SABANCI Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi bünyesindeki Eğitim Reformu Girişimi (ERG) 15. yılını doldurmuş.
Destekçileri arasında AÇEV, Aydın Doğan Vakfı, Enka Vakfı, Tekfen Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, Elginkan Vakfı, Borusan Kocabıyık Vakfı gibi kurumlar olan ERG 10 yıldan beri ulusal ve uluslararası verilere dayanarak “Eğitim İzleme Raporu”nu kaleme alıyor.
Bunların sonuncusunu yani 2016-2017 yıllarını kapsayan raporun sonuçlarını bir grup meslektaş ve eğitime gönül vermiş STK’ların katılımıyla dinledik.
Şöyle düşünün:
Raporların ilki kaleme alındığında 6 yaşında olan bir çocuk bugün 16 yaşında.
Bu çocuğun eğitim serüveninde neler yaşadığını sorunlarıyla, istatistiki verileriyle, analizleriyle en iyi ERG izlemiş.
2007 yılından bu yana eğitimin kilometre taşlarını paylaşan ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül “ Şunu gördük ki çocuklar öğrenmiyor, ama biz de öğrenmiyoruz. Aynı tartışmalar sürüp gidiyor” diyor.
Türkiye’nin genç nüfusunun büyük bir potansiyel olarak görüldüğü yıllar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın STK’larla birlikte çalıştığı, mesleki eğitimin radara girdiği dönemler, 4+4+4 tartışmaları, okulları teknolojiye hazırlama iddiasındaki Fatih Projesi…
Eğitim sistemimizde 10 yıllık süreçte neler yaşanmış neler.
DAHA ÇOK OKUL DAHA ÇOK PARA
Aydagül “Son 10 yılda eğitime daha çok para harcanmış, daha çok okul açılmış, daha çok öğretmen işe alınmış ama bunlar eğitim kalitesine, kapsayıcılığına ve çocukların başarısına yansımamış” diye konuşuyor.
Talim Terbiye Kurulu eski başkanlarından Prof. Dr. Ziya Selçuk’un sözlerini hatırlatıyor:
“Milli Eğitim sürekli kendi yarattığı sorunları çözmekle meşgul”.
En son örnek 84 saat içerisinde aniden kaldırılan TEOG.
Peki, Milli Eğitim Bakanlığı sorunlarla boğuşurken ERG gibi eğitim konusunda bilgi ve deneyim birikimi olan kurumlara danışıyor mu?
Bunu cevabı Eğitim İzleme Raporu’nun özet değerlendirilmesinin ilk maddesinde:
“Eğitim alanında, tüm paydaşları ilgilendiren kararlar alınıp uygulanırken, saydamlık ve katılımcılık ilkeleri göz ardı ediliyor”.
Temmuz ayında son hali yayımlanan “İlkokul ve Ortaokul öğretim programı” hazırlanırken örneğin eğitim sisteminde çalışan uzmanların, STK’ların, akademisyenlerin sürece ilgisi bilgisi olmamış. ERG’nin raporunda öne çıkan önemli noktaları şöyle:
MATEMATİKTE BÖLGESEL EŞİTSİZLİK
Öğrencinin bilgisinin yanı sıra bilgiyi yaşam koşullarına uyarlamayı ölçen şu meşhur PİSA 2015 sonuçlarına göre, Türkiye’de 15 yaşındaki çocuk temel becerilerden yoksun.
2015 yılında Türkiye 70 ülke arasında matematikte 49. , okumada 50.,fende ise 52. sırada yer aldı.
PİSA sonuçları bölgesel eşitsizlikleri ve okul türleri arasında “başarı uçurumunu” gözler önüne seriyor. Batı Marmara ile Ortadoğu Anadolu’daki öğrenci arasında örneğin fende 66 puanlık fark var. Eğitim sistemimiz bölgesel eşitsizliği ortadan kaldıramamış.
Aynı şekilde okullaşma oranlarında da bölgesel eşitsizlikler devam ediyor.
Eğitime erişimde de eşitsizlik söz konusu. Raporun ön sözünü kaleme almış olan Avrupa Roman Hakları Merkezi Türkiye gözlemcisi Hacer Foggo Roman çocukların nasıl dışlandıklarını, erken yaşta çalışmak için okulu bırakmak zorunda kaldıklarını anlatmış.
Suriyeli çocuklar meselesini unutmayalım. Türkiye’de okul çağındaki 833 bin Suriyeli çocuktan 496.653’ü okula kayıtlı. Neticede, MEB’in bütçesi enflasyon da dikkate alındığında 2006 yılından bu yana 2 katına çıkmış.
2016 yılında 76,4 milyar lira olan bütçe 2017 yılı için 85 milyar lira olmuş. Ama bütçe ne çocuklarımızın başarısına, ne de mutluluklarına yansımış. Zira yine PİSA sonuçlarına göre, Türkiye’de öğrencilerin yüzde 28,6’sı mutlu değil.