Jules Verne’in bitmeyen serüveni

0

İlk Jules Verne romanının yayımlanmasının üzerinden 150 yıl geçti. Pek çok yayınevi Jules Verne’in romanlarını yayımlamayı sürdürüyor. Ve bu eserler hiç tükenmeyen bir ilgiyle okunmaya devam ediyor. Anlaşılan o ki yeni kuşaklar hayal gücüyle gidilebilecek coğrafyaları merak etmeyi sürdürdükçe Jules Verne popülerliğini hiç yitirmeyecek.

İlk Jules Verne romanının yayımlanmasının üzerinden 150 yıl geçti. Eserlerine ilgi hiç azalmadan sürüyor. Peki onun sırrı neydi? Nasıl bir hayal gücünden bahsediyoruz? 1828’de Fransa’nın Atlantik okyanusu kıyısında, Loire nehri üzerindeki önemli liman şehirlerinden Nantes’da dünyaya geldiğinde Avrupa yeni buluşların da etkisiyle buhar gücüyle çalışan makinelere geçiş yapmaya başlamıştı. O daha doğmadan buharlı makineler gemilere uygulanmış, hatta buhar gücü lokomotiflerde kullanılmaya başlanmıştı bile. Çocukluk yıllarında ise artık buharlı gemiler okyanus ötesi yolculuklara çıkıyordu. Dünyanın dört bir yanında kanallar, köprüler, demiryolu hatları inşa ediliyordu. 1844’te Amerika Birleşik Devletleri’nde Samuel Morse ilk ticari amaçlı telgraf servisini hizmete soktuğunda, dünya artık binlerce yıllık insan gücüyle haberleşme çağının sonuna gelmişti.

ROMANLARININ ÖZNESİ
SINIRSIZ HAYALGÜCÜ
O zamana kadar çok yavaş ilerleyen bir dünyanın büyümeye, endüstrileşmeye ve birbiriyle iletişime müthiş bir hız verdiği yılların içinde zihni şekillenen birinden bahsediyoruz. Büyüdüğü şehrin denizler aşan ticaret gemilerinin önemli uğrak yerlerinden biri olması bir yana, birbiri ardına ortaya çıkan keşif ve buluşlar Jules Verne’nin hayal dünyasını o çağda çok az kimsede bulunabilecek türde bir zenginlikle doldurmaya başlamıştı. 
O ilk hikâyelerini yayımlamaya başladığında uzak coğrafya seyahatleri ve halen ulaşılamamış topraklar hakkındaki haberler gazetelerin ilk sayfalarında yer alıyordu. Nil’in ya da Amazon’un kaynağını bulmak için yolculuk etmek isteyen kâşif adayları coğrafya kulüplerinde saatlerce süren tartışmalar yapıyordu. Afrika, Asya ve Avustralya içleri keşfedilmemiş denecek ölçüde yabancıydı. Kutuplar hâlâ keşfedilememiş, buzdan bir duvarın ardındaydı. 
Bu hızla değişen, binlerce yıldır gizledikleri birer birer ortaya çıkan dünyanın ortasına, yepyeni icatlar, yabanıl coğrafyalar, macera dolu seyahatlerle girdi Jules Verne. Onun romanlarının öznesi, bilimin yapabileceklerini önceden hayal etmekti.
Aslında Paris’te hukuk öğrenimi görmüştü ama hayal ettiklerini yazma tutkusu onu edebiyata doğru yönlendirdi. İlk önce tiyatro oyunları ve opera librettoları yazdı. 1850’lerde kısa hikâyeleri yayımlanmaya başladı. 1863 yılında Hetzel yayınları tarafından basılan ilk romanı ‘Balonla Beş Hafta’yla okurlarını Afrika’nın balta girmemiş ormanlarının üzerinde uçuruyor, Nil kaynağının peşine düşüyordu. Büyük ilgi gördü. Bunun üzerine romanları art arda yayımlanmaya başladı. 1864’te ‘Arzın Merkezine Seyahat’ ile İzlanda’daki Sneffels yanardağının ağzından dünyanın merkezine; 1865’te ‘Dünyadan Aya’ ile Florida’dan mermi ile uzaya, 1870’te ‘Deniz Altında Yirmi Bin Fersah’ ile Nautilus denizaltısında okyanusların altını keşfe çıkardı. 1873’te ‘Seksen Günde Devrialem’ ve başladığı yere zamanında dönmenin heyecanı ve iddiasıyla dünyanın etrafını dolaştırdı okurlarını. ‘Kaptan Hatteras’ ile kutuplara, ‘Dünyanın Ucundaki Fener’ ile Güney Amerika kıtasının uzak kıyılarına, ‘Michel Strogoff’ ile Sibirya steplerine götürdü. 
Tabii hikâyesinin büyük bölümü Osmanlı topraklarında geçen ‘İnatçı Keraban Ağa’nın Karadeniz çevresindeki macerasını da unutmayalım. 
Jules Verne 1905’teki ölümüne kadar yazmaktan hiç vazgeçmedi. Romanlarının hiçbirinde icat edileceğine inanmadığı araçlar veya birgün ulaşılamayacağını düşündüğü coğrafyalar yoktu.
Örneğin ‘Denizler Altında 20000 Fersah’ı yazdığında denizaltı bilinmeyen bir araç değildi. Denizaltında yol alan bir araç yüzyıllardır üzerine düşünülen, denenen bir mekanizmaydı. Hatta en meşhur örneklerinden Hunley, Amerikan İç Savaşı’nda askeri olarak kullanılmıştı bile. Ama Türkiye’nin önde gelen Jules Verne meraklılarından biri olan jeoloji profesörü Celal Şengör’in dediği gibi “Onun mucizesi denizaltıyı elektrikle çalışan bir araç olarak tasarlamaktı.” Ve Jules Verne’in roman kahramanları Phileas Fogg, Kaptan Nemo, Doktor Fergusson, Prof. Arronax, Cyruss Smith, Prof. Liddenbrock, Kaptan Hatteras, Dick Sand, Kaptan Robur, Paganel ve diğerleri… Çoğunluğu başta coğrafya olmak üzere jeoloji, botanik, mineraloji, fizik, kimya ile uğraşan, havacılık ve denizcilik konularında bilgili insanlar. Jules Verne’in yazdığı maceraların büyük bölümünde kahramanları karşılaştıkları ulaşım veya iletişim problemlerini bilimsel uzmanlıklarını kullanarak aşıyor, çevrelerindekilere bu bilgilerin ışığını taşıyordu.
SULTANIN MABEYİNCİSİ
JULES VERNE ÇEVİRMENİ
Ölümünün üzerinden yüzyıldan fazla bir süre geçti. Buna rağmen eserlerinin büyüsü hiç bitmeyen bilim kurgu edebiyatının büyük ustası Jules Verne. Romanları, dünyanın her köşesinde pek çok dile çevrildi, milyonlarca insanı etkisi altına aldı. Jules Verne’in romanlarında anlattığı olağanüstü seyahatler çoktan gerçek oldu, keşfedilmemiş yer kalmadı. Kurguladığı ulaşım ve iletişim araçları, enerji kaynakları artık günlük hayatımızın içinde. Ama bu gelişmelerin hiçbiri Jules Verne romanlarının eskimesine, modasının geçmesine, artık çok okunanlar arasından çıkmasına yol açmadı. Tam tersine eserleri tekrar tekrar basılıyor, çizgi romanlara dönüşüyor, TV dizileri yapılıyor, tiyatro ve sinema uyarlamaları izleyici rekorları kırıyor. 
Hatta Haziran ayının sonunda Küba’nın başkenti Havana’da ‘Uluslararası Jules Verne Kongresi’ yapılacak. 
Türkiye’de de Jules Verne romanları yayımlamak neredeyse dünyadaki çevirilerinin yayımı ile eş zamanlı olarak başladı. 
İlk çevirisi 1875 tarihli ‘Seksen Günde Devrialem’. Cumhuriyet dönemine kadar 30’a yakın eseri Türkçeye çevrilmiş. Dört romanı Ermeni harfli Türkçe olarak da yayımlanmış. Jules Verne mütercimleri (çevirmenleri) arasında ilginç isimler var. Sultan II. Abdülhamid’in mabeyincilerinden Daruğazade Mehmet Emin Bey ‘Arzın Merkezine Seyahat’ ve ‘Balonla Beş Hafta’yı, usta gazeteci Ahmet Rasim ‘Kip Kardeşler’i, Faik Sabri (Duran) ‘Onbeş Yaşında Bir Kaptan’ı tercüme etmiş. Yalnız belirtmek gerekir ki Türkiye’nin Osmanlı dönemindeki efsanevi Jules Verne çevirmeni ve yayıncısı ‘Jül Vern mütercimi’ olarak da anılan Ahmet İhsan (Tokgöz). Aynı dönemde basın tarihimizin öncü yayınlarından Servet-i Fünun dergisini de yayımlayan Ahmet İhsan (Tokgöz) 1889 yılından itibaren 16 Jules Verne romanı çevirmiş. Cumhuriyet döneminde Jules Verne romanları Tefeyyüz Kitaphanesi, Kanaat Kütüphanesi, İnkılap Kitapları, İyigün Yayınları, Alfa Kitap, Kırmızı Kedi, İş Kültür, İthaki gibi pek çok yayınevi tarafından yayımlandı ve yayımlanıyor. Bu yayınlar arasında Garbis Fikri’nin kurduğu İnkılap Kitabevi, Ferid Namık Hansoy’un enfes Türkçesiyle çevirdiği 50’ye yakın Jules Verne eserini bir kısmını kısaltarak yayımladı ve yeni harfli çevirilerin yayılmasında baş rolü oynadı. 2000’li yıllarda ise İthaki Yayınları Jules Verne’in eserlerinin büyük kısmının tam çevirilerini yayımladı. 
Pek çok yayınevi Jules Verne’in romanlarını yayımlamayı sürdürüyor. Ve bu eserler hiç tükenmeyen bir ilgiyle okunmaya devam ediyor. Anlaşılan o ki yeni kuşaklar hayal gücüyle gidilebilecek coğrafyaları merak etmeyi südürdükçe Jules Verne popülerliğini hiç yitirmeyecek.

 

Bir Doktorun Rüyası

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Jules Verne eserlerini çocuk ve gençlik kitapları serisinden Modern Klasikler dizisine taşıyarak yeniden yayımlamaya başladı. ‘Ay’a Yolculuk’, ‘Doktor Ox’un Deneyi’ ve ‘Seksen Günde Dünya Gezisi’ birkaç ay arayla Modern Klasikler Dizisi’nden yayımlandı. 2016’nın Aralık ayında kaybettiğimiz usta çevirmen Bertan Onaran imzasıyla çıkan ‘Seksen Günde Dünya Gezisi’ ve ‘Ay’a Yolculuk’, Jules Verne’in Türkiye’de en çok bilinen eserleri arasında. ‘Seksen Günde Dünya Gezisi’ aynı zamanda Türkçeye çevrilen ilk Jules Verne romanı. 1875’te İstanbul’da Şeyh Yahya Efendi Matbaası’nda basılmış. İstanbul’da 1884’te ve 1890’larda tiyatro oyunu ve operet olarak da sahnelenmiş. ‘Ay’a Yolculuk’ ise ‘Arzdan Kamere Seyahat’ adıyla 1892 yılında Mazhar adlı bir çevirmen tarafından tercüme edilmiş. İlginç bir ayrıntı, romanın bu ilk çevirisinde, romanda aya seyahat için mali destek veren ülkeler listesinde yer alan Osmanlı Devleti ve Osmanlı Bankası bölümü çıkarılmış. ‘Doktor Ox’un Deneyi ise az bilinen Jules Verne eserlerinden biri. Jules Verne’in 1874 yılında yazdığı ‘Le Docteur Ox’ adlı hikâye, yazarın, ‘Zacharius Usta’, ‘Havada Facia’ gibi Hetzel Yayınları tarafından yayımlanan kısa öyküleri arasında yer alıyor. Türkçeye ilk kez 1891 yılında Sarafen Lazyan tarafından ‘Bir Doktorun Rüyası’ adıyla çevrilmiş ve İstepan Matbaası’nda basılmış. ‘Doktor Ox’un cumhuriyet dönemindeki ilk baskısı ise 1943 yılında İnkılap ve Aka Kitabevi tarafından Ferid Namık Hansoy çevirisiyle yayımlanmış. Daha sonra tam çevirisi 2001’de İthaki Yayınları tarafından yayımlanan Jules Verne’in bu eğlenceli kitabı, son olarak 2017’de Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Alev Özgüner çevirisiyle basıldı. 
Hikâye, 19. yüzyıl Avrupa’sında hayali Quiquendone kentinde geçiyor. Kentin sakin, ağırkanlı, cimri de sayılabilecek kadar tutumlu insanları, durgun bir yaşam sürüyorlar. Ama eserin kahramanı Doktor Ox’un kenti aydınlatma projesiyle gelişi Quiquendone’da birden hayatı değiştiriyor. 
Kitapla ilgili önemli bir detay da şöyle: Bu hikâye Alman asıllı Fransız müzisyen, opera ve operet bestecisi, viyolonsel virtüözü, tiyatro idarecisi ve orkestra şefi Jacques Offenbach’ın ‘Doktor Ox’ adlı opera eserine de konu olmuş, librettonun yazımına Jules Verne de katkıda bulunmuş. Offenbach’ı da meşhur ‘Can Can’ adlı eserinden tanıdığımızı da hatırlatalım.
Jules Verne’in 1875 yılından itibaren Türkçeye çevirilerinin, Türkiye’de izlenen sinema ve tiyatro uyarlamalarının kısa tarihini merak edenler için twitter üzerinden https://twitter.com/julverntr adresini takip edebilir.

 

HÜRRİYET Kansu Şarman  18.05.2017

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here