Her şey bir fikirle başlıyor. Eğer, aklınıza gelen fikirle bir teknokente başvurup, projenizi sunduğunuz jüriyi ikna edebilirseniz hayatınızda yeni bir döneme giriyorsunuz. Artık bir girişimcisiniz ve projeniz ile belki de milyon dolarlık yatırımlar alacak, pek çok insanın hayatını etkileyeceksiniz.
Teknokentler, girişimci, iş gücü, sermaye, ve üniversitenin buluştuğu, birbirlerinden beslendikleri ekosistemler olarak tanımlanıyor. İlk teknokent, organik olarak ABD’deki Silikon Vadisi’nde oluşmuş. Üniversite öğrencileri, mezunlar, akademisyenler ve sermaye kendiliğinden Stanford Üniversitesi etrafında kümelenmişler. Dünyanın diğer bölgelerinde de bu oluşum kopyalanarak teknokentler kurulmaya başlanmış. Teknoparkların merkezinde herzaman üniversite bulunuyor. Böylece, Ar-Ge ekipleri bir arada bulunuyor, bilgi paylaşımı sağlanıyor, yeni çıkan Ar-Ge sonuçları hızla ürüne dönüşüyor, öğrencilere bu merkezlerdeki firmalarda iş fırsatları doğuyor.
Türkiye’de ise teknokentler ile ilgili yasal düzenlemeyi yapan 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası 2001’de yürürlüğe girdi. Bu tarihten itibaren pek çok ilde teknokentler kurulmaya başlandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yayınladığı rapora göre 2016 Mayıs ayı itibariyle Türkiye’de 64 Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunuyor. Bunlardan 50 tanesi faaliyette. Toplam 3.890 firma bulunuyor ve yaklaşık 40 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Teknokentlerdeki firmaların taptığı satış toplam 35 milyar TL, ihracattan elde edilen gelir ise 2.4 milyar dolar.
İstanbul Üniversitesi bünyesinde bulunan İstanbul Teknokent’in Genel Müdürü Yasin Erol, teknokentlerin kurulmasının 3 temel amacı olduğunu söylüyor. İthalatı azaltmak, ihracata katkı sağlamak ve istihdama katkı sağlamak.
KULUÇKALARDA BÜYÜYORLAR
Teknokent deyince akla ilk gelen terimlerden biri kuluçka merkezleri. Potansiyeli yüksek projeler, kuluçka merkezlerinde şirketleşiyor ve iş dünyasına hazırlanıyor. Bu süreçte girişimciler, fikirlerinin olgunlaşması, farklı fikirlerin doğması, şirket yönetimi gibi pek çok konuda eğitim görüyor. Bunun için herhangi bir ücret de talep edilmiyor. Girişimcilerin teknoparklardaki kuluçka merkezlerinde kendine yer bulabilmesi ve fikrin hayata geçirebilmesi için öncelikle seçtikleri bir teknokente başvuru yapması gerekiyor. Bu noktada başvuru tarihlerini takip etmek çok önemli. Başvurunun ardından proje akademisyenler ve iş adamlarından oluşan jüriye sunuluyor ve eğer jüri ikna edilirse ön kuluçkaya kabul ediliyor. Ön kuluçka sürecinin ardından yapılan değerlendirme de aşılırsa kuluçka merkezine giriliyor. Tüm bu değerlendirmelerde projenin Ar-Ge niteliği, ekonomik etkisi, üniversite-sanayi işbirliği konularındaki potansiyeli ölçülüyor. Ön kuluçka ve kuluçka süreci genellikle 15-16 ay devam ediyor.
İHRACAT ÖNEMLİ BİR KRİTER
Türkiye’de kurulan ilk teknokent olan ODTÜ Teknokent’in kökü 1980’lere dayanıyor. ODTÜ Teknokent’te, yaklaşık 100 tanesi kuluçka merkezinde olmak üzere 320’den fazla şirket bulunuyor. Bu şirketlerin yüzde 60’dan fazlası teknokent bünyesinde kurulmuş ve 5 binden fazla personele istihdam sağlanıyor. 2015 sonu itibariyle ODTÜ Teknokent’te faaliyet gösteren şirketlerin yüzde 49’u yazılım-bilişim, yüzde 21’i elektronik, yüzde 15’i makine ve tasarım, yüzde 5’i enerji, yüzde 4’ü medikal teknolojiler, kalan yüzde 6’sı da ileri malzeme, tarım, gıda, uzay-havacılık, otomotiv gibi diğer alanlarda Ar-Ge çalışması yürütüyor. ODTÜ Teknokent’te yer alan şirketlerin bugüne kadar Ar-Ge’den elde ettikleri gelir ve Türk ekonomisine kattıkları değer 5 milyar TL’den fazla. Bu çalışmalardan elde edilen ihracat geliri ise 1 milyar doları aşmış durumda.
ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa Kızıltaş, ODTÜ Teknokent kuluçka merkezine girebilmek için başvuran projelerde farklı kriterlere baktıklarını söylüyor. Bunlardan ilki AR-Ge’nin derinliği. Yani, dünyada çok fazla örneği olmayan yeni bir yapılanma olması, araştırma bölümünün yoğun olması. Diğer kriter bu projenin yaratacağı ekonomik değer, özellikle ihracat potansiyeli. Üçüncü kriter ise ekosistem ile olan uyumluluğu ve katkısı. Yani, üniversite ya da teknokentteki diğer firmalarla olan işbirliği potansiyeli. Burada çarpan etkisi çok önemli. Farklı fikirlerin, firmaların, akademisyenlerin birbiriyle çarpıştığı ekosistemlerde bir sinerji oluşuyor ve inovasyon ortaya çıkıyor. Bu da başarılı sonuçlara götürüyor. Teknokentlerin kurulma amacı da bu zaten.
Mustafa Kızıltaş, üniversitelilerin girişimciliği bir kariyer yolu görmelerini arzu ettiklerini belirtiyor. Buna yönelik ‘fikir nasıl yaratılır’, ‘ortağını bul’ gibi bilgilendirme ve farkındalık yaratma programları uygulanıyor. Farklı kategorilere göre oluşturulan ön kuluçka merkezleri bulunuyor. Örneğin, ‘ATOM’ (Animasyon Teknolojileri ve Oyun Geliştirme Merkezi) girişimci öğrencilerin oyun yazılımı alanındaki fikirlerini ve projelerini geliştirebilecekleri ve kendi şirketlerini kurma imkânı buldukları bir ön kuluçka merkezi. Burada, bugüne kadar farklı ölçeklerde 65’ten fazla oyun geliştirilerek toplamda 40 milyonun üzerinde oyunsevere ulaşmış. Bir başka ön kuluçka programı ise ‘Yeni Fikirler Yeni İşler’ (YFYİ). Bu program 12 yıldır devam ediyor. Teknoloji tabanlı girişimciliği yaygınlaştırmayı ve desteklemeyi amaçlıyor. Bu programa yılda binin üzerinde başvuru geliyor. Henüz şirket kurmamış ancak fikri olanlar, şirketini büyütmek isteyenler ya da uluslararası alana taşımak isteyenler bu programa başvurabiliyor. YFYİ kapsamında bugüne kadar 200’ün üzerinde şirket kurulmuş ve 750’nin üzerinde istihdam yaratılmış.
3 MİLYAR TL GELİR
İTÜ ARI Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Deniz Tunçalp’in verdiği bilgilere göre 2002’de kurulan İTÜ ARI Teknokent’te bugün 250’den fazla Ar-Ge firması var. Bu şirketler 6.200’ün üzerinde kişiyi istihdam ediliyor, yılda 600’ün üzerinde proje üretiliyor. Bugüne kadar 148’i patentli olmak üzere toplamda 2.500’ün üzerinde başarılı proje çıkarılmış, 2015’de toplam 3 milyar TL gelir elde edilmiş ve 180 milyon dolarlık AR-GE ihracatı yapılmış.
İTÜ ARI Tekonokent’in kuluçka merkezine İTÜ Çekirdek deniliyor. 5 yıl önce kurulan merkez, UBI Global Kuluçka Merkezleri sıralamasında Avrupa’da en iyi 8. dünyada ise en iyi 18. kuluçka merkezi durumunda. Geçen yıl 3.900 başvurunun geldiği İTÜ Çekirdek’e her yaştan, teknoloji odaklı girişimciler başvurabiliyor. Girişimcilerden hisse veya bedel talep edilmiyor. Ancak, buraya dâhil olabilmek için çeşitli aşamalardan geçmek gerekiyor. Ön etap elemesi kapsamında girişimci projelerin teknolojik ve inovatif niteliği, projenin ticarileşebilme potansiyeli, ekibin nitelikleri, projenin ulusal veya tercihen uluslararası pazarda ölçeklenebilirliği göz önünde bulunduruluyor. Ön etap elemesinin ardından girişimler ‘ön kuluçka’ adı verilen sürece kabul ediliyor. Bu aşamada girişimciler projelerini hayata geçirmeye çalışırken, bir yandan da hızlandırma sürecinde profesyonellerden ve akademisyenlerden iş planı hazırlama, pazarlama, sunum gibi temel işletme eğitimleri alıyor. Başarılı ekipler, İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi’ne dâhil edilerek 1 yıl boyunca ücretsiz olarak sunulan tüm olanaklardan yararlanabiliyor.
2015’te 20 firmaya toplam 2.7 milyon TL değerinde ödül ve bulut bilişim altyapısı fonu dağıtılmış. Ayrıca, hızlandırma sürecinde girişimciler Ar-Ge çalışmaları kapsamında kullanmak üzere 175 bin liralık fondan faydalanabiliyor ve İTÜ laboratuvarlarından yararlanabiliyorlar.
YATIRIMCI BULMAK ÖNEMLİ
İstanbul Teknokent Genel Müdürü Yasin Erol, kendi bünyelerinde 20 tanesi kuluçka merkezinde olmak üzere 100’den fazla firma olduğunu söylüyor. Bu firmaların geliştirdiği 150 proje bulunuyor, 650 civarında kişi istihdam ediliyor. İstanbul Teknokent ön kuluçka merkezine girebilmek için yılda iki kere başvuru alınıyor. Temelde teknoloji tabanlı ve inovatif olan, henüz şirket kurmamış olsa da en azından kafasındaki projeyi anlatabilecek düzeydeki projeler katılabiliyor. Ön kuluçkada bir iş planı hazırlama, pazarlama bilgisi, personel yönetimi bilgisi gibi eğitimler veriliyor. Ön kuluçkaya katılanlar jüri karşısında sunumlarını gerçekleştirdikten sonra seçilenler kuluçka merkezine kabul ediliyor. Burası fikri olanların ilk şirketlerini kurdukları yer. Tüm kuluçka süresi toplam 15-16 ay sürüyor.
Yasin Erol, kuluçka dönemindeki firmaların mutlaka bir iş planının olması gerektiğini düşünüyor. Bir iş planının olmaması, çoğu zaman girişimcilerin başarısız olmasındaki en önemli sebeplerden biri oluyor. Bu nedenle henüz kuluçkadayken iş planı oluşturma ile ilgili eğitimler veriliyor. Bunun yanında, teknokentler içinde bulunan ‘teknoloji transfer ofisleri’ de teknokent içine gelecek firmalara danışmanlık yapıyor. İstanbul Üniversitesi Teknoloji Transfer Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol İnce, bir firmanın hayata geçirmek istediği bir fikirle ilgili proje yazımı, hukuki süreçlerinin takip edilmesi, patent alım süreci gibi konularda kendilerinin destek verdiğini söylüyor. Bugün Türkiye’nin 32 üniversitesinde teknoloji transfer ofisleri bulunuyor.
GENÇLER İÇİN GİRİŞMCİLİK ATMOSFERİ
Faaliyete 2004’te geçen Teknopark İzmir’de 151 Ar-Ge firması bulunuyor. Yaklaşık 50 kuluçka firması, 20 de ön kuluçka girişimcisi var. Bu şirketlerde yaklaşık 750 personel çalışıyor. Toplam ciro 300 Milyon TL’yi aşarken, ihracat rakamı 30 milyon dolara yakın.
Teknopark İzmir Genel Müdürü Yücel Yaşar, Teknopark İzmir’in tüm gençlere yeni iş olanağı sağlayamasa da birçoğunun kendi işlerinin sahibi olabileceği bir düşünce atmosferi yaratmayı hedeflediğini söylüyor. Bu kapsamda İzmir Kalkınma Ajansı ile birlikte İnovasyon Merkezi’ hayata geçirilmiş. Projede kapsamında Türkiye’nin en büyük kuluçka merkezi olan ClassBoom kurulmuş. Yaşar, ClassBoom’un girişimcileri en kırılgan oldukları dönemde destekleyecek bir yapı olarak kurgulandığını belirtiyor. Burada girişimciler hem maddi hem de manevi anlamda destekleniyor ve mentorluk faaliyetleri ile yönlendiriliyor. ClassBoom içinde yer alan girişimci, kuluçka desteklerinden en fazla 3 yıl yararlanabiliyor. Bugüne kadar 500’ün üzerinde genç girişimci adayı eğitime alınmış.
İŞTE ÖRNEK PROJELER
ODTÜ’NÜN ATAK’I
– Onedio, ön kuluçkadan çıkan bir sosyal medya platformu. 4.5 milyon kullanıcısı var. Kullanıcıların da içerik hazırlayarak para kazanmasını sağlıyor. 3 milyon dolar yatırım aldı.
– Udemy, bir uzaktan öğrenme platformu. Türkiye’de doğan en büyük teknoloji firması. 700 milyon dolar piyasa değeri var. Bugüne kadar toplamda 1 milyar dolar yatırım aldı.
– Taleworlds Entertainment, bilgisayar ve konsol oyunları üretiyor. Dünyaca ünlü Mount and Blade oyununun yaratıcısı. Satışlarının yüzde 98’ni yurt dışına yapıyor. Oyun serisinin toplam satışı 6 milyonu aştı. Oyun gelmiş geçmiş en başarılı 100 oyun arasında seçildi.
– Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş, tamamen yerli imkânlarla geliştirilmiş ve üretilmiş ilk helikopter olan ATAK’ı üretti. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne 50 adet ve Azerbaycan’a 60 adet satıldı.
İTÜ’DEN SAĞLIK GİRİŞİMLERİ
– Vivosens Biyoteknoloji, tarafından geliştirilen Vivosens Biyosensör, 15 dakika içinde vücudun analizini yapıyor. Uzun süren tahlil sonuç süreci çok kısa sürede tamamlanabiliyor.
– Garaj yeri: Aracı boşta duran ve araç kiralamak isteyen insanları buluşturan bir platform.
– Enigma: Kulağa yerleştirilen bir cihaz ile kulaktaki kılcal damardan yansıyan ışığı analiz ediyor ve şırınga olmadan kan tahlili yapıyor.
– GreenCoat: Ponza taşının fiziksel ve kimyasal özelliklerinden yararlanarak ürettiği taş ile yeşilin kaybolduğu kentlerde sürdürülebilir yeşilliği sağlamayı hedefliyor.
– PAO: Giyilebilir cihaz PAO, gün içinde kullanıcıya “su içmeniz lazım”, “duruşunuzu düzeltin”, “kan şekeriniz düştü yemek yemeniz lazım” şeklinde uyarılar veriyor.
İSTANBUL TEKNOKENT’TE YUMURTA KABUKLARINDAN BAKTERİ
– Arkim Kimyevi Maddeler şirketi, yumurta kabuğundan doğal anti bakteriyel elde ediyor.
– 2 yıl önce bir kuluçka firması olan Güvenpark Bilişim Teknolojileri, bugün akıllı taşınabilir milli kriptolu telefon geliştiriyor, Hindistan’a özel Mastercard ve Visa gibi bir ödeme sistemi yazılımı ihraç ediyor. Ayrıca, Türkiye’ye özel milli ödeme sistemi Troy’u da bu firma geliştiriyor.
– Ipsoft Bilişim, yüz tanıma entegreli müşteri takip sistemi projesi üzerinde çalışıyor.
– Arg3 Teknoloji, fiber optik teknolojisiyle gün ışığı aydınlatma sistemi tasarlıyor.
İZMİR TEKNOKENT İLAÇTA İTHALATI ENGELLEYECEK
– Florabio Teknoloji, Türkiye’de ilk olarak bir hücre ve besiyer geliştirme çalışmaları yaptı. Bu ürünlerin Türkiye’de üretilip ilaç sanayinde ithalatın engellenmesi hedefleniyor.
– Optonom, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencileri tarafından tekno-girişimsermayesi desteğiyle kuruldu. Geliştirilen ‘Optoelektronik Dilatometre Projesiyle’ incelenen numunelerin yüksek/düşük sıcaklıklarda fiziksel değişim ve genleşme özellikleri, optik görüntü analizi yöntemiyle gerçek zamanlı olarak tespit edilebiliyor.
– Mobil Dönüştür Bilişim Hizmetleri, Teknopark İzmir ön kuluçkasından teknogirişim sermaye desteği alarak şirketleşti. Bu firmanın geliştirdiği Simenty yazılımı, internet sitelerini otomatik olarak mobil uyumlu yapıyor.
VERGİ AVANTAJI DA VAR
– Kuluçka merkezlerinde birbirine benzer sorunlarla karşılaşan kişiler bir arada oluyor. Herkes birbirine destek oluyor.
– Girişimcilere müşteri ve iş ortağı bazında kapalı kapıların açılması, teknokentler sayesinde daha kolay oluyor.
– Teknokent içindeki firmalara sağlanan vergi avantajları var.
– Teknokentlerdeki diğer firmalar ile birlikte bir sinerji doğuyor. Farklı firmalarşa ortak proje yaratma ihtimali yükseliyor.
– Büyük firmaların bir gözü sürekli teknokentlerin üzerinde. Bu firmalar kendi faaliyet alanlarında kullanabilecekleri yeni ürünler için teknokentlerdeki firmalarla işbirliği yapabiliyor.
HÜRRİYET 20.06.2016