‘Eskimeyen bir teknoloji kullanıyorum, hikâye anlatıyorum’

0

Zorlu PSM Digi.logue’daki ‘Gelecek Anlatıcıları’ sergisine geleceğin ekoloji sorunlarına dikkat çektiği ‘A.I. Kitty’ (Yapay Zekâ Kedicik) adlı 3D videosuyla katılan Pınar Yoldaş, çalışmalarında bilimi sanatla buluşturuyor. New York’ta yaşayan Yoldaş, “Sırf teknoloji sunan işler eskiyor ama geleceğe dair sorular eskimiyor” diyor.

Çalışmalarınızda biyoloji bilimleri ve dijital teknolojiyi sanatla buluşturuyorsunuz. Duke Üniversitesi’nde aldığınız Bilişsel Nörobilim ve Medya Sanatları eğitimi nedeniyle mi sanatta böyle bir yön çizdiniz kendinize? Bilim, teknoloji ve sanatı birleştirmek fikri nasıl oluştu?

Ben optik kitapları, Avrupa ve Japonya’dan gelen mimarlık dergileri arasında, kitap dolu bir evde büyüdüm. Okumayı, düşünmeyi, tartışmayı seven bir aileden geliyorum. Çok küçük yaşlardan itibaren resme olan ilgim beş yaşında ailem tarafından organize edilen bir resim sergisiyle resmiyet kazandı. İzmir Fen Lisesi’ndeyken Kimya Olimpiyatları’nda bronz madalya aldım. Lise arkadaşlarımın neredeyse hepsi bilim, teknoloji ve işletme kesişiminde kariyerlere yönelirken ben ve birkaç arkadaşım (Mehmet Erdem, Erdem Şenocak ve Sinan Göknur gibi) daha sanatsal eylemlere yöneldik. Yani sanat-bilim kesişimine çok erken basladığım söylenebilir. Duke’a gidiş nedenim beyin ve duygu üzerine çalışmaktı. Çünkü her şey gibi sanat da beyinde başlıyor ve gelişiyor. Duyguların nasıl işlediğini anlamanın sanat üreticileri için gerekli olduğunu düşündüğümden bu doktorayı yaptım. Ancak benim özelimden çıkıp genel olarak yaklaşırsak konuya, çağımız teknoloji ve bilim ile tanımlanıyor. Eğer sanatın bir işlevi kültürel eleştiri ise bilim ve teknolojiyi anlamak sanatçının temel görevi oluyor. Aynı şekilde bilim ve teknolojinin kendisini sanat üretmek için kullanan pek çok sanatçı var. Ben teknolojiyi kullanmak kadar günümüz teknolojisinin yarattığı kültürle de ilgileniyorum. Yani teknoloji antropolojisi, sosyolojisi hatta psikolojisi sayılabilir işlerimden bir kısmı…

 

Sanatta teknolojiyi bu denli kullanmak biraz risk de barındırmıyor mu? Mesela ‘Gelecek Anlatıcıları’ sergisinde yer alan çalışmanızda kullandığınız ‘yapay zekâ’ teknolojisi, bundan diyelim 10 yıl sonra çok daha ilerlemiş olabilir…

Çok güzel bir soru. Geçen sene Los Angeles’ta bir koleksiyoneri ziyaret ediyordum. Kendisi benim hocalarımdan birisinin 2005 senesinde yaptığı bir projeksiyon işini satın almış. İşin çözünürlüğünün ve hızının yavaşlığından şikâyet ediyordu. 11 sene içinde işin büyüsü bozulmuş. Ben bu durumu daha UCLA’de master öğrencisiyken fark ettim, eğer işin tek esprisi günün teknolojisini kullanmaksa iş ister istemez eskiyip anlamını yitiriyor. Şimdi benim ‘Gelecek Anlatıcıları’ sergisindeki işime gelince… Ben eskimeyen bir teknoloji kullanıyorum, bir hikâye anlatıyorum! George Orwell’in ‘1984’ü eskidi mi? Ya da çok sevdiğim Ursula LeGuin’in ‘Mülksüzler’i? Arthur C. Clarke’ın ‘2001 Space Odyssey’i hâlâ geçerliliğini koruyor hatta klasik mertebesine ulaşmış durumda. Ben de bir hikâye anlatıcısıyım, anlatılan hikâye iklim değişikliğinin Avrupa’yı nasıl etkileyeceğini, politikanın ve politikacıların gelecekteki rolünü, göçebe sorununu irdeliyor. 10 sene de geçse eskiyeceğini sanmadığım global konular bunlar. Eğer yaptığım işin teknolojinin kendisi dışında bir içeriği olmasa tamam, yani sırf teknoloji sunan işler eskiyor ama geleceğe dair sorular eskimiyor.

 

Zorlu PSM Digi.logue’daki ‘Gelecek Anlatıcıları’ sergisinde Türkiye’de ilk kez gösterilen ‘A.I. Kitty’ (Yapay Zekâ Kedicik) adlı 3D video enstalasyonunda 2039’da yavru bir kedinin duygusal kapasitesine sahip bir Yapay Zekâ’yı insan olmayan ilk vali olarak tahayyül ediyorsunuz. Yapay Zekâ ağına sahip, politikacıların olmadığı bir bölgeyi yönetiyor. Vatandaşların mobil cihazlarında yaşıyor… Neden insan olmayan bir yapay zekâ, bir yavru kedi? Bu işin fikirsel altyapısı nasıl oluştu, ilhamını nereden aldınız?

Sanatçılara ilham gelmesi konusu beni açıkçası çok güldürüyor çünkü hiçbir fikir bana bir anda inmiyor, hiçbir proje bir anda gerçekleşmiyor. Bu proje benim beş senelik doktora sürecimin ve ötesinde kendimi bildim bileli aşina olduğum global çıkmazların sonucudur. Biz kabul etsek de etmesek de tüketim eğilimli bir kültürün sonucunda küresel ısınma, ormanların kaybı, okyanusların asitliğinin artması, altıncı yokoluş (6th Extinction) gibi pek çok devasa çevre sorunu kapımızdadır. İnsanın sağlığı ve mutluluğu yaşadığı çevreye direkt bağlıdır. Hava, su, gıda kirliliği bireyin ve toplumun sağlığını etkiler. Maalesef günümüz politik dünyası çevre ve gezegen sağlığına gereken önemi vermiyor. Aynı zamanda nüfus artışı nedeniyle toplumsal sorunların karmaşıklaşması gibi 21. yüzyıla özel sorunlarla karşı karşıyayız.

‘A.I. Kitty’ (Yapay Zekâ Kedicik)

Yapay zekâ kedicik, işte tüm bu sorunların birikip birikip toplumsal infilaklara yol açtığı bir dönemin ardından, bir nevi çoğunluğun oyuyla yönetime gelir. Kendisi insan politikacılardan farklı olarak, sadece kendisinin veritabanındaki kişilerin sorunlarıyla ilgilenir; çıkar, bireysel fayda düşünme yeteneğinden yoksundur. Bir yandan veritabanındaki kentteşlerin (citizen) bireysel tatminine yoğunlaşırken bir yandan hava, su, enerji, çöp, lağım, yol vb. gibi kentin altyapı sorunlarını çözer. Kedicik çok güçlü bir işlem kapasitesine sahip olduğu için 3 milyon insanın ihtiyaçlarına yanıt vermekte zorlanmaz…

 

Bilim ve teknolojiyle bu denli iç içe biri olarak nasıl bir ‘gelecek anlatırsınız’ bize? Mesela bir 10 ya da 30 yıl sonrası için…
Ben bir yandan bilim ve teknoloji dünyasındaki gelişmeler nedeniyle heyecan içindeyken bir yandan da ekolojik sorunlar nedeniyle kaygı doluyum. Kanımca 21. yüzyıl insanının en büyük sınavı çevre konusunda olacak. Nitekim küresel ısınma nedeniyle Arap ülkelerinden kuzeye ve batıya göçler olacağını düşünüyorum. Sınır kavramını sorgulayacağız. Bir yandan bir grup insan Mars’ı kolonileştirmeye başlayacak. Yapay zekâ yaygınlık kazanacak. Eğitime ve bilime önem vermeyen toplumlar küresel değişikliklerin karşısında daha çok acı çekecek. Benim anlattığım gelecek tamamiyle negatif bir gelecek değil, içinde çok güzel gelişmeler, yenilikler ve heyecanlar olan bir gelecek, ancak çevre sorunlarının toplumsal etkilerini de gözler önüne seren bir gelecek.

 

Peki sanatın geleceğiyle ilgili neler söylersiniz?
Geleceğin sanatı zaten burada şu an…

‘Gelecek Anlatıcıları’ başlıklı sergi 30 Ekim’e kadar Zorlu PSM Digi.logue’da. Adres: Zorlu AVM, Zincirlikuyu/ Web: http://www.digilogue.com/

HÜRRİYET 13.10.2017

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here