Fatih Sultan Mehmed devri(1451-1481), top döküm teknolojisi açısında önemli gelişmelerin yaşanarak zirveye ulaştığı ve Tophane-i Amire’nin kuruluşu ile Osmanlı topçunun bir nevi kurumsallaştığı bir dönemdir. Diğer yandan dünya topçuluk tarihinde dikkate değer tarzda önemli bulunan seyyar top dökümhaneleri kavramı ve iki parçalı büyük muhasara topları dökümü Fatih Sultan Mehmet devrinde gerçekleştirilmiştir.Ayrıca belgeler, Osmanlıların kalıp teknolojisini çok iyi bildiklerini ve kullandıklarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Diğer yandan Fatih Sultan Mehmed’in toplarının analizleri ideal bronz (tunç) karışımının Avrupa devletlerinden bir asır önce Osmanlılarda uygulandığını vermektedir. Isınan top ve diğer ateşli silahların yağ ile soğutulması uygulaması da ilk defa o dönemde gerçekleştirilmiştir.
Osmanlılarda topun döküldüğü dökümhaneler dört köşeli olup duvarların üzerinde yer alan çatı “pedavra tahtası” ile kaplı olurdu.bina içi basamaklı bir şekilde olup kubbenin üzerinde duman çıkışına sağlayan çok sayıda baca bulunurdu.
Matrakçı Nasuh’un 1534-7 yıllarında çizdiği İstanbul minyatüründe Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış olan üç bacalı Tophane-i Amire binasının detay çizimi
Dökümhanede görevliler gezinir ve içi su dolu yüzlerce bal fıçısını gerektiğinde (yangına müdahale dahil) kullanırlardı. Buralarda, sıvı metal alaşımın taşınması için kullanılan künkler ve döküm esnasında çıkabilecek yangın tehlikesine karşı farklı geometriler de ilave su sarnıçları bulunurdu. Bronzun ergitilmesi için ocakta yakılan ateşten çıkan kıvılcımlar bazen ahşap dama kadar sıçramaktaydı. Evliya Çelebi dökümhanede iki büyük tunç fırını olduğunu ve içlerinin ateş taşları ile örüldüğünü belirtir. Altları boş ve üstlerinde birer kubbe bulunan içine, döküm yapılacağı zaman bakır ve kalay yanında eski toplardan oluşan adına mayalık malzeme denilen metaller de konulmaktaydı.
Bir topun dökümünde esas olan unsur kalıplar olup, işlem zemine açılmış büyük çukurda gerçekleştirilirdi. Topun dış şekli, özel bileşimli (killi) çamurun içine keten ve kenevir lifleri gibi dayanıklı malzemelerin katıldığı bu büyük kalıpta verilirdi. Topun iç boşluğu ise büyük kalıbın içine yerleştirilen aynı malzemelerden yapılan ikinci bir kalıpla (maça ile) verilirdi. Böylece iki kalıp arasında kalan boşluk, ergitilmiş alaşımın (bronz-tunç veya dökme demir) doldurulduğu esas top gövdesinin meydana gelmesini sağlardı. Osmanlılarda top dökümü kendine has merasim ile gerçekleştirilirdi. Başta sadrazam olmak üzere, şeyhülislam ve önemli devlet adamları top dökümünün yapılacağı dökümhaneye gelirdi. Top dökümü için kullanılan ergimiş alaşım içine altın liralar atılır, böylece bronz alaşımının namlu yapısı kuvvetlendirilirdi. Sıkıca sarılmış ve bağlanmış olan kalıplar belirli bir müddet sonra açılır ve kalıp içinden çıkan metalik top üzerindeki pürüzler ve çapaklar giderildikten sonra ilave işlemlerle kullanıma sokulurdu.
Fatih Dökümhanesi olarak anılan Demirköy/Kırklareli İşletmesi Osmanlı Ordusu’nun ve Donanması’nın özelikle top, yuvarlak (humbara) ve dane olarak belirtilen gülle ihtiyacını sağlamak amacı ile kurulmuştur. Bu bölgede bakır mineralleri olarak kalkopirit, bornit, kalkosin, kovellin, molibdenit, malakit ve azurit gibi oluşumlar bulunmaktadır. Demirköy ve çevresinde bakır madenciliği yapıldığı (İ.Ö. 4 binlerden beri) anlaşılmış olup kanıtlar çoktur. Fatih Döneminde büyük bronz topların burada döküldüğü düşünülmektedir. Diğer yandan, Demirköy ve yakın bölgedeki eski işletme izleri ve milyonlarca ton cüruf yığınları burada uzun süreli bir demir madenciliğinin ve demir döküm üretiminin varlığını göstermektedir. Osmanlılar demir top yerine genellikle daha pahalı olmasına rağ- men bronz topları tercih etmişlerdir. 17.yüzyılın sonlarından itibaren, demir toplar ve muhtelif mühimmat pik demirden üretilmeye başlanmıştır. Fatih Sultan Mehmed; Ali, Müslihiddin, Saruca ve Urban (Macar) ustaya devrin en büyük toplarını (80 cm iç çap ve 8 m uzunluk) dökme talimatı vermiştir.
Üstte Demir top ve gülleler, Altta bronz top ve gülleler
Şahi top diye adlandırılan iki parçalı büyük toptan da 3-4 adet üretilmiştir. Topların büyüklüğü ve çapları hakkında muasır tarihçiler muhtelif bilgiler vermektedirler. 5,5 metre uzunluk, 274 cm dış çevre, 92 cm yarıçap, 18 ton ağırlık ve 544- 680 kg gülle ağırlığı toplarla ilgili diğer bilgidir. Büyük gülleler 2 km mesafeye kadar giderek 183 cm (6 kadem) derinliğinde toprağa gömülüyordu. Topun sesi 24 km mesafeden duyulmaktaydı. Tarihi topların malzemelere göre sınıflandırması yapıldığında, ilk olarak ağaçtan ve taştan yapılan toplar; sırasıyla, kurşun toplar, dövme-dökme demir toplar, bakır toplar, pirinç ve bronz (tunç) toplar ile takip edilir. Gülle olarak taş, mermer, kurşun, demir ve bakır alaşımları yoğun olarak kullanılmıştır.
Fatih Sultan Mehmet devrinde bronz topların ana bileşeni bakır ve kalay (% 10) metali idi. O dönemde, bronzun mukavemetine zarar verebilecek bazı maddeler de bilinçli/bilinçsiz şekilde katılmaktaydı. Özelikle çinko (tutya), kurşun, arsenik, antimuan, bizmut ve diğer başka malzemeler dikkat çekmiştir. Pirinç toplarda da oran bronzda olduğu gibi %90 bakır ve %10 çinko şeklindedir. Burada çinko bronzdaki kalayın yerine geçmiştir.
Şahi topu ve gülleleri.(Temsili resim)
Fatih döneminde bronz dökümün tercih edilerek pirinç ve demir döküm yerine kullanılması dayanım ve mukavemet yönüyledir. O zor zamanlarda uygulamaya sokulan malzeme seçiminin doğruluğu bu gün kanıtlanmıştır ve çok iyi bilinmektedir.
Top Yapımında Kullanılan Malzemeler
Fatih Döneminde top yapım malzeme ve ekipmanları olarak; bakır, demir ve kalay gibi metaller, keresteler, kundaklar, tekerlekler, çeşitli çiviler, kağıt ve top yuvarlakları gibi muhtelif şeyler kullanılırdı. Ateş yakmak için odun ve ocak, kalıp için kereste ve kalıpların yerleştirilmesi için kuyu, ergimiş metalin oksijenini almak ve karıştırmak için çamdan yapılan ağaç sırıklar yanında sapları ağaçtan yapılan demir sırıklar da kullanılırdı. Barut yapımı için güherçile bulundurulurdu. Osmanlılar granit, mermer, taş ve demir gibi maddelerden yapılan güller yanında kurşun gülle de kullanmışlardır. Ayrıca; elyaf, sicim, keçe ve deri gibi doğal malzemeler de önemli yer tutmuştur. Bu gün malzeme yapı ve özellikleri değişmiş ve sentezlenmiş malzemelerle ötelere taşınmıştır. Kısaca 4 gurupta ele alınan mühendislik malzemeleri 100 bini aşkın türevleriyle büyük bir ailedir.
Tarihi kayıtlar Fatih döneminden sonra sanayi ürünlerinde iniş ve çıkışlarla beraber fiyat artışının sürekli olduğunu vermiştir. Bu artışın ne kadar gerçekçi olduğu belirsiz olup referans fiyatlar genellikle narh defter verilerine dayandırılmıştır. Narh bir mal veya hizmet için, ilgili resmi makamların tespit ettiği fiyattır ve karaborsa nedenidir. Örneğin, 1600 ile 1640 yılları arasında iç üretim ve ithal sanayi ürünlerinde fiyat düşüşünün %30-50 arasında olduğu bilgisi Kütükoğlu tarafından narh defteri kayıtlarından çıkarılmıştır. Söz konusu yıl aralığında gıda maddelerinde ise fiyat yükseliş vardır. Para ayarının bozulması (devalüasyon) eksenli fiyat yükselmelerine neden olurken, sık yapılan sikke tashihleri (revalüasyon) ise fiyatlarda düşüş getirmiştir. Osmanlıda mal ve hizmet fiyatlarının değişmesinde dış faktörler de önemli rol oynamıştır. Başlıca sebepler:
1)Kuraklık veya aşırı yağış (sel) fiyatları yükseltmiştir.
2) Bereketli mahsul alma veya bol hayvan girişi (koyun gibi) fiyatları düşürmüştür.
3)Harpler ve ablukalar doğal olarak fiyatları arttırmıştır
Estetik ve Sanat
Osmanlılar süs, rölyef ve işleme gibi sanat ruhunu yansıtan unsurları savaş araçlarına bile işlemişlerdir. Topun üzerine süsleme veya kitabe konulmak isteniyorsa, bunların balmumundan yapılmış modelleri kalıp çamuru üzerine yerleştirilirdi. Bal mumu, kalıpların kurutulması esnasında akar ve bulunduğu yerde yapılmak istenilen şekillerin veya kitabenin izini bırakırdı. Bu boşluğun içine ergimiş alaşım akarak doldurur ve istenilen şekil veya yazı elde edilirdi. 1464 yılında Ali adlı dökümcü ustası tarafından dökülen iki parçalı muhasara topunun (Şahi) süs ve kitabesi çok ilgi çekmiştir. O devirde sadece top değil her üründe ahşabın sıcak yüzü ve bakır rengi tonlaması vardı. Bugün ise objelerde metalin soğuk havası ile gri ve kahverengi tonları hakimdir, bir de plastiğin zayıflığı.
Fatih Sultan Mehmet devri (1451-1481) Dünya tarihinin en önemli dönemlerinden biridir. Fetih’le orta çağ kapanmış ve yeni çağ açılmıştır. Avrupa’nın karanlık çağında (Dark Age), Osmanlılar ve İslam Ülkeleri küresel bilim, mühendislik ve felsefede öncü çalışmalar yapmış ve Rönesans yoluyla aydınlanmanın kapısını açmıştır. Ama ne yazık ki Fatih Sultan Mehmet sonrasında Osmanlı birçok alanda olduğu gibi top teknolojisine de önem vermemiş Avrupa’yı iyi çözümleyememiş top ve ateşli silahlarda oldukça geriye gitmişizdir. Avrupa’nın en iyi toplarını üreten Osmanlı bilimden uzaklaştıkça, bırakın topu piştov tarzı ufak silahları bile dışarıdan almaya başlamıştır.
Gentile Bellini’nin çizmiş olduğu Fatih Sultan Mehmed portresi, London, National Gallery.
REFERANSLAR
-Ashby, M.- H. Shercliff- D. Cebon, Materials Engineering , Science, Processing
and Desig , B-H Amsterdam, 2007.
-Aydüz, S., Tophane-i Amire ve Top Döküm Teknolojisi, Ankara, AKDTYK
2006, 218-249.
-FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2004.
MALZEME BİLİMİ Anılcan Emirzeoğlu 21.07.2017