Azalan akaryakıt rezervleri, artan çevre kirliliği ve dünya nüfusu otomotiv sektöründeki elektriğe dönüşü hızlandıran temel faktörler arasında. Bu üç ana maddeyi göz önünde bulunduran otomotiv devleri ise dizel motorlu araçlarının üretimlerine son verecekleri tarihleri açıklarken, benzinli motorlu araçlarının emisyonlarını azaltıyor ve bunlara ek olarak da elektrik motorlu modellerini tanıtıyor. Avrupa, Amerika ve Dünya’nın en büyük otomobil pazarı olan Çin bu dönüşüme ayak uydururken Türkiye gerçekten elektrikli otomobillere hazır mı?
Bu konuya başlamadan önce Türkiye otomotiv pazarıyla alakalı bir kaç önemli bilgi vermek istiyorum. 2019 yılı Nisan ayı TÜİK veriyleriyle birlikte Türkiye’de trafiğe kayıtlı toplam 22 milyon 972 bin 552 adet motorlu taşıt bulunuyor. Bunun 12 milyon 457 bin 676 adeti otomobil olarak kayıtlara geçmiş durumda.
Bu 12 milyon adet otomobilin ise 3 milyon 86 bin 192 adeti benzinli, 4 milyon 621 bin 993 adeti dizel ve 4 milyon 703 bin 790 adeti LPG’li. Geleneksel yakıt cinsleri kullanan otomobillerin sayısı ve pastadaki payı bu kadar yüksek iken hibrit ve elektrik motorlu araçların toplam sayısı 7145! Bu rakam 2018 yılında toplam 5367 imiş.
Yıllara göre elektrikli ve hibrit otomobil satışları yeni gelen modellerle artış göstermiş. Bu artışı özellikle 2012, 2018 yıllarında rahatlıkla görebiliyoruz. Bu artışlarda en büyük sebeplerden biri devlet tarafından hibrit motorlu ve motor hacmi 1.8 litrenin üzerinde olan otomobillere yapılan teşviğinde etkisi büyük. Hazır sözü geçmişken bu durumdan da bahsedeyim. 2016 yılında getirilen bu ÖTV indirimi elektrik motor gücü 50 kW’ı geçip motor silindir hacmi 1.800 cm3’ü geçmeyen binek otomobillerin yüzde 90’dan yüzde 45’e, motor gücü 100 kW’ı geçip motor silindir hacmi 2.500 cm3’ü geçmeyen binek otomobiller içinde yüzde 145 olan ÖTV oranını yüzde 90’a düşürdü.
Tam elektrikli otomobiller için ise ülkemizde ekstra bir teşvik bulunmuyor. 85 kW’ın altında motor gücü olan otomobillere %3 ÖTV, %18 KDV alınıyor. 85-120 kW motor gücü olan otomobillerde ise bu oranlar %7 ÖTV ve %18 ÖTV oluyor. 120 kW’ın üzerinde motor gücü olan elektrikli otomobillerde ise %15 ÖTV ve %18 KDV alınıyor.
Hibrit motorlu araçların motorlu taşıtlar vergisi içten yanmalı motorunun hacmine göre ayarlanırken tam elektrikli otomobillerin yıllık motorlu taşıtlar vergisi muadilinin benzinli veya dizel motorlu halinin yüzde 25’i kadar.
Diğer Ülkelerin Hibrit ve Tam elektrikli otomobillere uyguladığı Teşvikler
Tüm bu indirimlere rağmen hatta dizel motorun çevreyi ne kadar kirlettiğini her gün her yerde tüm uzmanların söylemesine rağmen ülkemizde trafiğe kayıtlı olan dizel otomobil sayısı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Bu konu eğitimle mi, umursamamızlıkla mı ya da gerçekten ihtiyaçla mı alakalı belli değil.
İçten yanmalı motora sahip olan araçların satışları gün geçtikçe arttığından dolayı ülkemizdeki elektrikli ve hibrit motorlu otomobillerin sayısındaki artış fazla olsa bile dikkat çekmiyor. Türkiye’de hangi markanın hibrit ya da elektrik motorlu otomobil modelleri satılıyor?
Önümüzdeki 5 yılı düşündüğümüzde özellikle 2020 yılından sonra ülkemizde de satılan elektrikli ve hibrit otomobil alternatiflerinde 2 kat seviyesinde artış olacak. Bu durumla birlikte şarj istasyonlarında da artış olacağı aşikar. 2011 yılından itibaren Türkiye yollarında dolaşan elektrikli otomobil sayısı toplam 1126 adete ulaştı. Şarj soketi sayısı ise 582 adete çıkarak, bir çok Avrupa ülkesinin dahi önüne geçti.. Yeni modeller ve elektrikli otomobillerin sayısı arttıkça bu istasyonlarında sayısı paralel olarak artacak.
Peki Türkiye elektrikli otomobillere ne kadar hazır? Bu soruyu otomotiv sektörünün zirvesinde yer alan Türk yöneticilere sorduk. İşte onların bu duruma bakışları…
Otomotiv Sanayii Derneği(OSD) Başkanı Haydar Yenigün
Bu soruya üretim yetkinliği, üretim rekabetçiliği ve iç pazar olarak üç ayrı perspektifte yanıt vermek faydalı olacaktır.Sanayimiz küresel çapta önemli bir otomotiv üreticisi olarak kendisini ispat etmiş durumda. Üretimimizin yüzde 85’ini ihraç eder konumdayız. Dolayısıyla üretim yetkinliği açısından bakıldığında dünyadaki önemli oyuncularla benzer seviyelerde, hatta birçok ülkeden çok daha başarılı seviyede olduğumuzu söyleyebiliriz.
“BATARYA ÜRETİMİ VE YAZILIMI KONUSUNDA KENDİMİZİ HIZLICA GELİŞTİRMELİYİZ”
Otomotiv ana sanayinin rekabetçiliğini etkileyecek en önemli konu tedarik sanayiinin eko-sistemdeki bu dönüşümde ne şekilde evrileceği. Bu durumda da ortaya batarya ve batarya yönetim sistemleri çıkıyor. Batarya üretimi alanında yapılacak yatırımlar ve yazılım konusunda ülkemizin kendisini geliştirme hızı sanayimizin yerlilik oranlarında ve rekabetçiliğinde belirleyici olacak.
“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN MALİYET YAPISINDAKİ AZALMA 2027-2030’U BULACAK”
İç pazar açısından bakıldığında ise; satınalma gücü, şehirlerin şarj altyapısı, elektirik ve akaryakıt fiyatlandırma politikası, vergilendirme sistemi gibi konular pazarın elektrikli araçlara geçiş sürecini belirleyecek. Elektrikli araçlara geçişte ara adım olarak gördüğümüz hibrit araçların son iki yılda pazardaki gelişimini memnuniyetle gözlemliyoruz. Araştırmalara göre elektrikli araç maliyetlerinin içten yanmalı araç maliyetleri seviyelerine ulaşması 2027-2030 yılları olarak öngörülüyor.
“OSD OLARAK GEÇİŞ İÇİN GEREKLİ YATIRIMI YAPIYORUZ”
Elektrikli otomobiller ve Türkiye konusu biz OSD açısından ana sanayii üreticileri olarak elektrikli araçlara geçiş için gerekli teknoloji yatırımını yapmakta, kendimizi geleceğe hazırlamaktayız. Ancak bu geçişte sadece ana sanayinin dönüşümü yeterli değil. Bu dönüşümü değer zincirinin bir bütün olarak gerçekleştirmesi gerekiyor. Rekabetçiliğimizin korunması ancak çözülmesi gereken mevcut yapısal sıkıntıların çözülmesi ve tüm paydaşların değişim sürecinde ortak dönüşümü sağlaması ile söz konusu olabilecek.
Mercedes-Benz Türk Otomobil Grubu İcra Kurulu Üyesi Şükrü Bekdikhan
CASE stratejimiz doğrultusunda, bağlanabilen (Connected), otonom sürüş imkânı sunan (Autonomous Driving), esnek kullanılabilen/paylaşılabilen (Shared) ve elektrikli sürüş sistemine sahip (Electric Drive Systems) araçların yavaş yavaş hayatımıza girdiğini görüyoruz. Küresel olarak değerlendirdiğimizde; 2022 yılına gelindiğinde Mercedes-Benz özelinde, 48V elektrik destekli, EQ Boost ve Plug-In-Hybrid gibi “yarı elektrikli” otomobil seçeneklerimizin 130 adede çıkmasını hedefliyoruz. Tamamen elektrikli ya da yakıt hücreli model sayısının ise 10 civarında olacağını söyleyebiliriz.
“EQC 2020 YILINDA YOLLARDA”
2025 yılına gelindiğindeyse sadece elektrik ile hareket eden yeni ürün ve teknoloji markamız olan EQ bünyesinde, toplam otomobil satışlarının yüzde 15 ile 25 arasında bir hacmi kapsayacağını öngörüyoruz. Dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye de bu değişimden nasibini alıyor. Bildiğiniz gibi 2018’de tamamen elektrikli smart EQ fortwo modelimizi Türkiye’de satışa sunduk. 2020 yılındaysa EQ markamızın ilk tamamen elektrikli modeli EQC’yi yollarla buluşturacağız ve elektrikli otomobiller dünyasında da müşterilerimize en iyi hizmeti sağlamaya devam edeceğiz.
Mercedes-Benz’in ilk tam elektrikli SUV modeli EQC
“HİBRİT ARAÇLARA OLAN TEŞVİK DEVAM ETMELİ”
Markaların daha fazla elektrikli otomobil alternatifi sunması ve bu araçların fiyat seviyesinin giderek daha ulaşılabilir hale gelmesiyle birlikte Türkiye’de de elektrikli otomobillerin gelişiminin 2021 ve sonrasında hızlanarak gelişeceğini öngörüyoruz. Bu konuda mevcut sağlanan ÖTV teşvikleri cezbedici ve sürdürülmesi gerekiyor. Ayrıca elektrikli otomobiller için kurulan şarj istasyonu ağının yaygınlaşması da elektrikli otomobillere olan tercihi arttıracaktır.
Doğuş Otomotiv İcra Kurulu Başkanı ve Otomotiv Distribütörleri Derneği Başkanı Ali Bilaloğlu
Elektrikli otomobiller ile ilgili özellikle son 3-4 yıldır ülkemizde altyapı yatırımları gerçekleştiriliyor. Elektrikli otomobillerin AVM’ler gibi, şarjını kolaylaştırabilecek noktalara şarj istasyonları kurulmaya başlandı. Ülkemizde şu an kullanımda olan, bizim Pilli Elektrikli Otomobil (Battery Electric Vehicle, BEV) olarak tanımladığımız yaklaşık 1200 elektrikli otomobil olduğu tahmin ediliyor. Bunların 701 adedi ODD üyeleri tarafından satılmış. Diğeri grey market tabir ettiğimiz yollarla olduğunu tahmin ediliyor.
“ALTYAPI KONUSUNDA GERİ DEĞİLİZ”
TEHAD’a göre ülkemizde 11 firmanın yatırımıyla şu anda 582 şarj istasyonu. Yeni yatırımlar da devam ediyor. Bu şu demek: ülkemizde hali hazırda bir şarj soketine 2 araç düşüyor ki, aslında bu da alt yapı konusunda geri olmadığımızı gösteriyor. Ancak şunu da belirtmek isterim, Türkiye’de başta yerli otomobil olmak üzere 2021’den itibaren elektrikli otomobil sayısında ciddi bir artış olacak. Bu dalgaya hazırlanmamız gerek…
“LİTYUM İYON PİLLERİN ÇEVRECİ BİÇİMDE GERİ DÖNÜŞTÜRÜLMESİ ÇOK ÖNEMLİ”
Elektrikli otomobillerin çevreyi kirletmesiyle alakalı geçenlerde okuduğum bir araştırmaya göre, elektriğin kömür kaynaklarından elde edildiği bir bölgede kullanılan bir elektrikli araca düşen emisyon değeri, 100 kilometrede 11.3 litre tüketen bir SUV’nin emisyon değeri ile aynı oluyor.
Honda Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Bülent Kılıçer
Hibrit modellerle başlayan elektrikli otomobile geçiş sürecinin elektrikli otomobillerle hızlanacağını düşünüyorum. Elektrikli araç şarj istasyon sayılarının yavaş yavaş artışı ve bu konuda yapılan alt yapı yatırımları da ülkemizin bu gelişmeye hazırlandığının bir işareti. Şu an trafikte yaklaşık 12 bin hibrit ve elektrikli otomobil var. Bu sayının yüzde 10’u 2011 yılından itibaren Türkiye’de yollara çıkan ve tamamı elektrikli otomobillerden oluşuyor. 10 yıl içerisinde yeni satılan her 100 otomobilden 25’inin elektrikli olacağı beklentisi de yapılan araştırmalar tarafından ortaya konuyor.
“HONDA E 2021 YILINDA TÜRKİYE’DE”
Biz Honda olarak ‘Elektrikli Vizyon’ stratejisi kapsamında Avrupa’da 2025 yılına kadar tüm modellerimizin elektrikli ya da elektrik destekli bir motora sahip olması planlanıyoruz. Bu hedefimizin en önemli adımı olan, Urban EV Concept’inden geliştirilen yeni şehir içi elektrikli aracımız ‘Honda-e’, tam şarj ile WLTP ölçümlerine göre 200 km’ye kadar menzil sunuyor. Yakın zamanda resmi ön sipariş süreci başlayacak olan ‘Honda e’ için Avrupa’da şimdiden 22 bin adet ön talep alındı.
Honda’nın metropoller için tasarladığı tam elektrikli küçük otomobili : Urban EV
Hibrit motorlu araçlarımıza da ilgi büyük. Avrupa’da hibrit olarak satışa sunulan ilk Honda SUV, CR-V Hybrid. Türkiye’de de önümüzdeki aylarda satışa çıkacak Honda CR-V Hybrid modelinde kullanılan
i-MMD hibrit sistemi şimdi, Honda’nın popüler küçük hatchback modeli olan Jazz’ın yeni neslinde de kullanıma sunulacak.
Türkiye otomotiv endüstrisinin en tepedeki isimlerinin söylediklerien göre aslında altyapı olarak elektrikli otomobiller hazırız. Hibrit otomobillere uygulanan ÖTV teşviğinin sürekliliği bu duruma olumlu yönde katkı sağlayacağı da ortada. Bir de buna ek olarak tam elektrikli otomobillere özellikle Avrupa’daki ülkeler gibi teşvikler sağlanırsa elektrikli otomobiller ülkemizde olabildiğince öne çıkacağa benziyor. Son olarak alışveriş merkezlerinde şarj istasyonlarına o içten yanmalı motorlu araçlarımızı çekmezsek işte tam olacak gibi…
SÖZCÜ 27.05.2019