Yurtdışında, özellikle ilk örnekleri Fransa Paris’te uygulanan, Türkiye’de de başlayan ‘paylaşımlı bisiklet’ modelinin otomobildeki örneği aslında Yoyo… Tabii konuyu genişletirseniz temelinde ‘paylaşım ekonomisi’ var. Bu modeller genellikle toplum, özellikle kentli yaşamın içindeki ihtiyaçlardan çıkıyor. ‘Ev paylaşımı’nı modelleyen ‘Airbnb’ belki de bunların en ünlülerinden biri… İşin bu temel gelişim trendinin yanında Yoyo’nun Türkiye’den çıkan bir teknoloji girişimi olması, Ortadoğu ve Afrika’ya başarılı bir model olarak ihraç edilmesi, Türkiye ‘start-up’ dünyası için de olumlu bir gelişme…
Belki kaçırabilirsiniz ama trend içinde trend gibi, bir konuyu daha burada eklemekte fayda var. Bu işe yatırım yapan şirket bir ‘telekom’ şirketi aslında… Bu şirketin yeni arayışları, telekom dünyasında önümüzdeki günlerde olabileceklerle ilgili de bize önemli ipuçları veriyor.
Sizlere 3-4 haftada bir bu tür yakaladığım şirket ve teknoloji işlerini aktarmaya çalışıyorum. Çünkü ön plana çıkarmak ve desteklemek gerekli diye düşünüyorum… Arık sözü burada ben Yoyo kurucusu Berkman Çavuşoğlu’na vereyim…
Paylaşım ekonomisinin gücü
Yoyo CEO’su Berkman Çavuşoğlu paylaşım ekonomisine dikkat çektikten sonra otomobille ilgili şunları söylüyor: “Otomobildeki paylaşım modellerine bakarsak aslında sizin aldığınız otomobil yüzde 92 oranında atıl duruyor. Park yerinde duruyor siz sadece gün içinde 1-2 saat kullanıyorsunuz. Baktığınızda emlaktan sonra en çok para ödediğimiz şey de araçlar aslında… Dolayısıyla dünyada bu konudaki arayışlar devam ediyor ve herkesin söylediği bu kadar israfa gerek olmadığı…
Büyük bir mali kayıp var ortada, niye ben istediğim zaman istediğim saatlerde araç kullanmayayım… İşte bizim Yoyo’daki iş modelimiz de bu ihtiyaçtan ortaya çıkıyor. Aslında İsviçre’de başlayıp ABD’de büyüyen bir iş modeli… Tamamen kentli, park derdi olan, istediği zaman ulaşım ihtiyacını gideremeyen, 25-35 yaş için başlayan, daha sonra 50’li yaşlara kadar uzanan bir yaş yelpazesi var. Böyle baktığınızda ve çalıştığınız yerlere otomobilleri koyduğunuzda ve onlara bir servis verdiğinizde aslında bir araç ihtiyacınız da kalmıyor.”
Dünyada ekolojik bir model
Berkman Çavuşoğlu sistemin nasıl geliştiğini şöyle aktarıyor: “Bu trend dünyada yaklaşık 15 yıl önce başladı. Biz ise bunu Türkiye’ye 4 sene önce getirdik. Dünyaya baktığımızda ya devlet ya belediye bu tür sistemleri destekliyor. Çünkü toplumsal yararı var. Yani park alanlarını rahatça kullanabiliyor, ehliyetin çiplerini otomobilin kapısını açmada kullanabiliyorsunuz. Dünyada 1 paylaşımlı araç kullandığınızda 15 araçlık tasarruf etmiş oluyorsunuz. Trafikteki sıkışıklığı engelliyor, çevreci… Bu sistemin dünyada kullanılmasıyla 430 milyon ton daha az karbon salınımı yapılmış geçen sene… Yine büyük kentlerdeki park sorunu için de önemli bir çözüm olarak sunuluyor. Dünyada bu, ‘ekolojik bir model’ olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de henüz bu konuda biz organizasyon gerçekleştiremedik.”
İşin büyüme aşaması başladı
Zain Telekom ile tanışmalarında ilginç bir süreç yaşanmış… Yoyo Ortadoğu ve Afrika bölgesinde çok daha hızlı büyüyecek gibi görünüyor çünkü yerel destekler çok fazla olmuş… Çavuşoğlu şöyle anlatıyor: “Şimdi işi büyütme aşamasına geldik. Çok sermayemiz olmadığı için istediğimiz hızda büyütemedik.
Fakat güzel haber 3 yılın sonunda, kârlı bir şirket haline geldi. Bugün hizmette 200 aracımız, 20 bini aşkın üyemiz var. Biz son dönemde bunları yaşarken, Kuveyt’te kurulu Ortadoğu ve Afrika’nın 7 ülkesinde 70 milyon abonesi olan telekom devi Zain Telekom bize geldi. Bize dediler ki ses gibi alanlarda çok marj kalmadı, şimdi teknoloji odaklı başka alanlara yatırım yapmak istiyoruz. Bunların başında da ‘paylaşım ekonomisi’ girişimleri var. Otomobil paylaşımı da bunlardan biri…
Bizi test etmişler, sistemi kullanmışlar ve bize yatırım yapmaya karar vermişler. Model üzerinde çalıştık ve Barselona’da bir sözleşme imzaladık. Dubai’de yine bizim markamız Yoyo adıyla yüzde 51, yüzde 49 ortaklı bir şirket kurduk. Şirket buradan bağımsız ama isim ve sistem tamamen Yoyo…”
İlk yatırım Bahreyn’de
Ortadoğu’daki operasyonlarla ilgili Berkman Çavuşoğlu şu bilgileri veriyor: “Onların bulunduğu bütün bölge ülkelerinde şimdi bu paylaşım sistemini birlikte kuracağız. Bahreyn dışında Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Lübnan, Sudan ve İran… Bunu Yoyo markasıyla yapacağız ve böylece bir Türkiye markasını Ortadoğu’ya götürmüş olacağız. İkincisi tüm teknolojiyi biz götürdüğümüz gibi, tüm operasyonu da biz yapacağız. Onlar pazarlamada destek verip yatırım yapacaklar. Bu proje için ayırdıkları para 30 milyon dolar… Biz şimdi sistemi kuruyoruz ve Ramazan sonrası Bahreyn’de sistemi başlatıyoruz.
Daha ilk gittiğimizde Bahreyn Ulaştırma Bakanı, ‘ülkemize teknoloji getirdiniz, gezin her yeri. İhtiyacınız olan park yerlerini size ayıralım’ dedi. ‘Tanıtım çalışmalarında da size destek verelim’ dediler. İkinci adımda bizim otomobillerimizi kullanın diye markalar gelip bize destek verdi. Daha ilk etapta 70 araç ile başlıyoruz. Bölgede Yoyo’nun çok hızlı büyüyeceğini, bölgede teknolojide bir Türk markası olarak iyi bir yer edineceğimizi düşünüyorum.”
Büyük bir devrime dönüşecek
Yoyo CEO’su Berkman Çavuşoğlu gelecek öngörülerini şöyle özetliyor: “ABD’li Ford en son bir fuarda yaptığı değerlendirmelerde geleceğin dünyasını tanımlarken, toplu taşıma, otomobil paylaşımı ve bir miktar otomobil sahipliği olacak diyerek gelecek öngörülerini açıkladı. Şöyle bir sistem düşünün, bu konunun gideceği ve bizim de uygulamak istediğimiz model şuraya geliyor:
Siz sabahleyin telefonunuzdaki aplikasyonu açtınız, size otomobili alabileceğiniz evinize en yakın noktayı gösteriyor. Hemen rezervasyon yapıyorsunuz. Sonra aracı aldıktan sonra Dünya Gazetesi’nin yanındaki İspark’a aracı park ediyorsunuz. Böylece siz baştan sona sistemli bir şekilde ulaşım sorununuzu çözüyorsunuz. Şimdi herkes buna çalışıyor. Bu park sorununu çözmeye, size en kolay şekilde aracı ulaştırmaya odaklanıyor. Trafik sorunu ve haritalama zaten çözüldü. Şimdi bunun bir üst kademesi sürücüsüz otomobiller. İşte o zaman bu iş de tamamen bir bisiklet gibi kullanılmaya başlanacak ve büyük bir devrime dönüşecek”.
Aslında bir teknoloji işi
Yoyo CEO’su Berkman Çavuşoğlu konunun bir teknoloji işi olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri veriyor: “Bizim yaptığımız model görünürde araç kiralama gibi görünse de tamamen teknolojik bir yatırım. Biz bütün yazılımları, donanımları kendimiz geliştirdik. Önce KOSGEB’den, sonra TÜBİTAK’tan destek aldık. Abone sisteme girdi, araçları açma kapama, aracın bütün seyir halinin takibi, ne kadar hız yaptı, aracı nereye park etti, hız sınırları, Suriye sınırına yaklaşırsa örneğin aracı durduruyor sistem…
Çünkü kiralık araçlarda da kaçırma problemleri oluyor. Servise götürüp aracın belli parçalarına sökmeye çalışanlar oluyor. Biz tamamen onları ortadan kaldıracak teknolojik, takip ve kumanda sistemlerini geliştirdik. Örneğin araç yukarı kaldırıldığında, kaput açıldığında alarm çalar… Şimdi kusursuz bir sistem haline dönüştü. İlk geldiğinizde bir aplikasyon ya da kart kullanıyorsunuz ve hiç kimse olmadan size tanımlanan dijital anahtar ile kapıları açıyorsunuz. Bıraktığınız yerden biz aracı alabiliyoruz. Yani sistemi tamamen bir self servis işler hale getirdik.”
DÜNYA Volkan AKI 31.05.2017