Harvard Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi Semir Beyaz ve ABD’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)’nden Yrd. Doç. Dr. Ömer Yılmaz, tüm dünyayı tehdit eden kanser hakkındaki gelişmeler hakkında bilgi verdi
Kanser, yıllardır insan sağlığını tehdit eden hastalıkların başında gelir. Oldukça karmaşık bir hastalık olan kanser, dokuların içinde belli kurallara göre bölünen ve farklılaşan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünerek dokunun işlevini kaybetmesine ve dokunun oluşturduğu organda hasara neden olur. Bir dokuda başlayan kanser, zamanla farklı özellikler kazanarak farklı doku ve organlara yayılır ve hastanın temel yaşamsal işlevlerini tehdit eder. Ve şu ana kadar insanda tanımlanan 200’ün üzerinde farklı kanser türü bulunuyor.
Kanser, beslenme, genetik değişimler, yaşlanma ve bağışıklık sistemi gibi faktörlerin etkisine göre şekillenebilen bir hastalıktır. Son yıllarda bilim dünyasında yankı uyandıran araştırmalar kanser oluşumuna ve seyrine etki eden hücresel ve moleküler mekanizmaları ortaya koyma konusunda önemli ilerlemeler kaydetti.
1-7 Nisan Kanser haftası dolayısıyla, kanserin teşhisi ve tedavisine yönelik çalışmalardaki son gelişmeleri 4 ana başlık altında derleyen ABD’de Harvard Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi Semir Beyaz ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)’nden Yrd. Doç. Dr. Ömer Yılmaz, “Bu çalışmaların sonuçları önemli bir umut ışığı olsa da, doğrudan hastalara uygulanmasi için daha cok zamana ve hem temel bilimlerde hem de klinikte ilave çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu noktada, hem ülkemizde hem de dünyada bilimsel araştırmalara verilen desteğin, bu hastalıklardan muzdarip insanların tedavisi için ne kadar önemli olduğunun altını çizmek isteriz” açıklamasında bulundular.
KANSER TEŞHİSİNDE BÜYÜK UMUT: KÖK HÜCRE
Yetişkin kök hücreler vücudumuzdaki hemen hemen her dokuda bulunarak kendi kendini yenileme ve o dokuyu oluşturan bütün hücreleri oluşturma kapasitesine sahip çok özel hücrelerdir. Yakın zamanda yapılan çalışmalar, kök hücrelerin uğradığı genetik değişikliklerin kansere yol açan temel etkenlerin başında geldiğini gösterdi. Bu değişikliklerin neticesinde farklı bir kimlik kazanan kök hücrelerin veya diğer bir deyimle kanser başlatıcı hücrelerin tanımlanması kanser teşhisi için büyük bir umut vadeder. Ayrıca bu kök hücrelerin içinde kanserin tedavisine yönelik özel moleküler hedeflerin belirlenmesine odaklanan çalışmaların sonuçlarını bilim dünyası heyecanla bekliyor.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GÜÇLENDİRİLİRSE…
Bağışıklık sistemi bizi zararlı etkenlerden koruyan vücudumuzun savunma sistemidir. Bu zararlı etkenler bulaşıcı hastalıklara sebep olan mikroplar olabileceği gibi aynı zamanda doku hasarı yaratan ve kontrolsüz büyüyen kanser hücreleri de olabilir. Normal şartlarda, sağlıklı bir insanda bağışıklık sistemi hücreleri kontrolsüz bir şekilde bölünen ve doku hasarına neden olan hücreleri algılayıp yok eder. Ancak, son yıllarda yapılan çalışmalar, kanser hücrelerinin uğradığı genetik değişiklikler sonucunda bağışıklık sisteminden kaçabildiğini ve bağışıklık sisteminin kanser ile savaşmasını engelleyebildiğini gösterdi. Bu çalışmaların ışığında, şu anda kanser hastalarında bağışıklık sistemini aktif hale getirecek tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Henüz ilk aşamalarında olan bu çalışmalar bazı kanser türlerinde (melanoma) oldukça olumlu sonuçlar verse de diğer kanser türlerinde bağışıklık sistemi yoluyla kanser tedavisi için yeni çalışmalara ihtiyaç duyuluyor.
BESLENME, METABOLİZMA VE KANSER İLİŞKİSİ
Farklı beslenme türlerinin kanser oluşumuna olan etkileri veya kanseri önlemeye yönelik özel beslenme türleri hem popüler bilimin hem de toplumun uzun yıllardır yakından takip ederek tartıştığı konular olsa da; beslenme, metabolizma ve kanser arasındaki ilişki yakın zamandaki bilimsel calışmaların ışığında oldukça sağlam bir temele oturmustur. Bu çalışmalarda, kanser hücrelerin kontrolsüz coğalmaları sürecinde özel olarak bağımlı oldukları besinler ve bu besinlerin kansere has metabolizmasında rol oynayan faktörler belirlenmistir. Şu anda, kanser metabolizmasını hedef alan tedavi yöntemlerine yönelik çalışmalar bilim dünyasında büyük yankı uyandırmaktadır.
HASTAYA ÖZEL TEŞHİS VE TEDAVİ İÇİN YENİ TEKNOLOJİLER GELİŞTİRİLDİ
Kansere sebep olan en önemli etkenlerin başında genetik değişiklikler gelir ve bu genetik değişiklikler aynı kanser türünde bile hastadan hastaya büyük farklılık gösterir. Bu sebeple, son yıllarda hastaya özel kanser teşhis ve tedavisi için yeni teknolojiler geliştirilmiştir. Kısaca değinecek olursak, DNA dizi analizi teknolojisindeki gelişmeler, kanser hastasına özel genetik değişikliklerin anlaşılmasına ve daha akıllı tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine vesile olacaktır. Bunun dışında, yakın zamanda yapılan çalışmalar kanser hücrelerinin oldukça heterojen bir yapıya sahip olduğunu gösterdi. Bu yüzden, kanserin tek hücre düzeyinde çalışılmasına olanak tanıyan yeni teknolojiler, kanseri hem daha iyi anlamamıza, hem de onu yenmek için yeni yöntemler geliştirmemize yardımcı olacaktır.
Kanser büyük bir yapboz ve bu yapbozu cözmek için tek bir mucizevi yoldan ziyade, yukarıda değindiğimiz bilimsel araştırmaların ışığında, bu yapbozun birden fazla parçasını ele alan birleştirici yaklaşımlar kanserin teşhis ve tedavisinde cok başarılı sonuçlar vermektedir. Bizler bu alanda çalışan bilim insanları olarak kansere karşı savaşlarında bütün kanser hastalarının yanındayız ve yılmadan azimle calışmalarımıza devam edeceğiz.
Onlardan da isteğimiz budur: Yılmadan, azimle ve umutlarını ne olursa olsun kaybetmeden savaşsınlar! Sadece kazanmak için değil ama aynı zamanda vazgeçmemiş olmak için!
HABERTÜRK 01.04.2016