Yazıcı dendiğinde yıllar önce akla gelen tek şey kağıt ve baskı makineleriydi. Ancak 3D yazıcılarla birlikte yazıcılara olan yaklaşımımız ciddi anlamda değişti. Artık bir ev bile üretebilen yazıcılardan bahsedildiğinde şaşırmıyoruz. Bu anlamda baskı sektörünün önde gelen isimlerinden Xerox’un Türkiye Genel Müdürü Burak Özer ile yazıcıların bugününü, yarınını ve 3D yazıcıların geldiği son noktayı konuştuk.
Baskı sektörü nereye gidiyor?
Baskı dünyası son yıllarda önemli bir dönüşüm geçiriyor. Birkaç yıl öncesine kadar özellikle yüksek hacimli baskı işlerinin tek hakimi olan ofset baskı sistemlerinin sektördeki ağırlığı azalıyor, offset baskı işleri dijital baskıya kayıyor. Sektörde offset baskı hacimleri giderek düşüyor, firmalar baskı taleplerini kişiselleştirilebilir, değişken datanın kullanıldığı düşük hacimli dijital işlere yöneltiyor. Doğal olarak baskı firmalarının yatırımları da bu talepleri en iyi şekilde karşılayabilecekleri dijital baskı sistemlerinden yana oluyor. Ofset sektöründe yaşanan fiyat rekabeti baskı işletmelerinin yalnızca uygun maliyetli işler geliştirmelerinin yanı sıra orijinal ve kar getirisi yüksek kişiye özel baskı uygulamalarına yönelmelerine neden oluyor. Dolayısıyla baskı sektörünün tümünde dijital teknolojilere doğru bir yönelim gözlüyoruz.
Baskı sektöründeki bu değişimi başlatan bir firma olan Xerox matbaa, yayınevi ve baskı merkezlerinin dijital dönüşümüne doğrudan destek veriyor.
3D yazıcılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Hayatımızı hangi alanlarda değiştirecek?
3D yazıcıları bugüne kadar üretim teknolojilerinde ortaya çıkmış en büyük buluşlardan biri olarak değerlendiriyorum. Sağlıktan tekstile mimariden ulaşım sistemlerine akla gelen her sektörde kendine kullanım alanı bulan bir yenilik. Özellikle sağlık alanında organ işlevlerini yerine getiren üretimler, protezler beni 3D yazıcıların potansiyeli açısından da oldukça heyecanlandırıyor. Ancak 3D yazıcılar kadar hatta onlardan daha önemli bir teknolojik gelişmeyi tanımlamak gerekiyor.
O da 3D yazıcıların ürettiği şeylerin elektronik olarak çalışıp kullanılabilmesini sağlayacak olan Printed Electronics yani Basılı Elektronikler teknolojisi de insanlık için 3D yazıcılar kadar hayati bir konu. Çünkü şu an için 3D yazıcıların plastik, naylon, silikon, kumaş gibi hammaddeler ile üretimini yaptığı ürünlerin çalışır birer elektronik cihaz ya da giyelebilir bir teknoloji veya iletişim kuran bir nesne haline gelebilmesi Basılı Elektronik teknolojisi ile olacak. Bir başka deyişle Neslerin İnterneti konseptini geliştirecek ve her türlü nesnenin üzerine yayacak ana unsur Basılı Elektronikler teknolojisi olacak.
Basılı Elektronik teknolojisi ile plastik, silikon gibi esnek, katlanabilir ve hafif yüzeyler üzerine elektronik devreler basılabilecek. Elektronik eşyaların ağırlıkları onlarca kat azalabilecek. Demem o ki, 3D yazıcılarla Printed Electronics (Basılı Elektronik) teknolojisi birarada kullanıldığı zaman dünyada yeni bir çığır açılacak. O zaman 3D yazıcımızdan çalışır bir vaziyette, elektronik devreleri üzerinde kullanıma hazır bir cep telefonu basmamız mümkün olacak.
Ancak hali hazırda 3D yazıcıların oldukça pahalı fiyatlara satılıyor olması, belli büyüklükteki kuruluşların dışındaki küçük ofis ve bireysel kullanıcıların bu cihazları almasını ve kullanmasını güçleştiriyor. Bu yüzden 3D yazıcıların kulanım alanları ve yaygınlığının oturduğunu ve 3D yazıcı pazarının oluştuğunu söyleyemeyiz. Ancak fiyatlarının uzun vadede düşme eğilimi göstermesi ile birlikte pazarın ciddiye alınabilecek bir büyüklüğe gelebileceğini düşünüyorum.
3D yazıcılarla ilgili yatırımlarınız veya planlarınız var mı?
Xerox’un şu an için 3D yazıcı üretme gibi bir hedefi yok. Xerox on yılı aşkın bir süredir bahsetmiş olduğum Printed Electronics (Basılı Elektronik) teknolojileri üzerinde çalışıyor. Xerox yıllardır, “printed electronics” diye tanımlanan plastik, cam, tekstil gibi farklı yüzeyler üzerine elektronik devreler basmayı sağlayacak inovatif çalışmalar yapıyor. Xerox, bugün gümüş alaşım kullanarak plastik ve cam gibi materyaller üzerine elektronik devre basabiliyor. Basılı elektronikler, 3D baskı teknolojisiyle entegre olduğunda; değiştirilebilir mesajlar veren elektronik giysiler, içinde kaç adet hap kaldığını söyleyen akıllı ilaç kutuları, ürünün son kullanım tarihini ve tazeliğini gösteren akıllı ambalaj malzemeleri, çantalarda taşınabilecek katlanabilir ekranlar, esnek ve çok hafif cihazlar gibi uygulama alanları sektörden sektöre değişebilecek sayısız sıra dışı uygulamaların da geliştirilmesine imkân sağlayacak. Böylece hem hafif ve bükülebilen elektronik cihazların üretilmesini hem de 3D baskı ile basılan nesnelerin çalışan birer elektronik cihazlara dönüşmesi sağlanacak.
Şu an bahsettiğim teknolojinin yakın bir zamanda yeni bir endüstri devriminin kapılarını aralayacağını söyleyebilirim. 3D yazıcılara entegre edilen basılı elektronik teknolojisi ile gerek yüksek hacimlerde yapılacak üretimlerde, gerek bireysel kullanım için yapılacak üretim faaliyetlerinde büyük kolaylık, esneklik ve hız yakalanacak. Özellikle enerji, iş gücü ve hammadde verimliliğinde ve tasarrufundan büyük ilerleme kaydedilecek. Basılı elektroniklerin kullanımı her bireyin kendi ihtiyaçlarının üreticisi olabileceği, tüm üretim süreçlerinin optimum düzeyde bir sürdürülebilirlik içinde gelişeceği yeni bir endüstri devriminin kapılarını aralayacak.
Sahte ve kaçak yazıcı sarf malzemelerinin kullanımı halen yaygın mı? Bu tip bir kullanımının ne gibi zararları var?
“Gray Market ve Black Market” diye adlandırdığımız bu konu, markaların, tüketicilerin zarar görmesine, devletin de çok büyük vergi kayıpları yaşamasına neden olan bir sorun. “Gray Market”i, diğer adıyla paralel ithalatı, ürünün o ülkedeki resmi ithalatçısı tarafından değil de başkası tarafından kanunlara uygunluğu tartışılabilecek ithalat yolu ile getirilip, garanti kapsamı dışında kayıt dışı satılması olarak tanımlayabiliriz. “Black Market” ise orijinalin görüntü ve içeriğini taklit ederek orijinal diye satılan, tüketicilerin kandırıldığı bir pazardır. Sahtecilik ülkemizde hemen her sektör için önemli bir sorun teşkil ederken Türkiye‘deki yazıcı pazarının büyümesi ile sahte tüketim malzemeleri satan firmaların sayısında ciddi bir artış söz konusu. Öyle ki Xerox’un sahte ürün ve sarf malzemesi kullanımı ve satışını engellemek amacıyla faaliyet gösteren uluslararası Xerox ekiplerinin en çok mesai harcadığı ülkelerin arasında Türkiye geliyor. Sık sık emniyet birimleri ile birlikte sahte ve kaçak ürün satan firmalara baskınlar düzenleniyor ve malzemelere el konuyor. Çok kısa bir sure önce Antalya’da yaptırdığımız bir baskınla 1.2 milyon dolar değerindeki sahte ve kaçak ürüne el konuldu, yasa dışı olarak bu işleri yapanlarla ilgili yasal işlem başlatıldı. Sahte ve kaçak sarf malzemesi satış ve kullanımı ülkemizin büyük miktarlarda vergi kaybı yaşamasına da yol açarken; uluslararası pazarlarda Türkiye için olumsuz bir bakış açısı oluşmasına da sebep oluyor. Yatırım kararlarını Türkiye’den yana kullanmak isteyen büyük şirketler sahte ürün pazarının aktifliği nedeniyle çekimser davranabiliyor.
Sahte sarf malzemelerinin oluşturduğu bu kaçak ve illegal endüstri, tüketicileri mağdur edip cihazlarının kısa bir sure içinde bozulmasına neden oluyor. Baskı Sarf Malzemeleri Birliği’nin (The Imaging Supplies Coalition) rakamlarına göre sahte ve kaçak baskı ürünleri dünya genelinde tahmini olarak şirketlerin yıllık 3.5 ile 5 milyar dolar arasında bir gelir kaybı yaşamasına neden oluyor. Sahtecilik faaliyetlerinin ekonomik boyutuna ilişkin ülkemiz özelinde bir araştırma bulunmuyor; ancak sadece Xerox’un yaptığı baskınlarda elde geçirilen malzemelerin tutarına baktığımızda bile bu pazarın büyüklüğünün yüz milyonlarca dolar düzeyinde olduğunu söyleyebiliriz. Haliyle ülke ekonomisine verilen zarar da aynı ölçüde büyük.
Bazı tüketiciler bazen yazıcı toneri ve kartuşu gibi sahte sarf malzemelerini pazardaki fiyatlara göre ucuz görünmelerine rağmen orijinal olduğunu düşünerek satın alıyor. Sahte ve kaçak ürünleri, dikkat etmeden satın alan tüketiciler yüzlerce, hatta binlerce dolar ödedikleri baskı makinelerinin ciddi hasar gördüğünü ve ürünlerinin bilmeden garanti kapsamı dışında kalmasına neden olduklarını bilmeliler.
Artık her şeyi dijitalde okuyoruz; yazıcıyı daha az kullanıyor ve kağıt maliyeti düşüyor. Peki bu size olumsuz yönde yansıyor mu?
Kağıt kullanımının düştüğü ve dijitalleşmenin arttığı algısı gerek bireysel gerek kurumsal alanda kısmen doğru olsa da, internetin yarattığı içerik patlamasının da, özellikle medya olarak kağıt tercih eden geniş kitleler üzerinde kağıda basma talebini artırdığını da söylemeliyiz. Çağımızın teknolojik gelişmeleri bilgi üretimini ve bilgiye olan ihtiyacı artırırken baskı oranlarının da hala yüksek seviyelerde kalmasına sebep oluyor. Özellikle iş yerlerinde kullanılacak belgeler, formlar, faturaların basılması; bireysel anlamda kitap ve diğer uzun metinlerin basılı kaynaklardan okunma alışkanlığı hala devam ediyor. Dolayısıyla kağıt tüketim miktarlarının düşünülen ölçüde düştüğünü söylemek için henüz çok erken. Ancak dünyanın en çevreci şirketlerinden biri olarak baskı miktarlarının düşürülmesi için birçok teknoloji üretiyoruz.
Çok fonksiyonlu baskı cihazlarımızda kullandığımız Xerox Connectkey cihaz kontrol platformumuz ile cihazlarımızı kullanacak ofis kullanıcılarının yer ve mekan farketmeksizin işlerini bulut tabanlı sistemler üzerinden halledebilecekleri ve iş süreçlerini de en kolay şekilde mobil cihazları üzerinden takip edecekleri teknolojiler sunma gayretindeyiz. Xerox Connectkey paltformumuza sahip akıllı ofis cihazlarımız ile dokümanları kağıt olarak basmak yerine, dokümanların dijital ortamda düzenlenmesini, bulut teknolojilerin kullanılarak paylaşılmasını ve taranılmasını desteklemeye çalışıyoruz.
Xerox olarak, Yönetilen Baskı Hizmetleri adı altında, her ölçekten şirketin, ofislerinde kullandıkları marka bağımsız tüm ofis cihazlarını yönetiyoruz. Yönetilen Baskı Hizmetlerimizle yapmaya çalıştığımız şeylerin başında, ofislerde daha az kağıt kullanılmasını sağlamak geliyor. Ofis cihazlarımızın kağıtlara çift taraflı yani arkalı önlü baskı yapacak şekilde kullanılmasını tavsiye ediyoruz. Her şeyden önemlisi de doküman iş akışının dijital olarak kişiden kişiye, kurumdan kuruma yönlendirilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Dijital arşivleme, sınıflandırma, doküman içerik analizi gibi hizmetlerimiz ile de kurumsal büyük veriyi (Big Data) oluşturan bilgi ve dokümanların, kağıttan bağımsız dijital ortamda işlenebilir, analiz edilebilir ve ilişkilendirilebilir hale gelmesine çalışıyoruz. Bulut ve mobil çalışma platformlarını destekleyen son teknoloji ofis cihazlarımızla işletmelerin yüzde 30’a varan oranlarda maliyet tasarrufları yapmasını sağlıyoruz.
HÜRRİYET Selim ÖZTÜRK 29.03.2019