Osmanlı’nın ilk uzay romanını keşfettiler

0

Müzisyen Bilge Kösebalaban ve edebiyat öğretmeni Merve Köken 1900’lerin başında yazılan Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var Mıdır? kitabını keşfetti ve 100 küsur yıllık uykusundan uyandırıp modern Türkçeye kazandırdı. Kitap Osmanlıca ilk uzay romanı olarak gösteriliyor.

“Venüs, Merkür’den daha yaşlıdır. Daha yeni buluğ çağına ermiştir. Bizim ihtiyar dünyamızdan pek gençtir. Şu halde Venüs gezegeninde yaşayan yaratıklar çok acayip, pek gariptir. Bunlar dev cüsseli bitki ve hayvanlardır. Bunlar suyla dolu bir esintiyle çevrilmiş bulunur. Hava sıcak, çok sıcak su buharı ile dolu, zemin sıcak sularla örtülü; denizler, okyanuslar sıcak, her taraf bataklık. Bu bataklıklarda yüksek yüksek eğreltiotugillerden oluşan yüce ormanlar, ormanların gölgesinde, bataklıklar arasında dev cüsseli timsahlar gizlenmiş yaşıyor. Burada her şey iri, otlar, ağaçlar, hayvanlar, timsahlar büyük; hepsi gayet büyük, hepsinin de cüssesi ölçülemeyecek derecede iri, işte bu devlerin hayatı…” Venüs gezegeninde yaşayan, yazara göre yaşaması muhtemel olan canlılar böyle anlatılıyor, Osmanlıcadan günümüz Türkçesine taze çevrilen Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var Mıdır?adlı eserde… Eserin müellifi bakteriyolog ve aynı zamanda veteriner olan Osman Nuri Eralp… 1918 yılında kaleme alınan eser, Osmanlı’nın ilk bilim-kurgu ve uzay romanı olarak biliniyor.

MÜZİSYEN VE ARŞİVCİ
Kitabı keşfeden ise sürpriz bir isim. Rock camiasının Direc-t grubuyla tanıdığı Bilge Kösebalaban. Kendisi 39 yaşında ve altı yaşından beri Türkiye’de yayınlanan mizah dergilerini topluyor. Sıkı bir arşivci… Çoğu derginin ilk baskısı onda mevcut. Ama bu tutkusu öyle ilerliyor ki, bir ara Kadıköy’den sahaf bir arkadaşı kendisine, Osmanlı döneminde, 1800’lerde yayınlanan Diyojen adlı dergiyi veriyor. Bu kez Bilge, koleksiyonerlik dümenini Osmanlı mizah dergilerine kırıyor. Aynı zamanda da sıkı bir bilimkurgu edebiyatı ve uzay meraklısı… Bir gün Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin dijtial arşivinde bazı kelimelerle arama yapıyor: “Seyyare, feza, mahlukat…” gibi… Mahlukat yazdığında karşısına bu eser çıkıyor. Bilge biriktirdiği Osmanlıca mizah dergilerinden az çok Osmanlıcaya vakıf… Kitap çok ilgisini çekiyor. Vaktiyle Osmanlıca olarak yayımlanmış. Ama internette tek kopya görünüyor basılı olarak. O da satılmış, muhtemelen bir koleksiyonerde. Metne dijital olarak ulaşıyor. O sıralar, Osmanlıcaya ve edebiyata vakıf Merve Köken’le tanışıyor. Dost oluyorlar. Köken, kitabı Osmanlıcadan Latin alfabesine çeviriyor. Balaban ise metni günümüz Türkçesine uygun olarak sadeleştiriyor.

MARS’IN UÇAN CANLILARI
Peki, Karakarga Yayınları’ndan çıkan kitap anlatıyor? Balaban anlatıyor: “Yazar biyolog ve veteriner, aynı zamanda astroloji bilgisi çok geniş. Bu açıdan bakıldığında canlılar dünyasına vakıf. Astronomi bilgisiyle, canlı bilimini bir araya getirince başka gezegenlerde nasıl bir yaşam, nasıl canlılar olabileceğine ilişkin fikirleri var. Hem de üst düzey edebi bir dille yapıyor bunu. Beni en çok çarpan Mars’la ilgili bölüm oldu. Uçan canlılardan, uçan araçlardan bahsediyor 100 yıl önce.” Kitabı Osmanlıcadan Latin alfabesine çeviren Merve Köken Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Yüksek lisansını ise Yeni Türk Edebiyatı üzerine yapmış. Bitirme tezi ise 1800’lerde yayımlanmış Osmanlı mizah dergisi Latife üzerine… Köken, “Metni çevirdikçe çok heyecanlandım. Hem bilimsel içeriğiyle, hem fantastik kurgusuyla hem de edebi lezzetiyle müthiş bir çalışma çıktı karşımıza. O dönemin insanlarını düşünün. Yazar hem bakteriyolog hem veteriner hem de edebi dile bu kadar vakıf. Şimdi herkes bir alana yönleniyor. Sadece sınav kazanmak için koşturuluyor çocuklar. Osmanlıcanın müthiş şiirsel bir tarafı var, bir ritmi ve müziği var… Kitapta beni en çok Venüs anlatımı etkiledi. ‘İnanılmaz bir gün doğumu ve batımı var’ diyor… Güneş’e olan uzaklıklarına ve uydularına göre kurgular yapıyor gezegenlerdeki hayatlarla ilgili. Şöyle diyor mesela Venüs’le ilgili: ‘Güneş’in batışı pek hazin, batış anında ufuk yerinden başkalaşım gösteriyor. Sanki ufuk kanlara bulanıyor. Kızıl bir renk ile boyanmış böyle kanlı, kan rengi manzarada batış anları… Güneş’in cüssesi bir değirmen taşı kadar büyük. Venüs’ün uydusu yok, Ay’ı yok. Geceleri karanlık, hep mezar karanlığı. Venüs de mehtapsız bir dünya. Bizim Dünya, yeryüzü, Venüs’ün elçisi, yetkilisidir. Venüs’ten bakılınca, Dünya parlak bir yıldız gibi parıldamaktadır.'”

ASKER, BAKTERİYOLOG VE VETERİNER
Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var Mıdır? kitabının müellifi Osman Nuri Eralp 1877 Arapir doğumlu. 1902 yılında Bakteriyolojik Kimsayal Ve Patolojik Anatomi Muayene memuru olarak çalıştı. Kitabı 1918’de yayımlandı. Aynı zamanda asker olan yazar 1929’da emekli olup çalışmalarına evinde devam etti.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/baska-dunyalarda-canli-mahlukat-var-midir/504659.html?gclid=Cj0KCQjwoInnBRDDARIsANBVyATEpeDnFKw8TRbgQd5_yd568IE3XaphaBdABGzqM2B4QIAUdWb-a4QaArMxEALw_wcB

SABAH 19.05.2019

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here