Gençler için yenilikçilik bilişim ve imece kültürü

0

Dr. Hayal Köksal, çalışmalarında; öğretmen eğitimi, düşünen sorgulayan öğrenci projeleri, sivil toplum işbirliği ve dünya ülkeleriyle kalite ortaklığı gibi konulara öncelik veriyor.

 

Dr. Hayal Köksal; eğitmen, araştırmacı, yazar, sivil toplumcu ve anne… Çalışmalarını öğretmen eğitimi, düşünen sorgulayan öğrenci projeleri, sivil toplum işbirliği ve dünya ülkeleriyle kalite ortaklığı çalışmalarına adamış bir isim. 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1999 yılında başlattığı toplam kalite yönetimi çalışmalarında aktif rol alan Dr. Köksal, 40 bin civarında öğretmenin kalite eğitimi seminerlerinde görev aldı. 

1998-2013 yılları arasında Amerikalı kalite uzmanı John Jay Bonstingl’ın kurucusu olduğu “Kalite Okulları Merkezi” nin Türkiye ve Avrasya Merkezleri’nin kurucusu olan Dr. Köksal, üniversitelerdeki derslerinin yanında sivil toplumla işbirliğini sürdürdü. 

15 yıl Güney Afrika’daki Gençlik Gelişim Konseyi’nin (NYDT) Türkiye elçisi ve Projeler Etik ve Standartlar Komitesi üyesi olarak görev yapan Dr. Köksal, 2003’ten bu yana Hindistan’da 25 ülke temsilcisi tarafından kurulmuş olan Toplam Kalite ve Eğitimde Mükemmellik Konseyi’nin (WCTQEE) Türkiye Genel Direktörü. 

180 ülkenin içinde bulunduğu bir iletişim ağı olan “Human Dignity and Humiliation Studies”in Küresel Danışmanlar Kurulu ve Eğitim Grubu üyesi olan Dr. Hayal Köksal’ın çok sayıda ödülü de bulunuyor. Dr. Köksal ile, yaşam boyu öğrenci felsefesi, kalite, yenilikçilik üzerine konuştuk: 

► Çalışmalarınızı “yaşam boyu öğrenci” felsefesi ile sürdürüyorsunuz. 

Bu felsefeyi anlatır mısınız? Yaşam boyu öğrenen olmak özellikle eğitimciler için olmazsa olmaz bir anlayış. Günümüzde bilginin eskime hızını düşünürsek derslerini mezun olurken öğrendiği yöntemlerle sürdüren öğretmenlerin genç dimağlara verdiği zararı kolaylıkla anlayabiliriz. Yeniliklere getirilen direnç, meslektaşlarla yapılan işbirliği ve çölde çalıştığını hissetse-düşünse bile kendi ortamını yemyeşil bir vahaya çevirmek ve felsefenin ürünü. Hiç birimiz günlük gülistanlık ortamlarda büyümedik, çalışmadık. İsteyerek, uğraşarak ve öğrencilerimi çok severek 40 yılımı geçirdim. Hala da çabam onlara iyi bir rol model olmaya çalışmak. Her dersimde okuduğum kitapları, gittiğim filmleri ve ziyaret ettiğim müzeleri ve katıldığım konferans ve etkinlikleri anlatırım öğretmen adaylarıma. Hayata katacakları keyifl i dokunuşlar aslında büyük paralar gerektirmiyor; birazcık yaratıcılık, birazcık iyimserlik tozu ve biraz da istek. Sonra zaten otomatik olarak öğrenmeyi yaşam felsefeniz haline getiriyorsunuz.

► Kalite lideri olmayı nasıl tanımlıyorsunuz? 

“Dünya Kalite Lideri” ödülü almak çok mutluluk ve onur verici ama bir yandan da iç burkutucu. Eğitimde kalite adına gerçekten bir şeyler yapabiliyor muyuz? Kim gerçekten kalite ve mükemmelliğe ulaşabilir ki? Eğitim sistemimizin kalite ile dansı nasıl? Hatta böyle bir dans var mı son yıllarda? Aslında bu ödülle demek istenen; yaşam boyu gelişimi, önce insan anlayışını ve yapılan işi her seferinde daha iyi yapıyor olmak. Yani yerinde saymamak, sürekli gelişim için çaba içerisinde olmak. Bazen tek başınıza, bazen bir ekiple kocaman bir değişime, eğitimde iyileşmeye olanak yaratmak, anlayışı değiştirmek, farkındalığı arttırıp genel bir tanınma sağlamakla ilgili. Benim tüm çabam ülkemde başarılı olmuş veya olmaya aday öğrenci ve eğitimci dostlarımı dünya ülkelerine tanıtmak ve onlara yeni kapılar açmakla ilgili. Ancak bunun öneminin farkında olan ve bu konuda imeceye hazır olan o kadar az ki, beni üzen konu bu.

Değişim için farkındalık lazım

► Eğitim sisteminde kalitenin artırılması yönünde atılması gereken adımlar neler olmalı? 

Şu an eğitim sistemimize baktığımızda sürekli bir değişiklik çabası ve kaos ortamına tanık oluyoruz. Bence adımlar belli: Sistem kurucular ve karar vericilerin önce nasıl bir ülke istediğine bağlı olarak eğitimde ve toplumda değişimin yönü için “farkındalık” geliştirilmeli. Bizim beklentimiz doğal olarak Atatürk’ün gösterdiği çağdaş ve bilimsel çalışmalar ışığında yol alacak, ayakları yere basan, değerlerimizle uyumlu ama dinamik ve laik bir sistem. İkinci adım ise; bu doğrultuda içerik hazırlanması ve sistemin liderlerinin eğitimi geliyor. Bizler 70’li yıllarda eğitim enstitüsünde haftanın 5 günü çok yoğun ders, hafta sonları da sanatsal ve kültürel ek çalışmalarla yetiştik. Koro çalışmalarının içinde olmayı, bir müzik aleti çalmayı, dans etmeyi, kütüphane taraması yapmayı ve sanat faaliyetlerini öğrenmeyi öğretirlerdi okulumuzda. 1998 sonrası programa bakın bir de. Şimdilerde eğitim fakültesi öğrencilerinin amacı 2 ya da 3 günlerini boş bırakıp kendi özel derslerine yönelip daha öğretmenliği tam olarak içselleştirmeden para kazanmak. Ayda kaç kitap okuyorsunuz dediğimde “hiç” yanıtını aldığım olunca içim parçalanıyor. Okumayan öğretmen! Sinema veya tiyatroya gitmeyen öğretmen! Elinden sigara düşmeyen öğretmen! Bunları anlamak daha da zor. Önce kendini donatacaksın ki sonra öğrencilerini donatma yolculuğuna başlayabilesin. 

İşiniz hobiniz olsun

► “Yaşam boyu öğrenci” felsefesi kapsamında, hayata atılmaya hazırlanan gençlere tavsiyeleriniz neler olur? 

Öğrencilerime her zaman önerdiklerimi burada da paylaşayım: Okul yıllarında heybenizi ne kadar çok eğitim, seminer, sertifika, kurs, farkındalık, bilgi beceri edinimi ile doldurursanız yaşama o kadar artı ile başlamış olursunuz. Yapacağı işi sevmeden yapacaksak hiç yapmamak veya sevdiğimiz farklı alana yönelmek en doğru olanı. Hiç olmazsa mesleğe verilecek hasar o kadar aza indirgenmiş olur ki bizim mesleğimizde hasar doğrudan yeni yetişmekte olan yavruya oluyor. Güler yüzlü ve sevecen olan, ekip çalışmasına yatkın ve öfk eyle baş etmeyi bilip neyi nasıl öğrenebileceğini öğrenen gençler lazım bize. Bir de; teknolojiyi etkin kullanabilen ve ona esir olmayan. İmece kültürünü öğrensin sevgili gençlerimiz. Başka ülkelerin eğitim sistemlerini okusunlar, yeni arkadaşlar edinirken farklı kültürlerden olmalarına özen gösterip çok kültürlülüğü araştırsınlar. Yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlarla yaşamlarına değer katmayı öğrensinler. Bağnazlık, tembellik ve öfk e insanoğlunun en büyük düşmanları. İşleri hobileri olsun; okumak da, öğrenmek de.

Kültürümüzdeki imece anlayışını yenilikçi yaklaşımlarla harmanlamalıyız 

Hayal Köksal, Bilişimci Martılar, Yenilikçi İmece Derneği, Mutluluk Atölyesi gibi çok sayıda projede çalışıyor. Bu projeleri kendisinden dinledik: 

► Bilişimci martılar projesi 

Bilişimci Martılar projesi İstanbul kaynaklı olması ve Martı Jonathan gibi her seferinde daha yüksekten uçmayı hedefl emesi nedeniyle Martı ismini taşıyor. Ekip ruhunu, zamanı yönetmeyi, toplantıları ve çatışmayı yönetmeyi önemsiyor. Yakın çevrede yaşanan sorunu hissedip demokratik anlayışla yani oylamayla sorunu tanımlamayı, o sorunla ilgili önceden yapılan çalışmaları taramayı ve analitik araçlarla çözüm bulmayı amaçlıyor. Bu açıdan aslında ezberci eğitime indirilmeye çalışılan bir darbe. Her adımda teknolojiyi yardımcı olarak kullanmayı, iletişimi ve paylaşımı öne koyan, yıkıcı rakip değil, destek paydaş olmayı öğretmeye çalışan bir anlayışa sahip. 

► Mutluluk atölyesi

“Mutluluk Atölyesi” her yaş grubundan katılımcımıza “Bireysel Kalite Stratejilerini ve Yaşam Boyu Öğrenme İlkelerini” kazandırmaya; “öfk eyle baş edip” huzurlu iç, iş ve aile yaşamı oluşturmalarına; yaratıcılık sınırlarını genişletip yaşantılarını yeniden tasarlamalarına; doğru nefes alma, rahatlama ve gevşeme tekniklerini öğrenip ruh ve beden sağlıklarına destek verme amacına yönelik bir atölye çalışması. 

►Yenilikçi imece derneği

2015’te kurulan Yenilikçi İmece Derneği (YİMEDER) kültürümüzden gelen imece anlayışını yenilikçi ve bilimsel yaklaşımlarla harmanlayarak birey ve kurumlarda farkındalık yaratmayı, onlara çok yönlü düşünme ve sorun çözme sistematiğini kazandırmayı amaçlıyor. 

► Hayal Köksal Müfredat Akademisi 

İlköğretim programının sınıf-içi uygulamalarında ortaya çıkan sorunlara yanıt bulmada öğretmenlerimize yardımcı olmak üzere geliştirilmiş bir eğitim paketi olan Müfredat Akademisi, Değişimin Lideri: Yenilikçi Öğretmen Eğitimi’ni okulların kendi iklim ve kültürlerine uyarlanmış özel bir uygulamayla veriyor. 

► Eğitimde Köy Enstitüleri felsefesi

Köy Enstitüleri Felsefesini Öğretmen Adaylarına Aktarma Projesi, eğitim fakültelerinde okuyan öğrencileri, yani geleceğin öğretmenlerini aydınlanmanın okulları olan Köy Enstitüleri ve felsefesi konularında bilinçlendirmek amacıyla 2005 yılında oluşturuldu. İstekli okul yöneticilerinin okullarında “Köy Enstitüleri” ruhu oluşturalım; özgüvenli, kitap okumaktan hoşlanan, düşünen, sorgulayan, olumlu eleştiri yapabilen, müziğe ve sanata duyarlı yeni kuşaklar yetiştirme programı başlatmayı istiyorum. Bu benim en büyük hayallerimden biri. 

► Barış eğitimi 

Okul paydaşları arasında gerginlik, çatışma ve bundan doğan performans düşüklüğü mü var? Haydi gelin okulunuzda “Uluslararası Sertifikalı Barış Eğitimi ve Şiddetsiz Eğitim” çalışmasını başlatıp, öğretmenlerinizi İngiltere ve Hindistan odaklı “Exchange/değişim” programına katalım diyoruz. Bu çalışma çok uluslu bir barış projesi. 

► Engelliler için liderlik akademisi

Engelliler için Liderlik Akademisi kurulması çalışmaları içinde bulunan ilk derneğim Sü Ge Der 17 Ağustos 2010 tarihinden itibaren iki yıl boyunca Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD) ile işbirliği yaptı. Bu konuda farkındalık yaratmayı amaçlayan “Engelleri Empati ile Aşmak” isimli bir kitabımız var.

 

DÜNYA Didem Eryar ÜNLÜ 21.04.2016

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here