Modern hava ve füze savunma sistemleri sadece düşman uçak ve füzelerini durdurmak için değil, aynı zamanda birer caydırma unsuru olan kendi uçak ve füzelerini hatta komple tüm ülkenin korunmasını amaçlamaktadır. Günümüz savaşları göstermiştir ki saldırının etkinliği dolayısı ile savaşın sonucu karşı tarafın SAM (karadan-havaya) sistemlerinin performansı ile ters orantılıdır.
Bu sistemlerin etkinliği bazen karşı tarafı strateji değiştirmeye iter. Bazen de dengeleri tamamen değiştirir (Rus S-400’lerinin gelişi ile birlikte Suriye sınırımızda olduğu gibi).
Son yıllarda Rusya, İran ve Suriye gibi devletlerin geleneksel tehditkar tutumlarını daha sıcak hisseden bir ülke olarak Türkiye’nin, etkin ve uzun menzilli hava savunma sisteminden yoksun şekilde güvenliğini sağlayamayacağını artık öğrendiğini umuyorum. Sonsuza dek her başımız sıkıştığında NATO Patriot’larını yardıma çağıramayacağımız bir gerçek.
Dokuz yıldan sonra seçilen Çin füzesi kararından vazgeçilmesi ile birlikte iptal edilen ihalemiz ve kendi füzemizin yapımına karar verdiğimiz uzun soluklu süreç bir yana, acil ihtiyaç kapsamında bir miktar direk alımın konuşulduğu bu günlerde tercihini tamamlayan bir ülkeden ve sisteminden bahsetmek istiyorum.
Yazı dizimizin bu 19.bölümünde Almanya’nın tercihini yaparak alımına karar verdiği başka bir SAM, ABM veya hava savunma sistemi olan “MEADS (Medium Extended Air Defense System-Orta Menzilli Hava Savunma Sistemi) ”ı inceleyeceğiz.
2015 Yılında Almanya tarafından seçilen sistem henüz çok yeni olduğundan MEADS sistemi hakkından ayrıntılı teknik bilgiye sahip değiliz. Ancak hem bize örnek olması hem de dünya genelinde tüm Patriot ve Hawk bataryalarının (kullanıcılarının) yerini almak açısından en güçlü aday olduğundan 19.bölümü ayırmayı uygun gördüm. (Bu sistemlerinde ABD menşeili olması ve MEADS’ın da PAC-3MSE füzesi kullanması bu teoriyi doğurmaktadır).
KİMLER ÜRETİYOR?
2015 Yılında Almanya’nın 4 Milyar EUR/4,5 Milyar USD bedelle alımına karar verdiği MEADS; Lockheed Martin Corp. (ABD) ana yükleniciliğinde MBDA (Almanya-İtalya) ortak projesidir. Tasarım ve geliştirilmesinde MBDA Deutschland GmbH’nin %25 pay sahibi olduğu sistemin diğer ortaklarının payı LM. (ABD) %58, MBDA-Italia %17’dir.
PATRİOT’LARIN DEVAMI MI?
MEADS için, aslında Patriot’ların eksiklikleri giderilmiş, daha geliştirilmiş, yüzyılın ilk çeyreğinde rakip füzelerdeki gelişmelere paralel olarak tüm dezavantajları giderilmiş bir versiyonu diyebiliriz. Füze olarak Patriot’ların son sürümü PAC-3MSE kullansa da radar ve diğer tüm sistemleri düşünüldüğünde Patriot’un devamı değil, tamamen ayrı bir sistemdir. (İleriki yıllarda MBDA’nın IRIS-T SL füzelerinin entegresi de söz konusu)
Son bölümde anlattığım Aster-30 füzesinin Block-2 modeli ile exo-atmosferik, yani üst katman-uzayda önleme modelini geliştirmeye çalışan Avrupa’da ki zengin ülkeler alt katman yani orta irtifa içinde Aster kullanmayı düşünmekteler. Ancak bazıları örneğin Almanya-İtalya gibi paraya kıyıp orta irtifada Patriot efsanesini devam ettirecek aynı zamanda da onun dezavantajlarını barındırmayan (dost ateşi kazaları, 120 derece kaplama, dikey olmayan fırlatma sistemi vb.) üstüne ABD firmaları ile de ortak geliştirebilecekleri bir sistem tercih ettiler.
Diğer yandan Aster-SAMP/T’de görülen Fransız-İtalyan Ortaklığı, MEADS’da Alman-İtalyan-ABD şeklinde görülmektedir. Her iki sisteme ortaklığı olan İtalya ve Fransa ile geçen bölümde isimlerini saydığım bir çok Avrupa donanmasında Aster-15-30 kullanılmaya başlamasına rağmen MEADS şimdilik sadece Almanya tarafından seçilmiştir.
Füze ihalemizde adı bile geçmeyen bize satışı dahi gündeme gelmeyen daha yeni Avrupa ülkeleri envanterine girecek olan sistem maliyet açısından da ülkemizin düşündüğü tüm adayların üstünde. Anlayacağınız gözü kapalı evet diyebileceğimiz hatta tereddüt etmeden ortak üretim ve geliştirme programlarına keşke zamanında girebilme imkanımız olsa idi diyeceğimiz sistem bize biraz lüks kaçıyor.
Aslında ana yüklenici Lockheed Martin’in bildiğiniz üzere Türkiye ile çok yoğun ilişkileri, ortaklıkları ve satışları mevcut. Ancak öyle tahmin ediyorum ki MEADS Türkiye için fazla pahalı görülüyor. Haklılık payı da yok değil.
Diğer taraftan 2015-16 yıllarının NATO için önemli füze savunma sistemleri (BMD) gelişmelerine sahne olduğunu da anti parantez belirteyim. Almanya MEADS (Lockheed Martin & MBDA Deutschland) seçmesine rağmen Polonya ve Hollanda Patriot’ı seçti. Romanya’da AEGIS Ashore tesisi devreye girerken önemli SM-3 denemeleri yapıldı. Yakın zamanda İtalya’nın Aster’in yanısıra MEADS’ı da seçerek ikinci kullanıcı olması bekleniyor.
TEKNİK ÖZELLİKLERİ
MEADS’ın daha önceki bölümlerde anlattığım ve teknik verileri çok üstün SM-3, S-400 gibi sistemlerden en önemli farkı onlar gibi yüksek irtifa değil orta irtifa hava savunma sistemi oluşudur. Menzil ve irtifa olarak ayrı katagoride olsada teknoloji olarak geri değildir.
Seyir füzeleri, İHA’lar, menzili 1000 km’ye kadar olan Taktik Balistik Füzeler ve hava soluyan her türlü uçan aracın hedefleri arasında olduğu MEADS sivil ve askeri alan savunması ve stratejik yerlerin korunmasını sağlayan bölgesel savunma sistemidir. Hem tek başına hemde entegre hava savunmasında bir unsur olarak, C4 merkezinin eş zamanlı ileri savunma argümanlarından biri olarak hareket edebilir.360 Derece izleme ve kapsama alanı ile, 360 derece içinde hedeflerin imhasını gerçekleştirebilir.
MEADS sistemi PAC-3 MSE füzelerini kullanmaktadır. Daha önce 17.bölümün konusu olan Patriot’lar da bu füzeleri kullandığından füzenin teknik özelliklerini müsaadenizle yeniden anlatmayacağım. İsterseniz aşağıdaki linkde bulabilirsiniz. Sadece, PAC-3MSE füzesinin “hit-to-kill” (kafa kafaya çarpışarak imha etme) yeteneği olduğunu hatırlatmakla yetineceğim.
17.Bölüm linki: http://kokpit.aero/encok-haber-yapilan-fuze
Tam mevcutlu bir MEADS bataryasının bileşenleri
-Çok Fonksiyonlu 2 adet Atış Kontrol Radarı (MFCR). X-bandında çalışan ve aktif elektronik tarama dizinli anten (AESA) ile donatılmış ve yeni nesil radarlarda olduğu gibi Galyum-Nitrür yani GaN teknolojisini barındırmaktadır. Gelişmiş IFF, hem gözetim hem ve atış kontrol, uplink ve downlink füze iletişim yetenekleri mevcuttur.
-UHF (Ultra yüksek frekans) 360 derece Gözetleme Radarı; Hava soluyan hedefler ve seyir füzelerinin yanı sıra kısa ve orta menzilli balistik füzeleri de algılar.
-Muharebe Yönetimi, Komuta, Kontrol, Haberleşme, Bilgisayar ve İstihbarat (BMC4I) Taktik Operasyon Merkezi (TOC)
-360 derece kapsama (sekizer PAC-3 MSE füzesi için) ve dikey fırlatma kabiliyetli 6 adet Lançer ve reloader;
Esneklik yani açık sistem mimarisinin diğer sensör/radar ve lançerleri entegre etmeye (komuta-konrtrol) imkan vermekte olup aşağıda ayrıntılı açıklayacağım. Sitemin bir diğer özelliği de atası Patriot sistemine göre daha az unsurla sekiz kata kadar kapsama alanını savunabilir olması (Bu teoride bence en önemli etken Patriot sisteminin 120 kaplama sağlaması ve dikey fırlatma yapamaması).
Tüm sistem unsurları C-130, C-160, A400M,C-17 gibi NATO nakliye uçakları ile taşınabilir. Tüm batarya tek C-5 veya beş C-130 ile yada yeterli sayıda CH-53 helikopterleri ile de taşınabilir.
PLUG AND FIGHT-(TAK VE MÜCADELE)
BMC4I-TOC, MEADS’ın Muharebe Yönetimi, Komuta, Kontrol, Haberleşme, Bilgisayar ve İstihbarat (BMC4I) verilerini toplayıp değerlendirdiği ve füzelerin atış ve kontrollerini yöneten merkez olup kısaca TOC (Taktik Operasyon Merkezi) olarak adlandırılır.
Yarı römork üzerinde yada 6X6, 8X8 kamyonlar üzerindeki MEADS BMC4I TOC ağ merkezli acık mimarisi sayesinde dost sensörler, diğer dost füze bataryalarını yönetip birbirine bağlayarak çeşitli fırlatma kombinasyonlarını organize edebilir. MEADS’ın sahip olduğu savaş yönetim sistemi etraftaki diğer radar ve fırlatma lançerlerini birden fazla iletişim kanalları ile birbirine bağlar ve çalışmaz hale gelen network sistemi olursa alternatifleri devreye sokar.
“Plug-and-Fight” denilen ağ merkezli açık mimari savaş yeteneği sayesinde tüm dost unsurlara kolayca entegre olabilir. Bu özellik o kadar ileri seviyededir ki kendi PAC-3 MSE füze bataryaları haricinde diğer dost NATO bataryalarını yönetebilir. Hatta bunlar çeşitli tipde füzelerden oluşabilir. Bunu sağlamak için kullandığı arayüzler “plug-and-fight”’ın esnekliği sayesinde diğer sensörler /radarlar, fırlatma rampaları/lançerleri arasında veri alışverişi ve diğer hava ve füze savunma sistemleri üzerinde komuta-kontrol sağlar.
P-&-F yeteneği sayesinde MEADS kullanıcıları diğer füze savunma sitemlerini kolayca TOC-Surveillance radar ve MFCR gibi MEADS radar ve komuta aracına kolayca entegre edebilir.
NATO muhabere mimarisi içine sorunsuz entegre olabilmesi de çok önemli bir avantajdır. Bunu biraz daha açalım; Hatırlayacağınız üzere Çin Füzesi HQ-9/FD-2000 seçildiğinde yıllarca entegrasyon sorununu tartışmış, konuşmuştuk. (Ulusal basını değilde savunma basınını kasdediyorum) Çin HT-233 radarının hava resminin diğer milli ağlarımıza RADNET veya NATO NADGE’ye Link-16 ile aktarılamayacağını, ayrıca diğer dost bataryalar ile (Hawk, Rapier, NATO Patriotları) koordineli hareket ya da ortak hava resmi sayesinde bir merkezden komuta edilemeyeceğini tamemen kendi radarı ile görüp kendi komuta aracı ile kendi füzelerini ateşleyerek düşman unsura saldırabileceğini yani tamamen müstakil hareket edeceğini yazmıştım. Bu durumun sakıncalarını tekrar uzun uzun anlatmayacağım.
İşte MEADS’ın sahip olduğu BMC4I merkezi TOC ”plug-and-fight” yeteneği sayesinde bu dezavantajları yaşamadığı gibi bu özellikle dünyadaki birçok rakip sisteminde önünde. (Füze kabiliyeti olarak değil sadece komuta-kontrol olarak).
Romanya’da ki AEGIS Ashore (kıyı konuşlu AEGIS balistik füze erken uyarı radarı) Karadeniz semalarına kadar kontrol ettiğinden Almanya’ da konuşlu Alman MEADS bataryalarının entegre edilmesi de gelecek için düşünülen projeler arasında. Yani balistik füzeleri Romanya’da ki Amerikan radarı görecek, Alman füzeleri vurabilecek (Bu projeyi dillendiren Alman Savunma Bakanı Von der Leyen).
Öyleki Almanlar 2020’ye kadar operasyonel hale gelmesi beklenen sistemin, 10 yıl içinde tüm Patriot bataryalarını MEADS ile dolayısı ile LM. üretimi PAC-3MSE ile değiştirmeyi kararlaştırmışken, bir taraftan da kendi firmaları Diehl BGT’in IRIS füzelerini MEADS’a entegre etmeyi amaçlıyorlar.(Entegre çalışmalarının 2016 sonunda biteceği söyleniyor)
Diehl BGT üretimi IRIS havadan-havaya füzelerin yerden-havaya versiyonu olan IRIS-T-SL füze bataryaları MEADS’ın sekiz bataryası ile 2018 yılından itibaren değiştirilecek.
IRIS-T-SL: 25 ila 30 km menzil, 20 km irtifa sınırı ve 3 Mach hıza sahip. Daha çok hava soluyan hedefler ve seyir füzelerinde etkili olan IRIS’in, PAC-3MSE’lerle değiştirmesinde ana etken maliyet. Almanları kendi üretimleri olduğu için maliyetini düşürmeyi planlamakta.
Bu esnekliğin son bir faydasından da bahsederek daha fazla bu başlığı uzatmadan bitireyim. BMC4I-TOC’a entegre olmuş bir sistem/batarya hangi füzeyi kullanıyor veya hangi dost ülkenin olursa olsun otomatikman 360 derece UHF gözetleme radarı ve çok fonsiyonlu “X” band atış kontrol radarı yeteneğini kazanmış olacaktır.
RADARLAR
Tipik MEADS bataryası bir 360 derece UHF gözetleme radarı ve iki adet yine 360 derece “X” Band AESA Atış Kontrol Radarı ihtiva eder.
MEADS’ın “X” Band Atış Konrtol Radarı yani MFCR, orta menzilli hava savunma angajmanında önemli bir unsurudur. Galyum Nitrit-tabanlı (GaN teknolojisi) Aktif Elektronik Tarama Dizinli (AESA) radar 360 derece tarama yapabildiği gibi “X” band radarların doğası gereği istendiğinde belirlenmiş yani PAC-3MSE’ füzesinin kilitlendiği hedefe daha iyi güdüleme ve tracking yapabilmek için sabitlenebilir.
(Daha önceki makalelerde anlattığım gibi balistik füzeler terminal safhasında ses hızının 4-6 katına hatta ICBM’ler 6-8 katına çıkabilir. Bu sebeple dönen radarlar örneğin Körfez Savaşı’nda ki AWACS radarları gibi çok yüksekte uçsalar bile on saniyede bir yaptıkları devirle Scud tespitinde başarısız oldular. Oysa hedefin kesintisiz sürekli bazda izlenmesi şarttır. Bu yüzden tıpkı Malatya’da ki “X” Band AN/TPY-2 NATO radarı gibi MFRC’de hedefe kilitlendiğinde yani balistik füzeyi sürekli izlemeye almak için sabitlenebilir özelliği vardır).
MFCR bu şekilde yani bölgelendirilmiş modda çalışabildiği gibi bir bataryada iki adet bulunan MFCR’ler koordineli tamamlayıcı dönen modda da çalışabilir ve daha balistik füzelere karşı daha hassa izleme/takip/güdüleme yapabilirler.
Diğer radar, izleme/gözetleme veya arama amaçlı UHF (Ultra yüksek frekans) 360 derece radarı olup hedefleri uzak mesafeden ilk önce tespit eden radardır. Muhtemelen tespit ettiği hedefleri PAC’ların menziline girdiklerinde o bölgedeki MFCR radarına bırakır ve bu dakikadan sonra hedefin takip ve füzelerin yönlendirilmesi MFCR tarafından yapılır.
ATIŞ VE ENTEGRASYON TESTLERİ
2004 Yılında geliştirilmeye başlanan MEADS sistemi 2011’de gerçek testlere başladı ve 2012 de ilk hava soluyan hedefe karşı başarılı test atışını yaptı.
2010 Yılı Temmuz ayında MEADS BMC4I sistemi, NATO’nun Taktik Balistik Füze Savunma Sistemiyle entegrasyon testi gerçekleştirdi. NATO’nun Aktif Katmanlı Muharebe Sahası Balistik Füze Savunması (ALTBMD) sistemine entegre olmaya çalışan BMC4I, NATO Hava Komuta-Kontrol Sistemi (ACCS) ile birlikte çalışabilirliğini gösterdi.
Ağustos 2010’da, MEADS programı Kritik Tasarım Gözden Geçirme aşamasında idi. Alman, İtalyan ve Amerikalı uzman yorumcular NATO’nun Orta Menzilli Hava Savunma Sistemi Yönetim Ajansı’nda (NAMEADSMA) 47 yorumla kapsamlı bir seride MEADS tasarım kriterlerini değerlendirdi.
2011 yılı Kasım ayında, MEADS TOK, Plug and Fight-(Tak ve Mücadele/savaş) yeteneği, MFCR radar ve MSE füzesinin, 360 dereceden gelen hedeflere karşı yetenekleri gerçek atışla test edildi ve füze test sonrası kendisini imha etti. (Kendini kantılamış MSE’den ziyade sistem testi idi.) Daha sonra Kasım 2012 yılındaki testte ise hava soluyan hedefi imha etti.
Kasım 2013 yılında ise MEADS 360 derece balistik füze imha yeteneğini sergilemek için zıt yönlerde saldıran iki eşzamanlı hedefi imha etti. ABD’de yapılan testte iki ayrı yönden aynı anda gönderilen hedefler başarı ile imha edildi. Bunlardan biri hava soluyan hedef kapsamında bir pilotsuz QF-4E Phantom savaş uçağı diğeri ise güdümlü Lance füzesi idi. Toplamda ateşlenen 3 füze her iki hedefi vurmayı başardı.
Gelecek bölümler,
Gelecek bölümde yine en güncel bilgiler ile İsrail BMD sistemleri Arrow, Iron-dome, David’s Sling’ı anlatacağım. Daha sonra ise henüz hazırlamadığım için sırasını bilemeyeceğim şekilde THAAD. Sonrasında Rus ABM füzeleri daha sonra ABD-Avrupa-Rusya-İsrail dışında geri kalan ülkelerin ABM’leri. Bir bölümde balistik füzelerde hiçbir şey eksik kalmasın diyerek nükleer füze denizaltıları ve SLBM’leri (denizaltından atılan kıtalararası balistik füze) yine ayrıntılı dosya ve tablolar ile anlatmaya çalışacağım. Sondan bir önceki dosyamızda biraz yan dal olarak gireceğimiz nükleer silahların EMP (Electromagnetic Pulse) etkisi.
Tahmini olarak 25.bölüm olan son bölümde ise o güne kadar anlattıklarımızın ve dünya ve ülkemizdeki son gelişmeler ışığında, biraz kamuoyunu aydınlatma amaçlı yazı dizimizi özetlemek, biraz da tarihe not düşmek adına bir rapor çalışması olacak. “Türkiye’nin yüksek irtifa (taktik ve stratejik olarak) savunması, balistik füze tehdidi, ihaleler-alımlar ve füze geliştirme çalışmaları gibi hayati konular, Nasıl olmalı? Neler yapılmalı? Bugüne kadar yapılan hatalar neydi? Görmezden gelinenler ve dünya nereye biz nereye gidiyoruz?” sorularına cevap arayacağımız son bir değerlendirme raporu yayınlayacağım.
KOKPİT AERO Hakan KILIÇ 08.02.2017