PISA Direktörü Andreas Schleicher, Türkiye’deki eğitim ile ilgili değerlendirmeler yaptı, öğrencilere altın tavsiyelerde bulundu. Schleicher, öğretmenlik mesleğinin zorluğuna vurgu yaparak, “Öğrencilerin başarısını, öğretmenin niteliğinden daha fazla etkileyen hiçbir şey yoktur.” dedi. Schleicher, toplumun öğretmeni, ‘Hayat boyu öğrenen’ olarak görmesi gerektiğini söyledi. Türk öğrencilerin yaratıcı olması gerektiğini söyleyen Schleicher, Google benzetmesi yaptı, “Google her şeyi bilir ancak bildikleri şeyler sınırlı. Türkiye’deki öğrenciler, bildiklerini daha iyi anlamaya ve bilgisini yaratıcı olarak uygulamalıdır.” dedi
PISA Direktörü Andreas Schleicher, Türkiye’deki eğitimin durumu, öğrenci ve öğretmen etkileşimi, müfredat değişiklikleri, politikacıların eğitime etkisi gibi konularda Habertürk’ten Fatmanur Boylu’ya değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’deki eğitim ile ilgili düşüncelerini aktaran Schleicher, “2000’li yıllarda, PISA tarafından ölçülen eğitim kalitesi Türkiye’de önemli ölçüde iyileşmişti. Ancak son yıllarda ilerleme durdu.” dedi.
Milli Eğitim’in başına Ziya Selçuk’un getirilmesine değinen Schleicher, “Liderlikteki değişim, politikada değişiklik anlamına gelmez. Bununla birlikte, eğitimin iyileştirilmesi zaman alır. Bu yüzden politika ve uygulamada tutarlılık önemlidir. Kararların seçim döngüleri ve siyasi yönetimler boyunca izleneceği anlamına gelen yüksek düzeyde politika tutarlılığı, öğretmenlerin eğitim liderlerine olan güvenlerini de beraberinde getirir. Liderlerinin bütünlüğüne güvenir ve söylediklerini yapma kapasitelerine güvenirler.” diye konuştu.
“HÜKÜMETLER İDDİALI REFORMLAR PLANLIYOR AMA UYGULAYAMAMAKTAN ŞİKAYETÇİ”
Siyasetteki hareketlerin eğitime etkisine vurgu yapan Schleicher, “Politika yapıcılar politika alternatiflerini değerlendirirken zorlu seçeneklerle yüzleşirler. Ekonomik ve politik değişime karşı potansiyel etkiyi tartmaları gerekiyor. Teknik olarak en uygun olanı takip etmeli mi? Politik ve sosyal olarak en uygun olan nedir? Hızlı bir şekilde ne uygulanabilir? Yeterli bir zaman ufku boyunca sürdürülebilir ne olabilir? Gerçek şu ki, politika uygulama sürecinde pek çok iyi fikir takılı kalıyor. Hükümetler, vatandaşların vergi gelirlerinin akıllıca ve etkin bir şekilde harcanmasını sağlarken, eğitim hizmetlerinde sonuçlar elde etme baskısı altındadır. Hükümetler iddialı reform gündemleri kurdular ve bunları başarmak için stratejik planlar geliştirdiler. Ancak dünyanın dört bir yanındaki eğitim bakanlarıyla yaptığım görüşmelerde, en yaygın olarak dile getirdikleri zorluklar, reformların tasarlanması değil, reformların nasıl başarılı bir şekilde hayata geçirilebileceğidir.” ifadelerini kullandı.
“HERKES KENDİ ÇOCUKLARINI ETKİLEYEBİLECEĞİ DURUMLAR DIŞINDA EĞİTİM REFORMUNU DESTEKLER”
‘Eğitimin yeniden şekillendirilmesindeki zorluğun bir nedeni de sektörün ölçeği ve ulaşımıdır.’ diyen Schleicher, “Okullar, kolejler, üniversiteler ve diğer eğitim kurumları kamu harcamalarının en büyük alanları arasındadır. Ve herkes eğitimde yer aldığı için bunun hakkında bir fikre sahip. Herkes kendi çocuklarını etkileyebileceği durumlar dışında eğitim reformunu destekler. Değişimi ve reformu teşvik edenler bile, değişikliğin aslında gerektirdiği şeyleri hatırlattığında görüşlerini revize ediyorlar.” şeklinde konuştu.
“YASA, YÖNETMELİKLER, YAPILAR VE KURUMLAR BUZDAĞININ GÖRÜNEN KISMI”
“Politika yapıcıların eğitimi yeniden şekillendirirken odaklandığı yasalar, yönetmelikler, yapılar ve kurumlar, bir buzdağının küçük, görünür ucu gibidir.” ifadelerini kullanan Schleicher, “Eğitim sistemlerini taşımanın bu kadar zor olmasının nedeni, su hattının altında çok daha büyük, görünmez bir kısım olmasıdır. Bu görünmez kısım, ilgili kişilerin çıkarları, inançları, motivasyonları ve korkularından oluşur. Burası beklenmeyen çarpışmaların meydana geldiği yerdir. Çünkü bu kısım kamu politikasının radarından kaçma eğilimindedir. Politika yapıcılar, insanların neyin değişmesi gerektiğini anlamalarına yardımcı olmadıkça ve değişim için ortak bir anlayış ve kolektif sahiplik oluşturmadıkça eğitim reformuyla nadiren başarılı olurlar.” dedi.
“TÜRK ÖĞRENCİLER DAHA YARATICI OLMALI”
Türkiye’deki öğrencilerin eğitimi için tavsiyelerde bulunan Schleicher, “Türkiye’deki öğrenciler, öğrendiklerini yeniden üretmeleri istendiğinde oldukça iyidir. Fakat modern dünya artık insanları bildiği şey için ödüllendirmez. Google her şeyi bilir ancak bildikleri şeyler sınırlı. Türkiye’deki öğrenciler, bildiklerini daha iyi anlamaya ve bilgisini yaratıcı olarak uygulamalıdır.” diye konuştu.
“SOSYAL MEDYA BİZİ KUTUPLAŞTIRIYOR”
Sosyal medyaya vurgu yapan Schleicher, “Özetle, öğretilmesi kolay şeylerin çeşitlerinin sayısallaştırılması ve otomatikleştirilmesi kolaylaşmıştır. Gelecek, bilgisayarların yapay zekasının, insanların bilişsel, sosyal ve duygusal becerileri ve değerleri ile eşleştirilmesi ile ilgilidir. Dünyayı daha iyi bir şekilde şekillendirmek için dijitalleşmeyi kullanmamızı sağlayacak hayal gücümüz, farkındalığımız ve sorumluluk anlayışımız olacaktır. Benzer şekilde, sosyal medyanın ardındaki algoritmalar bizi benzer fikirlere sahip bireylerden oluşan gruplara ayırıyor. Görüşlerimizi güçlendiren ve bizi farklı perspektiflerden izole eden sanal kabarcıklar yaratıyorlar; Toplumlarımızı kutuplaştırarak görüşlerini homojenleştirirler. Yarının öğrencileri, kendileri için düşünmeli ve empati, çalışma ve vatandaşlık ile başkalarının düşüncelerine de katılabilmeli.” dedi.
“MAKİNELERE RAĞMEN SOSYALLİK VE YURTTAŞLIK TALEPLERİ YÜKSELMEYE DEVAM EDECEKTİR”
Öğrencilere dikkat etmeleri gereken hususlarda uyarıda bulunan Schleicher, “Öğrencilerin güçlü bir doğru ve yanlışlık duygusu geliştirmelerine, başkalarının üzerlerinde yaptıkları iddialara karşı duyarlılık kazanmalarına ve bireysel ve kolektif eylemlere ilişkin sınırların kavranmasına yardımcı olmaları gerekir. İş yerinde, evde ve toplumda, insanların farklı kültürlerde ve geleneklerde nasıl yaşadıklarına ve başkalarının bilim adamları veya sanatçılar olarak nasıl düşündüklerine dair derin bir anlayışa ihtiyaçları olacaktır. Makinelerin işteki insanlardan devraldığı görevler ne olursa olsun, sosyallik ve yurttaşlık hayatına anlamlı bir şekilde katkıda bulunacak bilgi ve becerilerimizin talepleri yükselmeye devam edecektir. Bu değişikliklerin günümüz müfredatlarına yansıtılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
MESLEK OKULLARI ÖĞRENCİLERİNE TAVSİYELER
Türkiye’deki meslek lisesi öğrencilerine özel tavsiyelerde bulunan Schleicher, “Meslek okulları genellikle iş dünyasını ve eğitim dünyasını bütünleştirmede iyidir ve öğrencilere gerçek hayattaki eğitim deneyimlerini sağlar. Bu, eğitimden işe geçişi kolaylaştırabilir.” dedi.
“ÖĞRETMENLER HAYAT BOYU ÖĞRENENLER OLARAK GÖRÜLMELİ”
Öğretmenlerin, öğrencilerin başarısındaki etkisine dikkat çeken Schleicher, “Başarının birçok boyutu vardır. Öğretmenlerin neyi öğrettiklerini ve öğrettiklerinde derinlemesine ve geniş bir kavrayışa sahip olmasını bekleriz. Çünkü öğretmenlerin bildiği ve önemsediği şey, öğrenci öğrenmesi için bir fark yaratır. Bu, mesleki bilgi (örneğin, bir disiplin hakkında bilgi, bu disiplinin müfredatı hakkında bilgi sahibi olma ve öğrencilerin bu disiplinde nasıl öğrendikleri hakkında bilgi) ve mesleki uygulama ile ilgili bilgi birikimini ve iyi öğrenme çıktılarına yol açan bir tür öğrenme ortamı yaratabilmelerini gerektirir. Ayrıca, yaşam boyu öğrenenler olmalarına ve mesleklerinde büyümelerine olanak veren araştırma ve araştırma becerilerini de içerir. Öğretmenlerini hayat boyu öğrenenler olarak görmezlerse, öğrencilerin ömür boyu öğrenenler olma olasılığı yoktur.” ifadelerini kullandı.
“ÖĞRETMENLERDEN İŞ TANIMINDAN FAZLASI İSTENİYOR”
“Fakat öğretmenlerimizden iş tanımında görünenlerden çok daha fazlasını bekliyoruz.” diyerek sözlerine devam eden Schleicher, “Onların da tutkulu, merhametli ve düşünceli olmasını bekliyoruz. Öğrencilerin katılımını ve sorumluluğunu teşvik etmek; farklı ihtiyaçlara sahip öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap vermek ve hoşgörüyü ve sosyal uyumu desteklemek; öğrencilerin sürekli değerlendirmelerini ve geri bildirimlerini sağlamak; öğrencilerin değerli ve dahil olduklarını hissetmelerini sağlamak; işbirlikli öğrenmeyi teşvik etmek… Ayrıca, öğretmenlerin ortak hedefler belirlemek ve bu hedeflere ulaşmayı planlamak ve izlemek için takımlarla ve diğer okullarla ve velilerle işbirliği yapmasını ve çalışmasını bekliyoruz.” dedi.
“ÖĞRETMENLERİN İŞİ DİĞER PROFESYONELLERDEN DAHA ZOR”
Öğretmenlik mesleğinin zorluğuna vurgu yapan Schleicher, “Öğretmenlerin işini diğer profesyonellerden çok daha zor ve farklı kılan yönler vardır. Öğretmenlerin, aynı anda birçok farklı öğrenci ihtiyacına cevap verdiklerinden çoklu görevlerde uzman olmaları gerekir. Bir öğretmen ne yaparsa yapsın, sadece tek bir öğrenciye tavrı, tüm sınıf arkadaşlarını etkileyebilir. Öğretmenin o gün okulda nasıl algılandığını çerçeveleyebilir. Ve çoğu insan, hayatlarında gerçekten ilgi gördüğü, kendilerini keşfetmeyi sağlayan ve tutkularını çıkarmaya yardımcı olan öğretmenlerinden en az birini hatırlıyor. Bu unutulmayan öğretmenler öğrencilerin öğrenmeyi sevmesini sağlamıştır.” diye konuştu.
“Öğretmenin başarısı öğrencinin başarısını nasıl etkiler?” sorusuna yanıt veren Schleicher, “Öğrencilerin başarısını, öğretmenin niteliğinden daha fazla etkileyen hiçbir şey yoktur.” dedi
“TEST BİLGİSİ ARTIK YETERLİ DEĞİL”
Eğitimle ilgili eleştirilerini aktaran Schleicher, “Test bilgisi artık yeterli değil. Günümüz okul testlerinin büyük bölümleri, bir akıllı telefon yardımıyla saniyeler içinde cevaplanabilir. Çocuklarımızın akıllı telefonlarından daha akıllı olmaları gerekiyor. Yani testlerin ötesine geçilmeli.” diye konuştu.
HABERTÜRK 05.09.2018