Eğitim dünyasında köklü bir değişimin öncesini yaşıyoruz. Gelenekselleşmiş eğitim metotlarının bir sonucu olan bugünkü yetişkinler, teknoloji çağını araladılar. Kendilerini yetiştiren sistemi kökten değiştirecek bir çözümü de onlar bulmaya çalışıyor.
Aristo’nun yaklaşımı ile ancak eğitim sayesinde devletler mümkün olabilir ve insanlar ortak yaşam kültüründe daha kolay yaşayabilen topluluklara dönüşebilir. 30 yıl öncenin öğretim şartları ile geldiğimiz noktada dağlar kadar fark var. Ancak bu değişimin yalnızca başındayız.
Kara tahta ve tebeşir ile eğitim gören nesil şimdilerde kendi eğitim modellerini ve deneyimlerini değiştirmenin peşinde. Milattan önce 3000’li yıllarda abaküs kullanılırken de muhtemelen o zamanın önderleri buna itiraz etmiş, insan aklının kolaycılığa alışmasının tehlikelerinden bahsetmiş olabilir. Geldiğimiz noktada abaküsler ya da hesap makinalarından çok daha fazlası, mesela tabletler, akıllı telefonlar ve tahtalar, robotlar ve daha birçok internete bağlı nesne eğitimin bir parçası haline geliyor.
2 trilyon dolarlık pazar
GSV tarafından yapılan araştırmaya göre eğitim sektörünün tüm dünyadaki büyüklüğü 2 trilyon doları geçiyor. Teknolojinin bu pazarı hem büyüteceği hem de geleneksel harcamalarının yönünü değiştireceği tahmin ediliyor. Yani her zaman olduğu gibi teknoloji sayesinde eğitim dünyası tasarruf sağlamış olmayacak. Tam tersine okullar, devletler ve tabi ki veliler daha çok para harcayıp, daha iyi eğitim standartlarının ortaya çıkmasını sağlamış olacak. Ancak tek bir farkla. Aynı işlemi 30 yıl önce yapsaydınız muhtemelen kat kat fazlasını ödemek zorunda kalacaktınız. Bugün bir sınıfta her öğrencinin eline tablet vermenin maliyeti ile, 30 yıl önce her sınıfa birer televizyon koymanın maliyeti neredeyse aynı.
Günümüzde eğitim teknolojilerine yapılan yatırımın hızı giderek artıyor. Örneğin bundan 10 yıl önce yalnızca 15 öğrenim yönetim sistemi (LMS) geliştiricisi varken günümüzde bu rakam 700’ü geçiyor. LMS pazarı 2013 yılında 2.3 milyar dolar iken 2016 yılının sonunda pazarın 7.8 milyar doları geçmesi ve 2021 yılında 15.7 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması hedefleniyor. Uzaktan eğitim teknolojilerinin yıllık ortalama hızı gelişmiş ülkelerde %8 civarında iken, Latin Amerika %14.6, Afrika %16.9, Doğru Avrupa ve Asya’da ise %17 civarında gerçekleşiyor.
Eğitim yatırımları için fırsat büyük
Eğitim teknolojilerine olan bu ilgi hızla büyürken bu alanda yatırım yapan şirketler de hızla büyüyor. 2015 yılında yediden fazla şirket 100 milyon doların üzerinde yatırım sermayesi çekmeyi başardı. Yalnızca bu yedi şirket 1 milyar dolardan daha fazla sermaye kazanmış oldu. Bunlar arasında Udacity, Lynda ve 17zuoye bulunuyor. Bu alanda yine Çin en fazla yatırımı yapan ülkeler içinde liderliğini koruyor. Çin’li şirketler tüm dünyada yapılan eğitim teknolojilerini yatırımlarının %37’sini gerçekleştirmiş oldular. Bu yatırımın toplamı da 1 milyar doları geçmiş durumda. Küresel ölçekte bakıldığında ise eğitim teknolojilerine olan yatırım 2015 yılında bu yana %58 oranında artmış oldu.
Çin yatırımlarını artırıyor
Tüm dünyada genel olarak Asya ülkelerinin eğitim teknolojilerine olan yatırımları artırması dikkati çekerken Çin bu alanda liderliği elden bırakmıyor. Bu güne kadar üretim ekonomisi üzerine odaklanan Çin, hızlı bir şekilde servis tabanlı bir ekonomik modele geçmek istiyor. Bunun için de daha yoğun bir şekilde eğitim teknolojilerine harcama yapmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz sene yatırım sermayesi konusunda çok farklı bir yaklaşım sergileyen kamu şirketi üzerinden start-up şirketlere 30 milyar dolarlık bir fon sağlayacağını açıklamıştı. 2020 yılına kadar ülke genelinde 30 binden fazla start-up şirketin kurulması hedefleniyor. Çin bu start-up’ların ihtiyaç duyduğu eğitimli topluluğu artırmak ve şu anda hali hazırdaki 806 milyonluk iş gücünü daha vasıflı işler yapabilecek duruma getirmek için uzaktan eğitim başta olmak üzere eğitim teknolojilerine çokça yatırım yapmaya devam ediyor. Bu değişimin ilk meyveleri de ortaya çıkmaya başladı. OECD raporlarına göre 2030 yılına geldiğimizde STEM kültürü ile yetişmiş olan eğitimli nüfusun %37’si Çin’de yaşıyor olacak.
Akıllı okullar, dijital üniversiteler
Türkiye’de yürütülen birbirinden bağımsız birçok çalışma bile çocukların eğitim yaşantısında ciddi değişimlere yol açmaya başladı. Ancak daha disiplinli ve merkezi bir yapıdan yeniden kurgulanmış bir sisteme ihtiyaç giderek artıyor. Dijital içeriklerin tamamlaması, STEM araçlarının ve metodolojisinin daha da yaygınlaşması, okulların altyapılarının akıllanması ve üniversitelerin dijitalleşerek herkese her zaman eğitim verecek şekilde yeniden şekillendirilmesine acilen ihtiyaç var.
DÜNYA Murat YILDIZ 21.10.2016