AMERİKA’nın Chicago şehrindeki meşhur Argonne Ulusal Laboratuvarı’nın önemli isimlerinden olan fizikçi Prof. Dr. Ercan Alp’le sohbete doyamazsınız.
O kadar isteklidir ki anlatmaya, parçacık fiziğinde son gelişmeleri sizin ona sormanıza fırsat bile vermeden anlatmaya başlar. Derdi hep Türkiye’dir aslında, yılmadan yorulmadan Türkiye’de bir hızlandırıcı kurulması için uğraşır.
İşte o Ercan Alp ile birkaç yıl önce sohbet ederken ondan öğrenmiştim, Paris’teki ünlü Louvre Müzesi’nde yaşanmakta olanları.
Müze, biliyorsunuz 9.5 milyona varan ziyaretçi sayısıyla dünyanın en çok ziyaret edilen ikinci müzesi. (Birinci sırada Çin’deki İmparatorluk Sarayı var.)
Nitekim Paris’e yolu düşenler bilir, Louvre’un önünde bilet kuyruğunun olmadığı bir zamana denk gelmek meseledir.
YA MONA LİSA SOLARSA?
Bunca insan müzenin kasasına milyarlarca Euro bırakarak müzeye girer ve onların ezici bir çoğunluğunun hedefi müzedeki en ünlü eserdir; Vincili Leonardo’nun Mona Lisa’sı.
Müze yönetimi bu en değerli eserini korumak için elinden geleni yapıyor; elinden gelmeyenler için de dışarıdan yardım istiyor.
Ercan Alp’ten birkaç yıl önce duyduğuma göre Mona Lisa’nın zaman içinde renklerinin solmasından endişe ediyor müze yönetimi ve bunun için parçacık fizikçilerinden yardım istiyor.
Resmin renklerinin solmaması için önce o renklerin nasıl oluştuğunu, büyük ressam Leonardo’nun nasıl bir boya karışımı hazırladığını bilmek gerek. Hangi atomlar, hangi moleküller var o renklerin içinde ve bunların ışıkta yansıttığı renklerin değişmesinin nasıl önüne geçilebilir?
MÜZEYE KURULAN HIZLANDIRICI
Resmi yerinden indirip bir hızlandırıcı merkezine götürmek, orada bir laser kaynağı ile resmin boyasını tahlil etmek söz konusu olamayacağına göre ne yapılacak?
Genç kuşak Fransız fizikçi Philippe Walter öncülüğünde kalabalık bir ekip Louvre’nun bodrumunda kurdukları bir hızlandırıcı ile epey bir zamandan beri Mona Lisa’nın sırlarını çözmeye çalışıyorlar. Walter ve arkadaşları, ‘X-Ray Aydınlatma’ adı verilen bir teknikle Mona Lisa’nın her milimetrekaresini incelediler.
Şimdi onların incelemeleri ‘Angewandte Chemie International Edition’ adlı dergide bir makale olarak yayımlandı.
MONA LİSA’NIN YÜZÜNÜN GÖLGELERİ
Araştırmacılar sadece Leonardo’nun Mona Lisa’yı yaparken kullandığı boyaların bileşimini ortaya çıkarmakla kalmadı; bu ünlü tablonun yüzyıllardır insanları büyüleyen bazı özelliklerinin nereden geldiği konusunda da ciddi bir fikir oluşturdular.
Mona Lisa, evet resimdeki kadının gülümsemesiyle meşhurdur ve daha çok da bu tartışılır ama resmin başka detayları da var. Mesela Mona Lisa’nın yüzünde gördüğümüz gölgelerin kaynağı. Bilen biliyor, resmin üzerinde herhangi bir fırça darbesini belli eden bir şey yok ama işte kadının yüzünde yine de gölgeler var.
Walter ve arkadaşları, kullandıkları X-Ray kaynağı sayesinde bu sırrı çözmüş olabilirler. Anlaşılan Leonardo boyamayı tamamladıktan sonra bir çeşit cila da sürmüş bazı bölgelere. İşte o gölge hissini veren şey de o cilanın etkisi.
Dr. Walter ve ekibi, ressamın önce Mona Lisa’nın yüzünü ten renginde boyadığını saptamış. Ardından Leonardo, tam 30 kez çok ince bir cilalama işlemi yapmış. Bu işlemlerden bazıları yarım milimetre kalınlığında. Yani ressam biz o gölgeleri hissedebilelim diye çok ama çok ince çalışmış, Mona Lisa’nın yüzündeki ifade ve o ifadeyi dramatikleştiren gölge hissi tesadüfen ortaya çıkmış bir şey değilmiş.
Bu yazıdaki bilgileri The Economist’in taa haziran ayında yayımladığı bir haberden aldım; Prof. Dr. Ercan Alp ile yaptığım sohbetle de birleştirdim. Maalesef The Economist, Dr. Walter ve arkadaşlarının Louvre’un bodrumundaki o laboratuvarda çalışmasının esas sebebi olan Mona Lisa’nın korunması konusunda ne gibi bilgiler edindiğini yazmamıştı.
Ama Mona Lisa’nın yüzündeki gölgenin sırrını çözenler, herhalde resmin solmamasının yolunu da bulmuşlardır.
HÜRRİYET İsmet BERKAN