Onlar rüzgarın çocukları

0

Her hafta sonu İstanbul sahillerinde uçmak için rüzgarın hangi yönden geleceğini takip ediyorlar, modern hezarfenler İstanbul’un keyfini gökyüzünde çıkarıyor.

Sarıyer Kısırkaya sahiline yukardan bakan bir tepedeyiz…Yemyeşil bir doğa, tertemiz bir hava, müthiş bir manzara karşılıyor bizi… Rüzgar da püfür püfür esiyor bulunduğumuz tepeye doğru. Etrafta piknik yapanlar, topla oyun oynayan çocuklar renklendiriyor bu manzarayı. Tepenin en uç kısmında ise bir grup araçlarını park etmiş, bagajlarından eşyalarını indirme telaşında. Hepsi hızlıca karavanlarından ve minibüslerinden, motorlu yamaç paraşütlerini (paramotor) çıkarıyor ki; uçuş için hazırlıklar başlasın. Bir yandan da gözleri tepenin köşesine diktikleri rüzgar bayrağında… Çünkü rüzgar onların olmazsa olmazı… Tepeden aşağıya süzülmek için sabırsızlanıyorlar… Tepe bir anda festival alanı gibi renkleniyor… Motora benzin dolduranı, paraşütün son kontrollerini yapanı herkes adeta bir şölene hazırlanıyor gibi. Bütün bu itina ve çaba İstanbul’un keyfini gökyüzünde kuşlar gibi uçarak geçirmek için. Hepsinin ortak noktası İstanbul’un stresinden uzaklaşma isteği. Onlar gökyüzünde süzülmek için hazırlık yapadursun uzaktan da piknikçiler, mangalcılar paramotorcuları süzüyor. Meraklı bakışlar onların üzerindeyken İstanbul Paramotor Team üyeleri hiç istifini bozmuyor. Çünkü farklı mesleklere mensup bu gökyüzü sevdalıları hobilerini yaşam tarzlarına dönüştürmüş durumda. Artık öyle bir hal almış ki, aile fertleri bile birbiriyle dost olmuş zaten. Paramotorcuların uçma hazırlığı hızla sürerken aileler de kahvaltı hazırlığıyla meşgul. Çocukları ebeveynlerinin paramotorla uçmalarına o kadar alışkınlar ki, motorun deneme sesi bile ürkütmüyor onları…

UZAY ARACI GELDİ SANIYORLAR 

Biz de hazırlıklarını tamamladıklarından emin olduktan sonra paramotor pilotlarından Nevzat Şimşek’in (39) yanına yaklaşıyoruz. Şimşek grup üyelerinin daha fazla olduğunu ama bugün altı kişi biraraya geldiklerinden söz ediyor. Haftasonları rüzgar onları nereye sürüklerse orasını uçuş noktası olarak belirlediklerini söylüyor. Şimşek’in asıl mesleği ise bilgisayar öğretmenliği. Paramotor hobisine beş yıl önce başlamış. Uçmak bir çocukluk hayaliymiş onun için… Şimşek: “Çocukluktan beri uçmak hayalimdi. Paramotoru gördüğümde ne pahasına olursa öğreneceğim!’ dedim. O dönem İstanbul’da sadece Erdoğan Şanslı’nın uçtuğunu öğrendim, ondan eğitim aldım. Hem hayallerime kavuştum hem de hobim sayesinde dostluklar kurdum. Aynı duyguya gönül verenlerin sayısı artıkça artı. Artık her haftasonu rüzgar bizi nereye götürüyorsa orada buluşuyoruz” diyor. Bugüne kadar beş yüz uçuş yapan Şimşek komik olaylar da yaşadıklarını anlatıyor: “İnsanlar paramotorla bizi gökyüzünde görünce çok şaşırıyor. Uzay aracı geldi zannedip bağıranlar bile oluyor. Hemen bizi çekmek için telefona sarılıyorlar” dedikten sonra gökyüzünde paramotorla uçmanın zevkini anlatmaya koyuluyor: “İstanbul’un keyfini paramotorla çıkartıyorum. Hatta gökyüzünde kahvaltımı yapıyor, çayımı içiyorum. Gökyüzünde çay içmek gibisi yok.”

ARTIK EŞİM “GİDELİM” DİYOR
Paramotor pilotlarının çoğunun uçma hikayesi birbirine benziyor. Çocukluktan gelen uçma hayaline yetişkin insanlar olduklarında kavuşmuşlar. Onlardan biri de Ali Güzel (39), teknik öğretmen. Lakabı ise beautiful. Uçma tutkusu ise liseli yıllarına dayanıyor. Rüyalarını süsleyen pilot olma hayali gerçekleşmese de öğretmen olduğu okula konferans için gelen Ediz Hun’un “Hiçbir zaman hayallerinizi ertelemeyin!” sözü Güzel’i çok etkilemiş. Uçuş eğitimlerini aldıktan 15 gün sonra gökyüzüne havalanmış. Dört yıl içinde de paramotor pilotları arasında gökyüzü dostlukları kurup heyecan ve adrenalini grupla uçarak sürdürmüş. “İstanbul’da rüzgarın yönünü takip edenleriz. Çünkü paramotor araçları rüzgara karşı havalanır. Rüzgarın yönüne göre İstanbul’da hangi sahile gideceğimizi belirleriz. Rüzgar bizim her şeyimiz” diyor Güzel. İlk zamanlar eşi Ayşegül Hanım’ın ona çok kızdığını gülerek anlatıyor: “Havadayken gökyüzünde yürüyormuşum gibi hissediyorum. Tek başına büyük bir özgürlük bu! Ama eşim İstanbul içinde bile olsa uçmaya gitmeme çok kızardı. ‘Haftasonları hep uçuyorsun, biraz da piknik yapalım!’ diyordu. Sonunda eşimi de gökyüzüne alıştırdım ve yamaç paraşütü yapmaya başladı. Artık o ‘Gidelim’ diye tutturuyor. Rüzgar kuzeyden ise buralara, güneyli ise Bostancı ve Yenikapı’dayız.”

UÇMAK İSTEYEN KADIN ÇOK
Uçuş noktasındaki ilk uçuşu yamaç paraşütü yapan Ayşegül Güzel (31) gerçekleştiriyor. Bilgisayar öğretmeni olan Ayşegül Güzel tam bir yamaç paraşütü tutkunu. Eşi Ali Güzel sayesinde gökyüzüyle buluşmuş. Gruba ailelerin katılış sürecinden söz ediyor ilk: “Paramotor grubuna haftasonları yavaş yavaş eş ve çocuklar da dahil oldu. Onlar İstanbul semalarında İstanbul’un keyfini uçarak çıkartırken biz de piknik yapardık. Sonunda ben de uçmaya başladım” diyor. Ayşegül Hanım yamaç paraşütünü eşinden öğrendikten sonra şimdi de paramotora merak sarmış. Türkiye’nin ikinci kadın paramotor pilotu olacağı için heyecanlı: “Bireysel olarak gökyüzünde uçmaya başlayınca asla bırakamıyorsun. Artık ailece haftasonunu iple çekiyoruz. Bizler rüzgarı takip edenleriz, rüzgarın çocuklarıyız” diyor Ayşegül Güzel… “Çevremdeki arkadaşlarım da İstanbul’daki rutin hayatlarını değiştirmek istiyor. Benim İstanbul’da uçtuğumu öğrenenler de çok şaşırıyor. ‘Deli misin sen, otur oturduğun yere!’ diyen de oldu. Ama benim uçtuğumu öğrenip gökyüzüne heveslenen, uçmak isteyen çok kadın var, paramotora ilgi gösteriyorlar. İstanbullu kadınlar arasında gökyüzüne ilgi artıyor” diyor Güzel.

BABAM DIŞINDA BAŞKASIYLA ASLA UÇMAM
Otomobilci Kemal Oturak ise (37) hobi olarak uçak pilotluğu yaparken dört yıl önce paramotorla tanışmış. Oturak paramotora başladıktan sonra hobi olarak yaptığı uçak pilotluğunu da gözü görmez olmuş: “Paramotorla gökyüzünde uçan onu bırakamıyor. Yukarıda bire bir havayla karşı karşıyasınız, ama uçakta bir sürü prosedür var. Artık pilotluk cazip gelmiyor bana” diyor. Paramotorla ilgili bir racondan söz ediyor: “Ali Aktaş akrobaside öncümüzdür. Daha deneyimli olana saygı gösteririz. Ben de akrobaside ondan el aldım diyebilirim” diyor. O aynı zamanda defalarca oğlunu ve kızı Sude’yi (11) uçurmuş. Yanından hiç ayrılmayan Sude hemen söze atlıyor: “Babamı yukarda gökyüzünde uçarken görünce gurur ve korku hissediyorum. Ama biz beraber de uçuyoruz. Uçarken özgür hissediyorum. Arkadaşlarım da merak edip uçmak istiyorlar ama korkuyorlar. Babam dışında başkasıyla asla uçmam, sadece babamla uçarım!” diyor. Oturak eşini ve arkadaşlarını tandem yolcusu olarak da uçurmuş.

 

İSTANBUL’UN STRESİNİ GÖKYÜZÜNDE ATIYORUZ
“İstanbul’un bir haftalık yorgunluğunu gökyüzünde çıkartıyoruz” diyen Yücel Odacı (35) ise bir ithalat firmasında bilgisayar teknisyeni. 15 yıl önce merak sarmış paramotora. “Paramotorla İstanbul gökyüzünde uçmak bizim için bir kaçamak. İstanbul semalarında bulutların arasında uçtuğunuzda bir haftanın yorgunluğunu atıyorsunuz; işi, hayatı unutuyoruz biz” diyor Odacı. Dört yıldır paramotor sporunu yapan Odacı, kendi paramotorunu da kendisi tasarlamış. Paramotorların fiyatının 20 bin lira olduğunu söylüyor. Paramotor uçuşunun tehlikeli bir hobi olarak göründüğünden yakınıyor. İstanbul’da otomobil kullanmanın daha tehlikeli olduğunu belirtiyor. Paramotor pilotları gökyüzünde süzülürken yerdekiler de meraklı bakışlarla onları süzüyor. Odacı bu ilginin iniş yaptıklarında da devam ettiğini anlatıyor: “İniş yaptığımızda hemen çevremizi sarıp bize ‘Korkmuyor musunuz, yapabilir miyiz, paramotor ne kadar?’ diye soru yağmuruna tutuyorlar. Grup üyelerinin atışmaları ise gökyüzünde. “Grupta uçuş için sıfır risk kuralımız var. Eğer küçücük bir risk dahi görürsek uçuşu iptal ederiz. Telsizlerimiz olduğu için uçarken hatalı uçuş oluyorsa arkadaşlarımızı uyarıyoruz. Ama gökyüzünde paramotorla süzülürken ufak atışmalarımız da olur. Bu hobiyi yaptığımız için şanslıyız.”

DÖRT SAAT HAVADA KALIP UZUN YOLCULUKLAR YAPIYORUZ
Uluslararası lojistik şirketi olan Ali Aktaş ise 50 yaşında ama gençlere taş çıkarıyor. Paramotor pilotları arasında akrobasi yapan birkaç pilottan biri zaten. Yamaç paraşütüyle başladığı uçma tutkusu paramotorla devam ediyor. Yeri geliyor dört-beş saat havada kaldıklarından söz ediyor. “Örneğin buradan kalkıp İğne Ada’ya, Şile’ye giderek uzun uçuşlar da yapabiliyoruz. Acıktığımız zaman ise yolda inip restoranda yemek yiyip havada yola devam ediyoruz. Heyecan verici bir deneyim paramotor” diyor. Yine bir uzun hava uçuşu sırasında bir kaza da geçirmiş Aktaş: “Tırmata’da restoranın önünden kalkış yapıyordum ki, motorun ayarlarına dikkat etmediğim için yere düştüm. Yan bağlarda bir yırtılma oldu. Çok korku vericiydi. Ama her uçuştan önce büyük bir heyecan olur bizde. Zaten heyecan duymazsanız yapamazsınız”diyor. Aktaş da: “Bulunduğumuz noktadan kalkıp seyr-i sefer yani uzun yol yapmanın zevki bambaşka. Dört saat havada kalıp restoran parkına inip yemek yiyip geri dönüş yapıyoruz. Akşam 8-9’a kadar kaldığımız da oluyor, kamp kurduğumuz da!” Aktaş yakın zamanda Bulgaristan’a da gidip uçtuklarını söylüyor. Gelecek hayalleri ise izin alıp sınırları uçarak geçebilmek. Ayrıca Anamur’dan Kıbrıs’a uçarak gitmek de planları arasında.

 

 

SABAH 24.05.2015

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here