‘Sıfır karbonhidrat’ metabolizmaya zararlı

0

Sabri Ülker Vakfı  tarafından organize edilen ve bilim dünyasının önemli isimlerini İstanbul’da buluşturan ‘Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu’nda ele alınan konulardan biri de obezite ve beslenme oldu.

 

Karbonhidrat ve şeker tüketimiyle ilgili önemli bilgiler veren Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Merkezi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Üyesi Prof. Dr. Robert Farese, hücre biyolojisi üzerine yapılan çalışmalarda yeni bulguların sevindirici olduğunu dile getirdi. 

 


Yağlanmaya ilaç
Farese, şunları söyledi: “Laboratuvar ortamında yağ dokuları üzerine çalışma yapıyor, obezite ve diyabet ilişkisi üzerinde duruyoruz. Kesin olan şu ki obezite arttıkça, diyabet hastalığı da paralel olarak artıyor. Çalışmalarımızda yağlanma ile insülin hormonun direnciyle ilgili araştırmalar yürütüp her ikisi arasındaki ilişkiyi algılamaya çalışıyoruz. Çocuk diyabetinin neredeyse tamamında insülin eksikliğine rastlıyoruz. Vücuttaki yağ oranı arttıkça, insülin direnci artıyor. İnsülin direnci artıkça da vücuttaki yağlanma oranı artıyor. Yani bu ikili birbirini tetikleyen iki faktör. Araştırma merkezimizde hücrelerin nasıl yağlandığı üzerine çalışma yapıyoruz.”

‘Yan etki yaptı’
“Yağlanmayı tetikleyen 2 enzim var” diyen Farese, şöyle devam etti: “DGAT 1 hücrenin içinde trigliserid üretimini sağlayan bir enzim. Hücrenin içindeki trigliseridi baskılamak için bir ilaç üzerinde çalışıyoruz. Aslında ilacı keşfetmiş durumdayız. Bu ilaç hayvanlar üzerinde çok iyi performans gösterdi. Ancak insanlarda denendiğinde yan etkiler çıktı. DGAT 2 enzimi üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor.”

‘Yüksek tansiyona neden olabiliyor’
Farese, “Karbonhidrat ve yağlar bir araya geldiğinde hücrelerin yağlanmasına neden oluyor. Şeker yediğimizde insülin salgılanıyor. bugün ABD’de 40 milyon insan karaciğer yağlanması ile mücadele ediyor. Yüksek insülin seviyesi, yüksek tansiyona da neden olabiliyor. Özellikle kalp, damar hastalıklarını tetikliyor. Tüm insanlık, glisemik indeksi düşük karbonhidratlardan az miktarda tüketmeli. Karbonhidratların vücuttan yoksun bırakılması, metabolizmanın bozulmasına yol açarak karaciğer ile beyin arasındaki iletişim sinyallerini kesebiliyor. Sıfır karbonhidrat tüketimini sadece çocukluk çağındaki epilepsi hastalarının tedavisi için öneriyoruz” diye konuştu.

‘Sert diyetler olumsuz etkiler’

Prof. Dr. Diana Banati (Avrupa Yaşam Bilimleri Enstitüsü Müdürü): “Tükettiğimiz gıdaların güvenliği ile ilgili araştırmalar yaptıklarını ve gıdadaki mikrobiyolojik açıdan buluşan bakteri, virüs ve toksinleri araştırdıklarını söyledi. Dünya sağlık Örgütü’ne göre hastalıkların yüzde 45’inin beslenme ile direkt ilişkili olduğunu kaydeden Banati, “İnsanlar arasında yanlış bilinen birtakım doğrular söz konusu. Örneğin bazı tüketiciler ‘yağ tüketirsem obez olurum, yağlanırım’ düşüncesi içinde. Ancak unutuluyor ki yağ tüketimi bazı enzimlerin salgılanması için olmazsa olmazlardan. Beslenme kişiye özgüdür. Çok sert diyetler metabolizmada bozulmalara neden olur. ‘Et, yumurta yemeyin, karbonhidratı tamamen hayatınızdan çıkartın’ deniliyordu. Bunların tamamen yanlış olduğu ortaya çıktı.”

‘Değişimlere yol açabiliyor’ 

Prof. Dr. Halit Tanju Besler (Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı Bilim Kurulu Üyesi): “Toplumda beslenme ile ilgili sağlık sorunları var. Sağlık otoritelerine göre Türkiye’de 13-14 milyon kişi kan şekeri sorunu yaşıyor. Yani bu kişilerin diyabet yatkınlığı var. 3-5 yıl içinde diyabete yatkınlık oranında ciddi artış oldu. Sorun beraberinde kalp hastalıkları, kas iskelet sorunlarına da yol açabiliyor. Beslenmeyle ilgili sorunlar hücrelerde değişimlere neden oluyor.” 

 

MİLLİYET  09.05.2016

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here