Arabaların Geleceği

0

Dijital dönüşüm ve teknolojideki sürekli gelişim tüm sektörleri olduğu gibi, otomotiv endüstrisini de baştan şekillendiriyor. Hatta, otomotivde yeni teknoloji trendlerinin, yoğun trafik saatlerinde katlanan araç sayısı gibi artış gösterdiğini söylemek yanlış olmaz.

Değişen müşteri beklentileri ile birlikte bulut, yapay zeka (artificial intelligence – AI), nesnelerin interneti (IoT – Internet of Things) gibi çığır açan teknolojilerin artan kullanımı; otomobillerimizi hızla daha bağlantılı, özerk, elektrikli ve paylaşım ekosisteminin gereği diğer kullanıcılar ile paylaşılabilir bir hale dönüştürmekte. Tüm bu değişim süreci, otomobillerin yapabileceklerini, insanların otomobillerden beklentilerini, temelde de “araba” kelimesinin ne anlam ifade ettiğini yeniden tanımlamayı gerektirmekte.

Geleneksel otomobil üreticileri ve araba markaları tehdit altında:

Yakın bir zaman önce gerçekleşen bir röportajında, Mercedes Benz CEO’su, “Artık rakiplerinin diğer otomotiv üreticileri olmadığını; asıl rakiplerin (kuşku duyulmaz bir biçinde) Tesla ve Google, Apple, Amazon gibi teknoloji devleri” olduğunu belirtmişti. Bu durum sadece Mercedes açısından geçerli değil. VW ve Audi’nin önde gelen mühendisleri de Tesla’dan ciddi anlamda korkmakta. Sektörde öne çıkan tahmin dijital tehditin boyutunu da öne sermekte: 5 yıl içerisinde, bugün önde gelen otomobil üreticilerinin ve global markaların çoğunun iflas edeceği ve artık hayatımızda olmayacakları doğrultusunda. Bunun temel nedeni, geleneksel otomobil şirketlerinin evrimsel yaklaşım ile daha iyi bir otomobil geliştirme alışkanlığını sürdürerek “business as usual”larını (genel iş akışlarını) devam ettirirken; Tesla, Apple, Google gibi teknoloji devlerinin devrimci bir yaklaşım ile “tekerlekler üzerine bilgisayar inşa etme çabasını” gerçeğe dönüştürmeye başlamaları. Bu da otomotiv endüstrisinde “disruptive innovation” (yıkıcı inovasyon) sürecini tetiklemekte.

Dijital yıkım, sadece otomotivi değil, farklı sektörleri de etkileyecek:

Bu yıkım sadece geleneksel otomobil üreticilerini değil, sigorta şirketlerini de etkileyecek, çünkü dijitalleşme ile araçların bireysel ve birbirleri ile bağlantılı hale gelmesi ve sürücüsüz araçların, trafikte insanlara kıyasla (hatta kıyaslanmayacak derecede) çok daha dikkatli seyir halinde olmaları, kazaları ciddi miktarda azaltacak. Bu nedenle, araba sigortalarının önemli derecede ucuzlayacağı beklentisi, sigorta şirketleri adına da tehlike çanlarının çalmasına neden olmakta.

2020’de trafikte araçların çoğunluğu bağlantılı olacak:

Otomotiv endüstrisinin dönüşümünün ve geleneksek otomotiv devlerinin gelecekten endişe etmelerinin altında yatan ana etkenlerden biri, araçların giderek daha fazla bağlantılı hale gelmesi. 2020 yılına kadar, yeni araçların % 90 oranında bağlantı yeteneklerine sahip olacağı tahmin edilmekte. Bağlantılı araba, daha güvenli, daha kaliteli ürünlere, yeni gelir fırsatlarına ve yeni inovasyonlar için katalizör etkisine yol açmakta (bağlantı opsiyonu ile aracın iletişimde olduğu nesneler o kadar artış göstermekte ki, artık bu iletişim V2X olarak ifade edilmekte. Yani, araç-araç, araç-altyapı, araç-yaya ve araç-her şey…). Bağlantılı araçlar sayesinde, oldukça çeşitli, aksiyon alınabilir öngörü verileri oluşturmak da mümkün olacak.

Sürücüsüz araçlar gerçek oluyor:

2018’de ilk sürücüsüz araçların, artık halka tamamen açılacağı bekleniyor. 2020’ye kadar sürücüsüz araçların artış göstermesi, araba sahipliğinin de sorgulanmasına neden olacak. Akıllı telefonununuz ya da dijital asistanınız üzerinden ihtiyaç duyduğunuzda, istediğiniz aracı çağıracak ve gitmek istediğiniz yere kolay ve rahat bir biçinde gideceksiniz. Bu gelişmeler doğrultusunda, ehliyet sahipliğinin de giderek azalacağı, bununla birlikte park yerlerinin de azalış göstereceği tahmin ediliyor (umarım, park alanlarının ve otoparklar yerini yeşil alanlara bırakır). Sürücüsüz araçlardan bir beklenti de kazaları azaltması. Her ne kadar, henüz regulatif anlamda hala tam bir standardı olmasa ve bir kaza durumunda sorumluluğun kimde olduğu netleşmemiş olsa da, sürücüsüz araçlar sayesinde her yıl ~1 milyon hayatının kurtarılacağı öngörülüyor (dünya genelinde her yıl 1.2 milyon insan trafik kazalarında hayatlarını kaybetmekte).

2020 sonrası ayrıca, elektrikli araçların da çoğunluk haline gelmesi bekleniyor. Bu durum, şehirlerin daha sessiz hale gelmesini de sağlıyor olacak. Güneş enerjisinin artan kullanımı ile birlikte, elektrik kullanımının çok daha ucuz ve temiz olacağı tahmin ediliyor.

Bağlantılı araçlar yeni iş modellerine yol açıyor:

Bağlantılı araç kavramı, ürünlerin ve müşteri etkileşiminin dönüşümünü  sağlarken, aynı zamanda milyarlarca (ya da trilyonlarca) dolar değerinde yeni iş modelleri ve gelir kaynaklarının da temelini oluşturuyor. Otomobillerden elde edilecek olan datanın daha da değerli hale geleceği düşünüldüğü için potansiyel daha da genişlemekte (şu anda otomobiller üzerinden data toplamak artan bir trend olarak öne çıkmakta). Buna ek olarak, araç üzerindeki sensörlerden ve çevredeki ortamdan gelen veriler, arabaların nasıl tasarlandığını, üretildiğini, pazarlandığını ve bakım/servis süreçlerini değiştirmekte. Tüm bunlar detaylı V2X ilişkileri oluşturmak için fırsatlar yaratmakta. Bugün dünyanın en değerli start-up larından biri haline gelen Uber, tek bir araca sahip olmadan dünyanın en büyük taksi firması olmayı başarmış durumda…

Arabadan platformlara geçiş:

Bu dijital sürecin en önemli parçası, arabaların sahip olunan bir üründen, geniş kapsamlı bir “platform”a evrimi olacak. Düne kadar, arabalar, iki yer arasında ulaşımımızı sağlayan, moda ve güzel araçlarken; platformlar ile birlikte uygulama alanlarının sayısı hayal gücü ile limitli bir şekilde gelişme gösterecek ve ulaşım ve lojistikten, eğlence alanlarına, çalışma ortamlarından, mobil ağlara çeşitlilik gösterecek. Arabalarımızdaki deneyim, çok daha kişiselleştirilmiş bir hal alarak, cep telefonlarımızdan bugün uygulamalar ile yaşadığımız deneyime benzeyecek.

http://www.teknolo.com Ergi ŞENER

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here