Farkında olsanız da olmasanız da insanlık sanayi devriminden bu yana yaşadığı en büyük dönüşümlerden birine tanıklık ediyor.
Gelişen teknoloji ve internetin sınırsız olanaklarıyla insan ilişkileri, iş yapma biçimlerimiz, eğlence anlayışımız, iletişim olanaklarımız ve daha pek çok şey dönüşüme uğruyor. Ama devrim niteliğinde bir teknoloji var ki, yakında üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı kökten değiştirecek; 3 boyutlu yazıcılar.
Nedir bu 3 boyutlu yazıcılar? Aslında basit mantıkla on yıllardır hayatımızda olan yazıcıların 3 boyutlu versiyonu. Yani kağıdın üstüne 2 boyutlu bir mürekkep baskısı yerine, içine koyduğumuz malzeme ile 3 boyutu olan elle tutulabilir bir ürün basıyoruz. Yazıcının kartuşuna yerleştirdiğimiz malzeme ile seçilen ürün katman katman 3 boyutlu yazıcılarla kısa sürede oluşturuluyor.
Hayal etmek bazılarımız için hala zor olabilir ama 3 boyutlu yazıcılarla bir oyuncak parçasından spor ayakkabıya, elbiseden mobilyaya, otomobil parçasına kadar her şeyi basmak mümkün. Ama bu kadar da değil. Hadi biraz daha somutlaştıralım.
Şöyle hayal edin; mağazada çok beğendiniz bir ayakkabı var ama hayal ettiğiniz renkte ya da desende yok. Artık mesele değil. Kendiniz tasarlayıp, evde basabilirsiniz. Ya da internette dolaşan hazır tasarımlardan birini satın alıp, malzemelerini sağlayıp, yine evde basabilirsiniz.
Başka bir örnek; hayranı olduğunuz ama ürünleri Türkiye’ye gelmeyen ünlü bir modacının en son tasarımını online satın alıp, evde kendiniz için basabilirsiniz.
Yetmedi, eve misafiriniz gelecek ama siz iyi bir aşçı değilsiniz. Şöyle güzel bir ravioli olsa da yesek dediniz. 3 boyutlu yazıcılar, yemek de yapabiliyor.
Hayal gücünüz bu kadar mı? Zorlayalım; böbrek yetmezliğiniz var. Böbrek nakli yapılması gerekiyor ama donör yok. Kaderinize razı mı geleceksiniz? Çok yakında kendi hücreleriniz kullanılarak 3 boyutlu yazıcılarda kendi organlarınız basılabilecek ve size nakledilecek. Üstelik sizin hücrelerinizden üretildiği için vücudunuzun organı reddetme ihtimali de yok.
Kısacası 3 boyutlu yazıcılar yakın bir zamanda ofislerimize, restoranlarımıza, hastanelerimize, hatta evlerimize kadar girecek fabrikalar. Fabrikasyon üretim yerine kişiye özel üretimi temsil ediyor. Ayrıca yaratıcılığı, inovasyonu zorluyor, teşvik ediyor. Ve biraz ufkumuzu geniş tuttuğumuzda perakendeden otomobil endüstrisine, tıptan uzay araştırmalarına pek çok sektörde devrim yaratacak değişikliklere sebep olacağını öngörebiliriz.
Maker hareketi
Gelelim başlık konumuza. 3 boyutlu yazıcıların giderek yaygınlaşmasıyla ilk olarak Amerika’da ortaya çıkan bir hareket var. Öncülüğünü Make dergisinin yaratıcısı, kurucusu Dale Dougherty’ın yaptığı “Maker Hareketi”. İngilizce “make” (yapmak) kelimesinden türeyen ve direkt çevirisi “yapıcı” olan hareketin amacı, gelişen teknolojiyle –özellikle 3 boyutlu yazıcılarla- insanların yaratma, yapma, paylaşma içgüdülerini tatmin etmek, projeler üretmek. Hem gelişen teknolojinin olanaklarını hem de el işçiliğini kullanarak fabrikasyon üretim yerine yaratıcı, farklı, kişiye özel ürünler tasarlamak.
2000’li yılların ortalarında doğan bu hareket şimdilerde tüm dünyaya yayılmış durumda. Başta Amerika olmak üzere dünyanın dört bir yanında maker panayırları düzenleniyor. Bu panayırlarda bir araya gelen “makerlar”, yaratıcılıklarını, becerilerini sergiliyorlar, konferanslar düzenleyip fikir paylaşımında bulunuyorlar. Amerika’da 2006’dan beri düzenlenen panayırlar o kadar ilgi çekti ki, Dünya Maker Günü olarak ilan edilen 18 Haziran’da ABD Başkanı Obama, Beyaz Saray’da bir Maker panayırına ev sahipliği yaptı.
Maker hareketi yavaş yavaş Türkiye’de de ses getirmeye başlamış durumda İstanbul’da www.makersturkiye.com oluşumu altında buluşan pek çok maker, irili ufaklı etkinlikler düzenleyerek bir araya geliyor, tanışıyor, geliştirdikleri projeleri, yarattıkları eserleri, ürünleri paylaşıyorlar. 12 Kasım’da ise Haliç Kongre Merkezi’nde Türkiye’nin ilk Maker Panayırı düzenlenecek.
Siz de yaratan, üreten, paylaşan bir dünya hayal ediyorsanız Maker Hareketine dahil olabilir, bu renkli dünyaya katkı sağlayabilirsiniz
www.cnnturk.com Ozan ONAT 20.06.2015