Silikon Vadisi’nde başarılı girişimcilik faaliyetleri yürütmüş girişimci-akademisyen Mustafa Ergen’in yazdığı, Girişimci Kapital: Silikon Vadisi Tarihi ve Startup Ekonomisi başlıklı kitabın ikinci baskısını Koç Üniversitesi Yayınları satışa sundu.
Ergen, Türkiye’nin gurur duyması gereken isimlerden birisi. Birinci olarak girdiği Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliğinden üniversite birincisi olarak mezun olan Ergen, Berkeley Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri bölümünde kablosuz haberleşme üzerine yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış. Doktora sonrası aynı üniversitede akıllı sensör ve ulaştırma teknolojileri üzerine araştırma laboratuvarı kurmuş.
2005 yılında Silikon Vadisi’nde 4. Nesil haberleşme teknolojisi üzerine WiChorus şirketini, risk yatırımı alarak kuran Ergen, bu şirketi 2009 yılında iki yüz milyon dolar karşılığında Tellabs’a satmış.
2011 yılından bu yana Koç Üniversitesi’nde hem mühendislik hem de işletme bölümünde girişimcilik dersi veren Ergen, aynı zamanda, girişim fikirlerinin hayata geçmesi için kurulan Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nin de Kurucu Direktörü. Üst kurulunda Ali Koç, Ali Sabancı, Faruk Eczacıbaşı gibi ülkenin önemli sanayicilerinin yer aldığı Kuluçka Merkezi’nin hedefi, öğrenci, akademisyen ve mezunların sürdürülebilir ve ölçeklenebilir sosyal ve tekno-girişimler başlatmasına destek vermek.
Ergen ile, Koç Üniversitesi Yayınları tarafından Aralık ayı sonunda basılacak olan “Girişimci Kapital: Silikon Vadisi Tarihi ve Startup Ekonomisi” başlıklı kitabını konuşmak için biraraya geldik. Kitap; Silikon Vadisini oluşturan tarihsel ve ekonomik süreçler neler; yenilik dalgaları nasıl bir gelecek gösteriyor; risk yatırımcısına nasıl ulaşılır; risk yatırımının ekonomiye katkısı nedir; diğer ülkelerin girişimcilik modelleri nasıl şekilleniyor, gibi sorulara cevap veriyor.
Ergen’den Girişimci Kapital’in Türkiye’nin geleceği için önemini dinleyelim:
Türkiye 5G’yi vizyon olarak belirlemeli
“Girişimcilik sübjektiftir, kişiseldir. Yani insan kapitaline yatırım gerektirir. ABD’de çok fazla risk yatırımcısı var. Bunlar konsolidasyona gitmiyor. Türkiye’nin sorunu ise sübjektif olamaması. Bunu öğrenmemiz gerekiyor. Öne çıkmak için, farklılaşmak zorundasınız.Türkiye’de Ar-Ge yatırımı çok fazla, fakat bu paralar çok farklı alanlara dağılıyor. Oysa belli bir alana odaklansalar, çok daha etkili sonuçlara ulaşabiliriz. Türkiye 2G, 3G, 4G’yi kaçırdı; ama 5G için birşeyler yapabiliriz. Türkiye’nin 5G’yi vizyon olarak belirlemesi gerekiyor.”
Para, girişimci ve devlet
“Girişimin başarılı olması için üç unsur gerekli. Para, girişimci ve devlet. Türkiye’de para yok, yatırımlar uzun soluklu değil. Bu da girişimcileri e-ticarete yönlendirdi. E-ticarette başarı sınırlı. Amazon gibi şirketler ve getidikleri monopol ekonomisi diğer şirketlere yaşam şansı vermiyor. Türkiye’de girişimcilerin teknoloji bazı yok. Olanlar ise şirketlerini global şirkete dönüşütüremiyorlar. Bugün önemli olan dünyadaki boşlukları doldurmak, doğru probleme doğru çözüm üretmek. Artık iki kişilik şirketler var. Bir şirketi oluşturmak için gereken diğer her şey artık bütün dünyada demokratikleşiyor, herkes için ulaşabilir hale geliyor. Instagram 15 kişi ile kuruldu, Facebook 60 kişiydi. Bugün ise dünyanın en değerli şirketleri konumundalar.”
Başarının yolu insan kaynağına yatırım
“Yaşadığımız dünyada zeka ön plana çıkıyor. Para ise ikinci planda kalıyor. Türkiye para konusunda diğer ülkelerle yarışamaz; ama insan kaynağı açısından yarışabiliriz. Bizim gibi orta gelirli ülkelerin yarışta varolma şansı insan kaynağına yatırım yapmaktan geçiyor. Aksi taktirde kullanıcı olacağız. Türkiye’de eğitim sistemi de yeni yeni girişimciliği desteklemeye başlıyor. Üniversitelerin devletten yardım beklemek yerine, kendi kendilerini destekleyecek ekosistemi oluşturmaları gerekiyor. Bu yüzden farklı bir üniversite sistemine geçmek önemli. Bugün ABD’de bazı üniversiteler, hocaların şirket kurmasını doçentlik şartı olarak görüyor. Yani iş makale yayınlamakla bitmiyor. Eğer bir değer yaratıyorsanız, bunu sonuna kadar götürmek ve her işi kendiniz yapmak zorundasınız.”
Dünyayı değiştirecek küçük atölye
Evet, küçük atölyelerden küresel şirketlere geçtik. Fakat bugün yeniden küçük atölyelere dönme, insana odaklanma ve farklılığı insanla yaratma zamanı. Tek fark, bu küçük atölyelerin birbirlerine bağlanmış olmaları ve küçücük bir inovasyonun tüm dünyayı etkisi altına alması.
Akıl, fikir gücüyle dünyayı değiştirebilecek bu küçük atölye neden Türkiye’de olmasın?
İşte, Girişimci Kapital de Türkiye’yi bu sürece hazırlamayı ve girişimcilik ruhumuzu beslemeyi hedefliyor.
DÜNYA