Yeni geliştirilen bir yapay zeka modeliyle, robotlar artık kendi kendilerine öğrenmekle kalmıyor, bunu diğer robotlara da öğretiyor.
Robotlar, arama kurtarma, uzay araştırmaları, sağlık, ulaşım ve daha bir çok alanda kullanılmaktadır. Bu alanda ki en önemli araştırma konularından biri de, donanımlarında bir sorun meydana geldiğinde mevcut görevlerini nasıl başarıyla tamamlayacaklarıdır!
Robot araştırmalarında bir devrim
27 Mayıs’ta Nature dergisinde yayınlanan bir makalede, Antoine Cully, Jeff Clune, Danesh Tarapore ve Jean-Baptiste Mouret isimli araştırmacılar, bir robotun bacağını kopartıp programında bulunan destekli öğrenme algoritmasıyla nasıl ilerlemeye devam ettiğini anlatan bir makale yayınladılar. Deneydeki robotları, ilk saniyelerde düşüp kalkmasına ve etrafında dönmesine rağmen; 27. saniyeden itibaren diğer bacaklarıyla, kendi kendine sıçrayarak ilerlemeyi öğreniyor.
Çalışma, robotik araştırmalarda büyük heyecan yarattı. Örneğin depremde, robotun bir çocuğu kurtarmaya çalışırken üstüne moloz düştüğünü ve parçalarından bir bölümünün işlevsiz kaldığını düşünün. Eğer o robotun işletim sistemine, destekli öğrenme programı entegre edilirse; meydana gelen krizde, saniyeler içinde sağlam parçalarıyla o çocuğu oradan nasıl kurtaracağını, kendi kendine öğrenerek kurtarma faaliyetine devam edebilir.
Reinforcement Learning nedir?
Destekli Öğrenme ( Reinforcement Learning ), robotların hatalarından ders çıkartıp bir sonraki denemede bunu tekrarlamaması üzerine kurulu bir kendi kendine öğrenme modelidir. Robot, bu öğrenme sonucunda kodlarını da güncelleyerek bir evrim surecine girmekte ve her tekrarda daha da mükemmelleşmektedir.
Fizik kurallarına göre hareket edince, araya zaman kavramı da girdiğinden, örneğin robot, on bin tekrardan sonra bir konuyu öğreniyorsa, bu kadar tekrarın gerektirdiği zamandan dolayı bir çok proje hayata geçirilememekteydi.
Nvida ISAAC Robot Simülasyonu
Nvida, bu sorunu çözmek için süper bilgisayarlarla desteklenen bir simülasyon geliştirdi. Buna, Isaac Asimov ve Isaac Newton’un isimlerinden esinlenerek de ISAAC Robot Simülasyonu adını verdi. Bu simülasyonda, istediğiniz sayıda robotu sanal ortamda geliştirdikten sonra destekli öğrenme algoritmalarının da yardımıyla çok büyük sayılarda deney tekrarı yaptırarak, yapay zeka algoritmanızı eğitebilirsiniz.
Bu ne anlama geliyor, biraz daha açabilir misin?
Tek bir robotu bile, bir deney için fiziksel olarak üretip bu sayılarda deney yaptırmak ciddi yatırım gerektirirken; bu deneyi binlerce robotla yapmak ise neredeyse imkânsızdır. ISAAC’a ödenecek görece çok küçük bir üyelik ücretiyle, simülasyonda istenilen miktarda robot üretilebilir. Daha sonra bunlara istenilen sayıda tekrar yaptırdıktan sonra, aralarında görevi en iyi yapanın beyni alınıp diğerleri yok edilir.
Bu kodlar, yeniden üretilen yeni sanal robotlara yüklenerek deneylere tekrar başlanabilir. Her seferinde en iyi olanın beyni (kodları) alınıp, yeni robotlara kopyalanarak, bir süre sonra karşılaştığı soruna en kısa sürede çözüm üretip görevine devam eden süper bir robot beyni geliştirilebilir. Bu aşamadan sonra tek yapılması gereken ise, fabrikada ürettiğiniz bütün robotlara bu beyni yüklemektir.
Şunu bizim hayatımızı nasıl etkileyeceğini, daha kolay anlayacağımız bir örnek üzerinden anlatsan…
Gazi Yaşargil ya da Bingür Sönmez gibi alanında zirve cerrahların yetişmesi kolay değil ancak her gün onların uzmanlığına ihtiyaç duyan yüzlerce hasta çıkıyor. Bugüne kadar on binlerce insana hayat vermelerine rağmen bir çok insana da maalesef yetişememişlerdir.
Şimdi ISAAC simülasyonunda, kalp ameliyatı yapacak bir robottan yüz adet ürettiğimizi ve bunlara ameliyat yaptırmaya başladığımızı düşünelim. Her bir robot 1000 ameliyat yapsın. Sonra en az hatayla ameliyat yapan robotun beyni, yeni üretilen 100 robota kopyalanıp bunlara da tekrar 1000 ameliyat yaptırılsın. Bu sürecin de 1000 defa tekrarlandığını düşündüğünüzde en son ortaya çıkan kalp ameliyatı doktoru, artık istenilen sayıda çoğaltılarak insanlığın hizmetine sunulabilir.
İnsan ömrünün yetmeyeceği bir deneyime ulaşan bu doktor robotları, şifa bekleyen en ücra şehirlere kadar göndererek, Bingür Sönmezleri bütün insanlığın hizmetine sunabiliriz.
Evine zar zor ekmek getiren biri olarak, ben ne yapmalıyım?
Dünyada güçlü ülkeler her gün ağzımızı açık bırakan bir çok yeni teknoloji geliştirirken, diğer ülkeler ise kopyalamaya dahi yetişemiyor. Bu noktada, ülkemize yapacağımız en büyük hizmet; gençlerimizi, çocuklarımızı bir an önce sonu gelmez siyasi tartışmalardan alıp, onları bilim konuşan ve üreten bir nesil haline getirmektir.
İçimizdeki Aziz Sancar’ları uyandıralım, gelecek geliyor!
BAŞARILI BİR GİRİŞİMCİNİN YOL HARİTASI
Bir girişimci, asla başarısız olmak amacıyla yola çıkmaz. O günün gelebileceğini bilse bile O, kararları ve uygulamalarıyla başarıya koşmak için önüne çıkan engelleri bir bir aşmakla ilgilenir.
BÜYÜK DÜŞÜN, KÜÇÜK ADIMLAR AT
Hız, felaket getirir. Bizim dünyamızda da bu böyledir. Fikirlerin ilk olgunlaşma safhasında, sanki nihai ürünmüş gibi hareket etmemek gerekir. Müşterilerden gelen geri bildirimler, ürününüzde köklü değişiklikler yapmanızı gerektirebilir.
Elinizdeki kaynakları, projenizi mükemmelleştirmek için olabildiğince cimri kullanın. Maaşlı personel çalıştırmak yerine; önceleri, projenize inanan insanların katkısıyla devam edin. Bu, gelişiminizi çok yavaşlatsa bile, size bir problemin çözümüne yönelik en doğru ürünü üretmeniz için manevra imkânı sağlayacaktır.
Hedefiniz, harcama konusunda her zaman sıfıra yakın olmalı. Böylece yaptığınız hataların size maliyetini de düşürmüş olursunuz. Örneğin tanıtımınız için alımlı bir web sitesine 5000 TL vermek yerine; Facebok’ta kendinize bir sayfa açabilirsiniz. Böylece bir şeyler yolunda gitmediğinde, bunun size ekstra maliyeti 5000 TL olmayacaktır.
TAKIMINIZI, SİZDEN AKILLI İNSANLARLA DOLDURUN
Steve Jobs’in meşhur sözlerinden biri de “Biz zeki insanları işe alırız ki, onlar bize ne yapacağımızı söylesinler” dir. Girişimcilikte durmadan problemlerle boğuştuğunuzdan, buna bir de size çözüm yerine durmadan sorun getiren insanlarla doldurmak, sizi ne kadar başarıya taşıyabilir ki? Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattığınız bir takımla değil; size, yenilikçi çözümlerle gelen bir ekiple başarıya ulaşırsınız.
HER AŞAMADA KULLANICILARINIZDAN GERİ BİLDİRİM ALIN
Özellikle de büyük şehirlerde ve üniversitelerde çok fazla teknoloji, girişimcilik ya da farklı sosyal etkinlikler düzenlenmektedir. Bunlara mümkün olduğu kadar katılıp çevrenizi genişletin. Bu etkinliklerin en büyük faydası ise, değişik alanlarda tecrübesi olan insanlara projenizi anlattıkça çok değerli geri bildirimler almanızdır. Mümkünse mütevazi bir stant açın, böylece daha çok insana ulaşabilirsiniz.
Artık sendelemeyi bırakın; Forrest Gump olun, değneklerinizi kırıp başarıya koşun!
HÜRRİYET Özcan ÇIKMAZ 09.06.2017