Dr. Canan Dağdeviren: Türkiye’de başarısızlığa tahammül yok

0

Bilim dünyasının genç isimlerinden ve MIT’de çalışmalarını sürdüren Dr. Canan Dağdeviren, “Türkiye’de başarısızlığa tahammülümüz yok. Öğrenci yanlış bir şey yaptığında ‘Ay niye daha dikkatli olmadın, yine başaramadın’ diyorlar. ABD’de tam tersi, ‘Bunu yapamadın ama yeni bir şey öğrendin’ deniliyor” diye konuştu. “Nobel hedefim yok. Hiçbir gerçek bilim insanı Nobel’i hedef alarak çalışmaz çünkü” diyen Dağdeviren, hayat felsefesi olarak Atatürk’ü örnek aldığını da belirtiliyor.

Bilim dünyasındaki genç yeteneklerden Dr. Canan Dağdeviren, henüz 32 yaşında ancak bilime yaptığı katkılarla dünya gündeminde. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) çalışmalarını sürdüren, Harvard Üniversitesi’nde Genç Akademi üyeliğine seçilen ve Forbes dergisi 30 Yaş Altı Bilim İnsanı Listesi’nde yer alan Dr. Canan Dağdeviren, Boğaziçi’nde düzenlenen etkinliğe katıldı. Burada “Ormandaki Gidilmemiş Yol” başlıklı konuşma yapan Dağdeviren, konuşma öncesi sorularımızı yanıtladı. Giyilebilir kalp pili çalışmasıyla adını duyuran bilim insanı, en son parkinson hastalarının kullandığı ilaçların vücudun diğer noktalarına zarar vermemesi için çalıştığı ‘beyin iğnesi’ projesini tamamladı. Dağdeviren, yapay zekâ ile ilgili çalışmalar yapacağını ancak henüz başlamadığını belirterek şunları söyledi:

TÜRKİYE’DE BÜROKRASİ FAZLA

Sabancı Üniversitesi’nde bir öğrencim var. Eski master hocamla bir çalışmamız bulunuyor. Benim yaptığım kalp piline benzer bir şeyi burada yapabilir miyiz? diye bir araştırma yapıyoruz. ABD’deki işler yapılır mı yapılmaz mı bana hep soruyorlar. Ben de bir rapor hazırlıyorum. Neden yapılabilir?, Neden yapılamaz? Bir senelik proje. Proje dahilinde ilk gelişim. ABD’de yaptığım çalışmaları Türkiye’de yapabilir miyim? Henüz yapılamıyor. Bir malzeme ısmarlıyoruz. Önce ısmarlıyoruz, sonra ihaleye çıkıyormuş o, sanki bina yaptırıyoruz. Sonra ihalede şirketler başvuruyor ve en hesaplı olanına veriyorlarmış. 6 ay geçti henüz gelmedi. Mümkün olanları ben getirdim. Türkiye’de bunları yapmak çok da zor değil. Orada kullandığım aletler burada da var. Ama bazı malzemeler yok. Gelmesi problem oluyor. Belki de başka bir üniversitede var ama biz bilmiyoruz. Sistem biraz yavaş. Bürokrasi fazla. ABD’de bize limitsiz kredi kartı verirler. Üstünde bizim ismimiz vardır. Yanında da MIT, Harvard yazar. Biz bir şey ısmarlarız ertesi gün gelir. Türkiye’de “Hocam malzeme gelmeyince ben de şöyle yaptım” deniliyor. ABD’de malzeme yok, elektrikler kesildi diyemezsiniz.

BAŞARISIZLIĞA TAHAMMÜL YOK

Bunların hepsinin üzerine, başarısızlığa tahammülümüz yok. Malzeme zaten sınırlı. Öğrenci yanlış bir şey yaptığında “Ay niye daha dikkatli olmadın, yine başaramadın” diyorlar. Orada tam tersi, “Bunu yapamadın ama yeni bir şey öğrendin” deniyor. Bilim dünyasında başarısızlık iyi bir şey. Başarıya giden yolda bir tanesini elemiş oluyorsunuz.

UMUTSUZ DEĞİLİM

Bilim yapmanın Türkiye’de zor olduğunu üniversitede anladım. Devlet üniversitesinde okumuş bir insanın dünyanın her yerinde başarılı olabileceğini düşünüyorum. Hacettepe Fizik Mühendisliği meşhurdur. Giren bir daha çıkamaz. Girdap gibi. Biz üç kişi mezun olmuştuk. Çok stresli ve zor bir bölüm. Puanı düşük. Sınavda iyi not alamayıp, sevmeden gelenlerin bölümü. Orayı bitirebilmek için fiziği sevmiş olmak gerekiyor. Temel bilimleri olmayan bir ülkenin gelişmesi gerçekten mümkün değil. Bunu göremeyip teşvik edememek de bir başka acı taraf. Bu, öğrencilerin değiştirebileceği bir şey değil. Anlayan insanlar tarafından değiştirilmesi lazım. Eleştiriye açık olmak gerekiyor. Bunu söyleyen hocalara, öğrencilere de karşı çıkılmamalı. Türkiye’de genel olarak özgürlükten bahsedemiyoruz ama ben umutsuz değilim.

NOBEL HEDEFİM YOK

Nobel hedefim yok. Hiçbir gerçek bilim insanı Nobel’i hedef alarak çalışmaz çünkü. Benim motivasyonum, yaptığım aletlerin birilerinin işine yaraması umudu. Hedefe ulaşmak kolay. Bence hedefler insanların içinde gizli. “Hocam napalım, neyi seçelim?” diye öğrenciler soruyor. “Oturun sakin bir ortamda kendinizi dinleyin, kendinize soru sorun” diyorum. “Kendinizi yıllar sonra nerede görmek istiyorsunuz? Ne yaparak mutlu oluyorsunuz? Şiir yazarken mutlu oluyorsanız şair olun.” Birkaç öğrenci fikrini değiştirip tıp okurken fizik okumaya başladı mesela. Aileleri eminim çok kızıyordur bana (Gülüyor). Ama insan bir kere hayata geliyor. Bilgiye ulaşmak artık çok kolay.

TEORİMİ TÜRKİYE’DE ÖĞRENDİM

Teori temelim Türkiye’de çok iyi atıldı. Çok mükemmel bir eğitim aldığımı düşünüyorum. Karma bir eğitimden geçmiş olmak bana çok şey kazandırdı. Amerika’da çok işime yaradı. Hacettepe’de ve Sabancı’da katı hal fiziğini çok iyi öğrenip, kendimi çok iyi donattığımı düşünüyorum. Amerika’ya gittiğimde bilgi anlamında problem yaşamadım. Ama pratikte çok başarısızdım çünkü hiçbir şey bilmiyordum. Türkiye’de öğrendiğim bilgiyle, ABD’deki hocamın bildiğini birleştirip ortaya özgün bir yapı çıkardım. Gidilmemiş yoldan gittim.

Yıkıcı eleştirilerde bulunanlara teşekkür ediyorum

Üniversitedeyken ‘Senden fizikçi olmaz’ demiş hocanız. Şu an bu tarz cümleler duyan öğrencilere ne söylemek istersiniz?

– Hocalar biraz haklıymış benden fizikçi olmadı. (Gülüyor) Doğru bilmişler. Bence her iki taraf için de barışçı yol polemiğe girmemek. Kendi yolunuzda devam etmeniz, ne istiyorsanız onu yapmanız gerekiyor. Yaptığınız çalışmalarla size söylenen yıkıcı eleştirilere cevap vermiş oluyorsunuz. Bana yıkıcı eleştirilerde bulunanlara teşekkür ediyorum. Biraz onların etkisiyle de oldu. “Senden fizikçi olmaz” denildiğinde “Göstereceğim nasıl olmaz” diye. Bilimin olağanca ateşiyle herkesi kucaklıyorum.

Örnek aldığım kişi Atatürk

-Biyografi okumayı çok seviyorum.

-Bilimsel aşkım Pierre Curie. Zaten onun keşfettiği malzemeler üzerine çalışıyorum.

-Hayat felsefesi olarak örnek aldığım kişi Atatürk. 

-Azmimi ve kararımı annemden aldım. Riskli kararlar alma yönüm babamdan. Başka ülkeye gitmek benim için büyük bir riskti.

-İstanbul’da bir yerde durmamız gerekirse Mehmetçik Vakfı’nda dururuz. Çayımızı, kahvemizi orada içeriz.

Çocuklar için vizyon bursu yaratacağım

Arya Güçlü Kadın Platformu’nun verdiği bir ödülü aldım. 20 bin dolar verildi. Çocuklar için vizyon bursu yaratıyorum şimdi. Bu bursun ilk fonu. Ama devam edecek. Sürekliliği olabilmesi için partnerler arıyorum. Ben vizyonu olan ve vizyon yaratmaya çalışan her çocuğun bir şeyler yapabileceğini düşünüyorum. Her yıl 23 Nisan haftasında Türkiye’den bir kadın ve bir erkek öğrenci Amerika’ya gidecek. Boston’da beni ziyarete gelecekler. MIT gibi büyük üniversiteleri ziyaret edecekler. Öğrencilerle konuşacaklar. Müzeleri gezecekler. Türkiye’ye döndüklerinde birer ağaç dikecekler. Bunun nedeni de, çocuk ve ağaç yetiştirmenin ne kadar vakit aldığını tüm topluma göstermek istemem.

HEP DÜZENLİ ÇALIŞIRDI
Cavit Dağdeviren (Babası): Canan küçüklüğünden beri çalışkandı. Hep düzenli çalışırdı. Bilim merakı vardı zaten. Biz ona yolu açtık, açılan yoldan kendi çabasıyla kendi emeğiyle bugünlere kadar geldi. Bir ağaç yetiştirirsen ağacın meyvesini aldığında, nasıl mutlu oluyorsan biz de emek verdik, emeğin sonunda böyle bir öğretmenin yetişmesi, çevresine ışık saçması tabii ki bizi mutlu ediyor, gururlandırıyor. Aile olarak mutluyuz. Tüm okuyan öğrenciler, branşlarında, okuduğu dallarda en iyi yere gelsinler istiyoruz. Ülkeye daha iyi bir gelecek hazırlasınlar. Gelecek kuşaklara iyi bir altyapı oluştursunlar. İsteğimiz, çabamız bu.

KIVILCIM OLARAK GİTTİ
Münevver Dağdeviren (Annesi): Kızımın insanlara hizmeti olacağı için mutlu oluyorum. Atatürk eğitim için yurtdışına gönderdiği öğrencilere “Sizi kıvılcım olarak gönderiyorum, ateş topu olarak geri dönün” dermiş. Canan da ülkemiz için aynısını yapıyor. Başarısından emindik, hep destekledik.

 

HÜRRİYET  11.02.2017

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here