Ülkelerin geçmiş dönemlerde uzun yıllar süren gelişme çabaları, günümüzde kısa süre içerisinde sağlanabilmekte ve bu gelişim ülkelerin bilim ve teknoloji alanında elde ettikleri üstünlükle doğru orantılı gerçekleşmektedir. Buna paralel olarak, ülke ekonomisini güçlü kılan ve dış pazara ihraç edilen teknolojik ürünler, bilimsel çalışmaların süregelen etki ve katkısıyla kısa zaman içerisinde büyük bir hızla yerini daha yeni teknolojik ürünlere bırakmaktadır. Bu açıdan, firmaların ve ülke ekonomilerinin güçlü olması, yeniliğin diğer ülkelere göre ne kadar kısa zamanda geliştirilebildiğine ve ticari olarak bu yeniliğin uluslararası piyasada talep edilerek pazarlanabilmesine bağlı olmakta, dolayısıyla günümüzün bilgi çağında Ar-Ge faaliyetleri yapmak ihtiyacın ötesinde bir zorunluluk haline gelmektedir.
Bu nedenledir ki, günümüzde ülke ekonomilerinin gelişmişlik seviyeleri, Ar-Ge istihdamı, bilimsel yayın, ileri teknoloji ihracatı, patent ve ticari marka sayısı, bilgi iletişim harcamaları gibi Ar-Ge göstergeleri ile ölçülmektedir. Türkiye’nin Ar-Ge göstergeleri açısından sahip olduğu verilerin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle yapılan kıyaslamasında, ülkemizin bu ülkelerin çok gerisinde kaldığı bilinen bir gerçektir.
TÜİK verilerine göre 2013 yılı sonu itibariyle ülkemizde, Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ye oranı %0.95 iken gelişmiş ülkelerde (ABD, Japonya, Güney Kore, AB Ülkeleri) bu oran %3-4 civarında olmakta, kişi başı Ar-Ge harcaması 176 dolar iken gelişmiş ülkelerde bu harcama 1.000 dolar üzerinde seyretmektedir.
Ülkemizdeki Ar-Ge faaliyetleri ve buna ilişkin verilerde, geçmiş yıllara göre nisbi bir ilerleme kaydedilmiş olsa da, diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin aynı zaman dilimi içerisindeki durumlarıyla karşılaştırıldığında, istenen seviyede mesafenin kat edilemediği görülmektedir.
Gelişmiş ülke ekonomilerinde belirli esaslara bağlanmış ve etkin bir şekilde işleyen Ar-Ge faaliyetleri, Türkiye için halen önemi tam olarak anlaşılamayan ve gelişmiş ülke ekonomilerine göre nicelik ve nitelik olarak hak ettiği değeri bulamayan bir kavramdır.
Buna neden olarak, öncelikle Türkiye’deki firmaların ve kurumların Ar-Ge bilincine halen ulaşamamaları, genel olarak gerçek anlamda katma değeri yüksek ileri teknoloji üretimini hedeflemek yerine kısa vadede getiri elde edebileceği, esasında ülke ekonomisi ve gelişimi açısından getirisi düşük faaliyet alanlarına yönelmeleri gelmektedir.
Ülkemiz ekonomisindeki firmalar, yeniliğe ulaşmak için gereken Ar-Ge faaliyetlerine yeterli zaman ve fonları ayırmamakta, Devletin farklı kurum ve birimlerinden temin edilen destekleme fonları ise genellikle bir kerelik bir çalışmayı kapsamakta, bu nedenle de süreklilik arz eden, kapsam ve içerik açısından nitelikli bir Ar-Ge çalışması yürütülmemekte, dolayısıyla ülke ekonomisi de bu anlamda yetersiz kalmaktadır.
Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan kaynakların ülke ekonomisine yaptığı pozitif katkıyı görebilme adına ileri teknoloji ihracatı verileri önemli göstergelerdendir. Bir ülkenin teknoloji yoğun ihracat yapıyor olması o ülkenin gelişmişlik seviyesi hakkında bilgi vermekte, teknik anlamda ne kadar ileri olduğunun bir göstergesi olmaktadır. Ayrıca, bu gösterge, yani teknoloji/sanayi ağırlıklı ihracat yapısı, küreselleşme ölçütlerinden biri olan ülkelerin rekabet gücü ile doğru orantılıdır.
Dünya Bankası verilerine göre, ülkemizin ihracatı içerisindeki ileri teknoloji ihracatı payı %2 civarındayken, gelişmiş ekonomilerde, örneğin ABD’de %18, Almanya’da %16, Fransa’da %25, Çin’de %26, Japonya’da %17 ve Güney Kore’de %26 oranında seyretmekte ve Türkiye ile diğer ülkeler arasında açık fark -bu fark, aradan geçen uzun yıllara rağmen bir türlü kapanmamaktadır- hemen göze çarpmaktadır.
Yukarıda yer verdiğimiz Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ye oranı ile ihracatı içerisindeki ileri teknoloji ihracatı payına ilişkin veriler, yıllardır gelişmekte olan ülke konumundan ve belki de bu sarmalın içinden neden çıkılamadığını anlatması bakımından, Türkiye’nin Ar-Ge faaliyetlerine verdiği önemi ve değeri göstermesi bakımından anlamlıdır.
Çoğunlukla az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülen, üretim faaliyetlerinin Ar-Ge faaliyeti yapılıyormuş gibi gösterilerek giderlerin karşılanması yoluna gidilmesi ya da yüksek getirisi olmayan projeler için destek sağlanmaya çalışılması, ülke ekonomisinin büyümesine, üretkenliğinin artmasına ya da rekabet gücünün artmasına bir fayda sağlamadığı gibi, kaynakların etkin olmayan alanlarda kullanılmış olmasına yol açmaktadır.
Sonuç olarak,
Bir ülkenin ekonomik gelişimi ve rekabet gücü yenilik yapma kapasitesine bağlıdır. Türkiye’nin geçmiş yıllara oranla bu konuda ilerleme kaydettiği doğru olmakla birlikte, diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle durumumuz kıyaslandığında, geleceğe ilişkin planlanan orta ve uzun vadeli hedeflerin gerçekleşmesi açısından bu ilerlemenin yeterli olmadığı değerlendirilmektedir.
Ar-Ge faaliyetlerinin küresel ölçekte gelişmişlik sağlaması açısından katkı sağlaması adına, öncelikle firmaların yenilik yapma kapasitesi konusunda eksikliklerinin giderilerek, öz kaynakları dışında farklı fon kaynaklarından destek alan firmaların, bu destekleri etkin Ar-Ge faaliyetlerinde kullanmalarının; yetişmiş insan gücü ile ekonomik gelişmeyi sonuç verecek bir birliktelik ve karşılıklı çalışma ortamı, imkanı ve tatmin düzeylerinin yetişmiş insan gücü lehine iyileştirilerek verimlerini artırmalarının sağlanması gerekmektedir.
Firmalara destek sağlayan kamu kurum ve kuruluşlarının da, bu desteklerin verilmesine ilişkin objektif kriterleri iyi belirlemeleri, şayet bunlar belirlenmişse farklı etkiler altında kalmadan bu kriterleri hakkıyla uygulamaları, verilen bu desteğin kamu kaynağı olduğunun bilinciyle, ne şekilde kullanıldığını, etkili ve sürekli bir denetim mekanizmasıyla hassasiyetle kontrol etmeleri ve bu kaynakların etkin kullanılıp kullanılmadığını ortaya koymaları, ülke ekonomisi ve gelişimine nasıl ve ne oranda katkı yaptığını raporlamaları ve bu suretle bu konudaki politikalara gelecek adına perspektif sağlayacak bir yapıyı hedeflemeleri önem arz etmektedir.
******
Not: ZABUN, Fatih. ABD’de Bilimsel Kurum ve Kuruluşların Yapısı ve İşleyişi, İnceleme Raporu, Eylül-2014. Makale hazırlanırken bu rapordan da yararlanılmıştır.
Fatih ZABUN DÜNYA 26.06.2015