Mumbai’den gelirken okudum…
Uçakta…
Kahkahalar içinde…
“Serdar Başkan ile Bilim Makinesi: 99 Soruda Hayat ve Bilim”
Şahaneeeeeee…
Her yaştan insanı, popüler bilimle buluşturacak bir kitap. Anlaşılır bir dille yazılmış. Bayıldım! En çok da yazarının yani Serdar Aksu’nun kafasının çalışma biçimine ve bitmez tükenmez merakına bayıldım.
Aklınıza gelebilecek en tuhaf soruların cevabı var kitapta.
Acı biber neden acı? Sivrisineğin soktuğu yer niçin kaşınır? Uçak rotaları neden eğri? Denize atladığımızda neden köpük oluşur? Çişimizi fazla tuttuğumuzda neden dans eder gibi hareketler yaparız? Uzay niçin karanlık? Gün içinde neden sürekli göz kırpıyoruz? Soğan doğrarken niye ağlıyoruz? Kediler niye kutuları seviyor? Uzay nasıl kokuyor? Bazı yara izleri neden geçmez? Cam neden şeffaftır? Niye hıçkırırız? Neden pırtlatırız? Neden mangal yapmayı herkes sever? Niye ayaklarımız kokar? Neden bizim kuyruğumuz yok? Buz niçin kaygandır? Kanalizasyon kapakları neden yuvarlaktır? İçinde bulunduğumuz arabaya yıldırım düşürse ne olur? Çiğnediğimiz sakızı yutarsak ne olur? Çok yüksek bir yerden kafamıza bozuk para düşerse ne olur?
Bir de biz o kadar siyasi bir daralma içinde yaşıyoruz ki…
Değişik, farklı bir bakış açısı ufkumu genişletti, hayatıma renk getirdi. Mutlaka göz atın kitaba…
“OHA Diyorum” ve “YAPYAP” adlı YouTube kanallarından tanıyıp sevdiğimiz Serdar Aksu, yeni kitabıyla eğlenceli bir iş çıkarmış. Tebrik ediyorum. Hemen kaptım teybimi, koştum yanına…
– Yazdığınız kitap deli bir kitap! Siz de öyle misiniz?
Kitabımı “deli” diye tanımlamanız beni inanılmaz mutlu etti! Bana gelince, değilim dersem yalan söylemiş olurum. Genetik piyangomdan, şansıma hatırı sayılır bir miktar “delilik” geni çıkmış. Ama ben zaten, hafif uçukluğun hayata tat kattığına inanıyorum!
– Yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz?
Uzun zamandır, yaratıcılık gerektiren bir alanda çalışıyorum. YouTube için videolar üretiyoruz. Roketli anne terliği yapıp uçurmaya çalışmak, saçınızı inek diliyle -gerçek inek dili- tarayınca, sahiden de o meşhur benzetmedeki gibi sonuç veriyor mu diye test etmek gibi işler için bir miktar deli olmak gerekiyor!
– Videolardan sonra bir de bu kitap geldi. Sizde ne fazla ya da ne eksik ki kafayı bu tuhaf soruların cevabına takmış vaziyettesiniz?
Karmaşık görünen bir konuyu bütün açıklığıyla kavradığınızda büyük bir haz duyarsınız. Mesela ben çocukken ofsayt kuralını hiç anlayamazdım. Sonra bir gün, biri bana bunu kâğıt üzerinde çizerek, tane tane anlatarak gösterdi. Öldüm mutluluktan! Ofsaytın bütün mekaniğini bir anda anlayıvermiştim. Sonra da galiba bu hazza karşı bir tür bağımlılık geliştirdim. Fazla olan bu galiba! Eksik olansa, hayatın geri kalanına karşı ilgisizliğim…
– Nasıl yani?
Gündelik koşuşturmaca beni inanılmaz itiyor! Çünkü çok zor ve çoğu zaman da çirkin. Sürekli daha fazla kazanmak, standartları sürekli yükseltmek, arabayı yenilemek, daha iyi bir eve taşınmak, sürekli daha lüks yerlerde yemek ya da içmek… Sanırım bundan kaçmak için kafayı kitaptaki konulara sarmış durumdayım! Bazıları, plaza hayatından ve günlük stresten kaçmak için yoga veya spor yapıyor, uzun doğa yürüyüşlerine çıkıyor. Ben de açıp Sagan’ın Cosmos’unu izliyorum ya da tuhaf şeyleri merak ediyorum ve sebebini öğreniyorum. Benim ilacım da bu!
– Peki bu kitabı yazmak aklınıza nereden geldi?
Yıllar içinde çok fazla bilgi birikimim oldu. 9-10 yaşından beri bilimsel kitaplar okuyorum. Yaklaşık 15 yıldır da yazı yazıyorum. “Okumaktan zevk alacağım bir kitap yazsam nasıl olur” diye düşündüm. Ama sadece enteresan bilgiler paylaşmak istemedim, biraz bakış açısı da vermeye çalıştım…
– Mesela kitapta insanların neden farklı deri renklerine sahip olduklarını açıklıyorsunuz…
Evet bunun bir üstünlük değil, sadece insanların yaşadığı coğrafyaların farklılığından ileri gelen bir durum olduğunu anlatıyorum. Bakış açısına dair en basit örnek bu aslında. Yer aldığım YouTube kanalı sayesinde bir miktar tanınıyorum. Takipçilerimizin hatırı sayılır bir kısmı da çocuk. En meraklı ve en açık oldukları dönemde, ben onları böyle bir kitapla yakalamaya çalışıyorum. Kendi okuduğum, benzer tarzdaki kitapların üzerimdeki etkisi büyük. Belki benim kitabım da onlarda böyle bir etki yaratır…
MERAK OLMASAYDI HALİMİZ NE OLURDU?
– Peki kitaptaki tuhaf soruları bilmenin bir faydası var mı?
Sinekleri yakalamanın neden çok zor olduğunu ya da kedilerin kutuların içine girme merakını öğrenmenin pratikte hayatımıza bir katkısı yok! Uzayın nasıl koktuğunu bilince de elimize somut bir şey geçmiyor. Ama ‘Bilim Makinesi’ ve benzer içerikli kitapların, bilim okur-yazarlığına giriş aşamasında çok büyük katkısı olduğuna inanıyorum. Bilim okur-yazarlığının da bireysel ve toplumsal faydaları inanılmaz! Böyle bir alışkanlığı olan birini, akıl dışı herhangi bir şeye inandırmak çok zor. Düşünmeyi ve sorgulamayı bilir çünkü. Bir toplumda da düşünen ve sorgulayanların sayısı ne kadar çoksa, refah seviyesi de aynı oranda yüksek olur. Domino etkisi yani.
– Merak, hayatın en önemli duygularından biri mi?
Elbette çok önemli, hatta olmazsa olmaz! Bundan yüz binlerce yıl önce Afrika’dan yola çıkan ilk insanlar karşılaştıkları tepelerin ardında ne olduğunu merak etmeselerdi n’olurdu? Onları ilerlemeye ve dünyaya yayılmaya iten dürtü, o tepenin ardında ne olduğunu öğrenme arzusuydu, yani meraktı. Biz merakımız sayesinde şu an dünya dışı gezegenlere yerleşmenin eşiğindeyiz…
– Sizin bitmez tükenmez merakınız karınızın asabını bozmuyor mu?
O da gazeteci olduğu için meraklı bir insan! 15 yıl önce daha üniversitedeyken onu da bununla tavladım. Şaşırtıcı şeyler bilmek etkileyici olabiliyor!
ÇORUM’DAKİ MEZARLIKTAKİ KIZ SAÇMALIĞI
– Bilim neden önemli?
Dünya çok tuhaf bir yere gidiyor. Ülkemiz malum. Mesela bu hafta YouTube’da en çok izlenen videolar, Çorum’daki malum mezarlıktaki malum olay hakkında olanlardı! Haftaya da öyle olur. Televizyonlarda da bu var. Toplum ve özellikle çocuklar maalesef bu tür şeylerle zehirleniyor. Dedim ya, dünya saçma bir yere doğru gidiyor. İnsanlar gözünün önündekini inkâr edecek kadar gerçeklikten uzaklaştı. Dünyanın düz olduğunu söyleyen insanlar var! Maalesef buna inananlar da hiç az değil. Böyle böyle sona doğru koşuyoruz. Bunu durdurmanın en etkili yolu, doğru eğitimden ve bilim okur-yazarlığından geçiyor. Elbette herkes bilim insanı olmayacak ama insanların bilim okur-yazarlığı kazanmış olmaları çok önemli. Çocuklara kazandırmak daha da önemli. En azından o mezarlıkta olan bitenin tamamen saçmalıktan ibaret olduğunu kavrayabilirler!
MISIR’DAKİ PİRAMİTLERİ UZAYLILAR MI YAPTI?
Bu kitaptaki hangi soruları ve cevapları sizce mutlaka okuyalım…
-“Mısır’daki piramitleri uzaylılar mı yaptı?” sorusu. Bunun yanıtında kendi öğrenme serüvenim ve sahte bilimi yenme sürecinden de bahsediyorum. İbretlik gerçekten! “Bebekleri ve evcil hayvanları neden sevimli buluruz?” sorusunun yanıtı da az önce bahsettiğim bize çok sıradan gelen bazı şeylerin arkasında yatan çarpıcı nedenlerle ilgili. Tavsiye ederim. “Stres zararlı mı?” da benim sevdiklerimden. Hem zararlı hem gerekli, yani tam bir baş belası. “Neden kilo alırız?” sorusunun yanıtı da benim sevdiklerimden…
MAAİLE, JACQUES COUSTEA HAYRANIYDIK
Siz oldum olası mı meraklıydınız?
–Evet. Çocukluğum Ordu’da bir balıkçı köyünde geçti. Doğayla, denizle iç içe büyüdüm. Doğa, müthiş bir öğretmen. Bir şansım da, babamın bu tür şeylere meraklı olmasıydı. Bizim evde belgesel izlenirdi. Maaile, Jacques Cousteau’ya inanılmaz bir hayranlık duyardık. Sonra “20. Yüzyıl Ansiklopedileri” serisi vardı. Neden-Niçin?, Bu Nasıl Çalışır? Ne Nerede? isimli ciltleri vardı. Bir sandık dolusu Bilim ve Teknik elimin altındaydı. Bir de o dönemde sizi meşgul edecek teknolojik ıvır zıvır çok azdı. Çizgi film desen, en fazla 1 saat sürüyordu. Geri kalan zamanda bunları okuyordum!
HÜRRİYET Ayşe ARMAN 10.05.2018