Teknoloji ihracatı konusunda önemli çalışmalar yapan Açık Grubu, veri merkezi ve siber savunma alanında büyüme hedeflerini artırıyor.
2000 yılında kurulan Mikrolink ile teknoloji sektöründe faaliyet göstermeye başlayan Açık Grubu günümüzde farklı alanlarda teknoloji dünyasına hizmet ve çözümler sunuyor. Açık Grubu Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Hande Özay Yağcı, hedeflerinin her zaman yerel teknolojileri uluslararası pazarlarda da satabilmek olduğunu belirtiyor. Yağcı ile Açık Grubu’nun güvenlik ve veri merkezi alanındaki faaliyetlerinden yurt dışı operasyonlarına kadar teknoloji dünyasındaki yolculuklarını ve Açık Grubu’nun gelecek hedeflerini konuştuk.
– Açık Grubu hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
Açık Grubu olarak 6 marka altında, toplam 14 firma, 1000’in üzerinde çalışana sahibiz. Havacılık ve savunma teknolojileri, telekomünikasyon, iklimlendirme, veri merkezleri sistem entegrasyonu, siber güvenlik alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Telekomünikasyon sektöründe MİKROLİNK, telekomünikasyon altyapı sistemleri malzeme üretiminde Vietfiber, ileri kompozit ve savunma teknolojileri sektöründe CES, iklimlendirme sektöründe BOREAS, inşaat sektöründe SERBAN ve siber savunma teknolojileri sektöründe sayTEC markaları ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
– Açık Grubu teknoloji sektörüne Mikrolink ile başlıyor. Telekom sektöründeki faaliyetler ne durumda?
Açık Grubu’nun ilk şirketi olan Mikrolink, Türkiye’de ve komşu ülkelerde GSM sektöründe telekomünikasyon ve network sistemlerinin geniş uygulama alanlarında faaliyet göstermek amacıyla 2000 yılında kuruldu. Halen tüm operatörlere anahtar teslim çözümler ve projeler geliştirmeye devam ediyoruz. Günümüzde sektörün en büyük ve en yaygın yerel sistem entegratörüyüz. Türkiye’deki büyük mekanlarda in-building kapsama hizmeti veriyoruz.
– Teknoloji dünyası küresel oyuncuların oluşturduğu rekabet şartları ile zorlu bir alana dönmüş durumda. Açık Grubu olarak bu alandaki gelecek hedefleriniz nedir?
Gelecek dönemde şirketlerimize yeni yatırımlar yaparak ve yeni şirket satın alımlarıyla büyümeyi hedefliyoruz. 2023 yılına kadar Türkiye merkezli global bir grup olmayı hedefliyoruz ve her zaman ülke menfaatimizi ön planda tutarak, daha fazla istihdam sağlayabilme azmiyle çalışıyoruz. Teknoloji odaklı, sürekli yenilik arayışında olan bir şirketiz. Kurulduğumuz günden bugüne her yıl yüzde 30 büyüdük. İlk kurulduğumuzda 10 kişiydik. Bugün artık 1.100 kişiyiz. Türkiye’nin ihtiyacı olan teknolojileri Türkiye’de geliştirmek, Endüstri 4.0, IoT gibi konularda faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde öncü olmayı hedefliyoruz. Daha da önemlisi yurt dışındaki teknolojileri alıp millileştirmeye çalışıyoruz. Bunun için hem yurt dışındaki şirketler ile anlaşmalarımız var hem de Almanya, İngiltere, Suudi Arabistan, Kazakistan ve Vietnam’da da yerel şirketler ile hizmetler sunuyoruz.
– Mikrolink ile başladığınız bu yolculukta yurt dışı faaliyetlerinde nasıl bir aşama kat ettiniz?
Yurt dışına açılmak ve teknoloji ihraç etmek her zaman şirketin odağında oldu. 2016 yılında Mikrolink İngiltere operasyonu başladı. Almanya ve Katar hedef pazarlar olarak belirlendi ve iş geliştirme faaliyetlerine başlanıldı. Azerbaycan ve Kazakistan’da kurduğumuz şirketlerle lokalleşen Mikrolink, her iki ülkede de önemli projelere imza atıyor. Aktif Sistem ile yapılan Indoor Kapsama Projesi kapsamındaki Bakü Olimpiyat Stadyumu, hem Azerbaycan’daki hem de Mikrolink’in anahtar teslimi yaptığımız en büyük Aktif Sistem DAS çözümü uygulaması olma özelliği taşıyor. Kazakistan Astana’da devam eden Abu Dabi IBS projesi de Mikrolink’in önemli projeleri arasında yer alıyor.
– Şu anda teknoloji dünyasının gündemindeki konulardan biri de siber güvenlik. Bu konuda ne gibi çalışmalarınız var?
Siber tehditler gün geçerek artıyor ve işletmeler yanlarında güvenilir iş ortakları görmek istiyor. Açık Grubu olarak ilk önce yüzde 35’ini daha sonra gerçekleştirdiğimiz satın almalar ile yüzde 75 hissesine sahip olduğumuz sayTEC firması ile bu alanda hizmetler sunuyor. say- TEC, Almanya merkezli bir şirket ve globalde Lufthansa, Etihad, Allianz, DB Schenker gibi müşterileri var. Grubun gelecek dönemdeki teknoloji yatırımlarının ilk adımını olan sayTEC, veri güvenliği, veri saklama, yedekleme ve geri dönüşünü sağlayan patentli ürünlerinin yanı sıra çoklu doğrulama yöntemiyle kimlik denetleme, yetkilendirme ve uygulama bazlı tünelleme fonksiyonlarına sahip ürünler geliştirip pazarlıyor. Biz bu güvenlik teknolojilerini hem Türk şirketlerine sunmak hem de bu teknolojilerin Türkiye’de geliştirilmesi için çaba gösteriyoruz. Açık Grubu vizyonu doğrultusunda, IoT, Endüstri 4.0, robotik teknolojiler, artırılmış gerçeklik gibi konulardaki yatırımlarımızı sürdürmeyi hedefliyoruz.
– Veri merkezi inşaatı konusunda uzmanlaşmış şirketiniz var. Burada ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
Serban İnşaat gayrimenkul geliştirmenin yanında teknolojik ve endüstriyel binaların taahhüt işlerini de üstlenmeye başladı. Bu çerçevede Turkcell Datacenter Binaları taahhüt işlerini aldık ve buna benzer taahhüt işleri için büyüme planları oluşturduk. Şu anda Turkcell Datacenter projemizin ikinci fazındayız. 2019’un sonunda bu projemizi de tamamlayacağız.
– Veri merkezi binası projelerinde farklılık nedir?
Veri merkezi inşaa ederken dikkat edilmesi gereken birçok husus var. Yapacağınız binayı ısıdan korumalı ve doğru iklimlendirme projesi gerçekleştirmelisiniz. Şebeke elektriği ve jeneratör altyapılarını doğru planlamalısınız. Ayrıca kesintisiz güç kaynağı sistemlerinin sisteme sürekli güç sağlamasını, veri merkezinin kesintisiz çalışmasını sağlamalısınız. Doğal afet durumlarına karşı önceden hazırlıklı ve yedekli altyapılar oluşturmanız gerekiyor. Bu konularda uzmanlaşmış 50 mühendisimiz ve 100 işçimiz ile veri merkezi inşaatı konusunda anahtar teslim çözümler sunuyoruz. Tüm dünya datacenter kurucu ve işletmecileri tarafından kullanılan Uptime Institute, dünya standartlarında sertifikasyon veren bir kurum. Biz Uptime uygulama sertifikasyonunu modül 2’de 81 kriterin hepsini gerçekleştirerek yüzde 100 başarıyla geçtik.
“Veri merkezi üretimi artan bir ihtiyaç”
Türkiye’nin toplam senelik datacenter (veri merkezi) ihtiyacı 10.000 m2’dir. Şu anda toplam 5.000 m2 olan yıllık üretimin 2.000 m2’sini Serban yapıyor. Dünya’da datacenter yoğunlaşması genelde finans merkezlerinin olduğu bölgelerde. Frankfurt, New York ve Londra başı çekiyor. Frankfurt’ta yılda 40.000 m2 beyaz oda yapılıyor. Bize yakın coğrafyada Bulgaristan gelişiyor. Dünyanın en hızlı fiberoptik altyapısına sahip olan Bulgaristan, datacenter yapmak isteyenlere teşvik veriyor. Kuzey ülkeleri ise iklimlendirme avantajından dolayı yine datacenter için uygun bulunan bölgeler arasında yer alıyor.
DÜNYA Murat Yıldız 21.07.2018