Deloitte Türkiye ve Otomotiv Distribütörleri Derneği ortaklığında hazırlanan Türkiye Otomotiv Tüketicileri Araştırması: İleri Araç Teknolojileri” raporuna göre dünya genelinde otonom araçlara en yoğun ilginin Türkiye’de olduğunu ortaya koydu.
Deloitte Türkiye ve ODD iş birliği ile gerçekleştirilen “Türkiye Otomotiv Tüketicileri Araştırması: İleri Araç Teknolojileri” araştırmasının sonuçları, İstanbul’da düzenlenen toplantıyla açıklandı.
İlk defa gerçekleştirilen araştırma, “mobilite ekosistemi”, “bağlantılı araçlar”, “otonom araçlar” ve “tüketicilerin bir sonraki araçları” olmak üzere 4 ana başlık altında tüketicilerin davranış ve beklentilerini inceledi. Araştırma, küresel olarak da gerçekleştirilmiş çalışmalarla karşılaştırmalı bilgiler içererek mobilite ekosistemi içerisinde yer alan tüm paydaşlara fayda sağlayacak önemli bilgiler sunuyor.
“Bir sonraki aşama için bugünden hazırlanmamız önem taşıyor”
ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, 5 yıldan daha az bir sürede başta otomotiv olmak üzere sağlıktan finansa, turizmden eğitime her sektörde dünyada veri analizine dayalı yapay zeka teknolojilerinin kullanıldığı köklü değişiklikler beklediklerini ifade etti.
Bu yeni dönem ekonomisinden faydalanmak ve pay almak isteyen her ülke ve her işletmenin yeni teknolojilere adapte olması gerektiğini belirten Bilaloğlu, “Ülkemizde gerek altyapı gerekse mevzuat çalışmaları bakımından gerekli adımları atmamız ve bir sonraki aşama için bugünden hazırlanmamız önem taşıyor.” dedi.
“Otomotiv sektörü önemli bir değişim ve dönüşümün içerisinden geçiyor”
ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce de söz konusu araştırmanın, otomotiv sektörünün önemli bir değişim ve dönüşümün içerisinden geçerken, gelecek 50 yılda otomotiv ekosistemini etkileyecek yeni teknolojilere yönelik tüketici beklentilerine ışık tutan bir çalışma olduğunu vurguladı.
Araştırmayla çok değerli verilere ulaştıklarını aktaran Erce, “Mobilite ekosistemi, bağlantılı araçlar, otonom araçlar olarak belirlenen araştırma konuları içerisinde kuşaklar ve otomotiv ürünlerindeki yönelimleri, tüketicilerin ulaşım metotlarına ve mobiliteye yaklaşımları, araç çağırma servislerine bakış açıları, bağlantılı araçlardan beklentileri, verilerinin paylaşımı konusundaki görüşleri, otonom araçlardan sağlanmak istenen yararlar, tüm bu gelişme ve değişimler ışığında gelecekteki araç tercihlerinde kime güvendikleri gibi çok değerli verilere ulaştık.” ifadelerini kullandı.
“Mobilite devrimi pruvadan esen sert rüzgarlarla karşı karşıya”
Deloitte Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Özkan Yıldırım ise araştırmanın; tüketicilerin gelişmiş ve ileri araç teknolojilerine ilişkin kritik konulara bakış açılarını açığa çıkartarak şirketlerin öncelik, strateji ve yatırım kararlarının alınmasına ışık tutacak önemli soruları cevaplandırmayı amaçladığını bildirdi.
Araştırmanın 4 kilit bulguyu ortaya koyduğunu ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
“İlk olarak, mobilite devrimi, pruvadan esen sert rüzgarlarla karşı karşıya. Tüketiciler hala ağırlıklı olarak ulaşım için kişisel araçlarına güvenmekte. İkinci olarak, tüketiciler, bağlantılı araçlar tarafından üretilen verilerin yönetimi konusunda hala şüpheciler. Tüketiciler, bağlantılı araçlara yüksek ilgi gösterse de veri güvenliği konusunda kafaları karışık. Üçüncü olarak, tüketicilerin otonom araçlara olan güveni iyileştirilmeli. Otonom araçlara karşı ciddi ölçüde ilgi duymakla birlikte bu araçların güvenli olup olmadığına dair çekinceleri var. Özellikle otonom araçların trafiğe açık yollarda güvenli şekilde kullanıldığına dair kayıtları görmek istiyorlar. Son olarak hibrit ve elektrikli araçların ölçek oluşturabileceklerine dair potansiyellerini açığa çıkardığını söylemek doğru olur.”
“Tüketicinin aklında online otomobil satışları konusunda soru işaretleri var”
Deloitte Güney-Kuzey Avrupa Otomotiv Sektörü Lideri Micheal Woodward ise son yıllarda rekabette öne geçmeye çalışan üreticilerin; bağlantılı, otonom ve elektrikli araç teknolojisi yatırımlarına yoğunlaşmış olmakla birlikte satış ve satış sonrası süreçlerine büyük ölçüde odaklanmadığını söyledi.
Woodward, tüketicilerin günlük alışverişleri için her geçen gün daha fazla online kanalları tercih etmekle birlikte otomobil gibi ürünlerin satışında bu kanalların yeri hakkında hala soru işareti bulunduğuna işaret ederek, “Endüstrinin önündeki soru ise otomotiv endüstrisi, dijital platformları ve sunulan müşteri deneyimini tüketicilerin beklentilerini karşılayabilecek şekilde uyarlayabilme becerisine sahip mi?” dedi.
Türkiye’de kişisel araç kullanımı popülaritesini sürdürecek
Yaklaşık 3 bin tüketicinin katılımıyla hayata geçirilen çalışma, Deloitte global araştırmada yer alan ülkeler arasında en geniş katılımlı araştırma olma özelliğini taşıyor.
Araştırmaya göre, otomotiv kullanıcıları açısından minimum seyahat süresi yüzde 36 ile mobilitenin en önemli amacıyken, güvenlik yüzde 21, konfor yüzde 15, maliyet yüzde 14 ve diğer aktivitelere odaklanmak yüzde 10 oranıyla diğer önemli unsurlar olarak sıralandı.
Mevcut mobilite opsiyonları maliyet, güvenlik, kullanılabilirlik, çevre duyarlılığı ve güvenilirlik açısından değerlendirildiğinde, kişisel araç kullanım tercihi, maliyet ve çevreye duyarlılık dışında kalan alanlarda baskın şekilde en yüksek puanları alıyor. Diğer ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye’nin, kişisel araç kullanım konusunda yüzde 81 ile en yüksek orana sahip olduğu görülüyor. Benzer şekilde Türkiye’de tüketicilerin büyük çoğunluğu gelecek 3 yıl içerisinde de her gün kişisel araçlarını kullanacağını öngörüyor.
Kişisel araç kullanım sıklığının bu derece yoğun olduğu Türkiye’de araç çağırma servislerinin çok fazla tercih edilmediği görüldü. Türkiye’de düzenli olarak araç çağırma servislerinden faydalananların oranı yüzde 3, nadiren kullananların oranı yüzde 61 ve hiç kullanmayanların oranı ise yüzde 36 olarak belirlendi.
Türkiye’de Avrupa ülkelerine kıyasla otomobil sahipliği, bin kişiye düşen otomobil sayısı bakımından düşük seviyelerde gerçekleşti. Çoklu model mobiliteden (gidilmek istenen bir noktaya erişim için birden fazla ulaşım metodu kullanma) faydalananların oranı ise yüksek çıktı. Katılımcıların yüzde 27’si haftada en az bir kere çoklu model mobiliteden faydalanırken, nadiren de olsa bu metodu kullananların oranı yüzde 54, hiçbir zaman kullanmayanların oranı ise yüzde 19 olarak kayıtlara geçti. Araştırmaya katılan diğer ülkelerde düzenli şekilde bu modelden faydalananların oranı, Almanya’da yüzde 20, İngiltere’de yüzde 19 ve Amerika’da yüzde 13 oldu.
Tüketiciler, verilerinin paylaşılması konusunda en fazla markalara güveniyor
Araştırmaya göre, gelişen mobil teknolojiler ve 5G teknolojisiyle birlikte araçlar daha fazla bağlantılı hale gelecek. Tüketicilerin yüzde 75’i araçlarının daha fazla bağlantılı hale gelmesinin, daha fazla fayda sağlayacağını düşünüyor.
Bağlantılı araçlarla tüketiciler, kendilerine sağlanacak faydalardan en fazla yüzde 91 ile en yakın park alanına giriş imkanları ve yüzde 86 ile trafik sıkışıklığı, alternatif güzergah ve yol güvenliği önerileri hakkında bilgilendirme konularına ilgi gösteriyor. Tüketiciler, kendilerine sunulacak finansal ürünler/hizmetler ile otomotiv dışındaki konular hakkında sunulacak kampanya bilgilerine ise en az ilgiyi gösteriyor.
Bağlantı teknolojileri her ne kadar kullanıcılara ek faydalar sağlasa da bağlantı teknolojileri sonucu elde edilecek kişisel verilerin yönetilmesi/paylaşılması önem atfedilen diğer bir konu olarak araştırmada öne çıkıyor.
Kullanıcılar, bağlantılı araçların ürettiği veriler konusunda en fazla mevcut olan önemli markalara güvenmekle birlikte verilerin paylaşılması konusunda şüpheci olanların ve hiçbir tarafa güven duymayanların oranı da yüksek seviyede belirlendi.
Küresel anlamda otonom araçlara en yoğun ilgi Türkiye’de
Araştırma, sürücüsüz otomobil devriminin henüz tam anlamıyla gerçekleşmese de otonom araçlara tüketicilerin ilgisinin hayli yoğun olduğunu ortaya koydu.
Anket katılımcılarının yüzde 22’si otonom araçlara ilgi duymadığını belirtirken, yüzde 67’si otonom araçlara ilgi duyduğunu bildirdi. Ayrıca, katılımcıların yüzde 65’i, teknolojinin ucuza sunulmasının otonom araç kullanmalarını sağlayabileceğini ifade etti.
Küresel olarak incelendiğinde, otonom araçlara en yoğun ilgi yüzde 67 ile Türkiye’de belirlendi. Türkiye’yi, yüzde 54 ile Almanya yüzde 48 ile İngiltere ve yüzde 47 ile de Amerika takip etti.
Katılımcıların otonom araçlara ve faydalarına karşı tutumu da ilgileriyle tutarlılık gösteriyor. Otomotiv tüketicileri içerisinde otonom araçların zaman tasarrufu ve farklı işlere odaklanmalarını sağlayacağını düşünenlerin oranı yüzde 67 olurken, araçların seyahat anlamında pozitif bir deneyim sunacağını düşünenlerin oranı da yine benzer şekilde yüzde 68 düzeyinde ölçüldü.
Rapora ulaşmak için : https://www2.deloitte.com/tr/tr/pages/consumer-business/articles/automotive-consumer-study-2019.html