Bu okulun öğrencileri dünyanın teknoloji başkenti olan Silikon Vadisi’nde 10 hafta gibi müthiş kısa bir sürede en karmaşık teknolojik yapıları öğrenebiliyorlar.
ONLAR, DÜNYANIN en zeki ve başarılı insanları. Bu harika zihinler geleceğin teknolojilerini yaratacak olan girişimcilere dönüşecekler. Bir gün yapay zeka, robotik bilimi, nano teknoloji ve bilgiişlemsel zeka gibi çığır açan teknolojilere şekil verecekler. Tabii bu okula seçilmek de herkesin harcı değil. Mükemmel akademik bir eğitim, mutlaka daha önce hayata geçirilmiş bir girişimcilik örneği ve hepsinden ötesi “büyük resmi görebilme kabiliyeti” şart.
2009 yılının Şubat ayında Google ve NASA ortaklığında açılan Tekillik Üniversitesi “Singularity University” dünyanın en önemli sorunlarına çözüm aramayı hedefliyor. Üniversitenin amacı, çok hızlı gelişmekte olan, çığır açacak yeni teknolojileri geliştirerek, tüm dünyayı etkileyen fakirlik, eşitsizlik gibi sosyal yaralara uygun tedaviler bulacak olan liderleri eğitmek. Ünlü fütürist, bilim insanı ve yazar Ray Kurzweil’in önderliğinde başlatılan bu eğitim projesinin diğer kurucuları ise; insanlık yararına geliştirilen tüm projelere ödül veren X-PRIZE firmasının kurucusu Peter Diamandis, Uluslararası Uzay Üniversitesi’ni “ISU” kuran Robert D. Richards, Yahoo’nun fikir babası Salim İsmail ve kanser tedavileri için robotik teknolojiler geliştiren yatırımcı mühendis Rob Nail gibi çok önemli isimler.
Tekillik Üniversitesi, günümüzün standart eğitim kurumlarının aksine, yerel ve doğrusal düşünme biçimlerini değiştirecek olan yepyeni bir akış sunuyor; küresel boyutta, kavramsal bir düşünce şekli. Burada herkes, dünyamızın geleceğini olumlu bir biçimde şekillendirecek olan projeleri geliştirmeye adanmış durumda. Ray Kurzweil, özellikle yapay zeka alanında yaratılacak yeni teknolojilerin geleceğin medeniyetlerine yön vereceğini düşünüyor. Üstelik ona göre, bu sadece birkaç on yıl içinde gerçekleşecek. Tekillik, insan ve makinenin birleştiği noktayı hedef alıyor. Şu anda bile büyük bir hızla gelişen teknolojilere ayak uydurmak, hızla değişen dünyaya uyum sağlamak zorundayız. Bu durum, yakın gelecekte büyüyerek devam edecek.
Kurzweil’ın, geleceğin insanı için yaptığı tahminler, 2045 yılını işaret ediyor. Ona göre er ya da geç zihinlerimizi bilgisayarlarla birleştirip sonsuza dek yaşama fırsatını yakalayacağız. Fakat birçok bilim insanı için bu tarih de, insanın geleceği için öngörülen tekillik kavramı da hala büyük bir ütopya. Dijital bir kadere hazır olup olmadığımız ise ayrı bir konu. Yine de üniversite şimdilik uzak gelecekte elde edilecek bu türden bir tekillik yerine, insanlığı o noktaya hazırlamak amacıyla geliştirilen yakın dönem teknoloji trendlerine odaklanıyor.
Üniversitenin kurucularından Peter Diamantis; “Öğrencilerden istediğimiz, teknolojinin nereye gideceğini anlamaları ve bunu kullanarak günümüzde küresel sorunlarımızı oluşturan su kıtlığı, enerji, fakirlik, sağlık ve çevre kirliliği gibi dünyaya en çok meydana okuyan konulara çözüm getirmeleri,” diyor. Diamantis, Ray Kurzweil’in gelecekle ilgili tahminlerinden oluşan Tekillik Yakın (Singularity is Near) adlı kitabını okuduktan sonra, bu fikirlerin geliştirilebileceği bir okul hayal etmiş. Daha önce de Robert D. Richards ile birlikte Uluslararası Uzay Üniversitesi’ni kurmuş ve bu okulu büyük bir başarıyla hayal ettikleri noktaya taşımışlardı. Bu nedenle Richards ve Diamantis’in bu ilk projesi, Tekillik Üniversitesi için örnek teşkil ediyor. Şu anda iki üniversite arasında daha önce dünya üzerinde örneği görülmemiş olan bir enformatik paylaşım gerçekleştiriliyor.
Üniversite’nin başkanlığına atanan Saim İsmail ise bu okulun, mükemmel bir eğitim ve başarı seviyesine yükseltilmesinden sorumlu. İsmail; “Öğrencilerimizi seçerken özellikle şu üç kritere önem veriyoruz,” diyor; “Okullarının en iyi öğrencileri olmalılar. Liderlik ve girişimcilik vasıfl arını sergiledikleri bir projeleri olmalı ve kesinlikle küresel sorunlara çözüm getirmeye adanmış olmalılar.” Okula her yıl Saim İsmail’in sıraladığı bu özelliklere sahip yaklaşık 2000 öğrenci başvuruyor ve içlerinden sadece 300 tanesi ön elemeyi geçebiliyor. Bu noktadan sonra İsmail ve Diamantis ikinci bir eleme gerçekleştirip, fakültelere kabul edilecek 80 şanslı öğrenciyi belirliyorlar. Dünyanın en zeki insanlarından olan bu 80 azimli öğrencinin yaş ortalaması 19 ile 50 arasında değişiklik göstermekte. Dünyanın farklı ülkelerinden seçilen öğrencilerin hepsi ahlaktan yapay zekaya kadar her alanda örnek alınabilecek erkek ve kadınlardan oluşuyor. Okulun konaklama ve öğrenim bedeli ise toplamda 25.000 $; yani yaklaşık 45.000 Türk Lirası. 10 aylık bir eğitim için böyle yüksek bir öğrenim bedeli ödenmesinin sebebi ise çok açık; üniversite eğitim programını her yıl gelişen teknolojilerin ışığında güncelliyor. Ancak böyle yüksek bütçeli bir üniversite programını ayakta tutan yegane şey tabii ki öğrencilerden alınan eğitim ücretleri değil. Tekillik Üniversitesi Google ve NASA’nın haricinde Nokia, Cisco, Autodesk gibi teknoloji devleri tarafından da finansal olarak desteklenmekte.
Öğrenciler eğitim programlarının sonunda, tüm dünyaya meydan okuyan en büyük sorunlardan birini seçiyor ve bu konuda proje geliştirmeye başlıyorlar. Sürdürülebilir su kaynakları, şehirler için gıda üretimi, evlerde enerji kullanımının geliştirilmesi, uzay araştırmaları ve atık malzemelerin yüksek değer ve kalite ile geri dönüştürülmesi gibi başlıklar altında kurulan projeler şimdilik daha öncelikli. Tabii seçtikleri bu projelerde hemen başarılı olacaklar diye bir beklenti yok. Hatta genelde takım projelerinin çoğu fazla iddialı olduğu için başarısız da oluyor. Saim İsmail, bunun gayet normal bir durum olduğunu belirterek şunları söylüyor; “Öğrencilerimize özellikle öğretmeye çalıştığımız şeylerden biri de başarısız olmaktan korkmamaları. Çünkü eğer büyük bir etki elde etmek istiyorsan, beraberinde büyük riskleri de almak zorundasın.” Zaten Tekillik Üniversitesi tam da bu nedenle Silikon Vadisi’ne kurulmuş durumda. Teknolojinin beşiği durumuna gelen bu çok özel vadi, dünyada başarısızlığın rahatlıkla tolere edildiği, hatta onurlandırıldığı tek yer.
Peki, değiştirmeye çalıştıkları gelecek Tekillik Üniversitesi’ni nasıl şekillendirecek? Bazı çevrelerin öngördüğü üzere, okul yakın zamanda bir “kapitalist makinesine” mi dönüşecek, yoksa geleceği gerçekten aydınlatabilecekler mi? Tabii ki her zaman olduğu gibi, geliştirilen tüm çığır açan teknolojilerin zaman içinde öngörülemeyen bazı yan etkileri oluşabilir. Bu nedenle her bir proje, hem etik hem de uygulama açısından kontrol edilip değerlendirilmeli. Özellikle üniversitenin gözbebeği olan yapay zeka uygulamaları, yakın gelecekte büyük bir patlama yaratacak gibi görünüyor. Yapay zeka robotlarının, insandan ayırt edilemez oldukları noktaya ulaşmaları ise başka bir muammayı gözler önüne seriyor. Birçok sektörde insan gücüne ihtiyacın kalmadığı bir noktaya ulaşılacağı gerçeği de bunlardan biri. Belki bu sayede sanat, müzik, teknoloji ve daha birçok konuda bir anda çağ atlayabiliriz. Ancak beraberinde işsizliğin büyümesini de getirecekse, bu durum insanlar için bir çözüm olmaktan çıkıp, büyük bir kabusa dönüşebilir. Yine de görünen o ki, Tekillik Üniversitesi, yaşadığımız tüm sorunlara bizlerden çok daha farklı bir açıdan bakıyor ve teknolojiyi kimsenin aklına gelmeyen şekillerde kullanarak geleceğe yeni bir yön vermek konusunda oldukça azimli.
https://popsci.com.tr 25.07.2017