Sabri Ülker Merkezi’nden tıp dünyasını heyecanlandıran buluşlar

0

Bilim dünyasında heyecan yaratan buluşlara imza atan Sabri Ülker Merkezi’ndeki Türk doktorlardan Yrd. Doç. Furkan Burak, karaciğere şeker üretme komutu veren yeni bir hormonun keşfini ve bu hormonun tedavi amacıyla kullanılmasını sağlayabilecek bir molekülün geliştirilmesini sağladı.

Yıldız Holding’in Harvard Üniversitesi ile iki yıl önce yaptığı işbirliği sonucunda hizmete açılan Sabri Ülker Merkezi, tüm dünyada takdirle karşılanan işlere imza atıyor. Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil başkanlığındaki Merkez, Türk öğrenci ve akademisyenler için de eşsiz bir çalışma ortamı ve bilimsel köprü durumuna geldi. Geçtiğimiz yıl merkezde yapılan araştırma ve buluşların çoğunda genç Türk öğrencilerin olması da bunu gösteriyor.

2016 yılında Sabri Ülker Merkezi’nde gerçekleşen buluşlar ve merkezin faaliyetleri Türk bilim dünyası ile de paylaşıldı. Sabri Ülker Vakfı’nın ev sahipliğinde düzenlenen toplantılarda Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve önemli buluşlara imza atan üç öğrencisi Doç. Dr. Furkan BurakYrd. Doç. Dr. Ebru Erbay ve Doç. Dr. Erkan Yılmaz geçtiğimiz yılın faaliyetlerini anlattı.

Ali Ülker

ALİ ÜLKER: TOPLUMA FAYDA SAĞLAMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Toplantının açılışını yapan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker, toplum sağlığına ve geleceğine katkı sağlamanın önemine değinerek, “2014 yılında yaptığımız bu bilim yatırımı ile dünyanın en köklü bilim merkezinde çok önemli çalışmalar yürüten bir Türk araştırmacıya ve onunla birlikte çalışan Türk bilim insanlarına destek vermiş olduk. Global arenada önemli bir yer edinmiş, yolculuğuna sağlam adımlarla devam eden bir gıda şirketi olarak işimizi geliştirirken, toplum sağlığına yaptığımız bu yatırımlar ile öncelikle Türkiye olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz tüm pazarlarda topluma fayda sağlamaya devam edeceğiz” dedi.

BİLİM DÜNYASINI HEYECANLANDIRAN İKİ ÖNEMLİ BULUŞ

Sabri Ülker Merkezi’nin, kurulduğu ilk günden bu yana toplum sağlığının geleceği için çalıştığına işaret eden Merkez Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, merkezden çıkan araştırmaların, önemli hastalıkların önlenmesi için mihenk taşı kabul edilebilecek düzeyde olduğunu anlattı. Henüz yayınlanmamış ancak heyecan verici gelişmeleri de bilim camiası ile paylaşan Hotamışlıgil, “Bu imkânı bize sağlayan Ülker Ailesi’ne çok teşekkür ediyoruz” dedi.

Geçen yıl merkezde yapılan iki önemli buluşa da dikkat çeken Hotamışlıgil şu bilgileri verdi: “Sabri Ülker Merkezinin yetiştirdiği iki Türk doktoru, 2016 yılında dünyada ses getiren keşiflere imza attı. Türk doktorlarımızdan Yardımcı Doç. Furkan Burak, karaciğerşeker üretme komutu veren yeni bir hormonun keşfini sağladı. Bu molekülün varlığı 30 sene önce keşfedilmiş ama hormonal görevi fark edilmemiş ve dolayısı ile üzerinde durulmamıştı.

Furkan bu hormonun yepyeni bir görevini saptadı. Bu hormon normalde yağ dokusundan yola çıkıp karaciğere giderek şeker üretme komutunu veriyor. Bu hormonun düzeyleri diyabet, kalp hastalığı ve şişmanlıkta çok yükseliyor. Dolayısı ile bu yükselmeyi önleyebilmek diyabet ve kalp hastalığına karşı yeni tedavi olasılıkları yaratma şansı tanıyor. Furkan yaptığı son çalışmada bu öngörünün doğruluğunu ispatladı. Yazdığı makale Science Dergisi’nde yayınlandı ve büyük ilgi gördü.”

MERKEZDE YETİŞİP TÜRKİYE’DE KENDİ LABORATUVARINI KURDU

Toplantının dikkat çeken bir diğer ismi de Sabri Ülker Merkezinde yetişip Bilkent Üniversite’sinde kendi bağımsız laboratuvarını kurmak üzere Türkiye’ye dönen Yrd. Doç. Ebru Erbay oldu. Erbay daha önce keşfi sağlanan ve yağ asidi tabiatındaki “lipokin”in kalp hastalıkları üzerindeki önemli olumlu etkilerini gösteren bir projeyi kendi grubunda yaptığı çalışmalar ile sonuçlandırdı. Gıdalar içerisinde de bulunan bu lipokin çok yüksek kolesterolü olan deneysel modellerde ağızdan kullanıldığında önemli ölçüde kalp ve damar hastalıklarının önlenmesine yol açabiliyor. Erbay’ın bu çalışması da Science TM dergisinde yayınlanarak bilim camiası ile paylaşıldı.

Hotamışlıgil bu buluşla ilgili olarak, “Bu çalışma merkezin daha önce ortaya çıkardığı bu molekülün yüksek kolesterol ve enflamasyona engel olarak koruyucu veya tedavi edici bir etken olarak rahatlıkla kullanılabileceği prensibini doğruluyor. Bu da bize, gıda biliminin içine 21. yüzyıl bilimini entegre edebilirsek oradan çok büyük kazanımlar olabileceğini gösteriyor. Burada çalışılmamış o kadar büyük bir alan var ki, en küçük bir ilerleme bile toplum sağlığına büyük katkılar sağlayabilme potansiyeli taşıyor. Yani Hipokrat’ın dediği gibi “yediğin ilacın, ilacın yediğin olsun” sözü aslında belki de 21. yüzyıl da bunu anlatıyor” diye konuştu.

HÜCRELERİN TOMOGRAFİSİNİ ÇEKECEK

Sabri Ülker Merkezindeki bir diğer önemli gelişme ise, Kasım 2016’da açılan “Görüntüleme Laboratuvarı” oldu. Bu laboratuvar, metabolik hastalıklara sebep olan ve hücre alt yapısındaki değişiklikleri ileri mikroskopi ve çok yüksek çözünürlük ile gözlemleme imkanları yaratarak, yeni mekanizmaların gün ışığına çıkarılmasına önemli katkılarda bulunacak.

Sabri Ülker Merkezi içinde kurulan görüntüleme laboratuvarında üç önemli sistemin olması planlanıyor. Bunlardan biri canlı hücrenin içinde hücre hareket ederken molekülleri takip etme imkanı sağlarken ikincisi hücrelerin ve moleküllerin altyapılarını takip etme fırsatı sunacak. Üçüncüsü de çok daha ileri bir mikroskobik teknikle hücrelerin bir anlamda tomografisini çekecek. Bu üç sistemin en kısa zamanda bir araya getirilmesi için çalışmalar sürüyor. Hotamışlıgil, konuşmasında bu görüntüleme teknikleri ile elde edilmiş bazı örnekleri ve önemli açılımlarını dinleyiciler ile paylaştı. 

NTV 18.02.2017

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here