Sürdürülebilir tarım ve onun içeriğinde yer alan dijital tarım artık lüks olmaktan çıktı. Tam bir kaçınılmaz gereklilik oldu. Hem verimli üretim yapma zorunluluğu, hem değişen iklim koşullarına uyum sağlamak için, dijital tarım uygulamalarını kullanmak gerekiyor. Doktar Yönetim Kurulu Başkanı Tanzer Bilgen ile bunları konuştuk. Ona göre dijital tarımla, Türkiye, 60 milyar dolarlık tarım değerini, 150 milyar dolara çıkarabilir.
Dünyada tarım alanlarının ve su kaynaklarının değeri çok büyük. Türkiye’nin ise bu kaynaklarını verimli şekilde kullandığını söylemek çok mümkün değil. Son günlerde dijital dönüşümün her alana getirdiği verimlilik ve etkinlikten artık tarım sektörü de yaralanıyor. Tarım arazilerinin çok büyük alanlara yayıldığı ABD gibi ülkelerde aslında pek çok uygulamanın geçmişe dayandığını söyleyebiliriz. Bunların başında ölçümleme geliyor. Bu tür veri altyapıları şimdi dijitalleşme ile birleşiyor. Türkiye’nin her iki alandaki çalışmaları da çok hızlı ilerlemiyor. Bu konudaki önemli uygulamalar yapan az sayıdaki şirketten biri olan Doktar’ın Yönetim Kurulu Başkanı Tanzer Bilgen, Türkiye’nin potansiyeline dikkat çekerek şöyle diyor: “Gittikçe kalabalıklaşıyoruz, elimizdeki tarım alanları sınırlı, dolayısıyla birim alandan daha fazla ürün almalıyız. En büyük 10 tarım ekonomisinden biri olan Türkiye’nin tarımsal performansı halen gelişime açık.
Türkiye 2023 yılına kadar tarım ekonomisini 2 katına çıkarmayı hedefliyor. Doktar’da, teknolojiyle tarımsal teknik içeriği birleştirerek ‘Dijital Ziraat Mühendisliği’ konseptini oluşturduk. ‘Dijital Ziraat Mühendisliği’ hizmetini 4 adımda tasarladık. Türkiye’de yetişen 109 farklı bitki için ‘Yetiştiricilik Protokollerini’ hazırladık. Yetiştiricilik protokollerini çiftçilerin ekim tarihlerine göre kişiselleştirilmiş yetiştiricilik planlarına dönüştürdük. Doktar, ‘Tarım Doktoru Servisi’ ile hali hazırda 33 bin çiftçiye hizmet veriyoruz. Önümüzdeki iki yıl içinde altyapımızı güçlendirip tarım sektörüne yeni servisler sunmayı planlıyoruz.”
8 bin noktada ölçüm
Tanzer Bilgen, yönetim danışmanlığından geliyor ama bir ziraat mühendisi kadar işin içinde uzmanlaşmış. Aslında bu işe başlaması da sektördeki eksikliklerden kaynaklanıyor. “Yönetim danışmanlığım sırasında, çok büyük bir tarım üreticisinin bile kayıtlarını Excel’de tuttuğunu ve ne kadar tarım arazisinin ekildiğini görmek için bir 10 gün çalışılması gerektiğini gördükten sonra bu konuda çalışmalar yapmaya karar verdim” diyor Bilgen. Tespitleri çok doğru ve yapılan çalışmalar da önemli. Örneğin Türkiye’nin 8 bin noktasında ısı ölçümleri yapmaya başlamışlar. Aslında dünyada bu konuda pek çok çalışma var. Bitkilerin büyüme ve yetişme süreçlerinin simülasyonlarını ortaya çıkararak, ısı derecelerine göre örneğin sulama, gübreleme gibi bir bitkinin ekiminden ürün alınana kadar geçen ve 30 çeşide ulaşan işlemler konusunda yönlendirme yapmayı hedefliyorlar. Bunu da yaptıkları ısı ölçümlerine göre karar veriyorlar.
Fenolojik gelişim
Tanzer Bilgen bunu şöyle anlatıyor: “Tarımın dijitalleşmesine gayret ediyoruz. Amacımız çiftçinin katma değerini artırmak. Yaptığımız çalışmalarda çiftçinin bu tür veri ve yönlendirme imkanlarına ulaşmasının çok zor ve pahalı olduğunu gördük. Tarım il müdürlüğüne gitmek, ya da bayilerin yanlış yönlendirmesi. Bir ziraat mühendisiyle çalışmanın pahalı olması gibi… Bizim yaptıklarımıza gelirsek. Biz şu anda bitkinin fenolojik gelişiminin simülasyonunu yapabiliyoruz. Yani bütün büyüme süreçlerini dijital olarak takip ediyoruz. Dikiyorsunuz, yapraklanıyor, çiçek açıyor, meyve oluyor, ürün olgunlaşıyor ve hasadını yapıyorsunuz. Biz bu sürecin simülasyonunu yapabiliyoruz. Tarımda beklenmedik olaylar oluyor, bunlar bitki üzerinde modellenebiliyor. Bir matematiği var. Isıya, güneş enerjisine, yağışa göre bunları matematik olarak analizini ortaya çıkarmak önemli. Ürün rekoltesi gibi koşullara göre ürün miktarı hesap edilebiliyor. Biz 117 ürün için Türkiye’de bunu yapabiliyoruz. Biz belli metodolojileri, sıcaklığa zamana göre şu günlerde çiçek açacak bu günlerde meyve verecek diye tahminliyoruz. Bunu toprak, ısı ölçümlerine göre yapıyoruz. Verileri çiftçilerle paylaşarak yönlendirebiliyoruz. Bunu kimi zaman SMS, kimi zaman aramalarla yapabiliyoruz.”
Benim bu yöntemi biraz açmam gerekirse, adı Growing Degree Day, bitkinin büyüme, çiçek açma günlerini belirleyen ısı ölçümleri, ‘büyüme ısı günleri’nin tespiti diye çevirebiliriz. Böyle bir çalışmayla verimliliğin nasıl artabileceğini ‘tahminlemesini’ yapmak da çok zor değil. Tarım sektöründe dijital devrimi mutlaka gerçekleştirmek durumundayız.
150 milyara ulaşmak
Tanzer Bilgen’den Türkiye’deki tarımın da bir özetini yapmasını istedim işte 150 milyar dolar rakamına ulaşmayla ilgili önemli noktada burada var. Bunu aynen aktarmak istiyorum:
– Türkiye’nin yaklaşık 20 milyon hektar tarım alanı var. Yani topraklarımızın yaklaşık yüzde 25’inde tarım yapabiliyoruz.
– Tarım alanlarının yüzde 60’ında tahıl yetişirken yüzde 20’sinde meyve ve sebze geri kalanında ise yem bitkileri ile yağlı tohumlar yetiştiriliyor.
– 20 milyon araziden yaklaşık 60 milyar dolarlık bir değer üretiyoruz. Bunun 40 milyarı bitkisel üretim, 20 milyarı hayvansal üretimden oluşuyor.
– Son 5 yıldır Türk tarım sektörünün büyüklüğü 60 milyar dolar civarından ileriye gitmiyor. Burada esas problem sektörü büyütebilmek.
– Topraklarımıza ve iklimimize baktığımız zaman üretimimizi 60 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkartmamız mümkün. Bu rakama çıkabilmek için de tahılda birim alandan daha yüksek verim alıp, meyve ve sebze gibi katma değerli ürünlerin ekim alanlarını genişletmemiz gerekiyor.
– Gıda enflasyonunu hesaba katmazsak senelik yüzde 5’lik bir büyüme ile yaklaşık 20 yılda ulaşabileceğimiz bir hedef.
Dijitalleşme farkı kapatır
Doktar Yönetim Kurulu Başkanı Tanzer Bilgen’i bugünkü üretimle, hedef rakam 150 milyar dolara ulaşmada dijitalleşmenin nasıl katkı yapacağını sordum. Bilgen’in yanıtı şöyle oldu: “Türkiye tarım ekonomisini, 60 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkartabilir. Biz 90 milyar dolarlık artışın en az yüzde 40’ının dijitalleşme ile mümkün olacağına inanıyoruz. Dijitalleşme sayesinde çiftçiler; doğru teknik bilgiye kolayca erişip doğru zamanda daha az girdi kullanıp hem daha çok hem de daha kaliteli ürün üretip gelirlerini artırabilecekler. Ziraat mühendisleri, çiftçi problemlerini çözmekte karar destek uygulamalarından faydalanabilecekler. Ayrıca dijitalleşme sayesinde kaliteli ürün üreten çiftçiyle düşük kaliteli ürün üreten çiftçiyi ayırt etmek kolaylaşacak ve gıda üreticileri kaliteli ürünü daha rahat tedarik edebilecekler.”
‘Connected Agriculture’ dönemi
Peki dijitalleşme yolunda süreç ne olmalı? Çünkü bu konudaki çalışmaların bugüne kadar çok başarılı olmadığı ortada. Küçük ama etkisi bir yol haritası gibi düşünürsek, Tanzel Bilgen’in aktardıklarından bir bölümü şöyle özetleyebiliriz: Connected Agriculture, yani tüm sektörlerde olduğu gibi tarımın sürekli birbirine ‘bağlı’ bir veri sistemine geçiyor olması. Burada tabi aktörler yanında hava, toprak gibi unsurlardan alınan veriler de devreye giriyor. Bilgen bunu şöyle aktarıyor:
“Biz bu vizyona Connected Agriculture diyoruz. Ve dört yıldır bunun için çalışıyoruz. Bunu şöyle sıralıyoruz:
– Tarım sektöründeki tüm aktörlerin yani, çiftçilerin, ziraat mühendislerinin, gübre, ilaç, traktör üreten fabrikaların, bu ürünleri ilçelerde satan perakendecilerin, esnafların, tarımsal ürünleri alan gıda işleyicilerinin, birbirleriyle söz, kağıt, e-mail ve excel dosyaları aracılığı ile yaptıkları iletişimin buluta taşınması,
-Çiftçilerin tarlalarından tarıma özel sensörlerden ve traktörlerden veri toplanması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü çiftçilerin yaptığı her aktivitenin toprakta bir karşılığı olduğunu biliyoruz.
-Doktar’da biz, hangi çiftçinin, hangi aktiviteyi, ne zaman yaptığını ve ne miktarda yaptığını ölçüp kayıt altına almayı ve tüm bu bilgileri tarlanın verimi ile eşleştirmeyi hedefliyoruz.
-Sahadan sensörler ve diğer kaynaklar aracılığı ile elde edeceğimiz verileri, analiz edip Türk çiftçilerinin verimlerini artıracak matematiksel modellere çevirmek ve bu sayede Türk tarım sektörünün sürdürülebilir büyümesine destek olmak istiyoruz.”
DÜNYA Volkan AKI 09.03.2017
2050’ye kadar 9.1 milyar kişi olacağız, o zamana kadar tarımda verimi 1.6 katına çıkarmamız gerekiyor ve bu mümkün.”
Tanzer Bilgen, Doktar Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü