım ve 28 Aralık 1943 tarihlerinde Nuri Demirağ’ın THK ile anlaşmazlığa düştüğü uçak teslimi konusundaki mahkemeleri sürer. Mahkeme kayıtlarında ve THK arşivlerinde bu konuya ait bilgilere henüz ulaşılamadığından kesin bir şeyler söyleyememekteyiz. Ancak şu bilinmektedir ki, söz konusu uçaklara THK envanterinde rastlanılmamıştır. Ayrıca bu uçakların yurt dışına satışı gündeme geldiği ve savaş malzemesi niteliğindeki uçakların satışına izin verilmediği söylenmektedir.

İLK TÜRK YOLCU UÇAĞI

Nuri Demirağ yılmadan çalışmalara devam eder. 11 Şubat 1944 te bu kez Nu-D 38 adı verilen 2 mürettebat ve 6 yolcu taşıyabilen bir yolcu uçağı yapılır. Test uçuşlarını Azeri Pilot Basri Alev ve yardımcısı Mehmet Altunbay yaparlar. 22 Mart 1944 uçuş sertifikası alınan uçakla İstanbul – Ankara arasında yolcu taşımacılığı bile yapılır. Dönemin gözde gazetecileri, Tasvir-i efkâr gazetesi sahibi Ziya Ebuziya, Vatan gazetesi muhabiri Faruk Fenik, Nuri bey tarafından Ankara’ya uçakla götürülür.

Yazımızın bu bölümüne kadar olanları değerlendirirsek, Nuri Demirağ’ın THK tarafından uçaklarının alınmaması durumu, Demirağ’ı ciddi bir mali sıkıntıya düşürmemiştir. Aksine Nuri Bey daha da radikal kararlar alarak havacılıkta önemli işlere ve yatırımlara devam etmiştir. Aslında söylendiği gibi THK’nın uçakları almaması Nuri Beyi iflasa sürüklememiştir. THK yönetiminin de aldığı talimatları yerine getirdiği düşüncesi benim hala inandığım sav olarak durmaktadır.

SİYASİ TERCİHLER ÖNE ÇIKAR

Nuri Demirağ Gök Okulunda İsmet İnönü’nün  oğullarından Ömer İnönü de pilotaj eğitimi almıştır. 9 Ekim 1944 tarihinde  alınan pilotaj eğitimi yarım bıraktırılmış ve daha sonra bu eğitim THK  tesislerinde tamamlanmıştır. Akabinde Nuri Demirağ Gök Okulu pisti istimlâk edilmiş, dışarıya satılması istenen uçaklara da gerekli izin çıkmamıştır. Anlaşılacağı üzere bundan sonrasında siyasi tercihlerin ön plana çıktığını söylememiz pek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Bence irdelenmesi ve araştıralım

ası gereken önemli  konulardan bir tanesi de, o dönemin ABD başkonsolosunun Nuri Demirağ ve ailesiyle kurduğu yakın ilişkilerdir. Konsolosun eşleri hanımefendinin sıcak aile ilişkileri ile Konsolos Laurence Seinhart  Beyefendinin 21 Eylül 1944 tarihli raporundaki ifadeler aynı sıcaklıkta değildir. Bu yazımın fotoğraflar bölümünde ABD Büyükelçisinin eşi olan hanımefendinin bir fotoğrafını paylaşıyorum.

Son olarak,  rahmet ve saygıyla andığımız  Nuri DEMİRAĞ’ın  bilmediğimiz diğer yönlerini de  anlatan titiz bir çalışmadan bahsetmek isterim. Değerli büyüğüm  M.Bahattin ADIGÜZEL “ Hayallerini uçuran adam – Nuri DEMİRAĞ”  adlı harika bir çalışmayı İstanbul Ticaret Odasının desteği ile kitapseverler ile buluşturmaya başladı….

www.kokpit.aero  Mustafa Kılıç 13.11.2019

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here