Boston Consulting Group (BCG) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) hazırladığı dijital sanayi çalışması Türkiye’nin dijital sanayi çalışması Türkiye’nin dijital sanayi potansiyelini önümüzdeki yıllar için ortaya koyuyor.
Özellikle otomotiv, makine, kimya, gıda, tekstil ve beyaz eşya gibi sektörlerdeki üretimi konusunda bulunduğu bölgenin önemli bir dinamik gücü olan Türkiye gibi. Her geçen gün batılı ülkelerin sanayilerinde dijital süreçlerini artırması Türkiye’nin rekabet gücünü zorlamaya başlıyor. Ancak sanayi üretimi konusunda tecrübeli bir ülke olan Türkiye’nin dijital enstrümanları kullanması kendi potansiyelini ortaya çıkarması açısından en önemli kriter. Boston Consulting Group (BCG) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) hazırladığı dijital sanayi çalışması Türkiye’nin dijital sanayi potansiyelini önümüzdeki yıllar için ortaya koyuyor.
Dijital sanayi konusunda bulunduğu bölge açısından Türkiye’yi Almanya ile kıyaslayalım. Hızla giderek sanayisini dijitalleştiren Almanya ile Türkiye arasında üretim konusunda 23 baz puanlık bir fark bulunuyor. Almaya, planladığı şekilde dijital sanayiye geçerse bu 5 baz puana kadar düşecek. Başka bir deyişle Türkiye, elinde bulunan üretim sanayideki avantajını neredeyse kaybedecek. Peki Türkiye, bu anlamda elinde nasıl bir potansiyel bulunduruyor. Raporda paylaşılan bilgilere göre Türkiye’nin dijital sanayi ile üretimdeki toplam ek verimlilik artışını yüzde 5–8 artırması hedefleniyor. Bu hedef gerçekleştirildiğinde ise 150-200 milyar TL civarında verimlilik artışıyla tasarruf elde edilecek. Bu rakamda Türkiye’nin elinde bulunan büyük potansiyeli fazlasıyla açıklıyor.
Türkiye, dijital sanayiye hangi adımlarda hazırlanacak. TÜSİAD ile Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) tarafından hazırlanan “İmalat Sanayi Sektörleri Rekabet Göstergeleri Raporu”nda şu göstergeler yer alıyor: Toplam faktör verimliliği, işgücü verimliliği, katma değer payları, istihdam payları, çalışan başına toplam Ar-Ge harcaması ve ihracatın ithalatı karşılama oranı. Belli başlı bu göstergeler için ise en önemli kriter yatırım. Türk üreticilerin, dijital sanayi teknolojilerini üretim sürecine dahil etmek için önümüzdeki on yıllık süreçte yılda gelirlerinin yaklaşık yüzde 1 ile 1.5 arasında yatırım yapması gerekiyor. Bu da yaklaşık 10-15 milyar TL’ye denk geliyor. Peki sektörlere ne görevler düşüyor? Araştırmada pilot olarak seçilen sektörlerin ellerindeki potansiyelleri ve dijital sanayi planları yer alıyor.
1) Otomotiv: Yüzde 10-15 oranında potansiyel verimlilik artışı bekleniyor. Bu kapsamda montaj hatlarının otomasyonu ve esnekleşmesi, üreticilerin daha küçük hacimlerde üretim yapma yetkinliklerini geliştirecek. Montaj hatları, hem birbirleriyle hem de diğer sistemlerle işbirliği yapabilen otonom robotlar aracılığıyla otomatik hale getirilecek. Hata payı asgariye indirilecek. Üreticiler tedarikçilerle tam entegrasyon gerçekleştirecek. Bu yolla operasyonlar yeni siparişlere göre düzenlenebilecek.
2) Beyaz Eşya: Yüzde 9–14 potansiyel verimlilik artışı bekleniyor. Parçaların, hatların ve ekipmanın içine yerleştirilen sensörlerle, makineler arası ve makinelerle insanlar arasında iletişim kurulacak. Uçtan uca süreçlerin daha bağlantılı hale gelmesi sağlanacak. Böylelikle üretim hatları daha çevik ve uyumlu çalışacak. Şirketler stok bulundurma birimileri daha kolay yönetebilecek. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) ve diğer imalat sistemleri (MES/MOS) ile entegrasyon içinde çalışacak. Üretim sahasındaki işgücü verimliliği, otonom nakil araçları ve sevkiyat robotları sayesinde artacak.
3) Tekstil: Yüzde 10–16 potansiyel verimlilik artışı bekleniyor. Prototip hazırlamak için gelişmiş simülasyonlarla, lüks ürünler hızla geliştirilebilecek. Bu aynı zamanda hata oranlarını ve fire maliyetlerini azaltacak. Şirketler, satın alma döngülerini daha doğru bir biçimde öngörebilecek ve stok maliyetlerini azaltacak. Adaptif üretimi mümkün kılan makineler arası iletişim sayesinde, operatörler üretim hattının ne zaman çalışmayabileceğini öngörebilecek ve sorun daha yaşanmadan önlem alma çalışmalarını başlatabilecek.
4) Kimyasallar: Yüzde 8–12 oranında potansiyel verimlilik artışı bekleniyor. Muhasebe, üretim ve envanter sistemlerinde gerçekleşecek olan veri entegrasyonu, üreticilerin küçük hacimli üretim yapabilmelerini sağlayacak. Üretim hatlarının gerçek zamanlı takibi sayesinde fazla mesai ve standart dışı çalışma süreleri asgari düzeye inecek. Ar-Ge amacıyla üretim hatlarından toplanan büyük veri, analiz edilerek hem yeni ürünlerin inovasyonunu için kullanılacak. Fire oranı azaltılacak. Akıllı depo ve şirket için geliştirilen lojistik çözümler sayesinde gelişmiş üretim planlaması yapılabilecek.
5) Yiyecek ve içecek: Yüzde 9–12 potansiyel verimlilik artışı bekleniyor. Üretim, lojistik ve satış sistemlerinden toplanan büyük veri, pazar taleplerinin daha doğru tahmin edilmesine yardımcı olacak. Bu da doğru ürünün, doğru zamanda, doğru yere tahsis edilmesini sağlayacak. Özelleştirilmiş beslenme programları üretilecek ve beslemenin toplam maliyeti düşürülecek. Tarımda üreticiler takip edilerek verimlilik artırılacak. Tedarikçilerin verimliliği arttıkça, ‘tam-zamanında üretim’ iyileşecek, envanter maliyetleri düşecek ve paketleme hataları da asgariye inecek.
6) Makine sistemleri: Yüzde 9–12 potansiyel verimlilik artışı bekleniyor. Prototip üretiminde ve test sistemlerinde gelişmiş simülasyonlar ve kalıp tasarımlar kullanılacak. Ar-Ge, tasarım ve üretim birimleri için kurulacak sanal ortamlar ürün geliştirme sürelerini kısaltacak. Fire oranlarını düşürecek. Kurulum ve teslimat süreleri kısalacak. Kapasite kullanımını artacak. İşçilerin sağlık ve güvenlik standartlarını iyileştirecek. Sensörlerle uzaktan arızalar giderilecek Böylelikle satış sonrası operasyon ve garanti maliyetleri azalacak. Müşteri memnuniyetini artıracak.
HÜRRİYET 20.01.2017