Netflix belgeseli ‘Gezegenimiz’, muhteşem görselliğe sahip bir uyarı ve umut mesajı: Kurtarmak için hâlâ geç değil
Dünyanın geleceği için bir parça olsun endişelenen herkes nefesini tutmuş bu belgeseli bekliyor. Daha önce, Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda gösterilmiş, izleyen ‘seçkinleri’ yerine çivilemişti. ‘Gezegenimiz’ (Our Planet), 5 Nisan Cuma günü bütün bölümleriyle Netflix’te olacak.
BBC’nin ödüllü ‘Planet Earth’, ‘Blue Planet’ ve ‘Frozen Planet’ üçlemesinin yönetmeni Alastair Fothergill’in yapımcılığını üstlendiği belgesel, Doğal Yaşamı Koruma Derneği (WWF) işbirliği ile hayata geçiriliyor. İngilizce seslendirmesini doğa belgesellerinin efsane sesi Sir David Attenborough yaptı. Türkçede sesiyle hayat verecek isim ise ünlü tiyatro, sinema ve seslendirme sanatçısı Mazlum Kiper olacak. Alastair Fothergill ve ekibinin bir bölümüyle Kuzey Kutbu’nun kıyısındaki Svalbard’da buluştuk, çekim yaptıkları alanları kendi gözlerimizle gördük. Hatta şansımız yaver gitti, bir kutup ayısı ile yolumuz kesişti.
Kapkaranlık uzay boşluğunda cansız, gri, kraterlerle kaplı Ay yüzeyi… Kamera onunla birlikte dönerken ardından yavaş yavaş mavi gezegenimiz görüntüye giriyor. Bir umut ve yaşam ışığı, mücevher gibi. Ve onlarca yıldır aşina olduğumuz, güven veren sesiyle Sir David Attenborough’un sözleri duyuluyor: “Bu diziyle geriye kalan doğa harikalarına göz atacak ve insanlarla doğanın gelişimi için korumamız gerekenleri ortaya çıkaracağız.”
Evet, hâlâ kurtarılabilecek çok şey var yeryüzünde.
BBC için 25 yıldır çektiği belgesellerle tanınan Alastair Fothergill, bu kez Netflix için kamerasını aldı ve beş kıtadaki kırılgan güzellikleri, hemen harekete geçmezsek neleri riske attığımızı beş kıtada görüntüledi. ‘Gezegenimiz’, Kuzey Kutbu’nun uzak ve vahşi doğasından gizemli derin denizlere, Afrika’nın uçsuz bucaksız çayırlarından Güney Amerika’nın yağmur ormanlarına kadar dünyanın dört bir yanındaki zengin habitat çeşitliliğine odaklanıyor.
Çekim ekibi Svalbard’a gittiğinde fokların artık buzda yuva inşa etmediklerini, doğrudan buzun üstünde yavruladıklarını fark etti, çünkü deniz artık geç donup erken çözülüyor. Bu da fokları kutup ayıları karşısında savunmasız bırakıyor.
Dünyanın en değerli canlı türlerini ve en hassas yaşam alanlarını gösterirken, 4K kamera teknolojisiyle daha önce hiç görülmemiş dünya görüntülerini ekranlara taşıyacak belgesel sekiz bölümden oluşuyor. Her bölüm farklı bir sorunu önümüze getiriyor. Ve her şeyin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu… İkinci bölümdeki buzul kırılmaları, ilk bölümde izlerken görselliğine hayran kaldığınız hamsilerin ve denizkuşlarının yaşam alanının yok olmasına yol açıyor örneğin. Veya gıda endüstrisine yağ sağlamak için dikilen palmiye ağaçları, yüzünüzde tatlı bir gülümsemeyle izlediğiniz orangutanların sonunu getiriyor. Belki tam şu anda, içinde palmiye yağı bulunan bir ürün yiyor olabilirsiniz oysa. Belgesel elbette sadece acı, kaybedilenler ve gözyaşından ibaret değil. Muhteşem bir denge tutturulmuş. Hem yaptıklarımızın doğa üzerindeki etkisine şahit oluyor hem varlığını hâlâ sürdüren yaban hayata hayran kalıyorsunuz. Komedi, gerilim, dram, macera bir arada kullanılmış. Evet bazen midenize sert bir yumruk atıyor ama ardından kahkahalara boğuyor. Üstten bir tavırla izleyicisine parmak sallamıyor. ‘Gezegenimiz’de türü ne olursa olsun en sevdiğiniz dizinin yerini alacak kadar farklı öğe var. Verdiği en temel mesaj ise umut.
Karabatakların dinlenme alanı haline gelmiş, terk edilmiş Pelican isimli gemi.
Amazonların en yırtıcı canlılarından olan jaguar, nadiren görüntülenebiliyor.
600 çalışan sayısı
KİŞİSEL BİR ‘EN’LER LİSTESİ
‘Yerçekimi’, ‘Gerçek Kötüler’ gibi filmlerin müziklerini yapan besteci Steven Price’ın da büyük katkısıyla, ‘Gezegenimiz’ sinemanın tüm öğelerini barındırıyor. Kimi sahnede gözyaşlarına, kiminde kahkahalara boğuluyorsunuz. Bazen bir gerilim izler gibi yerinizde çakılıyor, bazen bir savaş filminin epik sahnesine şahitlik ediyor hissine kapılıyorsunuz. Elbette herkes izlerken farklı biçimlerde etkilenecektir ama kişisel bir ‘en’ler listesi yapmaktan da kendimi alamadım.
* En komik: Yeni Gine yağmur ormanlarında bir cennetkuşu türünün sekiz aşamadan oluşan gayretkeş çiftleşme dansı.
* En epik: Peru’da 5 milyon denizkuşunun hava saldırısı gibi hamsi avı.
* En gerilimli: Svalbard’da kutup ayısının fok yavrusunun peşine düşmesi.
* En büyüleyici: Okyanusta yunuslar ile denizkuşlarının dans gibi uskumru avı.
* En dramatik: Grönland’daki Store Buzulu’ndan 75 milyon tonluk bir parçanın kopuşu.
* En şaşırtıcı: Sumatra’da orangutanların ağaç dallarından yaptıkları ‘çatalla’ yemek yemeleri.
Krille beslenen kambur balinalar… Koruma altına alındıklarıdan sayıları artıyor.
Mesajımızı 1 milyar insana ulaştırmak istiyoruz
‘Gezegenimiz’in yapımcısı, doğa belgesellerinin ‘ilahı’ Alastair Fothergill ile ‘Donmuş Dünyalar’ bölümünün bir bölümünü çektikleri, Norveç’e bağlı Svalbard Takımadaları’nda buluştuk. Ömrünü doğayı izleyerek ve belgeleyerek geçiren Fothergill hiç de ümitsiz değil…
30 yıldan uzun süredir doğa belgeselleri çekiyorsunuz. Netflix için belgesel dizisi hazırlama projesi nasıl ortaya çıktı?
– 2011’de, BBC’ye çektiğimiz belgesel üçlemesinin sonuncu halkası ‘Frozen Planet’ı (Donmuş Gezegen) bitirdikten sonra artık dünyanın yüz yüze bulunduğu büyük sınavla ilgili bir belgesel yapmanın zamanı geldi diye düşündüm. Öyle bir şey yapmalıydık ki, mümkün olduğunca fazla insana ulaşmalıydı. Bu yüzden eğitim, eğlence ve çevre konularını dengeli vermeliydik. Her bölümü farklı bir soruna ayırdık. İlk bölüm, tüm yaşam alanlarının nasıl birbiriyle ilintili olduğuna dair bir giriş. Sonra gezegenin korunması gereken tüm alanlarına gittik; çayırlara, ormanlara, denizaltına, donmuş bölgelere… Daha önce çekilmemiş görüntüler yakalamaya çalıştık. Örneğin Sibirya kaplanını ilk kez bu belgeselde göreceksiniz. Penguenleri de sualtında ilk kez görüntüledik. Tüplü dalışta hava kabarcıklarından rahatsız olup kaçıyorlar. O nedenle kameramanımız scuba dalışla çekti. Serengeti’de geçen muhteşem aksiyon sahnelerimiz var. Ancak asıl hikâye, çevre. Aşırı avlanmadan bahsetmeden sahillerden bahsetmek mümkün değil. Bu nedenle can sıkacak görüntüler de var. Madagaskar’da yüzde 4’e düşen yağmur ormanları gibi…
Hiç mi iyi haber yok?
– Var. Örneğin 1986’da nükleer felaket yaşayan Çernobil’de doğa iyileşmiş ve kenti geri almış. Doğu Avrupa’nın herhangi bir yerinden daha fazla kurt yaşıyor artık burada. Koruma altına alındıklarından bu yana okyanuslardaki balina sayısında da artış var. Yaşayan en büyük hayvan olan gökbalinaların nerede ürediği hâlâ bilinmiyor. Ama biz bir anne ile yavrusunu görüntülemeyi başardık. Kambur balinaların buluşmasına da bundan beş yıl önce rastlamak mümkün değildi.
Hepimizin etki gücü var
Bunca yıldır iklim gözlerinizin önünde değişiyor. Şahitlik ettiğiniz en önemli olay neydi?
– Grönland’daki Store Buzulu, dünyanın en hızlı kırılan buzulu. Denizden yüksekliği 100 metre, suyun altında ise 400 metre derinliğe iniyor. Her gün 45 metre ileri hareket ediyor. 10 yıl öncesine göre iki kat hızlı. Buzulu görüntülemeye gittiğimizde, küresel ısınmanın en çarpıcı sahnelerinden birine şahit olduk.
Tüm bölümler, izleyiciyi harekete geçmeye davet eden bir çağrıyla bitiyor…
– Doğal Yaşamı Koruma Derneği (WWF) ile işbirliği yaptık. Sekiz bölümlük bir belgeselle tüm meseleyi anlatmak mümkün değil. O nedenle bir internet sitesi hazırlandı ve sürekli güncellenecek. 1 milyar kişinin diziyi izlemesini ve internet sitesini ziyaret etmesini umuyoruz. Hedef, BM’nin biyoçeşitlilik başlığıyla yapılacak olan 2020 Pekin Konferansı. Davos Ekonomik Forumu’na gittik, IMF yetkilileri ile buluştuk. Politikacıların fikrini değiştirecek olan küresel endüstri. Bence hepimiz küresel endüstri üzerinde bir güce sahibiz. Ne yaptığımız, ne satın aldığımız onlara bir mesaj iletiyor. Kafalarda bir değişim yaratmayı amaçlıyoruz.
Zamanlaması çok iyi oldu
Buraya hepimiz dünyanın farklı yerlerinden uçakla geldik ve iklim değişimi, gezegenin korunması üzerine konuşuyoruz. Bu bir tezat değil mi?
– Elbette dünyanın dört bir yanında uçakla dolaşırsanız karbon açığa çıkarırsınız. Ancak otomobiller dahil tüm motorlu araçların küresel ısınmaya etkisi yüzde 15. Oysa binaların etkisi yüzde 50. İnşaat süreçleri, ısınmaları, aydınlatmaları… Tarım ve hayvancılık da büyük bir etken. Karbon salınımına yol açmamak için durup her şeyi bırakamayız ama elbette sorumlu hareket etmeliyiz.
Zamanlama hakkında ne düşünüyorsunuz? Dört yıl önce yola çıktığınız güne oranla farkındalık hayli arttı. Daha birkaç gün evvel dünyanın dört bir yanında öğrenciler okul grevindeydi…
– Beş yıl evvel, projeyle ilgili olarak 25 yıldır çalıştığım BBC ile konuşmaya başladığımı hatırlıyorum da… İkna etmek için bayağı çabalamak gerekiyordu. Bir önceki belgeselim ‘Frozen Planet’ın yedinci bölümünü iklim değişimine ayırmak için çok ısrar etmiştim. O bölüm ABD’de gösterilmemişti o zamanlar. Şimdi işler değişti. Zamanlama konusunda çok şanslıyız. Geçen hafta Londra sokaklarında çocuklar protesto yürüyüşü yapıyordu. Netflix için belgesel yapmanın bir iyi tarafı da bu; izleyicileri çok genç. Artık gençler TV izlemiyor.
Belgeselin ana mesajı nedir?
– Yapabiliriz! 1970’lerin sonunda kambur balina nüfusu yüzde 5’e düşmüştü. Uluslararası bir anlaşmayla balinaların ticari avlanması durdurulduktan sonra sayıları hızla arttı. Ozon deliğini onarmayı başardık. Bunu da başarabiliriz. İnternet sitemizde, bireylerin katkı sağlamak için neler yapabileceğiyle ilgili pek çok bilgi olacak.
Orijinal versiyonu, 92 yaşındaki Sir David Attenborough seslendiriyor. Onun ismi belgesele nasıl bir değer kattı?
– Çok güzel bir sesi var öncelikle. Ama bence en önemli katkısı güven. 1950’lerden bu yana belgesel seslendirmesi yapıyor. Hepimiz onun sesiyle büyüdük. David Attenborough’dan sahte haber almayacağınızı bilirsiniz.
50 Çekim yapılan ülke sayısı
İLKLERİN BELGESELİ
* Serengeti Ulusal Parkı’ndaki vahşi köpekler, tükenişin eşiğinden döndüklerinden bu yana bir iki kez görüntülenebildi. Belgeselin ilk bölümünde izleyebilirsiniz.
* Kuzey Rusya’daki büyük denizaygırı buluşmasını daha önce kimse filme çekmemişti.
* Penguen avlayan orca görüntüleri de ilk kez ‘Gezegenimiz’de.
* Store Buzulu’ndaki kırılma anı çekimlerin son günü, artık bölgeden ayrılmak üzereyken gerçekleşti.
* Avlanan vahşi deniz samuru ile çiftleşen Arap leoparlarını da ilk kez izleyeceksiniz.
* Dünyanın en büyük kedisi Sibirya kaplanını yakalamak için iki kış boyunca saklandıkları küçük bir alanda beklediler.
3500 Sahada geçirilen gün sayısı
Sir David Attenborough
Önümüzdeki 20 yıl çok önemli
“Ne yazık ki günümüzde evimiz olan bu dünyaya yönelik en büyük tehdit bizleriz ama eğer şimdi harekete geçersek yarattığımız bu tehdidi ortadan kaldırmak için hâlâ zamanımız olacak. Önümüzdeki 20 yıl boyunca yaptıklarımız, Dünya üzerindeki tüm yaşamların geleceğini belirleyecek. ‘Gezegenimiz’, dünyanın en iyi film ekiplerinin ve doğa savunucularının bir araya geldiği bir yapım; bu önemli hikâyeyi dünya genelindeki milyonlarca insana ulaştıracağım için çok mutluyum.”