Bu yıl ikincisi düzenlenen ve Boğaziçi Üniversitesi ve MEF Eğitim Fakülteleri iş birliği ve Eğitim Reformu Girişimi’nin içerik ortaklığıyla hazırlanan “Eğitimde Gelecek Konferansı,” 2-3 Kasım 2019 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde Albert Long Hall’de gerçekleşti.
Konferans, eğitimin geleceğinin, “Eğitim Politikaları ve Sınıfa Yansımaları” teması kapsamında ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen eğitimcilerle tartışıldığı konferans; iki gün boyunca eğitimde çözüm önerilerine yönelik sunumlar, atölye çalışmaları, tartışma alanları ve çeşitli gösterilerle yoğun bir katılıma sahne oldu.
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, Boğaziçi Üniversitesi’nin eğitim gibi önemli bir konuya dair gerçekleşen konferansa ev sahipliği yapmasından duyduğu mutluluğu belirterek konuşmasına başladı. Konferansın eğitim ve öğretime farklı bakış açıları kazandırılması açısından yararlı olduğunu belirten Mehmed Özkan sözlerine şu şekilde devam etti: “Bir yükseköğretim kurumunda sürekli icra ettiğimiz mesleğimizin bir parçası olan eğitim, yakından okuduğumuz bir alan ve bu konferans biraz geriye çekilip eğitim konusunu farklı bakışlarla ele alma fırsatını bizlere sunuyor.”
Teknolojinin gelişimi ve eğitimdeki yeni modellerle olan ilgisine de dikkat çeken Prof. Dr. Mehmed Özkan, Boğaziçi Üniversitesi’nin teknoloji ve eğitimi bir araya getirmesinin yanı sıra bir araştırma üniversitesi olmasının gerekleri arasında yer alan “öğrenmeyi öğrenmek,” ve “öğretmeyi öğrenmeyi” kavramlarının başarıyla uyguladığının altını çizdi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı: “Çocuklara akıllarını kullanmayı öğretmeliyiz.”
Panelin ardından konferansın ana konuşmacısı olan tarihçi, yazar, MEF Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlber Ortaylı; “Eğitim Politikaları: Geçmişten Geleceğe” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Eğitim sistemine dair eleştiriler getiren Prof. Dr. İlber Ortaylı, ‘‘Eğitim sisteminde bir bozulma vardır. Fakat bu bozulma ideolojik değildir. Çocuklarımıza akıllı robot kullanmayı öğretmek yerine akıllarını kullanmayı öğretmeliyiz.’’ dedi.
Türkiye’deki eğitimin tarihine dair çeşitli anekdotlar aktaran İlber Ortaylı, eğitim sistemlerinin enternasyonal olabileceğini, Cumhuriyet dönemindeki köy enstitüleri modelinin de aslında Bulgaristan’dan uyarlandığını açıkladı. Osmanlı’nın son dönemlerinde açılan erkek ve kadın öğretmen yetiştirmek amaçlı kurulmuş Dar’ül Muallim ve Darülmuallimat okullarından bahseden İlber Ortaylı, Tanzimat döneminden itibaren kurulan modern eğitim kurumlarıyla Türkiye’de eğitimin köklü geçmişini vurgulayarak, eğitime önem veren güçlü bir zümrenin oluşturulması gerektiğini anlattı.
Mevcut eğitim sistemini eleştirirken Prof. Dr. İlber Ortaylı, bugün özel okulların işletmeci mantığında gerçekleştirdiği uygulamaları olduğunu ve bunların Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yakından takip edilmesi gerektiğini de söyledi.
MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ise açılış konuşmasında daha iyi bir gelecek ve dünya için eğitimcilere büyük rol düştüğünü, en mutlu olan ülkelerin öğretmenlere değer veren ülkeler olduğunu işaret etti. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 yılı sonunda yayınladığı araştırma raporuna göre 2022’de iş piyasasının arayacağı yetkinliklerde analitik düşünmenin, aktif öğrenmenin ve özgünlüğün ilk üç maddeyi oluşturduğunu, böylece gelecekteki eğitim için öğretmenlerin bu yetkinliklerin kazandırılması bakımından çaba göstermeleri gerektiğini kaydetti. Öğrencilerin derslere devamsızlığı konusuna da değinen Muhammed Şahin, yapılan araştırmalara göre derste anlatılanların başka kaynakların öğrenebiliyor oluşunun devamsızlığın en büyük nedenlerinden olduğunu vurgulayarak; öğrencinin yalnız dinleyici değil, öğretmenin kolaylaştırıcı olduğu ve aktif katılımı sağladığı bir eğitim sisteminin gerekli olduğunu açıkladı.
Konferansın içerik ortağı Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Işık Tüzün de konuşmasında aktif katılım başlığını ele alarak, çocukların eğitim süreçlerinin ve eğitim ortamlarının her köşesinde bulunduğu bir eğitim sistemi oluşturulmasının önemini dile getirdi. Eğitim reformu konusunda iş birliklerinin ihtiyaç olduğunu vurgulayan Işık Tüzün, bu konferansın iş birliklerinin bir sonucu olarak eğitimin diyalog içerisinde tartışıldığı bir alana imkân sağladığını belirtti.
“Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin modeli araştırmacı öğretmenler yetiştirmek”
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emine Erktin, ilk “Eğitimde Gelecek Konferansı’nın iki yıl önce MEF ev sahipliğinde gerçekleştiğini, bu sene ise yıllardır eğitim politikalarını izleyen bir sivil toplum kuruluşu olan ve kurucuları arasında Boğaziçi Üniversitesi eski rektörlerinden Prof. Dr. Üstün Ergüden’in de bulunduğu Eğitim Reformu Girişimi’nin içerik ortaklığıyla düzenlendiğini aktardı. Emine Erkin konferansın amaçlarına dair şu ifadeleri kullandı: “Amacımız, ülkemizde eğitimin amacını farklı disiplinlerle, öğretmen ve eğitimcilerle değerlendirmek; eğitim politikaları ve hedeflerini öğrenime yansıyan sonuçları bağlamında tartışmak ve çözüm önerileri sunmak. Bu yıl düzenlenen konferansın ana teması eğitim politikalarını sınıfa yansıması oldu. Alt temaları ise eğitim politikalarının nasıl belirlenmesi gerektiğine dair bir yaklaşımı yansıtmakta.”
Boğaziçi Üniversitesi’nin kurulduğu andan itibaren öğretmen yetiştirme misyonunu benimsediğini vurgulayan Emine Erktin, Boğaziçi Üniversitesi’nin 1971’deki kuruluşundan üç yıl sonra bir Eğitim Birimi oluşturduğunu ve 1980’lerin ortasında bu birimin Eğitim Fakültesi’ne dönüştüğünü anlatan Erktin, Boğaziçi Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesi’ni şu sözlerle değerlendirdi: “Boğaziçi’nin araştırma üniversitesi olması fakültemiz için önemli bir vizyon oluşturuyor. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin modeli; araştırma okur yazarları yetiştirmek, diğer bir deyişle bilimsel çalışmalardan uzaklaşmayan gerektiğinde bilimsel çalışmaya devam etmeye özendirilen bir öğretmen modeli üzerinedir.”
“Öğretmenler; donanımlı, teknolojiye hâkim ve bilgili olmalılar”
Eğitim Reformu Girişimi Eğitim Laboratuvarı Koordinatörü Suat Kardaş açılış konuşmasında Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2019 yılı eğitim raporunda vurgulanan konuların konferansın temasıyla örtüştüğüne dikkat çekti. Suat Kardaş ayrıca eğitim politikalarının tutarlı olmasının, yenilikçi, eşitlik ve iş birliğine dayalı olmasının Türkiye’deki eğitim politikalarının başarısı açısından kritik olduğunu belirtti.
MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan da konferansa 200 kişinin katıldığını ve konuşmacıların özenle seçildiğini ve Türkiye’nin eğitim alanında en iyi isimler olduklarını söyledi. Mustafa Özcan, tüm öğretmenlerin iyi veya kötü olsun çocukları etkilediklerinin ve rol model olduklarını hatırlatarak öğretmenlere donanımlı, teknolojiye hâkim, bilgili olmalarını; bu doğrultuda eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılarak öğretmen eğitiminin, alanında tezli yüksek lisans veren düzeyde olması gerektiğini işaret ederek konuşmasını tamamladı.
“Eğitim politikaları çoklu katılımla belirlenmeli”
Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Haluk Polat’ın oluştuğu Vokal Proje Dinletisi sonrasında düzenlenen konferansın ilk panelinde “Eğitim Politikaları ve Sınıfa Yansıması” başlığı tartışmaya açıldı. Eğitim Reformu Girişimi Eğitim Laboratuvarı Koordinatörü Suat Kardaş’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, TEDMEM Eğitim Direktörü ve Eğitim Danışmanı Prof. Dr. Emin Karip ve Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Işık Tüzün söz aldı. Panelde Prof. Dr. Emin Karip, eğitim politikalarını tanımlayarak bu politikaların anayasadaki hükümlerden Millî Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği politikalara kadar geniş bir kapsamda ele alındığını bildirdi. Eğitimin muhafazakâr kurumlar olduğundan bahseden Emin Karip, yıllardır alışkın olduğumuz sınıf yapısının ve bilgiye erişim kaynaklarının devam ettiğini, ancak öğretmenlerin, yöneticilerin öğrenmeyi etkileyecek yeni ortamlar oluşturulması anlamında etkin rol almaları gerektiğini vurguladı. Sınıf ortamındaki çeşitliliğin ve farklılıkların ortaya çıkardığı ihtiyaçların karşılanması ile ilgili söylemlerin sınıfa etkisinin ise minimal düzeyde kaldığını hatırlattı.
Işık Tüzün de konuşmasında çocukların eğitim ile ilgili karar alma süreçlerine katılmasının önemli olduğunu ve çocuk eğitiminin farklı bakanlıkların dahil olmasıyla bütüncül bir bakışla ele alınmasının yararlı olacağını belirtti. Yeni eğitim politikaları için veri temelliliğininin altını çizen Işık Tüzün, yeni politikalar için önceki politikaların nasıl sonuçlandığının bilinmesinin veri temellilik ile mümkün olacağına dikkat çekti.
Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ise eğitimin özünde siyasi olduğunu, eğitimle öncelikle vatandaş yetiştirildiğini hatırlattı. Eğitim politikalarının yıllar sonrasını hedef aldığını belirten Ali Çarkoğlu; geleceği tahayyül etmenin zor olduğunu, eğitimin kolaycı birtakım formüllerle çözülemeyeceğini, piyasanın ihtiyaç duyduğu işler bağlamında okul programlarının meslek eğitimleri bazında düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Çarkoğlu, eğitimde temel becerilerin özellikle de siyasi ve sosyal becerilerin kazandırılması önerilerinde bulundu.
Konferans kapsamında düzenlenen paralel panellerde ayrıca “Veri Temelli Eğitim Politikaları,” “Eşit, Adil, Kapsayıcı Eğitim,” “Eğitimde Katılım ve İş birliği,” “Dijital Çağın Eğitime Yansımaları” başlıkları tartışıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin çeşitli salonları ve sınıflarında gerçekleşen eğitimci sunumları ile 600’e yakın katılımcı gelecekte eğitimin tartışıldığı bir platformda bir araya geldi.
http://www.boun.edu.tr/ 05.11.2019