2003 yılında Sabancı Vakfı bünyesinde yaşama geçen Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) hazırladığı 2014 Eğitim İzleme Raporu açıklandı. Raporda, okullaşma oranları, eğitim ve öğretim desteği, dezavantajlı grupların eğitimdeki yeri, öğretmen atamaları ve Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) sonuçları yanı sıra din ve eğitim alanındaki gelişmeler ve eğitim ortamlarına ilişkin güncel sayısal bilgiler gibi birçok önemli başlık yer alıyor.
ERG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder raporun sunuş yazısında şöyle diyor: “Araştırmalar, öğretmen niteliğinin sadece öğrenci başarısıyla değil, bireylerin uzun vadede üretkenlikleri ve gelirleriyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Öğretmen niteliği, öğrenme, verimlilik ve ücretler üzerindeki etkisiyle ekonomik kalkınmaya katkıda bulunuyor. Bu nedenle, özellikle 2023 hedefleri dikkate alındığında Türkiye’de öğretmen niteliğini yükseltecek girişimlere gereksinim artıyor. Öğretmen yetiştirme programlarından başlayarak bu konuya yatırım yapmak zorundayız, çünkü okullarda verdiğimiz eğitimin kalitesini başka türlü artıramayız.”
Ergüder’in yorumu Amerika’nın yeniden keşfedilmesi değil. Eğitim alanında dünyadaki en başarılı örnek kabul edilen Finlandiya eğitim sisteminin iki değişmez birleşeninden bir tanesi öğretmenin kalitesi. (Diğeri de aynı eğitim hedefine doğru gidilen 40 yıl). Finlandiya’da öğretmenliğe başvurmak için master dahil olmak üzere 6 yıllık bir eğitimi bitirmek, ardından da (mesleki motivasyonuna kadar inceleyen) 3 aşamalı sınavdan geçmek gerekiyor. Prestijli, profesyonel, zor elde edilen bir meslek olan öğretmenlik maddi karşılığını da layıkıyla buluyor.
Eğitim İzleme Raporu, Türkiye’de ÖABT sonuçlarının 2013’te olduğu gibi 2014 yılında da kaygı verici sonuçlar ortaya koyduğundan bahsediyor. Raporun belirttiğine göre sınava giren öğretmen adaylarının ortalama net sayısı hiçbir alanda 50 soruda 32’yi aşmıyor. Türkçe, Rehber Öğretmen, İngilizce, Sosyal Bilgiler, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanlarındaki öğretmen adayları, sınavdaki soruların yarısını, diğer tüm alanlarda ise ancak üçte birini doğru yanıtlayabilmişler. Matematik (lise), Fizik, Almanca, Fen Bilimleri/Fen ve Teknoloji alanlarında öğretmen adayları 50 sorunun yalnızca üçte birini doğru yanıtlamış. Meali, öğretmenler öğretmeni oldukları konunun üçte ikisini bilmiyorlar. Konuya hâkim değiller. Hâkim olmadıkları bir konuda yüzlerce öğrenciyi nasıl ve ne şekilde bilgilendirebilir, nasıl yönlendirebilirler?
Sonuç olarak yapılmış olanı görüp kopyalamak neden mümkün olmasın? Bir ülkenin insan kaynağının en önemli unsurlarından biri olan öğretmenin hem yaşamsal hem de mesleğe dair kalitesinin artması ancak uzun soluklu, kişiye, hâkim anlayışa göre değişmeyecek bilimsel bir sistem kurup yürümesini sağlayarak mümkün olur. Aksi takdirde yapılan yatırımlar ancak delik çuvalda un taşımaya benzer.
HABERTÜRK Damla ÇELİKTABAN 15.09.2015