Selçuk Pehlivanoğlu, Türk Eğitim Derneği’nin (TED) 15 yıldır genel başkanlığını yapıyor. Bir süre inşaat mühendisliği yaptı, siyasetle ilgilendi ve uzun süredir de eğitimle ilgili çalışmalar yapıyor. 5 bin çalışanı, 38 okulu, üniversitesi, binlerce burslu öğrencisi olan 90 yıllık derneği yöneten Pehlivanoğlu ile eğitim sektörünü konuştuk.
Eğitim alanında ilk sivil toplum örgütünün başındasınız. Bir ülke düşünün savaşta bile eğitim öğretim nedeniyle top sesleri arasında Maarif Kongresi’ni topluyor ve TED, Kızılay, Türk Hava Kurumu gibi yerler açıyor. Biz de onlardan biriyiz. O yıllarda Türkiye’nin her tarafında binlerce misyoner okulu var. 1920’lerde lise sayımız 23. Ama 500’e yakın misyoner lisesi var. Eğitimi dönüştürmek için bir sorumluluk verilmiş TED’e o yıllarda. Türkiye’nin her yerinde okullar açıp, dünya ile rekabet edecek nesiller yetiştirip, imkanı olmayan çocuklara yardım edip, eğitimde önce olma hedefi verilmiş. TED’i kuranlar siyasetçi ama kuruluş tüzüğünde ‘Bu cemiyet siyaset yapamaz’ diye önemli not düşülmüştür.
– Hedefiniz nedir?
Benim de hedefim dünyada rekabet edilecek bir nesil yetiştirmek. TED; aslında eşi benzeri olmayan bir yapıda kurulmuş, ancak sadece kolej algısına oturmuş. Ben ve arkadaşlarım ülkenin ileriye gitmesi için ciddi bir sorumluluk yüklendik, bir analiz yaptık. TED’in bir kolej değil, STK olma bilinciyle mevcut okulları yapılandırdık, yeni okullar ve üniversiteyi açtık. Verdiğimiz eğitimle parası olandan alıp, olmayana harcayarak eğitim sektöründe kendimize bir Robin Hood görevi üstlendik.
– Yeni okullar da açmaya hazırlanıyorsunuz.
Bu yıl sadece Van’a açıyoruz. Trakya’da hiç yoktuk. Edirne, Tekirdağ ve Çorlu’ya açıyoruz. Çanakkale, Sakarya, Balıkesir, Ordu, Aksaray, Kars ve Erzurum’a da gidiyoruz.
– Bu kadar hızlı büyümenin sıkıntıları var mı?
En büyük sıkıntımız malasef ülkemizde öğretmen ve eğitim yöneticisi yok. Eğitim fakültelerinin bir vicdan muhasebesi yapması gerekir.
– TED’in en büyük özelliği nedir?
İlkeleriyle ve değerleriyle yoğrulmayan bir toplum yaşamaz. Değerlerimiz kültürümüz, inancımızdır. İlkelerimiz cumhuriyet kazanımlarıdır. Bir aydın da muhafazakar olabilir, tam tersi de olabilir. Yeter ki ülkesini, bayrağını, toprağını sevsin.
TED’İN TEK KURUŞ BORCU VE KREDİSİ YOK
Mezunların en büyük hayali üniversite idi. Siz bunu gerçekleştirdiniz.
– Biz doğmadan önce TED’lilerin iki hayali vardı. Ankara Koleji’nin kampüse taşınması ve üniversite açılması. Şükürler olsun ki ben ve arkadaşlarım bunu gerçekleştirdik. Üniversite ile taçlandırdık. Türkiye’de araştırma üniversitelerine aday olabilecek birkaç üniversite olduğuna inananlardanım. Üniversite araştırma yapmak zorundadır. Biz bir öğrenme üniversitesiyiz. 20 kişilik sınıflarda eğitim birinci önceliğimiz.
2.700 öğrenci, 300’ün üzerinde akademisyenimiz var. Akademisyen sıkıntımız, Türkiye’nin her yerinde olduğu kadar bizde de var. Planladığımız gibi gidiyoruz.
Bugün TED ve kuruluşlarının bir kuruş kredi ve hiç kimseye borcu yok. İktisadi olarak da gidiyor. Üniversite, para kazanmaz. Mezunlarımızı bire bir izliyoruz. İşe girme süreçlerini, kariyer ve stajlarını takip ediyoruz.
ÖĞRETMEN DE YÖNETİCİ DE BULMAK ZOR
Üzülerek söylüyorum ki öğretmen bulmak zor. Bizim eğitim birim maliyetimiz yüksek. Ona göre öğretmen arıyoruz. Okul açtığımız yerden öğretmen ve yönetici almayı tercih ediyoruz. Ancak, pek de kolay olmuyor. Belli bir çıtada aradığımız zaman öğretmen bulmakta zorlanıyoruz. Öğretmenliği tercih edenlerin bir kısmı maalesef devlet memuru olup, oradan emekli olmak istiyor, işi garanti olsun istiyor. Yatırımcının belli bir yükünü üstünden alıyoruz biz. Bizim zaten okul açma nedenimiz oradan para kazanmak değil. Gittiğimiz yerde rekabet koşullarını değiştiriyoruz. Hangi ile girersek oradaki tüm özel okullar formatını değiştiriyor. Gittiğimiz ilde devlet okullarındaki öğretmenlere de mutlaka hizmetiçi eğitim veriyoruz. Kurumumuzda hizmetiçi eğitime çok önem veriyoruz. Toplamda 5 bin çalışanımız var. Kurumumuz bu kadar yıl Türkiye’nin geçirdiği birçok badireyi de atlattı. Bir kişi bile tek soruşturma geçirmedi. Liyakat bizim için çok önemli. Ben, TED Genel Başkanı olarak bir öğretmen veya müdür alamam kuruma. Çünkü torpilim geçmez. Eğitimcilerimizi alan komisyonlar doğru karar vermeye çalışır.
VELİLER OKUL SEÇERKEN DİKKAT ETSİN!
Eğitimde ciddi bir ticari yapı var, ama dünyada da durum böyle. Veli, okul seçerken dikkatli olsun. Biz, veli eğitim portalı açtık. Çünkü çocukları eğitebiliyorsanız da velileri eğitmezseniz bir şey olmuyor. Uzaktan eğitim modelinde çocuklarının eğitiminden ne beklediklerini, onları nasıl mutlu edebileceklerini, helikopter ebeveynlere çocuklarına nasıl kötülük yaptıklarını anlattık. Biz çocuklarımıza kaybetmeyi öğretmiyoruz, sürekli onları koruyor, aslında çocuklara en büyük kötülükleri yapıyoruz. Okul normal yaşam alanıdır. Her şeyi burada yaşamalı. Haksızlığa uğramışsa ayağa kalkacağı yer de okuldur. İtilip kalkılacağı yer de okuldur. Bizim okullarımızda seviye sınıfları yasaktır. Çünkü Amerika’da 50 yıl önce mahkeme kararı ile çocuğun yaşam iklimini bozduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır.
İZ BIRAKMA SENDROMU
Her Milli Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı gibi eğitim yöneticilerinde bir “iz bırakma sendromu” var. Biz her gelenle sıfırdan başlıyoruz. Bürokratik yapıda bu düşünce maalesef hakim. Koltuğa oturan bakan, bir öncekinin yanlış şeyler yaptığını ve kendisinin de iz bırakması gerektiğini düşünerek sürekli yeni şeyler yapma gayreti içine giriyor. Onlar da biliyorlar ki bir bakanın ömrü 3 yıldan fazla olmuyor. Sürekli sistem değişikliğine gidiyoruz. Bakandan Bakana, YÖK Başkanından, YÖK Başkanına sıfırdan başlıyoruz. Süreklilik yok. Milli programımız yok.
BİNALARIN HEPSİ DERNEĞİN
38 okulun 9’u kendi kurduğumuz vakıf okullarımız. Genişlemede bir çeşit Hilton modelini uyguluyoruz. Arsa hariç en düşüğü 20 milyon TL olan harcamayı ‘yatırım ortağımız’ yapıyor. Bizim standartlarımız, Milli Eğitim standartlarından daha büyük. Sınıf, koridorlar daha büyük. Yaşam alanlarımız daha farklı. Bir dernek olarak büyük borçlara girmemiz mümkün değil. Bize başvuran yatırımcıları mezunlarımıza öncelik vererek çok itinalı bir seçme sürecinden geçiriyoruz. Güvenlik soruşturmaları dahil bu süreç sonucunda sözleşme imzalanarak yatırım yapılıyor. İntifa hakkını vererek 20 yıllığına binaları derneğe devrediyoruz. Öğretmen seçimi profesyonel bir IK süreci ile yürütülüyor. Sınav sonrası mülakatı bir akademisyen, zümre başkanı, okul müdürü, İK uzmanı katılımıyla videoya çekiliyor.
ÖĞRETMENLER DEVLET MEMURU OLMAMALI
Eğitimde adaleti sağlamalıyız. Sıralama sınavından ülkeyi kurtarmalıyız. Öğretmen yetkinliğini sağlamalıyız. On binlerce İngilizce öğretmeni okullarda görev yapıyor. Ama lise mezunu biri İngilizce “günaydın” demeyi başaramıyor. O zaman ciddi sorunumuz var demektir. Öğretmenlik kutsaldır. Biz geleceği onlara emanet ediyoruz. Ama öğretmenler bence devlet memuru da olmamalı. KPSS ile değil kendi meslek kanunlarıyla video ile çekilen mülakatlarla alınmalı. Mesleki kariyer süreçlerinde amcalar, dayılar değil liyakat esas alınmalı.
KİMDİR?
1963 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’ni bitirdi. 1987’de ODTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Bir süre Almanya’da inşaat mühendisi olarak çalıştı. Sepe İnş. Tic. ve San. Ltd. Şirketi’ni kurdu ve genel müdürlük görevinde bulundu. 1993 yılında Anavatan Partisi Gönüllüler Grubu’nu kurdu. 1997 yılında Anavatan Partisi’nin Teşkilat Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi ve 1998 yılında M.K.Y.K üyeliğine seçildi. 2002 yılında Genel Başkan Yardımcılığı, Seçim İşleri Başkanlığı ve Gönüllüler Grubu Başkanlığı görevlerinde bulundu. 2003 yılında gerçekleştirilen kongre sonrasında Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı görevine getirildi. O günden bu yana TED Yükseköğrenim Vakfı Kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı ve TED Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı. Pehlivanoğlu, evli ve iki çocuk babası.
HÜRRİYET Nuran ÇAKMAKÇI 01.07.2018